Sitemize Hoş Geldiniz ------Sitemizdeki Konu Sayısı 1400'ün üzerine çıkmıştır Bir çok deney ve araştırma konularımız sizin ilginizi çekebilir SİTEDE ARAMA YAPMAK İÇİN YANDAKİ ARAMA KUTUSUNU KULLANIN Aşağıdaki kayan resim menüsüne de İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK konuları ekleyeceğim

ÖKSE OTU (Viscum album)

0 yorum

 



   Diğer adları: Burç, armut otu, çekem, ökselek, purçak. Yıl boyunca yapraklı olan ağaçların ve çamların üstünde top gibi bir çalılık alarak oturur; mükemmel bir şifalı bitkidir. Her zaman yeşil olan yaprakları deriye benzer sarı yeşil renktedir. Meyvesi beyaz ve hafif yapışkandır. Kuşlar bu tohumları, gagalarını bu bitkinin dallarında keskinleştirirken ve hazmedemedikleri tohumları dışkılarken çayırlara dağıtırlar. Ancak bu şekilde üreyebilmektedir çünkü tohumunu alıp suya veya toprağa ektiğinizde tohumların yeşermediği görülür.

    Eski bir büyü ve şifa bitkisi olan ökse otu pek gizemlidir. Druidler (Hıristiyanlık öncesi çağda Galler, İngiltere ve İrlanda'da faaliyet gösteren mistik tarikat) her hastalığı ortadan kaldıran kutsal bir bitki olarak ona saygı gösterirlerdi. Büyük bir törenle toplanır ve dalından altın bir bıçakla kesilirdi.

   Eski şifalı bitki hekimleri onu saranın harika ve etkin bir şifası olarak kullanırlardı. Bu reçete, “Kneipp” takipçisi bir doktor olan Dr. Bohn tarafından da doğrulanmaktadır. Dr.Bohn,kronik kramp ve isteriye karşı da ökse otunu tavsiye eder.



   Ufak sapları ve yaprakları kurutulmak üzere ufak ufak kesilir. Ancak ekimbaşlarından, aralık ayının ortasına kadar, daha sonra mart ve nisan aylarında toplananlarda şifa vardır. Geri kalan zamanda toplanan ökse otu faydasızdır. Meşe ve kavak ağaçlan üstünde yetişenlerde en yüksek şifa tesiri vardır ama çam ve meyve ağaçlarında yetişen ökse otu da tıbbî açıdan çok kuvvetlidir. Toplama konusunda bir tüyo daha: mart ve nisan aylarında kuşlar yapışkan meyveleri kış boyu yedikleri için, toplanması daha kolay olur.

    Bana, ökse otu zehirli olmasına karşın onu neden bu kadar çok övdüğümü hep sorarlar. Ökse'nin zehirli olan kısımları meyveleridir. Onları yemeye kalkan zehirlenir, ama sap ve yaprakları tertemizdir. Ama bu meyvelerden yağ ile karıştırılıp bir krem yapılırsa donmuş uzuvlar (bkz. “Kullanım”) için harika bir canlandırıcı olur. Burnunda mayasıl olan bir köylü kadın, kış boyunca mavi kırmızı renkli burnu ile utancından sokağa bile çıkamıyordu. Durumu yıldan yıla kötüleşiyordu. Ona bu zehirli taze meyveleri toplayıp bir lapa yapmasını ve burnuna koymasını tavsiye ettim. Kulağa inanılmaz gibi geliyor ama, burnu birkaç gün sonra normale dönmüştü.

Ökse otu,salgı bezi sistemine çok faydalı olduğu için harika bir metabolizma ilâcıdır. Aynı şekilde
pankreası da etkiler;şeker hastalan ökse otu çayı kürüne uzun süre devam ederlerse, şeker hastalığı yok olur. Tüm kronik metabolizma rahatsızlıklarından mustarip kişiler altı ay devamlı ökse otu çayı içmelidirler. Bu çay hormon düzensizliklerinde de çok başarılıdır. Bu hâlde, günde en az sabah ve akşam olmak üzere iki fincan çay içilmelidir.

  Damar sertliği için çok faydalıdır. Her yıl belli miktarda içilirse inme, nüzul gibi tehlikeleri önler. Bu felaketli hâl birinin başına gelirse altı hafta boyunca günde üç fincan, üç hafta boyunca günde iki fincan, iki hafta boyunca bir fincan çay içsin. Birinci fincanın yarısını sabah kahvaltılarından önce, yarısını sonra, ikinci fincanın yine yarısını öğle yemeğinden önce, kalan yarısını yemekten sonra ve aynısını da akşam yemeğinde kullanmalıdır.




Öksenin kan dindirme kabiliyeti de vardır. Soğuk olarak buruna çekilirse burun kanamasını da durdurur. Sıcak çay olarak akciğer kanaması veya tifo ile dizanteriden meydana gelen bağırsak kanamalarını durdurur.

   En yararlı olduğu hastalık, kalp ve dolaşım bozukluklarıdır. Dolaşım rahatsızlıklarında ökse otunu ne kadar övsem, az gelir. Tüm beden dengesini normal hâlde tutmak kabiliyetinde olduğundan meselâ
yüksek tansiyonu indirir veya düşük tansiyonu yükseltir. Bu şekilde kalbe yardımcı olur.
  Başa kan hücum etmesi, tazyik, kulak uğultusu, görme bozuklukları, baş dönmesi hemen geçer. Tüm kalp hastalıklarına iyi gelir, her çeşit dolaşım bozukluklarında ve kalp hastalığında en büyük yardımcımızdır. Bugünkü hayat şartlarında ökse otuna şiddetle ihtiyacımız vardır.

   Pek çok kişi mektup yazarak yüksek tansiyon, dolaşım bozukluğu, yorgunluk,kalp rahatsızlığı, ritim bozukluğu, baş dönmesi, çalışma isteksizliği hâllerinde ökse otunun kısa zamanda şifa vermesinden dolayı bana teşekkür ediyorlar. Soğuk hazırlanmış üç fincan çay gün boyu yudum yudum içildiğinde kalbinizi ve kan dolaşımınızı normal hâle getirir ve iş görme becerinizi artırır. Aslında herkesin yılda bir kere altı haftalık ökse otu kürü yapması çok faydalıdır. İlk üç hafta günde 3 fincan, iki hafta günde 2 fincan, üçüncü hafta ise günde 1 fincan içilir. Bu, altı hafta içinde tüm kan dolaşımını en düzgün hâle getirir. Tansiyon da düzelir. Bu güzel hâli korumak için yıl boyunca günde 1 fincan çay içilirse, daha da iyi olur.

    Mainz, Almanya şehrinden bir bey düşük tansiyonu yüzünden, artık neredeyse iş yapamayacak hâle gelmişti. Farklı doktorları denemiş ama bir türlü iyileşememiş. Benim ökse otunun yüksek tansiyonu düşürdüğü ve düşük tansiyonu yükselttiğine dair tavsiyem ona pek şüpheli gelmiş. En kuvvetli oldukları Nisan ayında küre başlamış, bir kaç ay içinde tansiyonu normalleşince, benim konferans tarihimi tespit ederek, gelip ön sıralardan birine oturmuş. Çok kimselerin yaptığı gibi konferansta tansiyon bahsinde yanıma çıkıp alkış topladı.

