Antep fıstığı ağaçları Nisan ayının ilk yarısında çiçek açmaktadır. Bu dönemde olabilecek düşük sıcaklıklar, ağaçların ileriki aşamada küçük meyve dökümüne neden olmaktadır.
KANDAKİ KOLESTEROL SEVİYENİZE DİKKAT!
Antep fıstığında kolesterol yoktur Kandaki kolesterol seviyesini düşürür. Kroner kalp hastalığının riskini azaltır. Vitamin E,B ve C komplexince zengindir.Antepfıstığı şeker hastalığında (Diabete Mellitus)kullanılabilir.
ANTEPFISTIĞI KARAZENK HASTALIĞI
Hastalığın tipik belirtileri daha çok yapraklarda ve kısmen de meyve kabuklarında görülen siyah lekelerdir. Bu lekeler zamanla tüm yaprak yüzeyini kaplayabilir.
Hastalığın tipik belirtileri daha çok yapraklarda ve kısmen de meyve kabuklarında görülen siyah lekelerdir. Bu lekeler zamanla tüm yaprak yüzeyini kaplayabilir. Bu durum yaprakların kurumalarına ve zamanından önce dökülmelerine neden olur.
ANTEPFISTIĞI YAPRAK PSİLLİDİ HASTALIĞI
Ülkemiz Antepfıstığı alanlarında gerek yayılış alanı ve gerekse yoğunluk bakımından en önemli zararlılardan biri Fıstık Yaprak Psyllası’dır. Antepfıstığı Psillidi olarak da isimlendirilir.
- Mayıs ayı ortalarından itibaren, haftada bir yapılacak sayımlar sonucunda zararlının artan bir populasyon (20-30 nimf / bileşik yaprak) göstermesi,
- İlk yazlık ergin ve yumurta sayısında belirgin bir artışın kaydedilmesi.
ANTEPFISTIĞI FAYDALARI
Göğsü yumuşatıp öksürüğü gideren bu mucizevi çerez, bedeni ve zihni kuvvetlendirmektedir. Günce bir avuç tüketmenizi öneririz.
Günlük yağ ihtiyacımızı 10-15 adet yiyerek sağlayabiliriz.
Antep fıstığında kolesterol yoktur, kandaki kolesterolü düşürür.
100 gram Antep fıstığı vücudun günlük protein, B1 vitamini ve fosfor ihtiyacının yarısını karşılar.
Kandaki şekeri yükseltme riskinden, buğdaydan daha azdır.
E Vitamini, B Vitamini, c vitamini bakımından zengindir.
Antepfıstığı şeker hastalığında kullanılır.
Kan şekerinin yükseltilmesini önler ve ince bağırsaktaki şeker emilimini hızlandırır.
Kalp ritmini düzenler ve kalp hastalıklarında koruyucu etkilidir.
ANTEPFISTIĞI MEYVE İÇKURDU
Erginleri 4,6–5,1 mm uzunlukta genellikle sarı renklidir.
Tanımı: Erginleri 4,6–5,1 mm uzunlukta genellikle sarı renklidir. Baş sarı, petek gözler büyük ve kırmızıdır. Antenlerin uç kısmı iplik gibidir. Mezothorax iyi gelişmiş olduğundan zararlı kambur gibi görünür. Yumurta koyma borusu çok uzun, kanatları ise şeffaftır.
Yaşayışı: Kışı antepfıstığı meyveleri içinde larva halinde geçirerek mayıs ortalarında pupa olurlar. Pupa dönemi 20–25 gün kadar sürer. Larvalar pupa olmadan önce çıkış deliğini hazırlar. Ergin çıkışları Güney Doğu Anadolu Bölgesi’nde mayısın ikinci haftasından ağustos ayının ilk haftasına kadar sürer. Erginler çıkıştan 3–4 gün sonra yumurta bırakmaya başlar. Yılda bir döl verir.
Zarar Şekli: Yumurtadan çıkan larvalar, meyve ile beslenirler. Mayıs ayı ortalarında çıkan erginler, kemik dokusu sertleşmemiş olan meyvelerin sap kısmına yakın bir yerinden yumurtasını kuvvetli ovipozitörü ile etli kısma gömer. Bu kısımda siyah renkli bir halka meydana gelir ve reçine çıkışı olur. Bu meyveler kurur veya kahverengileşir. Yumurtalardan 5–6 gün içinde larvalar çıkar ve meyve embriyosuna girerek beslenirler. Bu larvaların bir kısmı temmuz-ağustos aylarında ergin olur.
Mücadelesi: 1 yıl öncesine ait meyvelerden 300 adedi aylarında kontrol edilir. Meyve içinde canlı larva oranı % 10 ise, bu bahçelerde ilaçlama gereklidir.
ANTEPFISTIĞI KARAGÖZKURDU
Tanımı: Ergin genellikle koyu kahverengi olup, boyu 3–3,5 mm kadardır. Antenlerin ucu topuz gibidir. Vücudu kısa kıllarla kaplıdır
Yaşayışı: Kışı karagözlerin (meyve gözü) dibinde veya ağaçların kuytu yerlerinde ergin olarak ve çok az bir beslenme ile uyuşuk bir halde geçirir. Şubat ve mart aylarında kışlaklardan çıkan erginler kurumaya yüz tutmuş dalların veya budama artıklarının kabuk ve odun kısmı arasına girerek, odun kısmında ve dalın boyuna doğru 2–3 cm uzunluğunda geniş bir galeri açarlar. Açmış oldukları galerinin etrafına yumurtalarını bırakır, yumurtadan çıkan larvalar birbirini kesmeyen galeriler açarlar.
Zarar Şekli: Şubat ve mart aylarında çıkan erginler, kurumaya yüz tutmuş dalların veya budama artıklarının kabuk ve odun kısmı arasına girerek çoğalırlar. Erginler, çevrede bulunan en yakın ağaçlara ve bahçelere uçar, karagözlerde beslenir. Bir ergin, bir yaz mevsimi boyunca 8-10 gözde beslenebilir. Yılda 1 döl verirler.
Mücadelesi:Zararlının çoğalma özelliğinden faydalanarak, budama döneminde her 10 ağaçtan birisine tuzak dallar bırakılır. Nisan ayına doğru bu tuzaklar kontrol edilir ve talaş çıkışı başladıktan sonra tuzak dallar bahçeden uzaklaştırılır.
ANTEPFISTIĞI BEYAZ KABUKLUBİTİ
Ergin boyları 2-2.5 mm. boyundadır.
Tanımı: Ergin boyları 2-2.5 mm. boyundadır. Dışta gevşek dokulu bir tortuyu andıran beyaz renkli bir tabaka bulunur.
Yaşayışı: Kışı bir yıllık ve daha yaşlı sürgünler üzerinde yumurtasız ergin durumunda geçirmektedir.
Zarar Şekli: Yaz ayları boyunca yapraklarda ve sürgülerde bazen de meyvelerde bitkinin özsuyunu emerek beslenir. Zararlı yoğunluğu fazla ise bitki zayıflar, sürgünler deforme olur ve boyları kısalır. Meyve üzerinde beslenen kabuklu bitler ise meyve kalitesini düşürürler
Mücadelesi: Zararlı İle bulaşık sürgünler, larvalar çıkmadan önce kesilerek bahçeden uzaklaştırılmalı 10 ağacın değişik yönlerinden 20 sürgün kontrol edilir üzerinde 10 ergin bulunan sürgünler bulaşık kabul edilir ve bulaşık oranı bu orandan fazla ise ilaçlamaya karar verilir.
ANTEPFISTIĞI MEYVE İÇGÜVESİ
Antepfıstığı meyve içgüvesi erginlerinin kanat açıklığı 9,8–12,2 mm’dir
Tanımı: Antepfıstığı meyve içgüvesi erginlerinin kanat açıklığı 9,8–12,2 mm’dir. Baş ve thorax gri olup; üzerinde koyu lekeler bulunur
Yaşayışı: Yumurtalarını genellikle meyve sap kısmına yakın bırakırlar. İlk larvalar mayıs ayının ilk haftasında meyveler yeşil mercimek büyüklüğüne geldiğinde görülür. Larvalar yumurtadan ilk çıktıklarında açık sarı daha sonraları her segmentlerinde kırmızı renkli bantlar oluşur. İlk ergin çıkışları nisan ayının 15-20’sinde başlar ve mayıs ayı sonuna kadar devam eder. Yılda üç döl verir.
