Sitemize Hoş Geldiniz ------Sitemizdeki Konu Sayısı 1400'ün üzerine çıkmıştır Bir çok deney ve araştırma konularımız sizin ilginizi çekebilir SİTEDE ARAMA YAPMAK İÇİN YANDAKİ ARAMA KUTUSUNU KULLANIN Aşağıdaki kayan resim menüsüne de İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK konuları ekleyeceğim

Tropikal meyveler(Tropical fruits)

0 yorum
TROPİKAL (SAVAN) İKLİMİ

Görüldüğü yerler:
Ekvatoral iklim ile çöl iklimi arasında görülür (10-20° kuzey ve güney enlemleri arasında görülür) Özellikleri: * Bu iklim bölgesinde güneş ışınları yılda iki kez dik açıyla düşer.
* Güneş ışınlarının dik geldiği yaz dönemi yağışlı , kışlar kuraktır.
 * Sıcaklık ortalaması bütün yıl 20 °C nin üstündedir.
* Yıllık yağış miktarı 1000-1200 mm arasındadır.
* Bitki örtüsü savandır. Savanlar uzun süre yeşil kalan , gür ve uzun boylu ot topluluklarıdır. Savan bitki örtüsü içinde yer altı sularının yüzeye çıktığı yerlerde ve akarsu boylarında ormanlar görülür.


Tropikal meyveler(Tropical fruits)
1. Çiku (Achras sapota), Anavatanı Batı Hindistan'dır. Bu meyvenin ağacı kendi haline bırakıldığı takdirde 20 m. yüksekliğe kadar büyüyebilir ise de kültür bitkiı olarak yetiştirildiği takdirde, budanma suretile boyu 3-6 m. arasında muhafaza edilir. Çiku ağacı düzenli taçlanan, çiçekleri beyaz ve kokusuzdur. Dalları karşılıklı oluşan, yaprakları aşağı doğru sarkık ve oval şekildedir. Meyvenin şekli hafif yassı bir şeftaliye benzer ve tulü ortalama 7,5 cm. çapı ise 5 cm. civarındadır. Dışında patates renginde ince bir kabuğu ve içinde sarı-açık kahve renginde, kokusu yasemine benzeyen gayet tatlı bir meyve eti vardır.


Genellikle marcottage yöntemiyle üretilen bu meyvenin fidanları asıl yerlerine 6 X 6 m. ara ile dikilir ve ekseriya dikimden bir sene sonra meyve verir. Ağaçlar, genellikle senede iki defa çiçek açarlar. Ancak bütün sene meyve verirler. Hafif eğimli sahaları seven Çiku ağacı yalnız yağışlı tropik ülkelerde yetişen bir bitkidir. Meyveleri ezilmemesi için biraz ham olarak toplanır ve hasırlar üzerinde korunarak ayrıca olgunlaştırılır.

Tohumları, yassı bir badem iriliğinde ve gayet parlak siyah-kahve rengi bir kabuğun içindedir. Diğer önemli cinsleri: Sapota lobata ve Sapota candollei'dir.

2. Mavun meyvesi veya Keşu cevizi (Anarcadium occidentale) Anavatanı tropik Amerika olup, yabani bir halde yüksekliği hiç bir zaman 5 m. yi geçmeyen, çalı şeklinde bir bitkidir. Ancak iyi bakıldığı zaman 15 m. ya kadar boylanan ve şemsiye şeklinde geniş taçlanan bir ağaç haline girmektedir. Yaprakları yuvarlak ve oval, çiçekleri sarı zemin üzerine kırmızı çizgili; meyveleri ise hoş ve asitli bir koku yaymaları nedeniyle bir çok içki ve şerbet üretiminde kullanılmaktadır. Meyveler; badem yağına benzer bir yağ çıkarılan şişkin bir meyve sapının ucunda oluşmuş, yassı ve ay şeklinde kıvrılmış, 1,54 cm. boyunda, kabuklu ve küçük bir cevizden ibarettir. Bu meyveler gerek ateşte kavrularak veya çiğ olarak yenebilir. Her iki şekilde de ağzı yakan ve tahriş eden kabuklarının ayıklanması lazımdır. Bundan başka ceviz içleri kurutularak Fransa'da şekerleme üretiminde de (Nougat) kullanılır. En iyi deniz kenarlarında ve 250 m. yüksekliğindeki kumsal topraklarda yetişen Kesu ağacı, tohumlarından gölgelik yerlerde fidan yetiştirmek ve bunları 9 X 9 m. aralıkla şaşırtmak suretiyle üretilir. Keşu fidanlarının altı aylık oldukları zaman, çalı halinde kalmamaları için budanmasına başlanır.


Diğer önemli cinsleri: anarcadium semecarpus, a. orientalis'dir.

3. Sursop (Annona muricata)-(Cherimoya) Anavatanı güney Amerika olan ve çabuk yetişerek 5-6 m. yüksekliğe erişen bir ağacın meyvesidir. Yaprakları büyük ve oval şekilde, uçları sivri, üzerleri parlak ve koyu yeşil, altları ise mat ve açık yeşildir. Çiçekleri açık yeşil renkte, büyük ve geniş yapraklıdır. Bu çiçeklerden oluşan meyveler 1-1,5 kg. ağırlığında, dış kabuklarının üzerleri yumuşak ve kısa kabarcıklar ile örtülü, açık yeşil renkte ve böbrek şeklindedir. Meyvenin eti beyaz, biraz lifli, çok sulu, güzel kokulu, ve bir az da ekşidir. Bu sebeple taze olarak tüketimden çok, dondurmalara ve soğuk şerbetlere koku vermek için kullanılır. Sursop ağaçları, meyvelerinin içindeki siyah kabuklu tohumlarından, fidan yetiştirmek ve bu fidanlara iyi cinslerden göz aşısı yapmak suretiyle üretilir. Bununla beraber yabani anona cinslerine aşı yapmak suretiyle de yetiştirilebilir. Her türlü topraklarda yetişebilen sursop ağacı, en çok yaş toprakları sever ve bu gibi topraklarda 9 X 9 m. aralıkla dikildiği takdirde bir sene sonra çiçek açmağa başlayarak bütün sene meyve verir.


Diğer önemli cinsleri şunlardır: Custrad apple (anona reticulata), Bullock's Heart (anona squamosa) ve (anona cherimolia).

4. Jak meyvesi (Artocarpus integrifolia), Anavatanı doğu Hindistan olan bu meyve ağacının boyu 15 m. yüksekliğe kadar büyüyebildiği gibi, gövdesinin çapı da 1,20 m. ye ulaşabilir. Dalları yoğun ve yumuşak, yaprakları genç iken biraz tırtıllı, 10-20 cm. boyunda, oval şekilde olup, renkleri tatlı bir koyu yeşil, damarları ise açık yeşildir. Gövdenin alt kısımlarındaki kabuklar genellikle çatlamakta ve bu çatlakların altı pas renginde kızarmaktadır. Erkek çiçekleri yaprak aralarında, dişi çiçekleri ise kakao gibi ağaç gövdesinde ve yahut da kart dallarındadır. Meyvelerinin uzunlukları 50-70 cm., genişlikleri ise 25-40 cm. kadar olduğu gibi, ağırlıkları da bazen 50 kiloya ulaşabilir. Meyvelerin renkleri cinslerine göre sarı, kırmızı ve mor arasında değişir ve dış kabuklarının üzerlerinde kısa dikenler bulunur. Bu meyvelerin eti yağlı ve tatlı bir lezzette olup ortalarında beyaz bir muhafaza içinde, ortalama 50 kadar da çekirdeği vardır. Bu çekirdekler, uzunca ve üzerlerinde kuruduğu zaman sararan beyaz bir kabuk vardır. Denizden 1.000 m. yüksekliğe kadar yetiştirilebilen Jack ağacı, tropikler dahilinde kalmak şartıyla soğuğa karşı o kadar hassas değildir.





En iyi, kuvvetli kumsal topraklarda yetişir ise de bazen çok zayıf topraklarda bile büyüdüğü görülür. Jack ağacının üretme şekli tohumunun asıl yerine dikilmesinden ibarettir. Tohumlar ekildikten sonra yetişen ağaçlar beş sene sonra meyve verirler ve ortalama 100 sene kadar yaşarlar. Bu ağacın meyvelerinden başka çekirdekleri de ezilerek veya kavrularak yenir. Ağacın dal, ve gövdesinde bir yara açıldığı takdirde bundan bir süt (lateks) akmaktadır ki, bununla da kuş tutmak üzere ökse yapılır. Jack meyvesinin biri yumuşak, diğeri sert meyveli olmak üzere iki önemli cinsi vardır.

5. Ekmek ağacı «Bread fruit» (Artocarpus incisa non seminifera), anavatanı henüz kesin olarak bilinmeyen bir meyve olup, ağacı 10-12 m. kadar büyür ve çevresi bazen 3 m. ye kadar çıkabilir. Dalları yatay ve kabukları kurşuni renktedir. Gövdesinde açılan yaralardan latekse benzer bir sıvı akar ve bundan da kuş tutmak üzere ökse yapılır. Yaprakları yıldız şeklinde, 25-50 cm. boyunda ve en genç dalların ucundadır. Meyvesi bir kavun iriliğinde, dış rengi sarı-yeşil, ağırlığı ortalama 1-3 kg. kadar ve üzerinde düzensiz serpili pullar vardır.



Yetişmesi için tropik bir iklime ihtiyacı olan ekmek ağacı özellikle kuvvetli toprakları sever. İyi bakılırsa 700 m. yüksekliğe kadar iyi meyve verebilir. Üretilmesi köklerinden yayılan filizler aracılığı ile yapılır ve altı yaşına geldiği zaman 6 m. yüksekliğini bularak, bütün sene ürün verir. Meyvenin eti açık sarı olup içeriğinde % 25 kadar nişastalı maddeler içerdiğinden çeşitli şekillerde pişirildiği gibi nişastanın fermentasyonu ile biraya benzer içkiler de yapılır.