   Kadınlar bu bitkiye başvurmalıdırlar, çünkü âdetleri düzene sokar ve rahimi dinlendirir. Lohusa kanamalarını durdurur.Menopoz yıllarında kalp çarpıntısı, ateş basması, endişe ve nefes darlığ
ı hâllerinde bu bitkiyi birkaç yıl boyunca içmek lâzımdır. Bu şekilde âdetten kesilmenin verdiği sıkıntılar hiç olmamış gibi olur. Taze ökse otu suyu, kadının kısırlığını yok eder; bu taze sudan her gün kahvaltıdan yarım saat önce 25 damla, akşam ise yatmadan önce günde 25 damla biraz su içerisinde alınmalıdır.

   Bir süre önce İngiltere'de yayımlanan bir sağlık bülteninde 50 yaşın üzerindeki kadınların tansiyon düşürücü hapları uzun süre kullandıklarında göğüs kanserine yakalandıkları yazılıydı, ökse Otu bitkisi varken bu hapları almak niye?

Son zamanlarda geleneksel tıp ökse otunu kansere karşı koruyucu olmak kullanmaya başlamış. Artık şifalı bitkilerin sadece bedeni zararlı maddelerden arındırmakta değil, hastalıkları önlemede de ne kadar faydalı olduklarım tekrar tekrar kanıtlıyorlar. Şifalı bitkileri kullanıp, bedeninize bir iyilik yapın; onlar sizi sağlıklı ve güçlü kılacaktır.

KULLANIM
Çay:
Ökse otu çayı soğuk demlenir. 1/4 litre soğuk su içerisine bir dolu tatlı kaşığı ökse otunu geceden koyun. Sabah hafifçe ılıtın ve süzün. Eğer gün boyunca çok miktar lâzımsa termosta bulundurmalı ve her seferinde termos sıcak sudan geçirilmelidir.

Hülasa:
Almanya ve Avusturya'da hazır satılmaktadır.

Taze suyu:
Taze yaprak ve sapları yıkanır ve ıslakken ezilir.

Krem:
Taze beyaz ökse otu meyveleri hayvan yağında karıştırılır (mayasıl için kullanılır).

Kaynak:Maria Treben TANRI'NIN ECZANESİNDEN SAĞLIK


Devamı...

Kabalak Otu- BÜYÜK FARFARA (Petasites officinalis)

0 yorum


Diğer adları: Deve tabanı

Büyük farfara, nehir ve korulukların kıyılarında, koyak ve çalılık çayırlarda yetişir. Farfara ile aynı ailedendir ama görünüşü çok daha büyüktür. Bazen yapraklarının her biri bir şapka kadar büyük olabilir; alt kısımları ise gri renkli bir tüy ile kaplıdır. Kirli beyaz veya açık pembe rengindeki sepet şekline benzeyen çiçekleri sapın en üst sıkışık biçimde yer alır.

Bu cinsin ateş düşüren ve veba salgını zamanında büyük ün kazanan kökleri, çiçeklenme başlamadan
önce sökülür ve kökten hazırlanan çay ateş, nefes darlığı, gut, sara için kullanılır. Gün boyu,
bir veya iki fincan yudum yudum içilir.

Büyük, taze yapraklar da burkulma, eklem kayması ve ayak ağrısı kadar ateş, her çeşit
yanık, ağır yaralar ve yaralariçin de kullanılır.

KULLANIM
Çay:
Gece boyunca soğuk suda ıslatılan köklerden bir silme tatlı kaşığı kadarı, sabah ısıtılır ve süzülür.

Kompres:
Taze, yıkanmış yapraklar oklava ile ezilir ve yaraların üstüne konur.Bu, günde birkaç defa tekrarlanır.

Kaynak:
Maria Treben TANRI'NIN ECZANESİNDEN SAĞLIK

1. Migren Ağrılarının Önlenmesi


Kabalak tüketimi migren, baş ağrısını önlemek için son derece faydalıdır. Devetabanı kökünden elde edilen belirli bir özü 16 haftadan uzun süre kullanmak, migren baş ağrılarının sayısını, sertliğini ve sürdükleri süreleri azaltabilir. Kabalak özü, migren baş ağrılarının sayısını neredeyse yarı yarıya azaltır. En iyi sonuçlar için günde iki kez en az 75 mg'lık dozlar gerekli görülmektedir.

 

2. Anti-Enflamatuar Özellikler

 

Kabalak’ta bulunan besinler, iltihaplanmanın anında azaltılması için son derece faydalıdır. Hepimizin bildiği gibi, iltihaplanma vücudumuzda zamanında iyileştirilmesi gereken tehlikeli şeylerden biridir, aksi takdirde vücudunuzu yavaş yavaş yıpratabilir. Gut, romatizma ve kalp rahatsızlıklarından muzdaripseniz, hastalıktan ağrısız ve hızlı bir şekilde kurtulmak ve uzun vadeli sağlığınızı iyileştirmek için kabalak (devetabanı) otu ile anti-inflamatuar tedavi gereklidir.

 

3. Soğuk Algınlığı

 

Kabalak (devetabanı), solunum yolları ve burun boşlukları yoluyla balgam ve mukusun atılmasını teşvik etmeye yardımcı olduğu için güçlü balgam söktürücülerden biri olarak tanımlanır. Balgam ve mukus, bakterilerin kalması ve gelişmesi için mükemmel yerlerdir, bu nedenle hastalık için bu sıcak noktaları ortadan kaldırmak, hastaysanız iyileşme sürecini hızlandırabilir ve sağlıklıysanız hastalanmanızı önleyebilir.

 

4. Alerjik Reaksiyonlar

 

Alerjik reaksiyonlar çoğumuz için gerçekten ciddi bir sorundur. Birkaç dakika dışarı çıkarsak, kuru kaşıntılı gözler, şiddetli hapşırma ve çeşitli başka belirtiler getirebilir. Bu tür fiziksel semptomlar, zararsız olsa bile belirli bir maddeyle karşılaştığımızda vücudumuzda salınan histaminlerden kaynaklanmaktadır. Kabalak (devetabanı), antihistaminik bir elementtir; bu nedenle alerjik reaksiyonlarını açıkça önleyebilir veya en azından şiddetini önemli ölçüde azaltabilir.

5. Ateşi Azaltır

 

Ateşi azaltmak için az miktarda kabalak (devetabanı) kullanılır, böylece bir hastalıktan sonra iyileşme sürecini hızlandırır. Bitkinin anti-enflamatuar yapısı nedeniyle, aynı zamanda hastalık tedavisindeki rolü nedeniyle güçlü bir bağışıklık sistemini güçlendiricidir.

 

6. Spazmlar ve Ağrı

 

Kabalak (devetabanı), yeterince ilgi görmeyen bazı spazmodik ve analjezik özelliklerden oluşur. Kronik ağrınız, irritabl bağırsaklarınız varsa, bir hastalık ya da yaralanma söz konusu ise kabalak (devetabanı) özü, uygun miktarlarda kullanıldığında, bu durumları hızla gidermenize yardımcı olur.