Zarar Şekli: Larvalar meyvelerin embriyosu ile beslenir. Bulundukları meyvede besin azaldığında başka meyvelere geçerler. Gelişmeleri süresince 8-12 meyveye zarar verebilirler. Zarar görmüş meyveler içinde larvaların beslenme artıkları görülür. Bu meyvelerde gelişme durur, kabuk renkleri kahverengileşir ve dökülür. Zararlının yoğun bulunduğu bahçelerde % 30-40 oranında meyve kaybı olabilir. Meyvenin kabuğu sertleşmeye başladığında kabuk altlarına çekilirler. Kışı larva halinde geçirirler
Mücadelesi: Meyvelerde %3 Zarar görüldüğünde ilaçlı mücadeleye karar verilir. En uygun mücadele zamanı, meyve içlerinde yeni çıkmış larvanın ilk görüldüğü zamandır
ANTEPFISTIĞI GÖZKURDU
Dişi kelebek boz, erkek bireyler açık kahverengidir
Tanımı: Dişi kelebek boz, erkek bireyler açık kahverengidir
Yaşayışı: Erginler yumurtalarını 6-8 sıralı dikdörtgen şeklinde paketler halinde bırakır. Kışı yumurta halinde geçirir. Antepfıstığında gözler patlamaya başladığında yumurtalar açılır. Beslenmelerini genellikle gece yapmaktadırlar. Gündüzleri ağaç gövdesinde kök boğazında veya kalın dalların kuytu yerlerinde toplu halde bulunurlar. Yılda bir döl verirler.
Zarar Şekli: Larvalar toplu halde yeni oluşmaya başlayan meyve salkımı ve yaprakçıklarla beslenirler. İleri dönemlerde sadece yaprak damarlarını bırakır. İlk anlarda larvalar küçük olduğundan, göz ve sürgünlerdeki zarar çok az ve yavaş olmakta, larvalar büyüdükçe zarar oranı da artmaya başlamaktadır
Mücadelesi: Kültürel önlem olarak dal üzerinde bulunan yumurta paketleri kazınabilir. Bahçede bulunan ağaçların % 50'si bulaşık ise bahçenin tamamı, bu oran düşük ise yalnız bulaşık olan ağaç veya dalların ilaçlanması yapılabilir. Kabuklu bit ve koşnillerin yoğun olduğu bahçede gözler patlamadan 20 gün önce kış ilaçlaması tavsiye edilmektedir.
ANTEPFISTIĞI DİPKURDU
Erginlerin kanatları ve pronotumu siyah renkte, gri veya beyaz desenlidir.
Tanımı: Erginlerin kanatları ve pronotumu siyah renkte, gri veya beyaz desenlidir. Erginlerin boyu 29–39 mm olup, dişileri erkeklerinden daha büyüktür
Yaşayışı: Dişiler yumurtalarını kök boğazına yakın ağaç gövdesindeki çatlaklara, kabuk altlarına ve antepfıstığı aşı gözlerine tek tek veya 5-10'lu gruplar halinde bırakırlar. En çok yumurta Temmuz ayında bırakılır. Yumurtadan çıkan larva 2 mm. boyunda olup çok tüylüdür. Bu tüylerin yardımı ile toprak içinde hızla hareket eder ve köke inerler.
Zarar Şekli: Esas zararı larvalar meydana getirir. Larvalar kök kabuğunun altında kambiyum tabakası ile beslenir ve ağacın iletim demetlerine zarar verir. Bu durum ağaçların kurumasına sebep olur. Erginler ise aşı gözlerini ve taze yaprakları yiyerek zarar verirler. Ayrıca yumurtalarını aşı yerlerine bırakırlar. Yumurtadan çıkan larvalar antepfıstığının aşı tutmasını engeller.
Mücadelesi:
Kültürel önlemler
- Ağaç altlarında erginlerin kolayca saklanabileceği yüksek boylu ot, çalı vs. bulundurulmamalıdır.
- Sulama ve gübrelemeye dikkat edilerek ağaçlar kuvvetli bulundurulmalıdır.
- Bahçede sürüm işlemi yapılırken ağaçların köklerine zarar verilmemeli, taç iz düşümüne yaklaşılmamalıdır.
Mekanik mücadele
- Sabah erken saatlerde ve akşamüzeri gövde ve kök boğazında kolayca toplanabilen erginler yok edilmelidir.
- Sap dipleri yenilerek dökülen yaprakların bulunduğu ağaçlar hızla sarsılarak yere düşen erginler toplanıp imha edilmelidir.
- Hazirandan itibaren zarar görmüş ağaçların kök boğazı bölgesi açılarak bulunan zararlı yok edilmelidir.
ANTEPFISTIĞI DALGÜVESİ
Erginlerin kanat açıklığı 11-12 mm. kadardır
Tanımı: Erginlerin kanat açıklığı 11-12 mm. kadardır. Kelebekler siyah renklidir.. Ön kanatların ucunda 2 şer adet altın sarısı renkli leke vardır
Yaşayışı: Ergin uçuşları, nisan ayında başlar mayıs ayı ortalarına kadar sürer. Dişiler yumurtalarını sürgün uçlarına veya meyve salkımlarına (cumba) bırakırlar. Şubat ayı ortalarından nisan ayı ortalarına kadar, bulundukları sürgünden bir delik açarak dışarı çıkar ve çıkış deliğinin birkaç cm. çevresinde pupa olurlar. Yılda bir döl verirler.
Zarar Şekli: Larvalar sürgün ucundan gövdeye doğru beslenir. Sürgün içinde galeri oluşturur, larvaların bulunduğu dallardaki yapraklar ve meyve gözleri dökülür. Cumbalardan giren zararlı meyvelerin küçük kalmasına ve iç doldurmamasına neden olur. Larvaların sürgün içindeki hayatı, 10 ay kadar sürer.
Mücadelesi: Budama döneminde 10 ağaçtan 100 adet son yıl sürgünü kontrol edilir. Sürgünlerde % 10 bulaşma bulunduğunda kimyasal mücadele yapmaya karar verilir. Antepfıstığı Dalgüvesi mücadelesinde, yumurtadan yeni çıkan genç larvalar, sürgün içindeki asıl beslenme yerlerine girmeden, ilaçlama yapılmalıdır.
ANTEPFISTIĞI PİSİLLİDİ
Erginleri 1,2-1,8 mm boyunda kirli-açık sarı renklidir.
Tanımı: Erginleri 1,2-1,8 mm boyunda kirli-açık sarı renklidir.
Yaşayışı: Kışı ergin olarak ağaçların kuytu yerlerinde ve yere dökülen yaprakların arasında geçirirler. Erginler nisan ayından itibaren bulundukları yerden çıkar, yumurtalarını yapraklara ve sürgün uçlarına bırakırlar. Bir dişi 120-150 yumurta bırakabilir. Yumurtaların açılması sıcaklığa bağlı olarak 4,5-7 gün arası değişir. Yumurtalardan çıkan nimfler yapraklardaki özsuyu emerek beslenir, dışkılarından tatlımsı bir madde çıkarırlar. Zararlının çok yoğun olduğu ağaçların altı tatlımsı maddelerin kristalleşip yere dökülmelerinden dolayı bembeyaz olur. Yılda 6-7 döl verirler.
Zarar Şekli: Zararlı bitki öz suyu ile beslenir, zararlının yoğunluğuna bağlı olarak yapraklar vaktinden önce sararıp dökülür. Yaprakların dökülmesi de karagözlerin dökülmesine sebep olur. Meyveler iç dolduramaz ve genç ağaçlarda zarar etkisini daha fazla gösterir.
Mücadelesi: Mayıs ayı ortalarından itibaren, haftada bir kez yüz bileşik yaprakta sayım yapılır bileşik yaprakta 25-30 nimf olduğunda ve yumurtaların çoğunluğunun açıldığı dönemde ilaçlama yapılır. İlaç uygulamasına karar verirken seçici ve entegre mücadele açısından kabul edilebilir ilaçlar tercih edilmelidir.