Diğer bir çok cinsleri de olan bu meyvenin özellikle A. apyrena, A. aravei, A. puern, A. roru, A. rorotoma cinsleri önemlidir.

6. Belimbing buloh (Averrhoa bilimbi). Yüksekliği 5 m.yi geçmeyen ve aşağı doğru sarkık, çok dallı bir ağacın meyvesidir. Keskin dilimlere bölünmüş meyveleri gövde ve yaşlı dallarında oluşur. Renkleri sarı ile yeşil arasında değişir. Her türlü topraklarda yetişebilen bu ağacın tohumları gölge altında bambus saksılara dikilerek fidan yetiştirilmek ve bu fidanlar 6 X 6 m. mesafeler ile bahçelere şaşırtılmak suretiyle üretilir. Ağaçlar senede iki defa meyve verirler. Ancak bu meyveler çok ekşi olduklarından baharat ile pişirilmek suretiyle tüketilirler.



7. Belimbing batu veya karambol (Averrhoa carumbola). Aynı buloh gibi 5 m. ye kadar büyüyen bir ağacın meyvesi olup, 7-8 cm. boyunda, kenarları keskin dilimlere bölünmüş; tadı sulu ve ekşidir (Şekil 53). Meyvenin dış kabuğu ince ve sarı-yeşil renkte olup, yaprak aralarındaki dallarda ve ender olarak gövdenin üst kısımlarında oluşur. Tüketilmesi aynı buloh gibi pişirilmek suretiyledir. Üretilmesi tohumdan ve bir yaşındaki fidanlara göz aşısı uygulanarak yapılır.

8. Rambai (Baccaura motleyana), Anavatanı Malaya olan bu meyvenin ağacı çok düzenli olmadığı için, genellikle süs bitkisi olarak da yetiştirilir. Ortalama 60 cm. boyunda, ve bir gövdenin üzerinde salkım şeklinde oluşan meyveleri, 3,5 cm. çapında, yuvarlak ve kahve renginde yumuşak bir ince kabuk ile çevrilidir. Meyvenin içinde ayrıca 2-3 tane yeşil renkte tohumu da vardır. Tohumların dışında bulunan etli tabaka meyvenin asıl yenilen kısmıdır. Lezzeti cinslerine göre bazen biraz ekşi ve bazen de tatlıdır. Tatlı cinsler ya taze olarak veya kurutularak tüketilir. Tohumdan üretilen Rambai ağacı, özellikle dere ovalarındaki geçirgen toprakları sevmekle birlikte her türlü toprakta da yetişebilir. Dikim aralığı 9-10 X 9-10 metredir.

9. Brezilya kestanesi (Bertholletia exelsa), Anavatanı güney Amerika olan, geniş ve büyük bir ağacın çok sert kabuklu ve cevize benzeyen meyvesidir. Her meyvenin içinde 15-20 adet kestaneye benzer tohumları vardır. Kestaneler çiğ veya kavrulmuş bir halde yenildiği gibi çikolata üretiminde de kullanılır. Kestaneler ıslak kum ile doldurulmuş çimlenme sandıklarından, büyüme yastıklarına ve buradan da asıl yerlerine şaşırtılmak suretiyle üretilir. Ağacın bahçelerdeki dikim aralığı 10-12 X 10-12 m. arasında değişir.

10. Kundagan (Bouea macrophylla), yabani olarak yetişen bu ağacın meyveleri sarı renkte olup, aynı eriğe benzerler ve çiğ olarak tüketilirler

11. Rumendia (Bouea microphylla) isminde bir ağacın meyvesidir. Taze yenildiği takdirde lezzeti biraz ekşi ise de, şekerle karıştırıldığı takdirde çok lezzetlidir. Şekli yuvarlak, çapı 3,5 cm. kadar olan meyvenin kabuğu, olgunlaştığı zaman sararır ve dıştan küçük bir eriğe benzer. Meyvenin içinde kabuğu lifli, yassı bir çekirdeği bulunur. Rumendia doğrudan doğruya tohumdan üretilir ve ortalama 9 X 9 m. ara ile dikilir.

12. Papaya (Carica papaya), anavatanı Güneydoğu Asya, Avustralya veya Güney Amerika olduğu tahmin edilmektedir. XVII inci asırda Hindistan'a getirilmiştir. Ağacı uzun boylu ve birkaç yıl ömrü vardır. Ağacın gövdesi odunsu değildir. Yumuşak bir dokuya sahip ve yaprakları direk gövdeden çıkmaktadır. Bitki bol sıcak ve sürekli nem ister. Kökünün derinliği 20-25 cm dir. Kökleri yüzeysel dağılır. Bitkinin gövdesinin içi boştur ve gövde iç yapısı fileli ve liflidir. Bitkinin yaprakları geniş ve koyu yeşildir. Ağacın taç kısmındaki gövdesinde daima dökülen yaprakların uzun sapları kalır. Yaprakları yıldızvari ve geniş, kenarları ise dişlidir. Bu yapraklar koparıldıkları vakit saplarından incir gibi bir süt akar. Uzun ve yuvarlak yapılı meyveleri veren yaygın iki çeşidi vardır. Uzun çeşidi daha tatlıdır. Bir ağaçtan yıllık 150-200 kg meyve alınabilir. Meyveleri besleyici ve vitamin deposudur. Meyveleri olgunlaşmadan önce koyu yeşil renkte, olgunlaşmaya başlarken sarı, tam olgunluğa erişince turuncu renk almaktadır. Meyvelerin ağırlığı yuvarlak cinslerde 600-800 gr, uzun cinslerde 1000-1600 gr arası gelmektedir. Papaya meyveleri içinde dilimlere bölünmüş, ortalama 30 cm. boyunda ve açık turuncu renkteki etinin ortasında kavun gibi bir kabuk içinde bir çok yuvarlak ve kahve renginde küçük tohumları (çekirdekleri) vardır. Bu çekirdeklerden üretim yapılabilir. Papaya tıpkı uzunca bir kavuna benzer ve kavun gibi dilimlere kesilerek çiğ olarak yenir. Ama tadı tatlı ise de kavun gibi sulu ve kokulu değildir. Bu tad daha çok tatlı bir bal kabağını andırır.



Üretilmesi: Tohumları ile çoğaltılır. Tohumlarının yastıklara dikilmesi ve fideleri bir iki aylık olduktan sonra ortalama 4,5 X 4,5 m aralıkla üretilen papaya, evcimen bir bitki olduğu için fideler ikişer üçer bir araya dikilerek, dikimden bir sene sonra da olgun meyve verir. Papaya ağacının içinde fazla dolgu olmadığı için, gövdesi çok yumuşak ve kabadır. Bu nedenle rüzgarlı yerlerde bir cam gibi kırılır. Bu zayıflığını önlemek amacıyla, papayalar daima diğer ağaçların koruması altında ve ya evlerin çevresinde yetiştirilir. Bir çok yerlerde papayaların ev çevresine dikildiği zaman sivrisineklerin ağacın kokusundan kaçtığı da iddia edilmektedir. Yıl boyu meyve veren bu bitkinin, bir yıl içinde verdiği meyve, ağaç başına. 60-100 adet kadardır. Meyvelerin içerdiği Papaine), hazmı kolaylaştırdığı için papaya uzak doğu ülkelerinde çok üretilir ve hemen hemen hiç bir köylünün bahçesinden eksik olmaz.


13. Durian (Durio zibethinus), Anavatanı Malaya yarım adası olup, kokusunun biraz prasaya benzemesine rağmen, dünyanın en lezzetli meyvesi olarak nitelendirildiğinden, uzak doğu sıcak ülkelerinde de çok geçerlidir. Meyvenin ağacı oldukça yüksek boylu ve genç dal kabuklarının üzerleri kadife gibi yumuşaktır. Yaprakları düz ve üzerleri hafifçe tüylü olup çok bölümlüdür. Meyveleri yumurta şeklinde, dış kabukları yeşil ve üzerleri ise, uçları sivri konik dikenlerle örtülüdür. Beş göze bölünmüş olan bu meyvelerin her bir gözünde ayrıca 3-5 tohumu vardır. Meyvenin eti (kabukla tohumların arasındaki kısım) çok kokulu, beyaz veyahut sütlü kahve renginde ve yumuşaktır. Tohumları, krem rengindeki kabuklarının içinde bir embryo ve iki kotyledon'dan ibaret olup, badem gibi kavrulmak suretiyle tüketilir. Yalnız yağışlı tropik ülkelerin bir ürünü olan Durian'ın meyvesi ne kurutmaya, ne de konserve üretimine elverişli olmadığından, yalnız taze olarak tüketilir.



En iyi yetiştiği dere ovalarındaki alluvial arazide, ağacın yüksekliği 33 m. ye, kadar büyüyebilir ise de; zayıf topraklarda yetiştirildiği takdirde, hem ağacı büyümez, hem de meyve vermez. Durian'ın tohumları çimlenme kabiliyetlerini yalnız bir hafta kadar korurlar. Bundan başka fidelerinin kökleri zedelenmeğe de dayanıklı olmadıklarından; üretilmesi ağaçtan koparılan taze tohumların hemen gölge altına dikilmesi suretiyle yapılır. Dikim aralığı 15 X 15 m. kadar olan Durian ağacı, dikimden 8 sene sonra ilk ürününü verir. Meyvenin ağırlığı, cinsi ve gelişme şartlarına göre: 3-6 kg. arasında değişebilir ve senede biri büyük, biri de küçük olmak üzere iki defa ürün verir.