7. Kas Bozuklukları

 

Kabalak (devetabanı)’ın içerdiği potasyum, düzenli kas kasılmasında önemli bir rol oynar. Kasların düzenli olarak kasılması ve gevşemesi için yeterli miktarda potasyum gereklidir. İnsan vücudunda bulunan potasyum iyonlarının çoğu kas hücrelerinde bulunur. Optimum kas ve sinir işlevini sürdürür, kasların ve beynin sinirsel bağlantısını teşvik ettiği için reflekslerimizi hızlı tutmaya yardımcı olur!

 

8. Şeker Seviyesi

 

Kabalak (devetabanı), insan kanındaki şeker seviyesini kontrol etmede etkinlik gösteren önemli miktarda manganez içerir. Ayrıca şeker hastalığı gibi bazı hastalıkların ortaya çıkmasını engeller. Kandaki şeker seviyesini yönetmek için manganez, insülin sentezini ve sekresyonunu düzenler. Kan şekerinin öngörülemeyen düşüşü daha iyi kontrol edilebilir ve şeker hastaları için daha normal ve fonksiyonel bir yaşam sağlar.

 

9. Enerji Desteği

 

Kabalakta bulunan bakır, enerji üretiminde iki ana rol oynar. İlk olarak, demirin kırmızı kan hücrelerine karışmasına yardımcı olacak ve kansızlığı önleyecektir. İkincisi, hücrelerin içindeki karbonhidratlardan enerji üretmeye yardımcı olur. Bakırın her iki kullanımı da demir gerektirir, çünkü bakır eksikliği semptomları düşük demir alım semptomları ile aynıdır. 

 

10. Premenstrüel Depresyonu Önler

 

Kabalak (devetabanı)’ta bulunan kalsiyum, hipertansiyon, duygudurum dalgalanmaları, baş dönmesi ve diğerleri gibi adet öncesi sendromun semptomlarını azaltmak için son derece faydalıdır. Yetersiz miktarda kalsiyum, adet öncesi ruh hali değişimlerinin yanı sıra depresyon ve sinirlilikten sorumlu olan hormonların salınımını aktive edebilir.

 

11. Tiroid Bezleri

 

Kabalakta bulunan bakır, tiroid bezinin düzgün çalışmasını sağlamada önemli bir rol oynar. Bununla birlikte, fazla bakır aynı zamanda tiroid bozukluğunun ana nedenidir, bu nedenle kanda çok dengeli bir bakır seviyesine ihtiyacınız vardır, aksi takdirde hormonal aktivite dengesiz olur ve hipertiroidizm veya hipotiroidizm belirtileri geliştirebilirsiniz.

 

12.Yüksek Kan Basıncının Tedavisine Yardımcı Olur

 

Farklı araştırmalar, Kabalak (devetabanı)’ta bulunan B6 vitamininin halihazırda yüksek tansiyonu olan kişilerde kan basıncını düşürmeye yardımcı olduğunu kanıtlamıştır. B6 vitamini kan akışını artırmaya yardımcı olur, arterlerdeki birikimi azaltır ve kalp hastalığının yaygın sorunlarını önlemeye yardımcı olur.

 

13. Astımı Önler

 

Kronik astımı olan kişiler, bronş kaslarını gevşetmeye ve solunumu düzenlemeye yardımcı olan magnezyum takviyeleri yardımıyla nefeslerini düzenleyebilirler. Nefes darlığı ve hırıltı intravenöz, magnezyum uygulamasıyla giderilebilir.

 

14. Bağışıklığı Artırır

 

Araştırmalar, Kabalak (devetabanı)'nında bulunan selenyumun bağışıklık sisteminin düzgün çalışmasına yardımcı olduğu ve ayrıca HIV gibi virüslerin gelişimini önlemede ana besin maddesi olabileceği sonucuna varmıştır. Halihazırda HIV kapmış hastalarda selenyumun, hastalığın AIDS'e dönüşmesini yavaşlatmada son derece değerli olduğu gösterilmiştir.


Kaynak:https://alternatifsifa.com/post/kabalak-devetabani-nedir-kabalak-otunun-faydalari-nelerdir




Devamı...

AYISARIMSAĞI (Allium ursinum)

0 yorum

    



Halk dilinde: Orman sarımsağı, cadı soğanı.


    Her ilkbahar bize, yeni ümitler ve sıcaklık getirir. Neşeyi hissederiz ve düşüncelerimiz kanat takmış gibi olur; kuşların ötüşmelerine, ilk gördüğümüz yeşilliklere sevinir ve Tanrı'nın lütuflarına, hediyelerine şükrederiz. Tüm bu muhteşem yenilik karşısında bizler de sistemimizi temizlemeli ve atık maddelerden arınmalıyız. Ayı sarımsağının mayıs çiçeğinin yapraklarına benzeyen yaprakları ince uzun bir sap içinden çıkar; bu sap, beyaz, içi dışı görünen şeffaf kabuklarla sarılmıştır. Açık yeşil renkli düz sap üzerindeki beyaz çiçek tornarı ile 30 cm kadar yükselir. Humuslu çayırlarda, gölgeli, nemli dağ ormanlarında yetişir. Bitkinin sert sarımsak kokusu, kendi göze görünmeden önce uzaklardan duyulur ve kokusu, otlak Safranı (Colchicum autumnale) ve mayıs çiçeğinden ayırt edilmesini sağlar.

   Baharın başlangıcıyla birlikte birçok nemli koruluğun zemini ayı sarımsağının taze yeşil yapraklarıyla bir halı gibi kaplanır. Nisan, mayıs aylarında ortaya çıkar ve haziranda çiçek açar. Ayı sarımsağının güçlü tıbbî özellikleri vardır ve ayıların kış uykusundan uyandıktan sonra, sistemlerini temizlemek için bu sarımsağı yediği söylenir. Bildiğimiz sarımsağa göre daha kuvvetli şifası vardır. Dolayısıyla bedensel sistemin arındırılmasında kullanılan ilkbahar sağlık kürleri için birebirdir ve kronikleşmiş deri hastalıklarına fayda verir.
    Yaprakları kurutulduğunda tıbbî özelliklerini kaybettiklerinden bahar temizliği ve atıklardan arınma tedavisi boyunca taze olarak kullanılır. Ufak ufak kesilerek, tereyağı sürülmüş ekmeğin üstüne serpilir, pişirmeden ince ince doğranarak çorbalara,salatalara ve maydanoz kullanılan her yere maydanoz yerine konur. Yapraklardan ıspanak gibi yemek yapılabilir. Çok miktarda kullanıldığında acımsı bir tadı olduğundan, ıspanak yemeği gibi hazırlanacağı zamanısırgan otu yaprakları ile pişirilmelidir.

   Genç yapraklar çiçek açmadan önce nisan, mayıs aylarında; soğanları ise yaz sonu veya sonbaharda toplanır. Ayı sarımsağı soğanı aynı sarımsak gibi kullanılabilir. Midesi hassas olan kişiler, yaprak ve soğanı ufak ufak doğrayıp üzerine sıcak süt döküp, birkaç saat durduktan sonra bu sütü yudum yudum içmelidirler.

  Ayı sarımsağının kuvvetinden yıl boyunca faydalanabilmek için bir öz hazırlanır (“kullanım” talimatlarına bkz.). Günde 10 -12 damla suya damlatılarak içilir. Bu damlalar hafızayı  güçlendirir ve bilhassa eklem kireçlenmelerine yararlıdır.