SERT ÇEKİRDEKLİ MEYVE AĞAÇLARINDA BAKTERİYEL KANSER VE ZAMKLANMA HASTALIĞI
Hastalık etmeni, optimum gelişme sıcaklığı 28-30 °C, maksimum 35 °C minimum 1 °C altında ve termal ölüm noktası 51 °C olan bir bakteridir.
Hastalık Tanımı:
Hastalık etmeni, optimum gelişme sıcaklığı 28-30 °C, maksimum 35 °C minimum 1 °C altında ve termal ölüm noktası 51 °C olan bir bakteridir. Enfeksiyonlar sonbaharda meydana gelir. Bu nedenle bakteri kışı hasta ağaçlardaki aktif kanserlerde gözlerde, yaprak ve dallarda bazı yabancı otlar üzerinde ve dayanıklı çeşitler üzerinde geçirir.
Yaşayış:
Çeşitli konukçular üzerindeki belirtileri oldukça değişiktir. Bu da bitki varyetelerinin çok değişik iklim bölgelerinde bulunmasından ileri gelmektedir. Gövde, genç sürgünler, dallar meyve saplan gözler, yapraklar ve meyveler bu patojenden zarar görürler. En çok zarar gövde ve dallar üzerinde olmaktadır. Dış kabuk üzerinde dairesel ve uzunlamasına ıslak lekeler görülür.
Lekeler kahverengi ve ekşi kokuludur. Hastalanan gözlerin kaidesinde kanserler meydana gelir. Yaprak lekeleri küçük ve morumsudur, lekeler etrafında bir hale oluşur. Bu lekeler daha ziyade erik ve kaysı da görülür. Erken enfeksiyonlarda yapraklar, saçma ile delinmiş gibidir. Kayısı ve kiraz meyve enfeksiyonu içeri çökmüş siyah lekeler halinde görülür. Bu hastalığa en hassas erik ve kirazdır.
Bakteri, dala gözlerden, çatlaklardan, yaralardan ve budama yerlerinden girer. Ağaçların zayıflamasına, verimin azalmasına ve meyvelerde kalite düşmesine sebep olur.
Kültürel Önlemler:
Sağlam fidan ve temiz aşı kalemlerinin kullanılması kültürel önlemlerin başında gelir. Hassas çeşitlerin dayanıklı çeşitler üzerine aşılanması ve aşı yerinin yerden yüksekte olmasına dikkat edilmelidir. Hassas çeşitlerin kullanılmamasına dikkat edilmelidir.
Kimyasal Mücadele:
Hazırlanan ilaç, ağaçların her tarafına gelecek şekilde püskürtülmelidir.
İlaçlama Zamanı:
Sonbaharda yapraklar % 75 oranında dökülünce birinci, ilkbaharda gözler uyanmadan önce de ikinci ilaçlama uygulanır.
İlaç Detayları :
Etken Madde | Formülasyon | Miktar |
Bordo bulamacı | SIVI | |
Bordo bulamacı | SIVI | 500+ 1000 g (İlkbaharda gözler uyanmadan)
|
ANTEPFISTIĞINDA KARAZENK
Hastalık Tanımı:
Fungusun konidiosporları ince, uzun hilal şeklinde. 4-6 bölmeli ve koyu renklidir. Fungus kışı enfekteli yapraklar üzerinde peritesyum olarak geçirir.
İlkbaharda nisan-mayıs aylarında hava sıcaklığı 15-17°C"yi bulduğunda, yapraklar üzerinde bulunan peritesyumlardaki askuslarda, elipsoit şekilli koyu renkli askosporların uçuşları başlayarak, yapraklar üzerinde primer enfeksiyonları gerçekleştirir. Askospor çimlenmesi için 10 saatlik yaprak ıslaklık süresi gereklidir. İlk enfeksiyondan yaklaşık 19-30 gün sonra yapraklar üzerinde toplu iğne başı büyüklüğünde, siyah renkli piknitler görülmeye başlar.
Piknitlerde binlerce konidiospor oluşur ve bunlar sağlıklı yapraklara ve meyvelere, böcekler, yağmur suları veya rüzgâr tarafından taşınır ve vejetasyon dönemi boyunca sekonder enfeksiyonları meydana getirirler. Sekonder enfeksiyonlar en az 6 saatlik yaprak ıslaklık süresinde başlar, 18 saatlik yaprak ıslaklık süresi ve 21-22°C sıcaklıklarda maksimuma ulaşır. İklim koşullarının uygun olduğu dönemlerde hasattan sonra da, hatta eylül ayına kadar devam edebilir.
Yaşayış:
Hastalığın tipik belirtisi, daha çok yaprağın üst kısmında, kısmen de meyve kabuklarında görülen siyah lekelerdir. Bu nekrotik lekelerde siyah piknitler bulunur .
Başlangıçta 0.? cm çapında olan lekeler ikincil yaprak damarları ile sınırlanmıştır. Daha sonra bu alanlar genişleyerek yaprağın bir kısmını kaplar. Sezon sonunda bu alanlar klorotik ve sonuçta nekrotik bir hal alır. Şiddetli enfeksiyon koşullarında erken yaprak dökümlerine sebep olabilir. Meyveler üzerinde enfeksiyon nadir oluşur. fakat şiddetli enfeksiyonlarda piknitlerin hemen hemen meyve sapma kadar yayıldığı görülebilir.
Hastalıklı yapraklarda fotosentez alanı azaldığından, ağaçların zayıf düşer ve meyve içlerini dolduramaz. Dolayısıyla ürün miktarı ve kalitesi azalır. Bu durum bir sonraki yılın ürün miktarının da düşmesine neden olur. Hatta şiddetli enfeksiyon yıllarında ağaç zayıf düşeceğinden, bu ağaçlardan birkaç yıl ürün alınmayabilir. Hastalık, enfeksiyon şiddetine bağlı olarak üründe %100'e varan kayıplara yol açabilmektedir.
Hastalık antepfıstığı yetiştiriciliği yapılan tüm bölgelerde, özellikle Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde yaygın olarak görülür.
Kültürel Önlemler:
? Sonbahar ve erken ilkbaharda yere dökülen yapraklar toplanarak yakılmalı veya gömülmelidir.
? Hastalığın yayılmaması açısından sulama yapılan yerlerde damlama sulama tercih edilmelidir.
Kimyasal Mücadele:
İlaçlama, ağacın her tarafını kaplayacak şekilde yapılmalıdır.
İlaçlama Zamanı:
1. ilaçlama: İlk enfeksiyonların başlamasından önce yapılması gerekmektedir. Bu ilaçlama, çiçek dökümünden sonra, döllenmeyi takiben meyvelerin buğday danesi büyüklüğüne ulaştığı devrede yapılmalıdır.
2. İlaçlama ve diğer ilaçlamalar: Kullanılan ilaçlann etki süresi dikkate alınarak, enfeksiyon koşulları sona erinceye kadar ilaçlamalara devam edilir.
İlaç Detayları :
Etken Madde | Formülasyon | Miktar |
Bakır oksiklorid %50 | WP | 500 g |
Bakır oksit %50 | WP | 500 g |
Bordo bulamacı | SIVI | 750+1500 g |
Dodine %65 | WP | 100 g |
Dodine 500 g/l | FS | 100 ml |
Maneb %80 | WP | 300 g |
Propineb %70 | WP | 300 g |
ANTEP FISTIĞI YETİŞTİRİCİLİĞİNDE MUHAFAZA
Antep fıstığında bileşiminde 50 den fazla yağ, 20 den fazla protein bulunmaktadır.
Antep fıstığında bileşiminde %50 den fazla yağ, %20 den fazla protein bulunmaktadır. Taze Antep fıstığında %41-42, kuru kırmızı kabuklu antepfıstığında da %3-5 oranında su bulunmaktadır. Ürünü depolama süresince, sıcaklık, nem ve ışık, meyve kalitesi üzerine etkili olmaktadır. Ürünün kendine özgü depolama koşullarına uyulmadığı takdirde bozulmalar hızlanmaktadır. Kuru kırmızı kabuklu Antep fıstığı sergi yerlerinde kurutulduktan sonra, işlenerek pazarlanıncaya kadar ambarlarda muhafaza edilir. Diğer tarım ürünlerinin muhafazasında gösterilen özen, maalesef Antep fıstığı muhafazasında gösterilmemektedir. Modern donanımlı Antep fıstığı muhafaza depoları yoktur. Birçok hallerde Antep fıstığı muhafazası ev veya işletmelerin kullanılmayan bir bölümünde veya ucuza kiralanan boş dükkan ve hangarlarda yapılmaktadır. Antep fıstığı meyvelerinin kırmızı kabuğu ile muhafaza etme alışkanlığı da meyveyi dış koşullarının zararından korumakta ve güvelenmeyi engellemektedir.