14. Mangosteen (garcinia mangostana), Anavatanı Malaya yarım adası ve Sunda adaları olan bir meyve olup, Durian gibi yalnız yağışlı tropik ülkelerin bir ürünüdür. Bu itibar ile yetiştirildiği sahaların sınırları da kuzey ve güney yarımkürede 6° cı enlem dereceleri ile sınırlanmıştır. Buna rağmen Mangostinin 17° arz derecelerine kadar yetiştirilmesine girişilmiş ise de; iyi sonuç alınamamıştır. Mangostin'de Durian gibi, ne konserve üretimine ne de kurutmaya dayanıklı olmadığından, yalnız taze olarak tüketilir. Dünyanın en lezzetli meyvelerindendir. Boyu 25 m. yüksekliğe kadar büyüyen ağacının gövdesi siyah kabuklu ve çok düzenli bir şekilde oluşmuş yatay dallarıyla biraz çam ağacına benzer. Yaprakları büyük, düz-oval şekilde, uçları sivri ve ağaç üzerinde toplu bir halde bulunur, Bunlar irilik yönünden normal olarak 18 cm. boyunda ve 8 cm. genişliktedirler. İnce dal filizlerinin uçlarında açılan koyu kırmızı renkteki çiçeklerden gelişen küçük bir portakal iriliğindeki meyveler, kırmızı şarap renginde, üzerleri parlak ve bir deri kıvamında kalınca bir kabuğun içinde olup, biri daima kalın, diğerleri gittikçe incelen 5-7 dilimden oluşur. Renkleri şeffaf bir beyaz olan bu dilimlerin içlerinde ayrıca üzerlerindeki kabuğun yumuşak lifleri ile meyve etine yapışık, ve genellikle çimlenme yetenekleri olmayan, birer de büyücek çekirdekleri vardır. Meyvenin eti ekşi-tatlı ve keskin kokuludur. Bu koku biraz üzüm ve ahudutuna benzemekle beraber meyve ilk defa yendiği zaman insanda gül yağı gibi ağır bir lavanta kokusu hissi verir.



Mangosteen ağacının en iyi yetiştiği topraklar, organik maddece zengin olan dere ovalarındaki geçirgen topraklardır. Kökleri yüksek düzeydeki yer altı sularından rahatsız olduğundan yetiştirileceği bahçelerin iyi bir şekilde drenajı gereklidir. Bahçelerdeki ağaçlar 5-6 m. den daha fazla büyümemeleri için, düzenli budandıktan başka gölgelenmek üzere bazen kauçuk ağaçlarının altında da yetiştirilir. Bir çok yerlerde fidanlar yalnız küçük iken gölgelenerek büyüdükçe aşamalı olarak gölgelik ağaçlar kesilir ve Mangosteen'lerin 15-18 m. yüksekliğe kadar boylanmasına müsaade edilir. Dikim aralığı 7,5 X 7,5 m. dir.

Dikildikten 8 sene sonra ilk ürünlerini vermeğe başlayan Mangosteen ağaçları, yirmi yaşında iken en fazla meyve verirler. Meyveler senede iki defa toplanır. Diğer önemli Mangosteen cinsleri şunlardır: Garcinia Pendonculata, G. İndica, G. Paniculata.


15. Mundu (Garcinia dulcis), Mangosteen'e benzeyen lezzetteki meyvesinin rengi sarı ve bundan bir az daha ekşidir. Yetiştirilme şekli aynı Mangosteen gibidir.

16. Langsat (Lansium damesticum), Anavatanı doğu Asya olduğu tahmin edilen yüksek boylu bir ağacın meyvesi olup yağışlı tropik ülkelerin sahil bölgelerinde yetiştirilir. Gövde ve dallarının yaşlı kısımlarında sarı renkte çiçekler açar ve bunlardan yuvarlak ve oval şekilde açık sarı renkte, 3,5 cm. boyunda ve 2,5 cm. çapında bir sap üzerinde salkım halinde meyveler oluşur. Ağaç gövdesinin kabuğu, kahve rengi-kırmızı renkte ve gövdede bir yara açıldığı takdirde bir süt akar. Tatlı ve çok lezzetli olan meyve etinin içinde, yeşil kabuklu 2-3 tohumu vardır. Langsat ağaçları tohumdan üretilir ve bunlardan elde edilen fidanlar 10X10 m. aralıkla asıl yerlerine dikilir.

17. Duku (Lansium domesticum var), Langsat'tan ıslah suretiyle yetiştirildiği zannedilen bu ağacın Langsat'tan farkı; ağaç kabuklarının bundan daha kalın olması ve kesik yaralarından süt akmamasıdır. Çapı 3,5-5 cm. olan meyvelerinin etleri daha tatlı ve kaliteleri Langsat'tan daha üstündür. Duku ağaçları senede bir defa ürün verirler. Yetiştirilmesi aynı Langsat gibi yapılır ve meyvelerin tatlılaşması için tamamen olgunlaşıncaya kadar ağaç üzerinde bırakılır.

18. Mango (Magnifera İndica), Hindistan'ın bu meşhur meyvesi hakkında Avrupa'lıların düşünceleri çok değişiktir. Bunlardan bazıları kokusunun neft yağına benzediğinden, Mangodan hoşlanmadıklarını ve bazıları da Mango gibi koktuğu için neft yağını sevmediklerini söylerler. Gerçekten, ilk defa yendiği zaman keskin kokusu insanda meyvenin üzerine gaz dökülmüş hissini bırakır ise de; alışıldıktan sonra bu koku hissedilmemektedir.

Anavatanı Hindistan olan Mango ağacının gövde kabukları kahverengi-kırmızı renkte, yüksekliği ise ortalama olarak 15-20 m. Arasındadır. Mango ağacı genellikle çok düzenli gelişmiş bir taca sahip olup yaprakları, uzunca, kenarları dalgalı ve üzerlerinde 22-30 sarı damarı vardır. Yeni fışkıran genç yaprakların rengi kırmızı-sarı ve sonradan açık yeşildir. Meyvelerin irilik ve renkleri cinslerine göre bir tavuk yumurtasından bir kiloluğa ve sarıdan kahve rengine kadar değişebilir. Şekilleri genellikle yassı ve uçları bir az sivri ve bir az da kıvrık olup yüreğe benzer. Meyvelerin üzerindeki ince kabuklar bazı cinslerde el i1e kolaylıkla soyulabilir. Meyvenin eti sarı veya açık turuncu renkte, gayet sulu, lezzeti bir az ekşi ve bir az da trebentin kokusunu andıran keskin bir kokusu ve aynı zamanda meyvelerin içinde dış kabuğunun elyafıyla meyve etine yapışık bir de büyük çekirdeği vardır.


Bir az kurak iklimi seven Mango ağacı yalnız tropik bölgelerde yetişebilen bir bitki değildir. Nitekim kuzey Hindistan'ın subtropiklerinde başarıyla yetiştiği gibi uzun sürmemek şartıyla sıfırın altında bir kaç derecelik soğuklara da dayanabilmektedir. En ivi Mango ağaçları, 400 m. yükseklikte, derin tabakalı ve kuvvetli topraklarda yetişir, bununla taban su seviyesi yüksek olan araziden zarar gördüğü için bu gibi yerlerin drenajı gereklidir. Su geçirgenliği iyi olmayan topraklar da Mango için elverişli değildirler.

Mango ağaçları, genellikle tohumdan fidan yetiştirmek ve bunları aşılamak şekliyle üretilir. Sayıları bilinmemekle beraber bir kaç çeşit doğrudan doğruya tohumdan da üretildikleri durumda da özelliklerini korurlar. Bu durumda tohumlar önce yastıklara dikilerek fidan yetiştirilir ve bunlar 8-12 aylık oldukları zaman 7,5-10 X 7,5-10 m. aralıklarla bahçelere şaşırtılır. Aşılanmak şekliyle yapılan üretmelerde ise; tohumlardan elde edilen fidanlar, ortalama 2-3 yaşına girdikleri ve yahut da gövdelerinin çapları 2,5 cm.e geldiği zaman aşılanırlar. Ağaçların kabukları kalın olduğu için göz aşılarının sıkıca bağlanması gerekir. Mango ağaçları 5-6 yaşından itibaren meyve vermeğe başlayarak tropik ülkelerde yılboyu; sub-tropik ülkelerde ise cinslerinin özelliklerine göre yılın belirli aylarında yalnız bir defa meyve verirler. Kuzey Hindistan'daki köy bahçelerinde, köy ve büyük transit yolları kenarlarında çeşitli zamanlarda olgunlaşan çeşitler yan yana dikilmek suretiyle, mart ayından temmuz sonuna kadar olgun meyve elde edilir. İş aramak üzere yaya olarak uzun yollar giden işçiler, çoğu zaman bu meyve ile geçinirler.

Mango hem taze olarak tüketilir hem de baharat ile bir çok turşu, reçel, pekmez ve yemekler yapılır. Bundan başka ham meyvelerden kurutulmak suretiyle nişasta ve kurumuş çekirdeklerin döğülmesiyle de unu çıkarılır. Diğer önemli Mango cinsleri şunlardır: Magnifera coesia, M. foetida, olup bunların çeşitli isimler ile anılan bir çok çeşitleri vardır.