Mide ve bağırsak sistemi üzerinde çok tesirlidir.Gaz sancısı ve hatta kolik ile ilişkili olan akut ve kronik
ishallerde ve de bağırsak tembelliğinden kaynaklanan kabızlık vakalarında son derece yardımcı olur. Ayı sarımsağı yenildikten bir süre sonra tenya ve çeşitli kurtları düşürür. Yaşlı insanlarda veya aşırı yemek yiyenlerde, tembel ve aşırı dolu bağırsaklardan dolayı görülen rahatsızlıkların hepsini geçirir. Mide rahatsızlıklarından kaynaklanan uykusuzluk ve kalple ilgili şikâyetlere, kireçlenme veya yüksek
tansiyondan ileri gelen rahatsızlıklara,baş dönmesi, baş bölgesinde tazyik hissine ve anksiyeteye
iyi gelir. Basınç yavaş yavaş azalır. Ayı sarımsağı şarabı ("kullanıma bkz.) devamlı balgam ve nefes darlığından şikâyet eden yaşlılar için harika bir şifadır. Yine en çok yaşlıların şikâyeti olan
akciğerde su toplamasına daçok iyi gelir. Taze kullanılan yapraklar, böbrek ve mesaneyi temizler ve idrar akışını artırır.Kapanmayan yaralara taze yaprakların suyu sürülürse yara hızla kapanır. Hatta
kalp damarı hastalıklarına bile faydalıdır.

   Ayı sarımsağı, bilhassa kronikleşmiş deri hastalıklarını iyi eden en iyi  kan temizleyicidir. İsviçreli şifacı Kuenzle, ayı sarımsağını şöyle över: “Bütün vücudu temizler, inatçı atık maddelerden arındırır, sağlam ve sağlıklı bir kan meydana getirir ve de zehirli, kötü maddeleri yok eder.Herpes ve egzaması
geçmeyen, devamlı hasta olan uçuk benizli,romatizmalı ve sıracalı (skrofulose) kişiler için ayı sarımsağı altın değerindedir. 



    Dünya üstündeki hiçbir bitki mideyi, bağırsakları ve kanı temizlemekte bu denli etkili değildir. Gençler bir çardakta açan güller gibi açıverecek ve güneşte açılan çam kozalakları gibi boy vereceklerdir." Kuenzle yıl boyunca hasta ve kızarıklıklar, Herpes, sıraca ve soluk benizle dolanan, sanki mezara girmiş de tavuklarca eşelenip çıkarılmış gibi dolanan insanların Tanrı'nın bu harikulâde hediyesi ile uzun uzun tedavi edildikten sonra tamamen sağlıklı hâle gelen aileleri tanıdığını da ekler.

KULLANIM
Baharat:
Taze yapraklar maydanoz veya taze soğan gibi doğranarak ekmekle yenebilir, çorbaya katılabilir, salata yapılabilir veya tüm et yemekleri soslarında kullanılabilir,
Öz:
Ufak kesilmiş yaprak ve soğanlar bir şişenin boğazına kadar sıkıştırmadan doldurulur ve % 38-% 40 alkolden oluşan kanyak veya diğer tahıldan üretilme alkollü içecekle doldurulur, 14 gün güneşte veya 20°lik sıcak odada bekletilir. Günde 10 ilâ 15 damla, biraz su ile içilir.

Şarap:
Bir avuç dolusu ince ince kesilmiş yaprak 1/4 litre beyaz şarabın içinde kısa süre kaynatılır. Bal veya şurup ile tatlandırılır, yudum yudum içilir.

Kaynak :Maria Treben TANRI'NIN ECZANESİNDEN SAĞLIK


Devamı...

Kanyaş otu (Cirsium arvense) gibi inatçı yabani otları doğal yollarla yok etmek için kimyasal herbisitler yerine evde hazırlanabilen doğal karışımlar

0 yorum

 



Kanyaş otu (Cirsium arvense) gibi inatçı yabani otları doğal yollarla yok etmek için kimyasal herbisitler yerine evde hazırlanabilen doğal karışımlar kullanılabilir. Aşağıda, kanyaş otunu kontrol altına almak için etkili, çevre dostu ve doğal bir formül sunuyorum. Bu formül, yaygın ev malzemeleriyle hazırlanabilir ve bitkilerin yapraklarına uygulandığında etkili olur.

Doğal Yabani Ot Öldürücü Formül

Malzemeler:

  • 1 litre beyaz sirke (%5-10 asetik asit içeren, marketlerde bulunan tür uygundur)
  • 100 ml sıvı bulaşık sabunu (doğal, biyolojik olarak parçalanabilir sabun tercih edin)
  • 2 yemek kaşığı tuz (sofra tuzu veya kaya tuzu)
  • 1 litre su (isteğe bağlı, karışımı seyreltmek için)
  • Püskürtme şişesi (1-2 litrelik, temiz bir sprey şişesi)

Hazırlanışı:

  1. Bir kapta 1 litre beyaz sirkeyi ve 2 yemek kaşığı tuzu karıştırın. Tuzun tamamen erimesi için iyice çalkalayın.
  2. 100 ml sıvı bulaşık sabununu ekleyin. Sabun, karışımın otların yapraklarına yapışmasını sağlar ve sirkenin etkisini artırır.
  3. Eğer karışım çok yoğun olursa, 1 litre su ekleyerek seyreltebilirsiniz. Ancak, seyreltme etkisi biraz azaltabilir, bu yüzden yoğun formül tercih edilebilir.
  4. Karışımı püskürtme şişesine doldurun ve çalkalayın.

Uygulama:

  • Zamanlama: Kanyaş otunun aktif büyüme döneminde (ilkbahar veya yaz başı) uygulayın. Güneşli, kuru bir gün seçin; yağmur beklenmeyen bir zamanda uygulama yapın, çünkü yağmur karışımı yıkayabilir.
  • Yöntem: Karışımı kanyaş otunun yapraklarına ve gövdesine doğrudan püskürtün. Kök bölgesine de uygulayabilirsiniz, ancak yapraklar üzerinden emilim daha etkilidir.
  • Tekrar: Otlar birkaç gün içinde solmaya başlayacaktır. Gerekirse 1-2 hafta sonra tekrar uygulayın, çünkü kanyaş otu köklü ve dirençli bir bitkidir.

Önemli Notlar:

  • Hedefli Uygulama: Bu karışım, temas ettiği tüm bitkileri etkileyebilir. Bahçenizdeki istenen bitkilere zarar vermemek için dikkatli püskürtün.
  • Toprak Sağlığı: Tuz, toprakta birikebilir ve uzun vadede verimliliği etkileyebilir. Bu nedenle, tuz miktarını minimumda tutun ve sadece gerekli alanlarda kullanın.
  • Tekrarlayan Kontrol: Kanyaş otu, derin kök sistemi nedeniyle tamamen yok edilmesi zor bir bitkidir. Düzenli uygulama ve manuel kök çıkarma ile kontrol altına alınabilir.
  • Ek Öneri: Otları zayıflatmak için, uygulama öncesi yaprakları ezerek veya keserek yüzey alanını artırabilirsiniz.