Depolama Süresi
Sert kabuklu meyveler 1-10 C'de ve %65-75 bağıl nemli koşullarda kabuklu olarak 9-24 ay, 1-10 C'de ve %65-75 bağıl nemde 1 yıl, vakum ve gazlı ambalajlarda 1-10 C'de 1-2 yıl , donmuş olarak -18 C'de 3 yıl kadar muhafaza edilmektedir. Öte yandan iç Antep fıstığı parşömen kağıdı ile kaplanmış karton kutu içerisinde 12-14 C, derecelerinde %50-60 bağıl nem koşullarında 14 ay, aynı sıcaklık ve % 75-80 bağıl nemde ise 4 ay süreyle muhafaza edileceği bildirilmiştir.
İÇ ANTEP FISTIĞI YAPIMI
İç Antep fıstığı yapımında ben düşmüş Antep fıstığı kullanılmaz.
Buna göre daha ucuz olan boz Antep fıstığı iç yapımında kullanılır. Boz Antep fıstığı aynı zamanda yeşil içlidir. İç Antep fıstığı tüketiminde yeşil içli olma önemlidir. Kuru kırmızı ve sert kabuğundan ayrılan iç meyveler önce bozuk,ezik ve zararlı tahribatına uğramış olanlar seçilerek ayıklanır. Ayıklanmış iç meyvelerin yeşil görünüm kazanmaları için iç meyvenin dış kabuk zarları soyularak çıkarılır. Zarı soyulmuş meyveler dış etkenlerden daha kolay etkilendiği için muhafaza ve korunmaları daha fazla özen gerektirir. İç meyve zarının meyveden kolaylıkla soyulması için dış kırmızı kabuğun soyulması işleminde olduğu gibi, bunu da tohum zarının ıslatılması gerekmektedir. Tohum ıslatılması 110-120 derecedeki buharda 5-6 dakika bekletmekle sağlanır.Yumuşatılan iç meyveler özel yapılmış geniş yüzeyli eleklere serilerek kurutulur. Havalandırılan ve soğutulan meyveler lastik merdaneler arasından geçirilerek gevşek bir hale gelen meyve zarı soyulur. Soyulan zarların meyvelerden ayrılması titreşimli eleklerle olur. Üst üste konmuş eleklere serilir ve sıcak hava ile kurutulur.
ANTEP FISTIĞI YETİŞTİRİCİLİĞİNDE KAVURMA
Antep fıstığının en yaygın tüketim şekli kavrulmuş tuzlu Antep fıstığı şeklindedir.
Kavrulmuş tuzlu Antep fıstığı, kavlak çıtlak Antep fıstıklarının, belirli bir derecesinde belirli tuz oranında, belirli süre karıştırılarak, kavrulmasıyla elde edilir. Kavurmadan önce Antep fıstıklarında boylama yapılırsa meyvelerin ısı ve tuz oranlarında bir örneklik sağlanmış olur. Öte yandan boylama Antep fıstıklarına albeni kazandırdığından mutlaka yapılmalıdır. Antep fıstıkları kavrulmadan önce, ön ısıtmaya tabii tutulmaktadır. İşletmeler kendi usullerine göre ısıtma süresini ayarlamaktadır. Islanan Antep fıstıklarına katılan tuz miktarı da işletmelere göre değişmektedir. Bazı işletmeler Antep fıstığı miktarının 1/4'ü veya 1/5'i kadar tuzu, kavurma kazanlarına koymakta ve tuz azaldıkça ilaveler yapılmaktadır.
Bu şekilde hazırlanan fıstıklar genellikle fazla tuzlu olmaktadır. Dış satım için hazırlanan Antep fıstıkları tuz oranları iç piyasa için hazırlananlara oranla daha düşük tutulmaktadır.Tuz ve ısı miktarları antepfıstığı kalitesi üzerine etkili olması nedeniyle bu konu bir an önce standart hale getirilmelidir. Gaziantep'te tuzlu Antep fıstığı yapan işletmelerde, yaklaşık 25 kadar kavurma kazanı bulunmaktadır. Antep fıstığı kavurma kazanlarının kapasiteleri 200 kg kadardır. Kavurma kazanlarında çıkan Antep fıstıklarının soğuma şekli ve süresi de Antep fıstığı kalitesi üzerinde etkili olmaktadır. Soğutma işlemi işletmelerde farklı şekillerde uygulanmaktadır. Bazı işletmelerde serilerek soğutulmakta, bazılarında üst üste yığılarak bir gece bu şekilde bekletilerek Antep fıstığının yavaş yavaş soğutulması sağlanmaktadır. Bu şekilde Antep fıstığının kalitesinin daha yüksek olduğu iddia edilmektedir. Oysa en iyi soğutma şekli en süratli olanıdır. Bu da Antep fıstığının soğutma tünellerinden geçirilerek 5 dakika gibi çok kısa sürede soğutulmasıdır. Kavrulmuş Antep fıstıkları piyasaya iki kat torba içerisinde verilmektedir. Antep fıstıkları önce naylon torbaya sonra bez ve jüt çuvallara konmaktadır. Bez torbalar 60 kg jüt çuvallar 100 kg kavrulmuş tuzlu Antep fıstığı almaktadır. Dış satımlarda kavrulmuş Antep fıstıkları net 10 kg Antep fıstığı alan teneke kutulara konmaktadır. İki teneke kutu bir karton kutuya konularak 20 kg'lık ambalajlar halinde piyasaya sürülmektedir.
ANTEP FISTIĞI YETİŞTİRİCİLİĞİNDE ÇITLAMA
Antep fıstığı meyvelerinin kemik kabuklarının boyuna olarak meyvenin olgunlaşma sırasında kendiliğinden veya sonradan mekanik olarak açılmasına çıtlama denir.
Çıtlaklık, çeşit özelliğine göre değişim göstermektedir. Ancak normal kültürel tedbirlerin yapıldığı bahçelerden elde edilen ürünlerin genellikle %50-70'i çıtlak olmaktadır. Çıtlama işlemi halen özel Antep fıstığı pensleri ve çekiçlerle yapılmaktadır. Çıtlama işlemi genellikle çocuklar ve kadınlar tarafından yapılmaktadır. Bir işçi günde 15-20 kg Antep fıstığı çıtlatabilmektedir. Gaziantep imalatı çıtlatma makinalarının çıtlatma kapasiteleri 8 saatte 210-400 kg dır. İri ve boylama yapılmış Antep fıstıklarının çıtlama randımanı daha yüksektir.
ANTEP FISTIĞI YETİŞTİRİCİLİĞİNDE KAVLATMA
1- Kırmızı kabuğun su veya buharla yumuşatılması.
2- Yumuşayan kabuğun devliplerde veya fiberglas merdanelerde ezilmesi.
3- Ezilen kabukların eleklerde ayrılması.
4- Meyvelerin yıkanarak temizlenmesi.
5- Meyvelerin süratle sıcak hava ile kurutulması.