19. Rambutan (Nephelium lappaceum), Anavatanı Malaya yarım adası olduğu tahmin edilen bir ağaç olup 9 m. yüksekliğe kadar boylanır ve meyveleri salkım halinde oluşur. Meyvelerin dış kabuklarının rengi, sarı ile kırmızı arasında değişir ve üzerlerinde uçları sivri ve yumuşak dikenleri bulunur. Kabuğun altındaki meyve eti açık sarı renkte ve kolaylıkla ısırılamıyacak kadar sert olduğundan meyve emilmek suretile tüketilir. Rambutan'ın büyüklüğü bir küçük elma kadar olup, lezzet ve kokusu cinslerine göre tatlı, ekşimsi ve ekşi arasında değişir. Bu meyve ağacı, yetişmesi için yağışlı ve homojen bir hava nemi gösteren, yani tamamiyle tropik bir iklim istemektedir. Ancak Antalya ili Gazipaşa ilçesinde de rahatça yetiştirilmektredir. En tutulan cinslerinde, meyve etinden kolaylıkla ayrılabilen çekirdekleri olan Rambutan ağaçları, senede biri büyük ve biri ufak olmak üzere iki ürün verirler ve iyi işlenirse her türlü toprakta kolaylıkla yetişebilir. Rambutan genellikle marcottage yöntemiyle üretilir; ancak bununla beraber, tohumdan fidan yetiştirmek ve bunlara göz aşısı yaparak da üretilebilir. Dikim aralığı 10 X 10 m. dir.


20. Pulasan (Nephelium mutabile) ağacı, Rambutan'dan daha küçük olmasına rağmen, Rambutan'a çok benzer. Meyvenin bundan farkı yalnız dış kabuğunun dikenli olmayıp iriliğinin daha büyücek olmasından ıbarettir. Meyve eti bir az daha kalın ve rengi kahve rengi, lezzeti değilse de kokusu Rambutan'dan daha üstündür. Yetiştirilmesi aynı Rambutan gibidir.

21. Liçi (Nephelium litchi), Anavatanı güney Çin olup yatay dallarıyla 6-8 m. yüksekliğe kadar büyüyen ve gövdesinin çapı 80 cm.ye kadar ulaşan, tacı düzenli gelişen, orta boylu bir ağaçtır. Uzunlukları 10-25 cm, kadar olan yaprakları 6-8 parçadan oluşmakta, oval şekilde ve uçları sivridir. Yeşil çiçeklerinden ortaya çıkan yuvarlak ve küçük bir ceviz iriliğindeki meyvelerinin, dış kabukları sarı ile kırmızı renkte ve aynı zamanda üzerlerinde ufak kabarcıklar vardır. Meyvenin asıl yenen kısmı tatlı, sulu ve kokulu eti içindeki çekirdeklerin etrafındaki parçadır.


Liçi ağacı yalnız yağışlı ve homojen bir hava nemine sahip tropik ülkelerde yetişebilir ve tohumlarından elde edilen fidanların aşılanması ile de üretilir. Dikim aralığı 6 X 6 m. kadardır.

22. Canavar gözü (Nephelium longanum), bunun da anavatanı Liçi gibi güney Çin olup, ağacının boyu 15 m. ye kadar büyüyerek sarı beyaz çiçeklerinden Liçi'ye benzer, ama bunlardan daha küçük meyveler oluşur. 12 yaşından sonra meyve veren bu ağacın yetiştirilmesi aynı Liçi gibi olmakla beraber, boyunun yüksekliği nedeniyle dikim aralıkları 8 X 8 m. Olmalıdır.

23. Baobab yemişi (Adansonia digitata). Şekli düzensiz ve geniş bir gövdeye sahip olan “Maymun ekmeği ağacı” adı verilen bir ağacın meyvesi olup tropik ülkelerin kuru bölgelerinde genellikle yabani olarak yetişir. Büyük meyveleri uzunca bir armut veya yumurta şeklinde ve üzerleri deriye benzer tahtalaşmış yeşil tüylü bir kabukla örtülü olup ince bir zar ile 10-14 bölmeye bölünmüş ve her bölmenin içinde üzerleri bir meyve etiyle çevrilmiş çekirdekleri vardır. Meyve eti biraz ekşi olduğu için çok sevilmez. (Şekil 63). Baobab taze veya kurutularak yenir. Ağacının bir kaç asır yaşadığı iddia edilir. Bu ağaç en çok Afrika tropiklerinde bulunmaktadır.

24. Guava (Psidium guajava), anavatanı güney Amerika ve Batı Hindistan olan bu meyve, boyu 7 m. yu geçmeyen, geniş taçlı, bodur bir ağacın ürünüdür. Konik şekilde aşağı doğru genişliyen gövdesinin kabuğu parlak ve incedir. Kabuğunun rengi, kırmızıya bakan, tatlı bir yeşil renkte olup genç dallarının kesiti dört köşedir. Yaprakları gövde üstünde karşı karşıya dizili, kenarları düz, ve oval şekilde, altları açık renkte ve üzerinde düzensiz biçimde dağılmış şeffaf gözenekleri vardır. Çiçekleri güzel kokulu, açık penbe renkte ve yaprakların gövde ile birleştikleri noktalardan yayılır. Meyveleri altın sarısı renginde, armut şeklinde ve ortalama bir limon iriliğinde olup, içinde bir çok çekirdekleri vardır. Guava'nın meyve ağırlığı 60-65 gram arasında değişir ve bunun ortalama % 85 meyve eti ve kalanı ise çekirdekten oluşur. Meyve etinin rengi, beyaz, hafif penbe ve yahut yeşil gibidir. Aynı zamanda çok güzel ve keskin kokuludur. Bu nedenle bir çok ağaç arasında, Guava meyvesinin bu kokusu ile ağacını kolaylıkla bulmak mümkündür. Çekirdekleri meyve etinin ortasında gömülü ve serttir. Guava ağacı 700 m. yüksekliğin üstündeki yaylaların ve dağ yamaçlarının, killi kumlu topraklarını sever ise de; ağır killi ve bilhassa volkanik topraklarda da iyi yetiştiği görülür. Guava'da Avokado gibi yetişmesi yalnız tropik iklimlere bağlı bir bitki değildir.

Üretilmesi hem tohumdan ve hem de kök filizlerinden yapılabilir. Tohumdan üretildiği takdirde, uzun zaman kuvvetli çimlenmelerini koruyan çekirdekler 20’şer m. Aralıklarla yastıklara dikilir ve bunlardan yetişen fidanlar, 2-3 çift yapraklı olduktan sonra 7,5 X 7,5 m. Aralıklarla asıl yerlerine şaşırtılır. Bundan başka çelik olarak ince dalları da kullanılabilirse de; daha kolay ve çabuk yetişmesi bakımından daima kök filizleri tercih edilmektedir. Bahçelerde meyvelerin kolaylıkla toplanabilmesi için ağaçlar bodur kalacak şekilde budanır. Guava çabuk yetişen bir bitki olduğundan, dikildikten 2-3 sene sonra meyve vermeğe başlar ve meyveler çiçek açtıktan ortalama üç ay sonra tamamen olgunlaşır. Meyvelerin kokularını muhafaza etmek için toplama işi sabahları erken yapılır. Bir ağacın ilk senelerde verdiği meyve 6-8 Kg. kadar ise de bu ürün ağaçlar yaşlandıkça aşamalı olarak 20-25 kiloya kadar yükselebilir.

Meyveler ya taze olarak ve yahut da pişirilerek tüketildiği gibi reçel, tatlı ve turşu üretimine de yarar. Bundan başka Java'da Guava ağacının yaprakları pirinçle birlikte pişirilerek yenir. Ağaç gövdesinin kolaylıkla soyulan kabukları 27-30 '% kadar tanin içerir.

Diğer önemli cinsleri şunlardır: Çin Guava'sı, P. CattLeyanum, .P. Pyriferum, P. Aromaticum, P. chrysophyllum, P. grandifoli2ım, P. lineatifolium, P. araça.

25. Jambu (Eugenia malaccensis), anavatanı Malaya yarım adası olan bu meyve ağacının boyu 4 m. kadardır. Yaprakları kısa saplı ve oval şekilde, 30 cm. boyunda ve ortalama 10 cm. genişliğindedir. Pembe veya cinsine göre kırmızı olan çiçeklerinden oluşan meyveler ufak bir elma iriliğinde, beyaz renkte ve güle benzer bir kokusu ile, ortasında bir de yuvarlak çekirdeği vardır. Özellikle kurak bölgeleri seven bu meyve, çok kuvvetli topraklarda iyi yetişemez. Meyve lezzeti çok iyi değildir. Diğer cinsleri içinde E. unifLora, E. aquea, E. Javanica önemli olup, bunların ayrıca bir çok çeşitleri de vardır.

26. - Demirhindi (Tamarindus indica), bir çok tropik ülkede yetiştirilen ve baklagil türü olan bu ağacın anavatanı Hindistan'dır. Kalın gövdesinin kahve rengi kabukları ve zümrüt rengindeki parlak yeşil yaprakları ağaca çok güzel bir görünüm verir. Meyveleri, fasulye gibi uzunca bir kabuğun içinde (kapsül) oluşan yassı fasulyelerden ibarettir (Şekil 67). Meyvenin kabukları siyah renkte, eti yumuşak ve ekşi bir tadı olup, çok besleyici ve ferahlık vericidir.



Bu nedenle bir çok yemekle pişirildiği gibi, bazen üzerine toz şeker serpilerek çiğ olarak da tüketilir. Bundan başka bir çok içkinin üretiminde de kullanılır. Üretilmesi tohumları ile yapılır.



Mogwa - Çin Ayvası


Pseudocydoniaailesinin tek üyesi olan Mogwa’nın anavatanı genelde Doğu Asya, özelde ise Çin’dir.Chaenomeles sinensis’le karıştırılsa da bazı özellikleriyle ondan ayrılır. Mogwa adı geçen meyveden farklı olarak dikensizdir, ayrıca çiçeklerinin salkımlar halinde değil tek başına bulunşu ve meyve biçimi bakımından da ondan ayrılır. Yaygın ayva türü olan Cydonia’ya daha yakındır.