Alternatif Doğal Yöntemler:

  • Sıcak Su: Kaynar suyu doğrudan kanyaş otunun kök bölgesine dökmek, küçük alanlarda etkili olabilir.
  • Malçlama: Otların büyümesini engellemek için alanın üzerine kalın bir organik malç (saman, karton, çim kırpıntıları) serin.
  • El ile Çekme: Küçük alanlarda, kanyaş otunun köklerini tamamen çıkarmak için eldiven giyerek elle çekebilirsiniz. Köklerin tamamen çıktığından emin olun, yoksa yeniden büyüyebilir.

Bu formül, kanyaş otunu doğal yollarla kontrol altına almak için etkili bir başlangıçtır. Ancak, büyük alanlarda veya yoğun istilalarda, düzenli uygulama ve diğer yöntemlerle kombinasyon gerekebilir.



Devamı...

ALTINBAŞAK (Solidago virga-aurea)

0 yorum

 


Diğer adları: Ölmez çiçek Bu bitki orman kenarlarında, su çukurlarında ve ağaçlan kesilmiş ormanlıklarda yetişir. Sapı seksen santime kadar ulaşır ve tepesinde, birçok dal budak hâlinde sarı, yıldız şeklinde çiçekler çıkarır. Çiçekler, haziran ayından kasım ayına kadar toplanır ve bağırsak kanamaları ve hastalıklarında kullanılır. Ayrıca, en faydalı olduğu taraf böbrek hastalıklarıdır.
Altın başağın çiçek ve yapraklarının serinletici etkisi olduğundan ve su sökücü olduğundan tüm böbrek ve mesane rahatsızlıklarına iyi gelir. Şifalı bitki doktoru
rahip Kuenzle yazılarında, 45 yaşlarında ağır böbrek rahatsızlığı olan bir erkeğin, gittikçe kötüleşen durumda tek böbreğini aldıklarını yazıyor. Ancak, ikinci böbrek de hastalanıp doğru dürüst çalışmamaya başlıyor. Bu adamı, on dört gün yaptığı Altınbaşak çay kürü kurtarıyor. Altınbaşak, yoğurt otu ve sarı ballıbaba bitkilerinden aynı miktarda karıştırarak bir çay karışımı hazırlıyor ve gün boyu, yudum yudum on beş dakikada bir içmek şartıyla dört fincanı bitiriyor. On dört gün içinde de iyileşiveriyor.


Altınbaşak, yoğurt otu ve sarı veya beyaz ballıbaba karışımı, diyaliz makinesine
bağlanmayı gerektiren böbrek sirozu ve böbrek yetmezliği gibi vakalarda bilhassa
çok etkilidir.







Böyle durumlarda, sözünü ettiğim bu bitkileri kullanarak yardım edebilmiştim
: Bir gün, 52 yaşlarında ve böbrek sirozundan mustarip bir bey beni görmeye geldi. Birinci kattaki evime nefes nefese gelerek, kendisini bir koltuğa attı ve derdini anlattı. Yıllardan beri, böbreği büzülmüştü ve vazifesini çok zorlukla yapabiliyordu. Birkaç hafta içerisinde içtiği, günde üç fincan çay onu rahatlatmıştı. Sadece taze bitkileri kullandı. Üçüncü haftadan sonra tüm şikâyetlerinden kurtuldu.



Tüm duygularımız böbrekler aracılığıyla işler. Her çeşit duygusal şok, bir
yakınımızın ölümü veya felaketli bir acıdan en çok etkilenen böbrektir. Altınbaşak da, özellikle insanların duygu hayatına en iyi biçimde tesir eden bir bitkidir. Dolayısıyla,herhangi bir sebeple hayal kırıklığı ve duygusal stres yaşayan insanlar, v
akit geçirmeden Altınbaşak çayı içmelidirler.Ağır üzüntü hâllerinde bu çayın teskin edici özelliği, sanki insanı okşayan, şefkatli bir elin etkisi gibi hissedilir. Altın başağı dalının üstünde görmek bile insana şifa tesiri yapar. Bize böylesine rahatlık veren bir bitkinin çevremizde yetişmesinden dolayı Tanrıya ne kadar şükretsek az.

KULLANIMIÇAY

1/4 litre kaynar su bir dolu tatlı kaşığı altınbaşak üstüne dökülür ve kısa süre demlendirilir. Karışım için de yine bir dolu tatlı kaşığı kullanılır ve yukarıdaki gibi hazırlanır.


Yazı Kaynak:

Yazar ve bitki Uzmanı

MARIA TREBEN




Devamı...

ADAÇAYI (Salvia officinalis)

0 yorum


Adaçayı bahçelerde yetiştirilir.30 ile 70 santim kadar büyür. Mor renkli çiçekleri, hafif tüylü parıltılı yaprakları vardır. Biraz acımsı, aromatik bir koku salar. Bahçenizin güneşli ama korunaklı bir yerinde olmalıdır. Donmaya müsait olduğu için, ben adaçayını kışın çam yaprakları ile örtüyorum.

Yabanî adaçayı

(Salvia pratensis) da çayır, otlak ve fundalıklarda yetişir. Kokutulan daha da güzeldir. Bu cinsin çiçekleri gargara için toplanır veya uzun süren yatak hastalıklarında, insanı ovarak canlandıran bir adaçayı sirkesi hazırlanır: Bir avuç dolusu çiçek, tabiî sirke içerisine konup dinlendirilir. Yaprakları çiçeklenmeden önce mayıs ve haziran aylarında, gün ortasında güneşin en sıcak olduğu zamanlarda toplanmalıdır çünkü bitkinin etkin yağları güneş ışığında tam olarak gelişir. Yapraklar gölgede kurutulmalıdır.




Ben size bahçede yetişen ve tıbbî özellikleri yabanisinden çok daha kuvvetli olan adaçayından söz etmek istiyorum. Eskiler adaçayının şifasını bilirlerdi ve çok kullanırlardı. 1300 yıllarında yazılmış şu dizelere bakın: "Neden ölsün ki, bahçesinde Adaçayı yetişen insan.” Salvia ismi Latincede iyileştirmek anlamına gelen “salvare”kelimesinden gelmektedir. Eski bir şifalı bitkiler kitabında ondan övgüyle söz edilir: “Hz. Meryem kucağında İsa ile Heroť'un askerlerinden kaçarken, tarladaki tüm çiçeklere onları gizlerler mi, diye sorulmuştu ama sadece adaçayı onlara korunak oldu. Askerler onları bulamadan gidince de Hz. Meryem adaçayına şifa ve kuvvet bahşederek, 'Bundan böyle ebediyete kadar beni ölümden kurtardığın gibi insanları da kurtar. Sana insanları iyileştirecek kuvvet ve kudreti veriyorum, demiş." O zamandan beri adaçayı da vazifesini görüyor.