Kuru kırmızı kabuğun yumuşayıp gevşemesi; su veya buharla sağlanır. Bu ıslatma işlemi mümkün olduğu kadar kısa sürede yapılmalıdır. Kullanılan su temiz, içilecek nitelikte olmalıdır. Isıtma havuzları genellikle betondan yapılmalıdır. İşleme kolaylığı yönünden havuzlar çok derin yapılmamalıdır. Havuz yüksekliği 1-1.5 m, kapasiteleri 2-5 ton arasında değişmektedir. Isıtma süresi 3-5 saat kadardır. Buharlı ıslatma daha kısa süreli olmakta, su iç meyveye geçmeyip, sadece dış kırmızı kabuğu ıslatmaktadır. Bu durumda Antep fıstığı kalitesi yüksek olmaktadır. Islanan Antep fıstıkları dış kabuklarından ayrılması için devliplere verilir. Devlip; bir eksen etrafında dönen ve halk arasında değirmen taşı olarak bilinen yatay ve dikey iki karataştan ibarettir. Devliplerde bir seferde 250 kg. kadar Antep fıstığı konulmaktadır. Islanıp, gevşek yapı arz eden kırmızı kabuk, birisi haraketli iki taş arasında sürtünme yoluyla sıyrılır ve kabuktan ayrılır.Titreşimli eleklerden geçirilerek, kırmızı kabuktan ayrılan meyveler temiz su ile yıkanır ve sıcak hava ile kurutulur. Sıcak hava ile bir iki saat içerisinde %6-7 oransal neme kadar kurutma yapılmaktadır. Daha yüksek nem oranlarında meyveler süratle küflenmekte ve bozulmalar olmaktadır.
ANTEP FISTIĞI YETİŞTİRİCİLİĞİNDE HASAT
Erken hasat yapıldığında,meyve içleri yeşil renkli olur. İç ve dış pazarlarda yüksek değer buluyorsa da, meyve kurutulduğunda, içler büzüşmekte, şekil ve görünüş bozuklukları oluşmakta, ayrıca da iç meyve randıamını düşmektedir. Geç hasat yapıldığında kırmızı kabuk büzüşmekte ve kurumaktadır. Öte yandan iç meyve renginde açılmalar, kalitesinde bozulmaların yanı sıra hayvan ve haşere zararları artmaktadır.(Karaca,1988) Antepfıstığında meyveler bileşik salkımlar üzerinde bulunmaktadır.
Antepfıstığı salkımlarında bulunan meyveler aynı zamanda olgunlaşmazlar.Olgunlaşma önce salkımın uç kısmında bulunan meyvelerde başlar.Genellikle ilk önce olgunlaşan meyveler hasat zamanından önce ağaç altına dökülürler. Ağaç altında gölgede kuruyan bu meyveler daha gösterişli ve lezzetli olurlar. Bunlar ayrıca toplanır ve hiçbir işlem yapılmadan çerezlik olarak satılır. Öte yandan ağaç altı meyve dökümleri aynı zamanda hasat döneminin saptanmasına yardımcı olmaktadır. Ağaçlar meyvelerinin %1-3'ü yere döküldüğünde hasada başlanabilir. Antep fıstığı hasadı cumbaların (fıstık salkımı) elle koparılması ile yapılır. Cumbaların salkım eğiminin ters yönünde ve salkım sapının dalla birleştiği yerden koparılmasına özen gösterilmelidir. Salkımı daldan koparmadan meyveleri tek tek seçerek hasat yapmak doğru değildir. Hasat bu şekilde yapılırsa ağaç üzerinde ağaç üzerinde salkım sapları ve boş meyveler kalmaktadır. Ağaçta kalan bu artıklar zararlılar için uygun bir barınak teşkil edeceğinden mutlaka koparılmalıdır. Ağaç dallarını sallayarak veya sopalarla dallara vurarak hasat yapmak doğru değildir. Bu şekilde yapılan hasatta ağaç dalları zedelenip kırılabilir. Neticede gelecek yılın mahsul gözleri zarar görebilir. Olgunlaşmış meyveye "ben dane" denilir. Bunlar salkımlardan kolaylıkla ayrılırlar. Dökülmeyenler elle seçilip ayıklanır. Salkım ve diğer artıklar bahçede bırakılmayıp bir yerde toplanarak yakılmalıdır. Toplanan meyveler sandık ve çuval içerisinde sergi yerine taşınır. Plastik çuvallar meyvelerin kızışmalarına neden olacağından kullanılmamalıdır. Yaş meyveler çuvallarda uzun süre bekletilirse kısa sürede küflenme oluşmaktadır. Meyvelerin yaşken kırmızı kabuğundan ayrılıp kavlak olarak kurutulmasıyla, kabuk rengi daha beyaz çıtlama aralığı geniş olmaktadır. Böylece kalite artmaktadır. ABD'de ürünün tamamı mekanik olarak hasat edilmektedir. Meyveler dallardan titreşimle ayrılmaktadır.
Mekanik hasat çok büyük kolaylıklar sağlamaktadır. Yaklaşık 2 dakikada üç ağacın ürünü toplanmaktadır. Ülkemizde Antep fıstığı hasadı elle yapılmaktadır. Hasat dönemi başlamadan önce ağaç altları temizlenir, toprak bastırılır. Bu şekilde yere düşen meyvelerin zarar görmeleri önlenir. Hasat esnasında önce, yere düşen meyveler toplanır. Sonra ağaç altına şallar serilir. Üç ayak merdivenler yardımı ile hasat yapılır. Hasat edilen meyvelerin ayıklanıp, kurutulduğu yerlere sergi yeri denilmektedir. Meyvelerin ağaçtan koparılıp, muhafaza için ambara girinceye kadar yapılan, taneleme, ayıklama ve kurutma işlemlerine sergi yeri işleri denilir. Sergi yerleri genellikle Antep fıstığı bahçelerinin içerisinde olur. Çoğunlukla sıkıştırılmış toprak sergi yerleri kullanılmaktadır. Sergi yerlerinin daha sağlıklı olması bakımından beton sergi yerleri tercih edilmelidir.Ayrıca sergi yerleri bol güneş alacak şekilde hafif meyilli olmalıdır. Sandık ve çuvallar içerisinde sergi yerlerine getirilen meyveler ikinci kez ayıklanırlar. Burada Antep fıstıkları ben, boz ve boş (fış) diye üç kısma ayrılırlar. Ben Antep fıstığın meyve içi tam dolu çıtlama oranı yüksek ve albenisi fazladır. Boz Antep fıstığı açık renkli, meyve içi genellikle az gelişmiştir. İç meyve rengi yeşildir. Yeşil içlilik aranılan bir özelliktir. Bu nedenle boz Antep fıstıkları iç meyve işleyen işletmeler tarafından satılmaktadır. Boş meyvelerin dolu danelerden ayrılmaları gerekir. Maalesef ülkemizde elle veya suyla boş ayrımı yapılmaktadır. Suya atılan meyvelerin boş olanları hafif oldukları için su yüzeyinde dolu olanlarda dip kısımlarda toplanır.Bu işlem süratle yapılarak meyvenin su ile temasının mümkün olduğu kadar kısa sürede olması sağlanmalıdır. Fakat en ideal şekli mekanik olarak ayırmaktır.Sergi yerlerinde meyveler serilerek kurutulur.Kurutma işlemi çok önemli ve ürün kalitesine doğrudan etkilidir. Serim kalınlığı 3-5 cm'yi geçmemelidir. Serim kalınlığı kurumanın sıhhatli olmasına ve kuruma süresine etkilidir. Küflenme ve bozulmaların olmaması için sergi sık sık karıştırılmalıdır. Özellikle toprak sergi yerlerinde; Antep fıstığının en önemli hastalıklardan biri olan Escheria colli basili, meyve kabuğunda oluşan çıtlaklara kolaylıkla yerleşmektedir. Taze meyveler kuruyunca genelikle %45-50 oranında su kaybına uğramaktadır. Kırmızı kabuklu Antep fıstığı kurutulduktan sonra en fazla %6-7 oranında nem içermektedir. Kurutulma meyveler eleme ve boyama işlemi yapıldıktan sonra 50-70 kg' lık jüt çuvallara doldurularak muhafaza edilmelidir.
ANTEP FISTIĞI YETİŞTİRİÇİLİĞİ
Pistacia cinsinin hemen bütün türlerine sert kabuklu fıstık denirse de bu isim doğru olarak sadece pistacia vera L. türüne verilir. Pistacia cinsi içerisindeki 10 veya daha fazla sayıdaki türlerden sadece Pistacia vera L. (antepfıstığı) ticari alanda değere sahip olup, kuruyemiş olarak alınıp satılan ve meyveleri yenen bir ürün olarak kabul edilir.