Genel Özellikleri:

Mogwa 8 -10 metre arası boylanabilir. Yaprakları genellikle 6 – 12 cm uzunluğunda ve 3 – 6 cm genişliğindedir.   2,5 – 4 cm çapındaki çiçekleri mat pembe renktedir. Meyve çapı genellikle 12 – 17 cm arasında değişir. Ağırlıkları 400 grama kadar çıkabilir. Kendine verimli bir türdür. Hem dişi hem de erkek çiçekleri aynı ağaçta bulunup tozlaşma rüzgâr ve böcekler tarafından sağlanır. Gelişim sürecine bağlı olarak bazı istisnai durumlar olmakla birlikte ekseriyetle üç yaşından itibaren meyve verir. Ağacı 100 yıldan fazla yaşayabilir.

İklim ve Toprak istekleri:

Asidik, nötr ve alkali, hasılı bütün toprak tiplerinde sorunsuz yetişmekle birlikte organik maddece zengin hafif asidik ve nemli topraklarda daha hızlı gelişir. -22 dereceye kadar soğuklara dayanıklıdır. Tam güneşli ve yarı gölgeli alanlarda rahatlıkla yetişebilir. Bilinen hastalık ve zararlısı yoktur. Meyvelerini sonbahar sonuna doğru olgunlaştırır.

Kullanım Alanları:

Mogwa Çin, Japonya ve Kore mutfağının vazgeçilmezleri arasındadır. Oldukça ekşi olan meyve tadı yüzünden bu ülkelerde yaş olarak tüketimi yaygın değildir. Daha ziyade reçel, jöle, marmelat yapımında ve içecek imalinde kullanılır.

Meyveleri oldukça hoş kokulu ve uzun raf ömürlü olduğu için bazı mekânlara güzel koku vermesi için bekletilir. Bu özelliği sebebiyle son yıllarda koku sanayinde de kullanılmaya başlanmıştır.

Pembe çiçekleri ve güzleri kızıla bürünen yaprakları, biçim verme tekniklerine elverişli büyümesi sayesinde dekoratif değeri yüksek olup peyzajcılar tarafından çokça tercih edilmekte, özellikle Güney Avrupa’da bahar ve sonbahar bahçelerinin dizaynında çokça kullanılmaktadır.

Sert ve sağlam dokulu ağacı Çin ve Kore’de mobilyacılık ve el aletleri, Japonya’da is enstrüman özellikle de Shamisen (geleneksel üç telli Japon sazı) yapımında kullanılmaktadır.



Japon Kuru Üzüm Ağacı - Hovenia Dulcis

İngilizcede “Raisin Tree (Kuru Üzüm Ağacı)”, “Oriental Raisin Tree (Şark Kuru Üzüm Ağacı)”, “Japanese Raisin Tree (Japon Kuru Üzüm Ağacı)” gibi adlarla anılır. Ülkemizde ise “Japon Kuru üzüm Ağacı” ve “Şeker Ağacı” adlarıyla bilinmektedir. Anavatanı Doğu Çin, Kore ve Himalayaların 2000 metre yüksekliğe kadar olan eteklerindedir tam ya da yarı güneşli alanlardaki nemli kısmen kumlu ve killi topraklardır. Pek çok ülkede dekoratif amaçla ve yenilebilir meyveleri için yetiştirilmektedir.


Özellikleri:

Japon Kuru üzüm Ağacı 10 – 30 metre arasında boylanabilir. Bol dallı budaklı pürüzsüz, siyah – mor kabuklu bir ağaçtır. Geniş ve parlak yapraklarının uçları sivridir. Beyaz – krem rengi çiçekleri iklim bölgesine bağlı olarak genellikle Haziran ayında açar. Çiçekleri hem eril hem de dişil evciklidir. Kendine verimli bu ağacın yenilebilen meyveleri sapların ucunda birer süs gibi görünür.

İklim ve Toprak İstekleri:

Japon Kuru üzüm Ağacı tropikal, subtropikal, astropikal, ılıman hatta hafif soğuk iklimlerde rahatlıkla yetişmektedir. Yetişkin ağaçları -18 C’ye kadar dayanıklıdır. İlk üç yılında korunması kaydıyla rüzgâr direnci oldukça yüksektir.
Tam güneşli ortamları sever ancak yarı gölgeye de toleranslıdır. Susuzluğa dayanıklılığı yüksek olmakla birlikte nemli ve sulak ortamlarda daha hızlı büyür ve daha çabuk gelişir. Killi, balçıklı, nemli ve su tutma kapasitesi yüksek hafif asidik, nötr ve alkali topraklarda sorunsuzca yetişir. Ekseriyetle beş yaşından itibaren meyve vermeye başlar. Fosforca zengin topraklarda daha erken yaşlarda meyve verdiği de görülür.


Kullanımı:

Hoş kokulu ve tatlı meyveleri çiğ ya da kurutulmuş olarak yenebilir. Kurutulmuş meyvelerinin tadı kuru üzümünkini andırır. Çekirdeklerinden ve taze yapraklarından elde edilen ekstreler şarap ve şeker yapımında bal yerine kullanılır. Yapraklarından elde edilen bir özüt şeker karşıtı etkinliklerde teşhir edilmektedir. İçerdiği “Ampelopsin” adlı flavonal karaciğeri koruyucu ve hepatite karşı bağışıklık sağlayıcı etkiye sahiptir.
Güney Kore’de yapılan araştırmaların sonucunda, 2008 yılında alkolün karaciğer üzerinde yaptığı tahribatı önleyici ve iyileştirici etkileri olduğu ispat edilmiştir. İçerdiği Quercetin adlı maddenin iltihap ve oksitlenmeyi engelleyen güçlü bir ajan olduğu tespit edilmiştir. Meyvelerinden elde edilen Dihydromyricetin maddesi alkol bağımlılığı tedavisinde kullanılmaktadır.
Çiçekleri arıları çokça çektiğinden bal üreticileri tarafından çokça dikilmekte, bazı ülkelerde oluşturulan bal ormanlarının vazgeçilmez ağaçlarından biri olarak kabul edilmektedir.
Oldukça sert olan kerestesi bina inşasında ve mobilya imalinde kullanılmaktadır.



Honeyberry - Lonicera caerulea

Genellikle “Blue-berried Honeysuckle (Mavi Yemişli Hanımeli)” veya “Sweetberry Honeysuckle (Tatlı Yemişli Hanımeli)” adlarıyla anılan Honeyberry , çalı formunda ve çok soğuk iklimlerden ılıman iklime kadar değişik iklimlere adapte olup yetişebilen üzümsü bir meyvedir.

Haziran-Temmuz aylarında olgunlaşan Honeyberry mavi renkte ve çok güzel tada sahip meyveler verir.

Meyveler silindirik biçimli, dalgalı yüzeyli , oldukça tatlı, sulu ve yumuşaktır. Hem ticari hem de hobi bahçeleri için uygun olan türleri vardır. Bazı türleri çok güzel olmasına rağmen dayanımı az olduğundan ticari bahçe kurulumları için uygun değildir.

Fiziki Özellikleri

Neredeyse bütün kaynaklarda; “1,35 – 2 metreye kadar boylanabilen ve kışın yaprağını döken bir çalı” olarak tanımlanmıştır. Oval bir yapı arz eden yaprakları 3 - 8 cm boyunda 1-3 cm genişliğinde birbirlerine aksi istikamette sıralanmış olup mat yeşil renkte ve yumuşak dokuludurlar. Sarımtırak – beyaz renkli çiçekleri beşer eşit loblu ve çiftler halinde açarlar. Mavi renkli meyveleri yaklaşık olarak 1 cm çapındadır.





Honeyberry-Lonicera_coerulea-Aurora

İklim ve Toprak İstekleri

Kökeni hakkında farklı görüşler mevcuttur. Neredeyse bütün soğuk iklim bölgelerinde muhtelif varyetelerine rastlanması yüzünden bu tartışmalar bir sonuca bağlanmamıştır. Yaygın kanaat Sibirya menşeli olduğu, ancak bazı çeşitlerinin Çin ve Japonya’nın soğuk bölgelerine özgü olduğu şeklindedir. Son yıllarda yapılan araştırmalar, 25 farklı çeşidinin Norveç dışındaki kutba yakın bütün ülkelerde görüldüğünü ortaya çıkarmıştır.

2. ve 7. Bölgeler arası sıcaklık değerlerinde rahatlıkla yetişebilen Honeyberry’nin yetişkin ağaçları -47 oC’ye, çiçekleri ise -7 oC’ye kadar dayanıklıdır.

Organik maddece zengin ve kuru olmamak kaydıyla her çeşit toprakta yetişmek, tam gölgeden tam güneşe kadar neredeyse her ortama adapte olabilmektedir. Buna rağmen nemli orta düzey asidik ve alkali en iyi yetişme ortamlarıdır. Yarı gölge ortamları çok sever, ancak meyve tutum zamanında tam güneşli ortamlar verimini artırır.

Meyve vermeye başlama yaşı hakkında yapılan tespitler küçük farklılıklar dışında ortaktır. Çok istisnai durumlar dışında üç yaşından itibaren meyve vermeye başlar. Uzun yıllar bu meyve üzerinde çalışmalar yapmış olan Saskatchewan Üniversitesi bilim adamlarından Dr. Bob Bors ideal şartlar sağlandığında üç yaşından itibaren yılda 1 kg meyve verdiğini, bu oranın 6 yaşından sonra 4 kg’a kadar çıktığını belirtmiştir. Meyveleri iklim ve hava durumuna bağlı olarak genellikle Haziran ortası ve sonunda tam olgunluğa ulaşır.