Adaçayı sık sık çay olarak içilirse bütün vücudu kuvvetlendirir,felç için yararlıdır,
inmeyi önler.Gece terlemelerinde lavanta gibi kesin tesirlidir; terlemeye sebep olan hastalığı iyileştirir ve zafiyeti yok eder. Doktorlar da bu faydalı bitkiyi,
kramplar,omurilik rahatsızlığı, salgıbezi rahatsızlığı ve uzuv titremeleri için kullanıyorlar. Bu rahatsızlıklar için günde iki fincan çay yudum yudum içilir. Çay,
karaciğerle ilgili şikayetlerde çok etkilidir;tüm gaz şişkinliklerini ve karaciğer
hastalıklarının yan etkilerini giderir.Kanı temizler, iştahı açar,soluma organlarından ve mideden balgamı uzaklaştırır , bağırsak rahatsızlıklarını ve ishali durdurur.
Böcek ısırmalarında yaprakları ekle ovalayıp, böceklerin soktuğu yere bastırın.

Bademcik iltihabı, boğaz hastalıkları, iltihaplı diş etleri, gırtlak ve ağız içi iltihaplarınada çok iyi gelir. Adaçayı kullanmış olsalardı, çocukların ve yetişkinlerin çoğu bademciklerini aldırmak zorunda kalmazlardı. Zehirli maddeleri durdurmaktan sorumlu polis memuru olan bademcik alındığında, tüm mikroplar doğrudan doğruya böbreğe inerler.Kanayan ve sallanan dişlere, diş eti yaralarına ve şişlere adaçayı gargarası ve küçük bir parça pamukla kompres yapılması fayda verir.

Sinirleri zayıf insanlar ve rahim bölgesi rahatsızlıkları çeken hanımlar arada sırada yarım banyo yaparlarsa çok faydalanırlar.

Adaçayı, tıbbî özelliklerinin yanı sıra sofralarımızda sadece kokusu için değil, aynı zamanda etlerdeki yağı parçaladığı için ufak porsiyonlar hâlinde kekik ve maydanoz gibi çorba, salata ve sıcak et yemeklerine yakışan güzel bir çeşni olarak kullanılır. Sıhhî sebepler göz önüne alınarak Ada Çayı’nı mutfağımıza sokmalı ve ufalanmış yaprakların içine karıştırdığımız hamurdan “adaçayı bisküvileri”, börek ve çörekler yapmalıyız.
Peynire veya soslara adaçayı eklemek, onları daha sağlıklı kılacaktır.

KULLANIM
Çay:
Bir tatlı kaşığı adaçayı ¼ litre suda haşlanır, biraz demlenir ve süzülür.

Sirke:
Yabani adaçayı çiçekleri bir şişeye, sıkıştırmadan ağzına kadar doldurulur, üstüne de tabii sirke dökülür. Sirke, çiçekleri örtmelidir. Bu karışım 14 gün güneşte veya sıcak odada tutulmalıdır.
Yarım Banyo:
İki avuç dolusu yaprak geceden soğuk suya bırakılır. Ertesi sabah kaynama derecesine kadar ısıtılır ve banyo suyunun içerisine katılır



Yazı Kaynak:

Yazar ve bitki Uzmanı

MARIA TREBEN



Devamı...

KIZIL YAPRAK (Agrimonia eupatoria)

0 yorum




 KIZIL YAPRAK (Agrimonia eupatoria)Diğer adları: Fıtık otu, kum pıtrağı, kasık otu, eğer otu.


Güneş alan kuru topraklarda, yol kenarlarında, orman ve tarlaların etrafında, çalılıklarda ve tepelerde, harbelerde bulunur. Ufak sarı çiçekleri ince bir sap üstünde yan yana dizilerek, sanki bir salkım hâlinde görünür. Sığır kuyruğu ‘nu andırır. Tüm bitki yumuşak tüylerle kaplıdır; yere yakın yaprakları 10 santime kadar buyur 80 santime kadar uzayan kızıl yaprak, aslanpençesi ailesine mensuptur. Hazirandan ağustos ayma kadar dan çiçeklenme zamanında toplanır. Bu bitkinin tarihçesi, Eski Mısırlılara dek uzanır.

Kızıl yaprak boğaz ve ağız enfeksiyonlarında şifa verici etkilere sahiptir.
Farenjit,aft, ağız içi mukozası ve boğaz iltihapları, anjinde ilk düşünülecek bitkidir. Şarkı söyleyen veya iş icabı çok konuşan insanlar bununla gargara yapmalıdırlar.






Yaprakları kansızlık,romatizma, lumbago, hazım bozuklukları, karaciğer sertleşmesi ve dalak hastalıklarına çok iyi gelir,yaraları kapatır . Günde iki fincan içilmelidir.
Herkese yılda bir veya iki kere bu bitki ile banyo yapmasını tavsiye ederiz (bkz. “Kullanım”).



Sıraca yaraları olan çocuklar günde bir kez banyo yapılmalıdır.Kızıl yaprak, büzücü ve şifa verici nitelikleri nedeniyle, en değerli tıbbi bitkilerimizden biridir. Dr. Shierbaum'a göre, “Günde üç kez birer fincan kızıl yaprak çayı içilirse
kalp büyümesine, mide, bağırsak ve akciğer rahatsızlıklarına şifa verir. Uzunca zaman devam edildiğinde böbrek ve mesane hastalıklarına iyi gelir Kızıl yaprak kremi,varisli damarlara ve baldır berelerine(bkz."Kullanım") portakal nergisi kremi gibi iyi gelir.Karaciğer hastalıkları için , 100 gr kızıl yaprak, 100 gr yoğurt otu, 100 gr ince otu (Asperula odorata) ile hazırlanan bir çay karışımından sabah aç karnına bir fincan, gün boyu ise iki fincan içilmelidir.

KULLANIM
Çay:
1/4 litre kaynar suya, bir tatlı kaşığı kızıl
yaprak konurve kısa süre demlenir.
Banyo:
Her bir banyo için 200 gr bitki (bkz. “Banyolar” hk.
genel bilgiler).Karaciğer rahatsızlıktan için çay:
Eşit miktarlarda kızıl yaprak, yoğurt otu, ince otu karıştırılır. Bir fincan su için bir dolu tatlı kaşığı kullanılır, kısa süre demlenir.

Krem:
İki avuç dolusu ince ince kesilmiş bitki, sapı ve çiçekleri ile beraber 250 gr yağda pişer (bkz. “Kremler” hk. Genel bilgiler).

Yazı Kaynak:

Yazar ve bitki Uzmanı

MARIA TREBEN


Resim Kaynak:

https://kocaelibitkileri.com/agrimonia-eupatoria/



Devamı...

KIRLANGIÇ OTU (Chelidonium majus)

0 yorum




Diğer adları:
Hilalliye, temre otu.Kırlangıç otu, çiçeklerinin rengi nedeniyle basur otu (Ranunculus ficaria) ile karıştırılır ama tek ortak noktaları budur.

    Kırlangıç otunun boyu 30-80 santim arasında olabilir, sanki dal dal yapılmış gibi duran bu bitki; mayıs ayından başlayıp sonbaharın son zamanlarına kadar yetişir. Yaprakları meşe ağacının yapraklarına benzer, sap ve kökünden turuncu renkli koyuca bir usare çıkar. En çok ormanların güneye bakan kenarlarını, duvar diplerini, çit molozluklarını sever. Yaz istediği kadar kurak olsun, kırlangıç otu sapını kırdığınızda, turuncu renkli usaresi yine de akar. Kışın ise kar altında dahi, şayet yerini bellemiş iseniz,yine onu sapasağlam hizmete hazır bulursunuz.
Bu bitki hem kanı temizler hem kan yapar. Kırlangıç otunun ısırgan otu ve mürver ağacı goncaları ile karıştıracak olursanız,kan kanseri hastalığında başarı ile kullanabilirsiniz. Ancak etkili olabilmesi için bu çay karışımını günde iki litre içmek şarttır.
Ciddî karaciğer hastalıkları için, homeopati yoluyla uygulandığında kırlangıç otu en faydalı bitkidir.