ANTEP FISTIĞI
Pistacia cinsinin hemen bütün türlerine sert kabuklu fıstık denirse de bu isim doğru olarak sadece "pistacia vera L. türüne verilir. Pistacia cinsi içerisindeki 10 veya daha fazla sayıdaki türlerden sadece Pistacia vera L. (antepfıstığı) ticari alanda değere sahip olup, kuruyemiş olarak alınıp satılan ve meyveleri yenen bir ürün olarak kabul edilir. Antep fıstığının bütün türlerinin meyveleri kemik gibi çok sert kabukludur. Antep fıstığının dünya üzerinde iki vatanı vardır. Bunlardan biri Anadolu, Kafkasya, İran ve Türkmenistan'ın yüksek kısımlarını içine alan yakın doğu gen merkezi, diğeri de Orta Asya gen merkezidir. Antep fıstığının kültür formlarının gen merkezi ise Anadolu, İran, Suriye, Afganistan ve Filistin olduğu bildirilmektedir.
Yurdumuz Antep fıstığı üretimi 1961 yılında 11 ilde gerçekleştirilirken, şu anda 55 ilde üretim yapılmaktadır. (Kuru,1986) 1951 yılında 5.527 milyon adet civarında bulunan ağaç varlığımız, 1985 yılı kayıtlarına göre 31 milyonu aşmıştır. Ağaç varlığındaki bu artışa paralel olarak meyve üretimi de büyük artış göstermiş, 1950 yılında 3.305 ton olan kavlak fıstık üretimimiz, 1985 yılında 35.000 tona ulaşmıştır. (DİE,1985) Güneydoğu Anadolu bölgesi Antep fıstığı üretimi bakımından Türkiye Antep fıstığı üretiminin %94.2 sini (32.986 ton) karşılar. Bölge üretiminin, %80.3'ü (26.498 ton) ve Türkiye üretimini %75.7 si yanlız Şanlıurfa ve Gaziantep illerimizden sağlanmaktadır. (DİE,1985)Antep fıstığı,memleketimizin önemli ihraç ürünlerinden biri olup, her yıl gerek yabanilerin (melengiç gibi) aşılanmalarıyla ve gerekse çöğürlerle tahsisine çalışılan plantasyonlarla gelecekte daha da geniş sahalar üzerinde ziraatı yapılıp çiftçimizin kalkınmasında olduğu gibi, döviz temininde de önemli rol oynayacaktır. Memleketimizde Antep fıstığı kültürünün gelişmesini zorunlu kılan çeşitli sebepler vardır. Anadolu, Antep fıstığının en önemli gen merkezlerinden birine dahildir. Hakkari ve Artvin'den Çanakkale'ye kadar aşılanmak suretiyle kültüre alınmaya elverişli anaçlar kesif şeritler halinde birbirlerini takip ederler. Bu anaçların bulundukları sahalarda ekseriya başka hiçbir bitkinin yetişmesine, yetişse dahi buralarda ekonomik olarak kültüre imkan yoktur. Antep fıstığı yabanilerinin bulunduğu meyilli, kayalık, kireçli ve kıraç sahalarda başka kültür bitkileri yetişemediği içindir ki, bu topraklar üzerinde yaşayan köylümüzün geçim sıkıntısı içerisinde olduğu bir hakikattır. Mevcut yabani agaçların aşılanmaları suretiyle köylümüzün geçim standardının yükseleceği, başka hiçbir şekilde değerlendirilmeyen bu kayalık arazilerin kıymet kazanacağı ve beklenilenin üstünde dövizin memleketimizde sağlanacağı muhakkaktır. Memleketimizin Antep fıstığının gen merkezi içinde bulunuşu, yabani ağaç miktarı yönünden zengin bir potansiyele sahip oluşu, iklim ve toprak istekleri bakımından diğer meyve türlerine nazaran fazla seçici olmayışı bu ürünün yetiştirilmesini mümkün kılmaktadır.
Antep fıstığı meyvesi fındık, badem ve yer fıstığı gibi yağlı meyvelerle mukayese edildiğinde; protein bakımından %22.6, karbonhidrat bakımından %15.6 ve kalori değeri bakımından 3250 ile birinci, %54.5 yağ oranı bakımından fındıktan sonra ikinci sırayı almaktadır. Bu kadar yüksek besin değeri ve çerez olarak her yerde aranılan bir meyve, ayrıca dünya kültürünün yayıldığı yerlerin sınırlı oluşu nedeniyle Antep fıstığı, iç ve dış pazarlarda hep alıcı bulabilir duruma gelmiştir. (Bilgen 1968)
İKLİM İSTEĞİ
Antepfıstığının yetişme alanlarını belirleyen önemli faktörlerden birisi sıcaklıktır. Yaz aylarında meyvenin gelişmesi ve olgunlaşması için oldukça fazla ve uzun süre yüksek sıcaklık, kış aylarında ise belli bir süre düşük sıcaklığa ihtiyaç gösterir. Ancak kış soğuklarının -15 °C ve daha fazla düşme ihtimalinin olduğu alanlarda meyve gözlerinde zararlanma olabilir.
Ülkemizde antepfıstıkları Mart sonu-Nisan ayının başlarında uyanmakta, genellikle Nisan ayının ilk yarısında çiçek açmaktadır. Bu dönemdeki düşük sıcaklıklar çiçeklere ve genç yapraklara büyük zarar verebilmektedir. Yeni bahçe tesis edilirken, özellikle soğuk hava akımının olduğu yerlerde bahçe kurulmamalıdır.
Çiçeklenme periyodunda uzun süre devam eden serin ve yağışlı hava, erkek ağaçların çiçek tozlarının yayılmasını olumsuz etkilemektedir.
TOPRAK İSTEĞİ
Antepfıstığı kuvvetli kök yapısı nedeniyle başka hiçbir bitkinin yetişemeyeceği sahalarda yaşayabilmekte, hatta ürün de verebilmektedir. Antepfıstığının bu özelliği, bazı yanlış düşüncelere yol açmaktadır. Halk arasında "antepfıstığı, mutlaka kötü karakterli topraklara dikilir" gibi yanlış bir anlayış vardır. Halbuki bütün meyve türlerinde olduğu gibi antepfıstığı da nispeten derin, süzek, tınlı ve kısmen kireçli toprakları sevmektedir. Dikilen fidanın çabuk gelişmesi, erken meyveye yatması, bol ve düzenli ürün verebilmesi için, toprak şartlarının istenilen nitelikte olması ve bakım işlerinin iyi yapılması gerekir.
ANTEPFISTIĞI BAHÇE TESİSİ
Araziye kaç metre dikim aralığı verilecekse enine ve boyuna olarak çizilir. Çizgilerin birbirlerini kestikleri yerler, çukurların açılacakları noktalardır. Antepfıstığı çöğür anacı ile kurulan tesislerde sıra arası ve sıra üzeri mesafeleri 8-10 m olmalıdır. Sulanabilen alanlarda dikim aralıkları 6-8 m olabilir.
Arazide bitki yerleri işaretlendikten sonra, 40-50 cm genişliğinde 60-80 cm derinliğinde çukurlar açılır. Traktörün kuyruk miline bağlanan burgu ile açılan çukurların dip kısımları ve kenarları çok sertleştiğinden, fidan köklerinin gelişebilmesi için bu kısımların mutlaka yumuşatılması gerekir.
Çöğürlerin yaralı kısımları kesilir, hafif bir kök budaması yapılır. Çukurların dibine 1-2 kürek yanmış ahır gübresi ve 100-150 gram 15-15-15 (üç onbeş) gübresiyle karıştırılmış üst toprak atılır. Ahır gübresinin kesinlikle yanmış olması gerekir. Çöğürün derin dikilmesinin sakıncası yoktur. Dikimden hemen sonra bir can suyu verilmeli ve bunlar yaz aylarında en az iki kez sulanmalıdır. Ayrıca dikilen çöğürlerin üzerine evcik yapılarak tutma oranı artırılabilir (Şekil 2).
Antepfıstığında dikim, sonbahar veya ilkbaharda yapılabilir. Ancak kışları çok sert geçmeyen yerlerde sonbahar dikimi tercih edilmelidir. Çünkü sonbahar dikiminde bitkilerin arazide tutma şansı artmaktadır.