Kullanım Alanları:

Oldukça yüksek oranda C vitamini ve antioksidan içeren meyvelerinin tadı konusunda ayrıntıda farklı ama özde birleşen tanımlamalar yapılmıştır. Tadı Blueberry, Ahududu, Böğürtlen hatta Frenk Üzümü’nün tadıyla karşılaştırılmış, bir takım benzerlikler kurulmuştur. Bütün bunlara rağmen neredeyse bütün tarifler kendine has ve emsalsiz bir tada sahip olduğunda birleşmektedir.

Meyvelerinin yaş olarak tüketimi yaygındır. Bunun dışında reçel, marmelat ve jöle yapımında ve tatlandırıcı imalinde de kullanılmaktadır. Japonya’da meyve suyu sanayiinin vazgeçilmezleri arasındadır.

Zengin C vitamini, antioksidan ve flavonid içeriğiyle besin değeri hayli yüksektir. Son yıllarda Japonya ve Kanada’da yapılan bazı araştırmalar kan basıncını dengeleyici, mide ve sindirim sistemi rahatsızlıklarının yanı sıra diyabet ve yüksek kolesterole iyi geldiğini göstermiştir


Başlıca Kültür Çeşitleri:

Honeyberry’ ler yayıldığı ülkelerde ıslah edilmiş , birçok farklı ve üstün yeni türler elde edilmiştir. Avrupa ve Kuzey Amerika’da birçok kültürü vardır.








Eugenia uniflora (Surinam Kirazı) 

Yaygın olarak “ThePitanga”, “Surinam Cherry”, “Brazilian Cherry”, “Cayenne Cherry”, “Nangapirí” adlarıyla anılan bu meyvenin bilinen kiraz türleriyle herhangi bir yakınlığı hatta ilgisi dahi yoktur. Myrtaceae (Mersingiller) ailesine mensuptur. Anavatanı Surinam’dan Brezilya’ya kadar olan, Uruguay ve Paraguay’ın bazı bölgelerini de kapsayan tropikal Amerika’dır. Surinam Kirazı , ülkemizin bütün sahil kesimlerinde rahatlıkla yetiştirileibldiği için önem verdiğimiz ve fidanını ürettiğimiz bir türdür. Karadeniz ve Akdeniz Bölgelerimizde meyve de almış bulunmaktayız.

Özellikleri

Neredeyse bütün kaynaklarda “kolay büyüyen büyük bir çalı veya küçük bir ağaç olarak” olarak tanımlanmıştır. 8 metreye kadar ulaşabildiği belirtilmekle birlikte kendine has habitatında yaygın büyüklüğü genellikle 4 metre civarındadır. Tek bir kök üzerinde büyür ancak yanlara doğru dallanma eğilimindedir. Bu vasfı çit çalısı olarak da geniş ve yaygın bir kullanım alanı bulmasını sağlamıştır.



Yaprakları yaklaşık 4 cm uzunluğunda uç kısımları sivri hafif oval yeşildir. Ancak yeni çıkan yaprakları bakır rengine benzer bir renktedir. Hoş kokulu beyaz çiçekleri 2 cm çapında meyveler kırmızı ya da siyah meyvelere dönüşür. Meyve tadı tatlıdan, ekşiye değişir. İklimin uzun süre sıcak olduğu bölgelerde daha tatlı, serin bölgelerde ise mayhoş olur. Kültür cinslerine göre ekşi meyveli çeşitlere de rastlanır. Meyvenin etli kısımları çiğ olarak yenebildiği gibi, reçel, marmelat ve jöle yapımında da kullanılabilir. Çekirdekleri ise reçineli olduğundan yenilmemektedir.

İklim ve Yetişme Şartları

Güneşli ortamları seven Surinam kirazı çok fazla sulama istemez ve kuraklığa dayanıklıdır. Tuzlu topraklar hariç neredeyse her tür toprakta yetişebilir. Buna rağmen organik maddece zengin alkalik ve nötr topraklar gelişimi için idealdir. Tam güneşli ortamları tercih eder, ancak kısmi gölgeye de toleranslıdır.
Ağacı en fazla -4 dereceye kadar olan soğuklara dayanabilir. Genel olarak saksıya, bahçe, ev ortamına, getirildiği yerlere kolay uyum sağlaması, budama ile şekil alabilmesi sebebiyle bahçeciler tarafından tercih edilen bir bitkidir. Bahçelerde çit, sınır çekmek içinde yararlanılabilmektedir. Meyveleri C vitamini yönünden son derece zengin olup reçel, marmelat, jöle v.s yapımında da kullanılır. Bitkiden kozmetik endüstrisinde de yararlanılır. Sonradan getirilip yetiştiriciliğinin yapıldığı Bermuda gibi bazı ülkelerde kontrolden çıkması, yerel bitki türlerini ve yapısını tehdit etmesi sebebiyle “işgalci tür” olarak kabul edilmektedir.



Macadamia Fındığı (Cevizi)


Macadamia Cevizi , Avocado, Papaya, mango ve muz yetişen bölgelerde rahatlıkla yetiştirilebilecek bir ağaçtır.  Bazı kaynaklarda ise Macadamia fındığı olarak geçer. John Macadam tarafından Avustralya’ nın yağmur ormanlarında keşfedilmiş ve oradan dünyaya yayılmıştır. Çok sert bir ceviz türüdür.

Macadamia Cevizi , hiçbir meyvede bulunmayan palmitoleic asit içerir. İnsan vücudu tarafından üretilen bu asit  yaşlandıkça daha az üretilir. Nemlendirici bir yağ olduğundan kozmetikte yaygın kullanılır ve diğer ceviz türlerinde olduğu gibi kolesterolün kontrolünde çok önemlidir.



Macadamia Cevizi 3 °C ‘ye kadar soğuklara karşı dayanmasına rağmen, verim için için ideal sıcaklık 16- 25 °C arasıdır. Teorik olarak, yetişmiş bir Macadamia ağacı -2 dereceye kadar soğuğa dayanabilir.

macadamia-agactaDeniz seviyesinden yukarılara çıkıldığında verim ve kalite ciddi şekilde düşer. 600 m üzeri yüksekliklerde Macadamia Cevizinin büyümesi yavaştır ve verim geç olur. Deniz seviyesinden 600-650 m gibi yüksekliklerde Mauka, Kau ve Keaau çeşitleri, deniz kıyısında ise (90-300 m) Purvis, Makai ve Keaau türlerinin dikimi tercih edilmelidir. Ayrıca rüzgar da verimi etkileyen en önem nedenlerdendir.

Ticari yetiştiricilik için önerilen Macadamia Cevizi türleri Keaau, Kakea, Kau, Purvis, Pahala, Mauka ve Makai’ dir. Bu çeşitlerin yağ oranı %73 den fazladır ve şeker oranı çok düşüktür.

Tohumdan yetiştirilebilse de verim almak 10-12 yılı bulabildiği için aşılı ağaçlar ticari yetiştiricilikte tercih edilmelidir.

Macadamia Cevizi türleri dik , geniş ve şemsiye şeklinde şekillere sahip olabilirler. Türlerine göre dikim sıklığı da 3,5 x 7 veya 10 x 6 önerilir.

Yetiştiricilikte genç fidanlara gübreleme önerilmez. İlk once toprağa alışması beklenir. Gübrelemede ise gübrenin fidan gövdesine değmemesine dikkat edilmelidir. Topraklar doğal olarak çinko bakımından fakir olduklarından her sene Çinko takviyesinde bulunmak gereklidir.

macadamia-ceviziMacadamia Cevizi olgunlaştığında yere düşer ve yerden toplanır. Bu nedenle yüzey temiz ve otlardan temizlenmiş olmalıdır. Macadamia Cevizleri haftada bir kez yerden toplanmalıdır. Çok fazla bekletilirse kalitesi düşer , fare ve diğer kemirgenler tarafından çeşitli zararlara maruz kalır. Hasat boyunca dallar sallanarak yere düşmesi sağlanır. Olgunlaşmamış Macadamia’ lar toplanmamalıdır. Hasattan sonra ise yeşil kabuk hemen atılmalıdır.


Barbados (Acerola) Kirazı

Eğer çok hoş görünüşlü , fazla boyu uzamayan , oldukça renkli bir tropik meyve ağacı istiyorsanız Barbados kirazı mükemmel bir seçimdir. Barbados Kirazı veya , Acerola Kirazı,  Malpighia glabra, (M. punicifolia olarak da bilinir), Batı Antillere özgü bir ağaçtır.

Barbados kirazları değişik büyüklüklerde koyu yeşil ve parlak yapraklara sahiptir. Fakat genellikle 5cm veya daha uzundurlar. Ağaç değişik topraklarda çok güzel gelişebilir. Fakat en iyi gelişim ve meyve için asitli toprak gereklidir. Barbados Kirazı 4-5 m ‘ye kadar büyüyebilir.



Tüm yıl boyunca çekici küçük pembe çiçekler üretir. Bunlar genellikle İlkbaharın başından sonbaharın sonuna kadardır ve meyveler çiçekten 4-6 hafta sonra olgunlaşır. Meyveler genellikle 2,5 cm ve daha büyük olabilir. Parlak kırmızı üç tane geniş Floweryuvarlak kenarlıdır ve çekirdekler merkezde bulunur.Meyve eti genellikle sarıdır ve çok yüksek Vitamin C içerir ve ticari olarak C vitamin için üretilir. Yaklaşık olarak bir portakalın 32 katı C vitamini içerir. Acerola Kirazının faydaları hakkında yazı için buraya tıklayın

Acerola (Barbados Kirazı) Fidanı : 1 yaş, yaklaşık 1 m

Barbados, Acerola Kirazı Fidanı

Genellikle ağaç çok hızlı gelişir (yılda 1 m civarı). Bu özelliğinden dolayı bahçe sınırları için çok iyi bir çit görevi görür. Güneş ışığını bol alan yerlerde çok iyi gelişir. Fakat hafif gölgede de büyüyebilirsede meyveleri az ve kalitesi düşük olur.