    Kan yapıcı ve kanı temizleyici özelliği dolayısıyla metabolizmaya çok iyi gelir.
Safra, böbrek ve karaciğer hastalıklarında başarı ile kullanılır.Sarılığa hemen tesir edecek bir ilâç istiyorsanız, kökü dahil tüm bitkiden 30 gr sap, çiçek ve yaprağı yarım litre beyaz şarap içinde iki saat kadar dinlendirin. Ayrıca idrar çıkarırken yanma ve batma, yanıklı ve ağrılı hemoroit ve kulak uğultusunda da bu şarabı kullanabilirsiniz. Bu hâllerde, günde iki veya üç fincan kırlangıç çayını (kaynatmadan, kaynar suyla haşlayarak) yudum yudum içebilirsiniz.     Haricen habis deri hastalıklarında, nasır, siğil ve egzamalarda kullanılır. Bu sıvı katarakt ve kornea lekelerini de tedricen iyileştirir. Hatta göz kılcal damar kanamalarına
da iyi gelir. Bir kırlangıç otu yaprağını yıkayıp, bunu iki parmağınızın arasında ezerek suyunu elde edersiniz. Elinize gelen ıslak sıviyı gözünüzü kapayarak göz kapağı kenarlarına elinizle sürün. Gözün içine ovuşturulmasa da, göz kapağı onu göz ile kaynaştırır. Bu yöntem,görme bozukluklarını, aşın göz yorgunluklarını ve kataraktı düzeltir. Birçok kez, gece yarılarına kadar gelen mektupları okumak zorunda olup, gözlerimin acıdığını hissettiğimde aynısını yaptım ve hemen rahatladım. Sadece bahçeye çıkıp bir kırlangıç otu yaprağı alıp, elde ettiğim sıvıyı göz kapaklanma sürdüm ve yorgun gözümü dinlendirdim.         Sanki gözlerimden perde kalkmış gibi olur.
Avrupa'da bazı eczanelerde kırlangıç otundan yapılan bir hülasa satılıyor. Günde
10-15 damla, biraz su içerisine damlatılarak içilirse, bu da hastalıklara şifa verir.




    Birkaç yıl önce, bir çiftçinin karısının gözünün kenarında küçük parmağının ucu büyüklüğünde kırmızı bir şişkinlik peydah olmuştu ama hiç ağrı sızı yapmıyordu.      7-8 yıl sonra gözlük camı değiştirmeye gittiğinde, doktoru şüphelenmiş ve parça almış, kanser teşhis edilmişti. Bu, tahmin edeceğiniz gibi, genç kadını şoke etti. Aile, tanıdıklarımın yakını olduğundan ona kırlangıç otunu tavsiye etme şansım oldu. Şubat ayıydı ve ılık bir kış geçiriyorduk, kırlangıç otu taptaze ve yemyeşildi. Onu kökü ile çıkarıp bir saksıya alarak eve getirmesini söyledim çünkü günde 5 6 kere yaprağının turuncu renkli suyu ile bu şişkinliği nemlendirmeliydi. Şişkinlik alt göz kapağında idi, ona bu suyun gözüne zarar vermeyeceğini anlattım. Aslında ışınlar bu çeşit deri kanserlerine tesir edemedikleri gibi sağlam deriye ve hatta bazen kemiklere bile zarar veriyorlar ama doktorunun istediği gibi ayda bir kere de ışın tedavisine gitmesini tavsiye ettim. Yılbaşından hemen önce, şişkinliğin tamamen ortadan kaybolduğunu öğrendim. Kadın bana geldiğinde, daha kapıda bana sarılıverdi. Göz uzmanı ona ne yaptığım sormuş. Kadın anlatınca da, “Ben ayda bir ışın tedavisi yaptım, eğer şişkinliği bu yok etti ise, bu bir mucize," demiş. Ona ümit vermemiş olsaydım muayenehanede gördüğü kemiğine kadar oyulmuş yaralara ve her ay ışın tedavisine gidip gelen hastaların acıklı hâline dayanamayacağını söyledi. 

    Şimdi hepinizden rica ediyorum: Bu yaprağın suyu ile bu neticeyi elde etmek şansını başka tanıdıklarınıza da verin, böylece bir insan daha bu acılı hastalığın pençesinden kurtulmuş olsun. Gittikçe kirlenen bir çevrede yaşıyoruz ve birden ortaya çıkan deri kanserleri ve gittikçe büyüyen siğillerle ilgili vakalar gittikçe artıyor.Kadınların yüzlerindeki kıllar, kol ve bacaklarındaki kıllarda artma olursa, bu bir böbrek rahatsızlığına işarettir. Hastalıktan etkilenen yerlere sıkıştırıcıdan geçirilerek elde edilen kırlangıç otu suyu sürülür (taze su, altı ay kadar buzdolabında muhafaza edilebilir); bir kaç saat işlemesi beklenir ve sonra, yumuşak bir sabunla yıkanır ve azıcık kurumuş olan deriye portakal nergisi, papatya kremi veya kılıç otu yağı sürülür. (bkz. “Kullanım”) Ayrıca günde 3-4 çay fincanından oluşan bir ısırgan otu çayı kürü yapılmalıdır, yanı sıra böbreklere daha iyi kan gelmesini sağlamak için kırkkilit yarım banyosu yapılmalıdır. (bkz. “Kırkkilit" maddesi)

   Mainz, Almanya bölgesinden bir tanıdık, günlük yürüyüşlerinde kırlangıç otu suyunu anlatıldığı gibi kendisine tatbik ederken, yıllardır kendine yoldaşlık eden köpeğinin gözüne de bir gün şaka olsun diye sürmüş. Anlaşılan kırlangıç otu suyu köpeğin gözlerine iyi gelmiş olmalı, çünkü sahibi ne zaman bu otun suyunu çıkarsa köpeği hemen önüne oturup sıranın kendisine gelmesini bekliyormuş.

   Kasım ayında bir konferans için Yukarı Avusturya'da idim ve gözlük kullanan bir rahip ile tanıştım. Şubat'ta oraya tekrar gittiğimde rahip gözlüksüzdü. Anlattığına göre, benim tavsiyemi tutmuş ve kırlangıç otu usaresini gözüne tatbik etmiş.
Üstelik şimdi eski gözlüklü hâlinden daha iyi gördüğünü ilâve etti. O sıralarda
kırlangıç otu yapraklarını karın altından çıkarmış olmalı. Bunu anlatmamın
nedeni kırlangıç otunun da, diğer bazı faydalı bitkiler gibi, kışın tüm bitkilerin ölü sayıldıkları bir zamanda dahi taptaze, hizmete hazır olduğunu sizlere bir kez daha hatırlatmaktı.

KULLANIM
Çay:
Bir silme tatlı kaşığı ot, 1/4 lire kaynar su ile haşlanır.