Aşılı fidanla dikim yapılacaksa, dikimde aşı yerinin toprak yüzeyinde kalması gerekmektedir. Aşı yeri toprak altında kalan fidanlar kurumaktadır. Dikimle birlikte düzgün gövde ve taç oluşumu için bitkilerin dibine herek dikilmelidir. Dikim yapılırken 8 veya 11 dişi ağaca 1 erkek ağaç gelecek şekilde ayarlama yapılmalıdır.
Çöğürlerin dikimini müteakip yağmurların kesilmesinden sonra, ilkbaharda ve sonbaharda kontur sürümleri yapılarak, çöğürlerin etrafı çapalanır. Yaz ayları çok sıcak geçen bölgelerde mutlaka evcik yapılmalıdır. Aksi halde, Temmuz ve Ağustos ayı sıcaklıkları çöğürleri kurutmaktadır. Sonbaharda yaprak dökümünden önce kuruyan dallar ayıklanır, gövde ve dip kısımlardan çıkan istenmeyen taze sürgünler tırnak bırakılmadan kesilir.
Birinci yılda yapılan bakım işleri, ikinci yıl tekrar yapılır. Tutmayan çöğürlerin yerlerine ilkbaharda yenileri dikilir. Tutan çöğürlerin evcikleri ikinci yılın sonbaharında kaldırılır. Yeniden dikilen çöğürlerin ise tekrar evcikleri yapılır.
Birinci ve ikinci yılda uygulanan bakım işlemleri, üçüncü yıl aynen tekrarlanır. Çöğürler baş parmak kalınlığını aldığı zaman aşı yapılmalıdır. Bu süre çöğürlerin dikiminden 3-4 yıl sonra olmaktadır.
DÖLLENME BİYOLOJİSİ
Antepfıstığının erkek ve dişi çiçekleri ayrı ayrı ağaçlar üzerinde bulunur. Antepfıstığında meyvenin yenilen kısmı tohumu olduğundan, meyve eldesi için tozlanma ve döllenme zorunludur. Döllenmeyen çiçekler dökülür veya bunlardan içi boş (fıs) meyveler meydana gelir, dolayısıyla verim doğrudan etkilenir. Döllenme yetersizliğinin birçok nedeni olmakla birlikte, en önemli neden, çiçek tozu yetersizliğidir. Neticede antepfıstığı bahçelerimizde çiçek ve küçük meyve dökümleri sık sık görülmekte ve üreticilerimiz zarara uğramaktadır. Normal bir antepfıstığı çiçek salkımında ortalama olarak 120 adet çiçek bulunur (Şekil 3).
Bunun 20 tanesi meyve bağlarsa, bu orta derecede bir verime karşı gelir. Şayet salkımda 40 tane meyve olmuşsa, bu da oldukça yüksek mahsul demektir. Halbuki salkım seyrelmesi gösteren meyve salkımlarında, 1-6 meyve kalmaktadır. Tüm bunların en önemli nedeni, üreticilerimizin bahçelerine erkek ağaç dikmemeleridir. Antepfıstığı bahçelerinde genel olarak, 8-11 dişi ağaca 1 erkek ağaç hesaplanmalıdır. Erkek ağaçlar ürün vermediğinden, üreticilerimiz bunlara bahçelerinde yer vermemekte veya çok az yer vermektedirler. Üreticilerimiz bahçelerindeki erkek ağaçlara kayıp değil kazanç gözüyle baktıkları taktirde yukarıda anlatılan çiçek ve meyve dökümleri olmayacaktır. Aksi taktirde bu dökümler, her ürün yılında kaçınılmazdır.
Antepfıstığı Araştırma Enstitüsü'nde yapılan çalışmalarla, standart çeşitlerimiz için uygun erkek tipler belirlenmiştir. Bu çalışma sonucunda;
- Uzun ve Halebi çeşitleri için Uygur erkeği,
- Siirt ve Kırmızı çeşitleri için Atlı erkeği,
- Ohadi çeşidi için de Kaşka erkeği tozlayıcı olarak uygun görülmüştür.
Bahçeye yeterince erkek aşılanmamışsa veya erkekler toz vermeye başlamamışsa, içli meyve elde etmek için mutlaka yapay tozlama yapılmalıdır.
Yapay tozlama, çiçeklenme başlangıcında toplanan erkek çiçek salkımlarının dişi ağaçlara asılması şeklinde uygulanabilir. Ya da toplanan erkek çiçek salkımları, havada gerilmiş bir ince elek teli üzerine konularak bunların çiçek tozlarını saçması sağlanır. Salkımlardan çıkan çiçek tozlarının kolayca toplanması için, elek telinin altına parlak kağıt serilir ve bunun üzerine dökülen çiçek tozları alınır. 100 gram un içerisine 1-2 gram çiçek tozu karıştırılır. Hazırlanan çiçek tozu-un karışımı pamuklu tülbent torba içerisine konularak orta büyüklükteki bir ağaca verilir veya karışım sırt atomizörleri veya traktöre bağlanan atomizörlerle geniş alanlara uygulanır. Yapay tozlama için, dişi çiçeklerin çiçek tozunu kabul edici olgunlukta (reseptif) olmaları gerekir.
ANTEPFISTIĞI ANAÇLARININ AŞIYA HAZIRLANMASI VE AŞILAMA
Antepfıstığı, ülkemizde üç şekilde çoğaltılmaktadır. Birincisi, doğada kendiliğinden yetişen ve kültür çeşitlerine anaç olabilecek antepfıstığı, buttum, melengiç ve atlantik sakızı türlerinin yerinde aşılanması, ikincisi bu türlerin tohumlarının ekilmesiyle elde edilen çöğürlerin üretim bahçelerine dikilerek aşılanması, üçüncüsü ise aşılı tüplü fidanların doğrudan bahçeye dikilmesi suretiyle bahçe tesisidir.
Antepfıstığı anaçlarının bazı türleri (buttum, atlantik sakızı, mutica sakızı, kültür çeşitlerinin tohumlarından çıkan anaçlar) doğada tek gövdeli olarak, bazı türleri de (melengiç, filistin sakızı) çok gövdeli (ocak şeklinde) olarak bulunurlar. Çok gövdeli ve tek gövdeli anaçların aşıya hazırlıkları farklı olmaktadır.
Ocak Halindeki Anaçların Aşıya Hazırlanması
- Genellikle bir ocakta yirmi gövdecik bulunabilir. Budama mevsiminden önce ocak çevresindeki topraklar çapa ile temizlenerek, gövdeciklerin çıkış yerleri ortaya çıkarılır.
- Bu gövdeciklerden, düzgün, pürüzsüz ve 2-4 cm çapında olabilenlerden 3-5 tanesi bırakılarak, diğerleri testere ile ana gövdeyle birleştikleri yerden çıkarılırlar.
- Melengiç ağaçlarında aşılar çok yükseğe yapılmaz. Genel olarak aşı yeri topraktan 30-40 cm yukarıdadır. Budama döneminde, aşı yapılacak düzgün bir yer belirlenerek, buraya kadar olan yan dallar, gövdecikle kesiştiği yerden makas veya testere ile kesilir.
- Aşı yapılacak yerin üzerindeki dalların hepsini budama mevsiminde kesmek hatalıdır. Gövdecikte su hareketinin olması ve böylece anacın daha iyi kabuk vermesi için her gövdecikte birkaç tane dal kalmalıdır. Aşı yapıldıktan sonra bu küçük dallardan sadece bir tanesi (soluk dalı) bırakılıp, diğerleri kesilecektir.
Tek Gövdeli Anaçların Aşıya Hazırlanması
- Ağacın taç genişliği ve gövde kalınlığı dikkate alınarak budama 1-3 yıl içerisinde tamamlanmalıdır.
- Gövdeden çıkan ana dallar budanmayıp, ağacın büyüklüğüne göre ikinci veya üçüncü derecedeki dallar budanmalıdır.
- Kesilen her dalın ucunda mutlaka bir soluk dalı bırakılmalıdır. Aksi halde, o dal kuruyabilmektedir.
- Ağacın büyüklüğüne göre 1 veya 3 tane dal hafif azaltılarak, dalların ucundaki soluk dalına ek olarak, ağacın soluk dalı olarak bırakılmalıdır.