FruitsBarbados Kirazları az da olsa soğuk havada problem yaşayabilir -2 dereceden sonra zarar görebilir. Meyveler ,çekiciliğinden dolayı sık sık böcek ve kuşların hedefi olur.

Kurtlar kumlu topraklarda problem yaratabilir ve kuru otları kullanmak zararlıları uzak tutabilir.

Birçok Barbados Kirazı kalem ile kolayca çoğaltılabilir. Havai Köklendirme de çok sık kullanılan bir çoğaltma yöntemidir. Çekirdekten yetiştirilen ağaçlar çok yavaş büyür ve tadı acıdır,  ayrıca kalitesiz meyve verirler.

Birçok türü vardır. 'Florida Sweet' veya 'B-17' gibi. Bunların meyveleri daha büyüktür ve küçük meyvelere gore daha tatlıdır. Tree

C vitamin daha küçük meyvelerde daha fazladır fakat asitlidir. Bu nedenle insanlar daha tatlı olan büyük meyveleri tercih ederler. Birçok türü bir yetişkinin günlük C vitamin ihtiyacını karşılayabilir. Eğer C vitamin tablet almak istemezseniz Barbados Kirazı tam size göredir.

Meyve Eti

Her 3-4 ayda bir genel amaçlı gübreler kullanıldığında daha iyi gelişme ve üretim artışı görülür. Kurak dönemler süresince Barbados Kirazının köklerini korumak için ağacın dibine kalın bir ot tabakası yayılır. Aksi takdirde kökleri yüzeye çok yakın olduğu için kuruyabilir. Kurak dönemlerde haftalık sulama önerilir ki meyveler daha büyük ve kaliteli olsun.



Pikan Cevizi Yetiştiriciliği

 Pikan Cevizi çok hızlı büyüyen ve çok uzun boylu bir ağaçtır.

 Ceviz büyüklüğü ve iç gelişimi

Kabuklu Pikan Cevizi
İçi tam dolmamış pikanları oluşturan etkenler:

Genel su eksikliği
KarbonhidratınSınırlı depolanması
Yaprağın erken düşmesi(gereksiz gübreleme ve mantar ve diğer hastalıklar)
Çinko eksikliği
Ağac’ın aç bırakılması
Uygunsuz hava koşulları örneğin soğuk yazlar
İklim gereksinimleri

Ülkemizde yıllardır bilinen ve öğretilenlerin aksine,  Pikan Cevizi hem sıcak ,hem de soğuk iklimlerde yetişen bir ağaçtır. Yarı tropikal iklimde ve soğuk iklimde yetişen çeşitleri vardır.

Pikan Cevizi kısa soğuk kışlarda ve uzun sıcak yazlarda da iyi büyür.

Kış aylarında havaların soğuk hatta dondurucu soğuklar gerekir çünkü bu şekilde yetişmekte olan meyveler ve çiçeklerin şekillerinin düzgün olması için gerekmektedir.

Yaz ayları boyunca ağaçlar meyvelerin büyümesi için yüksek sıcaklıklara ihtiyaç duyar.

Ağaç dere ve nehir boyunca sıcaklığı düşük ve kırağı vb. donma olayları olan yerlere ekilebilir.

 Nemin bol olduğu dere,nehir,deniz seviyesindeki yarı tropikal alanlara ekilebilir ama mantara dayanıklı olan kültürler tercih edilmelidir.

Sıcaklık

 Aylık ortalama en yüksek sıcaklıklar yazın28 dereceden yüksek ve kışın 23 dereceden düşük olmalıdır.

 Aylık ortalama en düşük sıcaklık yazın en az 16 derece ama kışın 8 derecenin altında olmalıdır.

Yağış Ve Nem

 Yüksek nem ve yağışta kabuklanma hastalığı görülebilir.

 En uygun üretim yerleri kısa ve soğuk kışları ve uzun sıcak yazları olan, erken veya geç don olayı olmayan ve büyüme döneminde nemi %55’in altında olan yerlerdir.

Toprak İhtiyacı

 Pikan Cevizi en iyi randımanı gübrelenmiş,iyi süzücü,yumuşak dokulu toprakta gösterir.

Kültürleri

 Pikan Cevizi üretimi karlı ve genelde başarılı sonuç verir. Bulunulan yerlere uyum sağlayabilen kültürlerin ekimi, hastalıklara dayanıklılığı,cevizin büyüklüğü ve şekli,çekirdeğin görünüşü ve tadı açısından önemlidir.

Mantara Dayanıklılığı

 Yara kabuğu hastalığı mantarlı ve nemli yerlerde hızlı yayılan bir hastalıktır.

 Mantarlı hastalıkları öldüren ilaçlarla kontrol edilebilir,ama uzun vadeli çözüm bu tür hastalıklara dayanıklı türlerin ekimidir.

Toprağın Hazırlanması

 Toprağı derinlik süzücülük ve doku bakımından kontrol edilmelidir.

 Toprak en az 2 metre derinliğinde olmalıdır.

 Toprakta çukurlar kazılmalıdır ve toprağın yapısına bakılmalıdır.

 Eğer bu özellikleri pikan yetiştirimi için uygunsa, toprak dikatlice hazırlanmalı ve ileride dikime uygun olmalıdır.

Toprak Örnekleme

 Meyve bahçesinden temsili bir toprak örneği alınmalıdır. Bu örnek 12-24 ay önce veya dikimden en az 9 ay önce alınmalıdır. Bu, çiftçiye toprağı hazırlaması için yeterlizamanı verecektir. Özellikle çok büyük miktarlarda kireçgerekiyorsa.

Toprağı Hazırlama Şekilleri

Eğertoprak çok asitliyse, büyük miktarda kireç gerekebilir. Ekimden 12 ay önce 2-3. zirai kireç uygulamak gerekebilir. Toprağın üst kısmına diskleme yöntemyle uygulamak gerekebilir ve bu sabanla toprağın mümkün olan en alt katmanlarına ulaştırılmalıdır. Çünkü kalsiyum (kireç) toprakta çok yavaş ilerler. Bu sonraki zamanlarda kirecin ağaç köklerine nüfüz etmesi için gereklidir.

Bu topraktaki organik materyallerinartmasını sağlar. Kireç ve fosfat eş zamanlı olarak uygulanmalıdır. Ağaç bu uygulamalardan 3 ay sonra ekilebilir. Eğer toprak analizleri belirtildiği gibi yapılacak kadar zaman olmazsa, 2-3. kireç ,toprak ile karıştırılarak uygulanmalıdır. Fosfat ve kireç dağılıcaktır ve yavaşça toprağa etki edecektir. Eğer çok miktarda kireç gerekiyorsa bu kireç dikimden en az 3 ay önce uygulanmalıdır. Böylece kireç toprak içine iyi bir şekilde ve derine işler.

Dikim

 Pikan mevsimsel olarak yaprak döken bir ağaçtır bu yüzden bir yerden sökülüp başka yere dikilecekse bu kışın olmalıdır.En iyi sonuçlarda bu aylarda dikilen ağaçlarda verilir.

 Fidan Dikim

Fidanlar

Pikan Cevizi ağaçları derin ve güçlü bir kazık köke sahiptir. Kök 1 m olduktan sonra kökün bir miktarı belle kesilmelidir.sonrada dikkatli bir şekilde topraktan çıkarılmalıdır ardından da gölgeli bir yerde tutulmalı, köklerinin kurumasını önleyecek ıslak bir beze sarılmalıdır . Eğri kökler kesilmelidir.

Meyve Bahçelerinde Dikim

 1 m derinliğe kadar toprağı gevşet.

 Dikilecek çukur en az 1 metre yada kökten 200 mm daha uzun olmalı.

 Bir miktar gevşek toprak konulmalıdır,sonra kökün ucu kesilmelidir. Bu sayede ilk sezon kök dikine daha iyi büyür.

 İsteğe göre bir miktar gübrede çukura konulabilir. Çinko(%22) eklenmelidir(yarım kilo) ve iyice karıştırılmalıdır. Ekilirken başkagübre eklenmemelidir.

 Bitkiyi fidanlıktaki gibi aynı seviyede dikmeye özen gösterilmeli. Eğer çok sığ dikilirse kökler güneş yanığı olabilir ve bu da büyümenin durmasından ölüme kadar birçoketkiye neden olabilir.

Bakım

 Yeni dikilen bitki hemen sulanmalıdır.Ayrıca bundan sonraki sulamalar dikkatli yapılmalıdır. Eğer büyümeye başlamadan önce çok su verilirse kökleri çürütürsün.

 Eğer yakınlarda termit, karınca gibi böcekler varsa bunlar hemen yok edilmeli yoksa ağaca zarar verirler.

 Güneşten zarar görmesini önlemek için ağaçlar beyaza boyanabilir. Ayrıca ağacın dibindeki toprağı nemli tutmak ve ağacı sıcaklardan korumak için ağacın merkezinin etrafına saman,çubuk v.s konulmalıdır. Bu ağaçlar için tavsiye edilen yükseklik 1 metredir.

 Ekimin ilk yılı boyunca ağaçlar sürekli kontrol edilmelidir.

Gübreleme

 Genç ve yeni ekilmiş ağaçları hemen gübrelenmemelidir. Ağaç yerine alışıp büyümeye başlayınca gübrelemeye başlanması önerilmektedir.

 İlk uygulama ekimden en az 1 yıl sonra olmalıdır.

 Bitkiyi hemen sulamak çok önemlidir.

Gübreler

 Gübre ağacın 0,5 m çevresine yayılmalıdır.

 Gübrelemeden sonrahafif sulanmalıdır ve gübre bu toprağa işlememelidir.