Taze Su:
Yaprak, sap ve çiçekleri yıkanıp, nemli iken mikser ile suyu sıkılıp alınır.

Hülasa: Eczane veya aktarlardan alabilirsiniz.
Sarap: 30 gr
kırlangıç otunun (kökü dahil) üstüne 1 litre beyaz şarap dökülür, iki saat bekletilir ve sonra süzülür. Yudum yudum kullanılır.


Tohumdan Yetiştirdiğim Kırlangıç otu

 https://youtube.com/shorts/LyIj1i_qNKk?si=VKcXt1_8My7xKTDf

Yazı Kaynak:

Yazar ve bitki Uzmanı

MARIA TREBEN


Kırlangıç Otu Faydaları: Şok Eden 7 Özelliği

1) Vücudu Zehirli Maddelerden Temizler

  • Antioksidan özelliği yüksek olan kırlangıç otu, vücudun temizlenmesine yardım etmektedir.
  • Sigara ve alkol etkisini, tozlu hava etkisini kırlangıç otu sayesinde vücudunuzdan uzaklaştırabilirsiniz.
  • Tertemiz bir akciğer ve beden için kırlangıç otunu kullanmaya başlayabilirsiniz.

2) Bağışıklık Sistemini Güçlendirir

  • Kırlangıç otu, vitamin ve mineral değeri yüksek bir bitkidir.
  • Bu bitkiyi çay olarak tükettiğinizde bağışıklık sisteminizi güçlendirmiş olursunuz.
  • Kırlangıç otunu tüketenler kendilerini daha iyi hissedecek ve çeşitli hastalıklardan uzak kalacaktır.

3) Bağırsakları Çalıştırır

  • Kırlangıç otunun özelliklerinde değindiğimizde diüretik olduğu dikkat çeker.
  • Sık sık idrara çıkarma özelliği olan kırlangıç otu aynı zamanda boşaltım sistemini de bütüncül şekilde çalıştırmaktadır.
  • Kabızlık, bağırsak sıkışması, karın ağrısı ve kramp gibi durumları kırlangıç otunu tüketerek iyileştirebilirsiniz.

4) Karaciğer Fonksiyonlarını Düzenler

  • Karaciğerin daha sağlıklı şekilde çalışması için kırlangıç otu önerilir.
  • Kırlangıç otunu en iyi şekilde kullanmak adına çayını demleyip içebilirsiniz. Bu çay sayesinde karaciğer fonksiyonları düzenlenir.
  • Şayet karaciğer yağlanması gibi bir rahatsızlık yaşıyorsanız günde 2 fincan kırlangıç otu çayı içerek bu durumu sonlandırabilirsiniz.

5) Cilt Hücrelerini Yeniler

  • Hücre yenilenmesini sağlayan kırlangıç otu, cilt hücrelerinin hızla onarılmasını sağlar.
  • Ciltte oluşan leke, sivilce, yara gibi durumlarda bitkisel çözüm olur.
  • Cildin daha iyi görünmesine, parlamasına ve temizlenmesine destek arayanlar kırlangıç otunu tüketebilir.
  • Özellikle Yaraların daha hızlı iyileştiğini gözlemleyebilirsiniz.

6) Sarılığı İyileştirir

  • Kırlangıç otu, çok eski zamanlarda sarılık tedavisi için kullanılmaktaydı.
  • Sarılığı vücuttan atan bu bitki sayesinde, sarılık hastalığı kısa sürede iyileştirilmektedir.
  • Ten rengini eşitleyen, kandaki bilirubin değerini olması gereken seviyeye getiren kırlangıç otu bitkisi size bu konuda büyük yardım edecektir.

7) Aşırı Tüylenmeyi Önler

  • Kadınların ve erkeklerin en çok şikayet ettiği konulardan biri olan aşırı tüylenme, kırlangıç otuyla maziye karışacak.
  • Vücudunuzun belirli bir bölgesinde çok fazla tüylenme meydana gelmişse; bu bölgeye düzenli olarak kırlangıç otu yağını sürmelisiniz.
  • Kırlangıç otu yağı kıl köklerini zamanla inceltir ve daha az tüylenme gerçekleştirir.

Kırlangıç Otu Sinüzit Tedavisi

Pek çok kişinin yaşadığı sinüzit için kırlangıç otu önerilmektedir. Sinüsleri açan bu bitki sayesinde baş ağrısı ve burun tıkanıklığı önlenmektedir. Peki, kırlangıç otu sinüzit için nasıl kullanılır?

  • Kırlangıç otu yağını sıcak su içine dökün ve yüzünüzü bu suya değdirmeden sudaki buharı solumaya çalışın.
  • Bu yöntemi denerken başınızı havluyla kapatabilirsiniz. Böylece sudaki buhar sadece yüzünüze temas edecektir.
  • Buhar yüzünüze doğru yaklaşırken derin derin burundan nefes alın.
  • Birkaç deneme sonunda sinüzit sorununu çözmüş olacaksınız.
  • Sinüzit hastaları için kırlangıç otu ne işe yarar diyorsanız daha rahat nefes almanıza yardım edecektir.

Kırlangıç Otu Göz Hastalıkları Tedavisi

Kırlangıç otu göz tedavisi Konya, Ankara, İstanbul, İzmir, Kars, Çanakkale ve daha pek çok şehirde denenmektedir. Kırlangıç otu göze nasıl kullanılır diyenler için bu yöntemi ifade edelim. Kırlangıç otu göze faydaları sayesinde gözdeki yanma ve kızarıklık, göz kapağı iltihabı temizlenecektir.

  • Kırlangıç otunun yaprakları bitkisel göz tedavisinde kullanılır. Öncelikle göz çevresi suyla temizlenir. Ardından kuruması beklenir.
  • Kırlangıç otunun yapraklarından 2 adet alınır. Yaprakların yaş olması bu esnada önemlidir.
  • Her iki göz için ayrı ayrı yaprak kullanılması önerilir.
  • Göz kapakları açılır ve yapraklardaki sıvı göz çukuruna damlatılır.
  • Bu yöntem geleneksel bir yöntem olduğu için denemeden önce mutlaka doktorunuza danışmalısınız.
  • Anadolu’nun pek çok kesiminde günümüzde de denenen uygulama bazı kişiler için tehlikeli olabilmektedir.
  • Olası tehlikeleri önlemek için denemeden önce mutlaka doktordan onay almalısınız.
  • Göz kuruluğu çekiyorsanız ölene kadar damla kullanmaya mahkumsanız gözün içine sürdüğünüz kırlangıç sütü sayesinde bundan kurtulabilirsiniz.
  • Katarakt için kesinlikle öneririm.
  • Göze 13 defa uygulanan (45 gün) sütü göz numarasını 0.75 kadar düşürebilir.
  • Renkleri daha canlı görmeye başlarsınız.
  • Bilgisayar veya herhangibir ekran ışık parlamasını iyileştiririr.
  • Gözleriniz çabuk yoruluyor çabuk kapanıyorsa gözünüz ışığa karşı alerjik bir hastalığa tutulmuştur.Ya ömür boyu dinlendirici gözlük kullanırsınız veyahut bir kaç seansta kırlangıç sütü uyguladığınız gözünüz bu hastalıktan kurtulacaktır.





Devamı...