Uygulamaların Zamanı

 Ocak-Şubat:yarım CAN+ ve tüm süper fosfat

 Nisan:yarım CAN+ tüm potasyum klorür

Çinko

Bu element toprakta fazla bulunmaz veya kullanıma uygun değildir bu yüzden her yıl toprağa çinko eklenmelidir. Çinkoyu 150 ml NZN veya 200 g çinko oksit ve 100 l suya karıştırarak 50 mm’den büyük yaprak tomurcuklarına uygulayın.2. ve 3. Haftalar arası bu uygulamayı aralıklarla 3 kez tekrarlayın. Bazı zamanlarda 5 uygulamaya kadar gerekebilir.

Bor

Çoğu toprak bor fakiridir. Ağaçlar her iki senede bir 100g baraks veya 75 g solubor ve 100 l su ile karıştırılarak ağaçlara püskürtülmelidir.

Yaprak Ve Toprak Analizleri

 Topraksal ve havasal farklılıklar kadar kültürsel farklılıklarda büyük miktarlarda gübre kullanımını gerekli kılar.

 Toprak ve yaprak analizler bunlar hakkında güncel veriler ve gerekli bilgileri verir.Ağaç meyve verme dönemine geldiği zaman bu tür analizler gerekir çünkü bu dönem hassastır ve bu yüzden bu verilere göre hareket edilmelidir. Bu doğru ve gerekli olan şeyleri belirten bir program yapılmasına yardımcı olur.

Yaprak Analizleri

 Yaprak analizleri uygulamalar sırasında üzerinde yoğunlaşılması gereken etkenleribelirler.Bitkinin içerisinde yeterli,yetersiz yada çok fazla besin mevcuttur.

 Bu yüzden içerdiği besin miktarını belirleyip buna göre gübrelemek mümkündür.

 Sınırlayıcı etkenler hava koşulları,sulama yapılan su ve de toprağın yapısıdır.İleriki zamanlarda gerekecek en önemli şeyler toprağın derinliği ve süzücülük özelliği,ph’ı ve sulama suyu ve toprağın içerdiği tuz miktarıdır.

Örnekleme

 Yaprak örnekleri ocağın ilk iki haftasında alınmalıdır.

 Doğru yapraklar örneklenmelidir ve ağaç başına 4 yaprak alınmalıdır.

 Ardından topraktan örnekler alınmalıdır.

 Her yıl düzenli olarak toprağın analiz ettirilmesi önerilir.

 Analizler için alınan yaparaklar sağlıklı ağaçlardan alınmalı ve üzerinde herhangi bir güneş yanığı,eksiklik belirtileri ,böcek veya hastalık izleri bulunmamalıdır.

 Bu örnekler en fazla 3 hektarlık alanları temsil için kullanılabilir.

Yöntem

 20 ağaç seç ve bunları ekimin başından sonuna kadar yay. Bunlar görüntüde bağdaşıkve ekimi temsil etmelidir.

 Çok iyi veya çok kötü durumdaki ağaçlardan örnek almayın.

 Seçtiğiniz 20 ağacı işaretleyin ve her sene düzenli olarak bunlardan yaprak ve toprak örneği alın.

 Sonuçlara göre bir gübreleme programı hazırlayın.

 Eğer yaprak analizler son 5 yıl içinde düzenli yapılmışsa kullanışlı ve etkili bir gübreleme programına sahip olursunuz.

Sulama

 Sulama ağaç büyüme aşamasının en önemli safhalarınada gereklidir.pikan uzun ve güçlü kök yapar ama düzenli sulanırsa kökleri 1 m civarı bir boya ulaşır.


Budama

Dallar

 • İyi dengeli bir ağaç elde etmek için, bütün dallar ana gövdenin etrafında 300-360 mm birbirinden ayrık olarak gelişmiş olmalıdır.

 • Dallar 2. , 3. ve 4. Sezonlarda geriye doğru budanmalıdır. Ana tomurcuk, yukarıya ve dışa doğru gelişmenin devam etmesi için muhafaza edilmelidir.

 • Ana tomurcuklar, gövdeyi biçimlendirmek için lider sürgünler üzerinden temizlenir.

Yaz Budaması

 •Dallar yazın , 100-200 mm büyüyen yerlerden budanırlar . Bu işlem yan dalların gelişmesini ve aynı yıl bu dallardan meyve alınmasını sağlar.

 •Yazın budanırsa ağaç bodur olur ve ilk on yıl ağacın meyve üretimi oldukça artar.

 •10 - 15 yıl sonra ağaçlar birbirine değmeye başlayınca ağaçlar budanabilir.

 •Genç ağaçlar ekildiği günden itibaren şekillendirilmelidir.

 •Ağacın büyümesi kontrol altına alınmalıdır.

Gençleştirme Budaması

 Birçok yaşlı ağaç Pikan Cevizi üretiminde sapma gösterir ve düzensiz bir biçimde büyümeye başlar. Bu yüzden ağaçların güzel gelişmiş olması ve üretimin artması için budama yapılmalıdır. Büyük bir ağaç tamamiyle budandığı zaman 1-2 yıl üretim pek olmaz, ama ardından daha yeni, genç dallar çıkar ve üretim ve de kalite artacağından ağaç bu iki yılın kaybını ileriki zamanlarda telafi eder.

BüyümeDüzenleyiciler

 Büyüme Düzenleyiciler ile Pikan Cevizinin lüzumsuz büyümesiengellenebilir. Gerekli maddeler mutlaka talimatlara göre uygulanmalıdr. Eğer ağaçtehlike altındaysa önerilen dozdan ½ daha az verilmelidir.

Hastalıklar

Kabuk Hastalığı

Bu hastalığın nedeni mantarlardır ve bu Pikan Cevizi için çok tehlikeli bir hastalıktır.

 Erken belirtileri çok azdır, kahverengiden siyaha doğru izler olur,özellikle yaprakların altında olur.bunlar giderek büyür ve olmamış yapraklar düşer.

 İzler pikanların üzerinde görülebilir. Pikan Cevizleri geçbüyür ve şekilsiz olur. Olmamış pikanlar düşebilir veya ticari değeri düşebilir.

 Mantarlar kış aylarını dalların üzerinde geçirirler.Mantar sporları ilkbaharda hızlı gelişir ve rüzgar ve yağmurla yayılır. Özellikle yeni gelişen dallar, yaprağın yüzeyi ıslandığında mantara maruz kalır.

 Her kültürün bu hastalığa dayanıklılığı ve hassasiyetifarklıdır. Ukulinga, Shoshoni, Moore
 ve Bartondayanıklı olan türlerdir, Mohawk, Wichita ve Chocktaw ise hassastır.

Zararlılar

Pikan Cevizi Gövde Delici

Bu hastalık son derece sık görülen bir Pikan Cevizi hastalığıdır.

 Ilk belirtileri gövde etrafındakırmızı-kahverengi izler ve deliklerdir ve bu deliklerden pis sıvılar çıkar.bu sıvıların kaynağı penbe larvalardır bunlar gövdede bulunur.

 Delikler larvaların büyüklüğü ve gelişmişliğine gore değişir.

 Genç larvalarocaktanşubatakadar olan dönemde yumurtadan çıkarlar.Larvalar en büyük boyutlarına ( 40 mm) bahar ve yaz başlarında ulaşırlar.Bu safhada larva etkin değildir ve korunmak için bir örtü ile kaplıdır. Bu dönem 6 hafta sonra sona erer ve ortaya çıkar. Bu her yılda sadece 1 jenerasyon şeklinde devam eder. Larva 11 ay gövde içinde kalır.

Kontrol

 • Larvalar tüneller içindekimyasal olarak kontrolü sağlanabilir..İlaçlamadan sonra larva pisliklerinin temizlenmesiyle daha sonra bu tünellerin ilaçlanıp ilaçlanmadığı anlaşılır ve ilaçlama sırasında atlanmamış olur.
 • Genç ağaçlarda bir parça yumşak tel kullanılarak tünellerdeki larvalar yok edilebilir.İlkel bir yöntem olmakla beraber kış sezonu boyunca etkin bir şekilde uygulanmalıdır.
Kabuk delici

• Kabuk delicinin larvaları canlı Pikan Cevizi kabukları ile beslenirler.
 • Delme işlemi genellikle dallar üzerinde olur.
 • Dallar üzerindeki delikler larvalar için koruma görevi yaparlar.Larvalar maksimum 70 mm uzunluğa ve 5 mm çapa ulaşırlar
Kontrol

• En iyi mücadele kimyasallarla yapılır.
 • Tüm ağacın ilaçlanması tavsiye edilmemektedir.
Pikan Cevizindeki parazit bitkiler

 Pikan Cevizi Ağaçlarında bazen parazit diğer bitkiler yaşayabilir. Bunları engellemenin tek yolu parazit bitki bulunan dalların budanmasıdır.
Hasat

 Pikan Cevizi yöreye bağlı olarak Ekim-Ocak aylarında olgunlaşırlar . Ceviz olgunlaştığında yeşil kabuk kurur veçatlar , yere düşer. Pikan Cevizleri genellikle yerden toplanır. Yere düşmeyen cevizler ise dallar sallanarak yere düşmesi sağlanır.Eğer dökülmüyorlarsa cevizin yeterince dolgun olmadığı anlaşılır.Bunun nedenleri de yazının başlarında da belirtildiği gibi yetersiz sulama, gübreleme ve diğer etkenler olabilir.
Saklanması

 Pazara sunulmadan once oda sıcaklığında 6 ay boyunca saklanabilir.Kabuklu Pikan Cevizleri kabuksuz olandan daha yüksek bir fiyata sahiptir. İşlenen, kabuksuz Pikan Cevizleri vakumlanarak paketlenir ve uzun sure depolanabilir.

Derleyen Yayınlanan Adres:By EyyupK