- Budanan ağaçların dallarından ilkbaharda, fazla miktarda taze sürgünler çıkar. Bu sürgünlerden, dalın kalınlığına göre 2-4 tanesi, çepeçevre dalı saracak şekilde bırakılarak, diğerleri Mayıs ayında temizlenmelidir. Böylece bu sürgünlerin gelişimi artar ve daha kısa sürede aşıya gelirler. Eğer bu sürgünlerin hepsi de dalın ucunda bırakılıp, diğer kısmında hiç bırakılmazsa, dalın o yönünde kuruluk olacaktır. Ayıklama yapılınca sürgünlerin bazıları o yıl aşıya gelebilmektedir. Ama ertesi yıl hemen hemen tümü aşıya hazır hale gelir. Aşılamada ağacın taç genişliğine göre aşı sayısı değişir. Aşı sayısını azaltmayıp, aşı yapılmak üzere bırakılan her sürgüne bir aşı yapılmalıdır.
Aşılama
Antepfıstığı aşılarında kalem aşısı kullanmayıp, göz aşıları kullanılmaktadır. Aşı ile ilgili yapılan çalışmalarda; Mart ayında tomurcukların kabarmaya başlamasından yapraklanmaya kadar olan devrede yongalı göz aşısının, Haziran ayında ise sürgün (T) göz aşısının iyi netice verdiği bulunmuştur.
Aşı Kalemi Alınırken Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar
- Aşı kalemi pişkinleşmiş olmalı ve üzerinde meyve gözü bulunmamalıdır.
- Ağacın yan dallarının ucunda bulunan sürgünler, aşı kalemi olarak alınmaz. Bu dallarda bulunan sürgünler, ağacın gelişimini ve gelecek yıllarda ürün verecek olan yeni dalların oluşumunu sağlayacaklardır. Bu nedenle, aşı kalemi gövdeye yakın olan yıllık sürgünlerden kesilmelidir.
- Uyur gözlerin uyanmasıyla, doğrudan gövdeden çıkan sürgünler obur dallardır. Bunların gözleri olgunlaştığında aşı kalemi olarak kullanılmazlar.
- Aşı kalemi alınacak damızlık ağaçlar verimli, hastalık ve zararlılara karşı dayanıklı, standartlara ve bölge ekolojisine uygun olmalıdır.
- Sürgün göz aşısı için kullanılacak aşı kalemleri günün serin saatlerinde kesilmeli ve hemen yaprak sapının 1-1.5 cm'si kalem üzerinde kalacak şekilde yaprak ayaları kesilmelidir.
- Uzak mesafelere gönderilen aşı kalemlerinin iki ucu ılık parafine batırılıp, ambalajlanmalıdır.
T Aşısının Yapılışı
İlk olarak, anacın kabuğu bıçakla T şeklinde çizilir. T nin anaç kalınlığına göre 1-1,5 cm kadar olan üst çizgisi, daha sonra 2-2,5 cm olan orta çizgisi çizilir. Bu çizimlerde bıçak, odun dokusuna dokundurulmamalıdır. Aksi halde reçine çıkar ve gözle gövde arasında bir tabaka oluşturarak kaynaşmayı engeller. T çizildikten sonra, aşı gözü kalemden çıkarılır (Altı sivri, üstü düz olacak şekilde). Çıkarılan aşı gözü üzerinde büyüme konisi (öz) bulunmalıdır. Aksi halde, yapılan aşı tutmayacaktır. Çıkarılan göz, aşı bıçağı yardımı ile daha önce çizilen T’ ye, yaprak sapından tutularak yerleştirilir. Aşı gözünün üst tarafı ile T’ nin üst tarafı arasında boşluk kalmamalıdır. Aşı yapıldıktan sonra, hafif ıslatılmış rafya, plastik aşı bandı veya pamuk ipliği ile bağlanmalıdır. Bağlama işine üstten başlanır, sarma yapılarak alttaki çizginin sonuna kadar inilir. Sonunda ilmek yapılarak hava almayacak şekilde bağlama yapılır. Aşı yapılıp bağlandıktan sonra üzerinden 30-40 cm’lik tırnak bırakılarak üst taraf kesilir. Tırnağın ucunda, özellikle güney tarafında soluk dalı bırakılır.
Aşıların tutup tutmadığı, 10-15 gün sonra belli olabilir. Eğer göz irileşmiş, kabarmış, kabuk rengi parlak ve dokunulduğunda yaprak sapı düşüyor ise, aşı tutmuş demektir. Göz buruşmuş, kahverengileşmiş, yaprak sapı kurumuş ve dokunulduğunda kopmuyor ise aşı tutmamıştır. Yapılan aşının tutmadığı durumlarda, ağaçta kabuk kalkıyor ise hemen aşı yapılan yerin altına tekrar aşı yapılabilir.
Aşı Sonrası Bakım
Aşı sonrası bakımı mutlaka yapılmalıdır. Aşıdan 20-25 gün sonra aşı bağı gevşetilmeli, aşı sürgünleri 20-25 cm. olunca aşı bağları sökülerek, aşı sürgünü anaca yatık sekiz (∞)biçiminde bağlanmalı, aşı yerinin altından çıkan sürgünlerin tamamı ve aşı yerinin üstünden çıkanların ise bir kısmı temizlenmeli, aşı sürgünü kalınlığının anaç kalınlığına yaklaştığı sonbaharda, tırnaklar mutlaka kesilmelidir.
Cevap: Antepfıstığı yetiştiriciliği
TOPRAK İŞLEME
Antepfıstığı yetiştiriciliğinin yapıldığı alanlarda, sulama imkanı olmadığı gibi, gerek yağışın azlığı ve gerekse kuraklıktan dolayı toprak işleme büyük önem kazanmaktadır. Bu durumda ya sulama yapmak ya da yağışla düşen suyu toprakta muhafaza etmek gerekir. Bu amaçla da toprak işleme yapılmalıdır.
Antepfıstığında toprak işleme şu şekilde yapılmaktadır:
Kış aylarına girerken 3 veya 5 soklu pullukla derin olarak yapılan kontur (çapraz) sürüm, yağmur sularının toprağın alt katmanlarına inmesini sağladığından, yapılması gereken önemli bir sürümdür. Bu sürümün kontur olarak yapılması ve son sürümün eğime dik olması, suyun toprakta tutulmasını arttırdığı gibi, yüzey akışını ve erozyonla toprak kaybını da azaltmaktadır.
İlkbaharda 5 soklu pulluk, kültivatör veya kazayağıyla yüzeysel olarak yapılan kontur sürüm, yabancı ot kontrolünü sağlar. İlkbahar sürümü genellikle 2 kez yapılır. Bunların birincisi Nisan ayında yapılır. Bu sürüm, kış yağmurlarından sonra bol miktarda çıkan yabancı otların temizlenmesini sağlamaya yöneliktir. İlkbaharda yapılan ikinci sürüm ise yine kültivatör veya kazayağıyla, yağmurların kesilmesinden hemen sonra (Mayıs ayı) ve toprak tavında iken yapılır. Bu sürümle birlikte bahçeye tapan çekilmelidir.
Killi toprak yapısına sahip bahçelerde toprak neminin azalmasıyla birlikte, özellikle Temmuz ayında yüzeyden başlayarak aşağıya doğru toprakta yarılmalar meydana gelmektedir. Bu yarıklardan toprak neminin kaybolmaması için, Temmuz ayında kültüvatör veya kazayağıyla birlikte tapan çekilerek, yapılacak olan son bir sürümle toprak işleme tamamlanmış olur.
Sürüm yapılamayan yerler (ağaçların gövde çevresi) ilkbaharda bellenmeli veya çapalanmalıdır.
GÜBRELEME
Antepfıstığı meyvesini, yoğunlaştırılmış enerji hapı olarak tanımlamak mümkündür. Bu kaynağın oluşumu için, bitkinin yeterince beslenmesi gerekmektedir. Bilindiği gibi antepfıstığında düzensiz meyve verme (periyodisite) ve buna bağlı olarak ürün azlığı, yetiştiricilikte karşılaşılan önemli sorunların başında gelmektedir. Bitkinin yeterli ve dengeli beslenememesi sonucunda, bitki gelişiminin tam olmaması, verim düşüklüğü ve kalite bozukluğu gibi sorunlarla karşılaşılmaktadır.
Antepfıstığında görülen periyodisitenin (düzensiz verim), bitkinin beslenmesi ile ilgili olduğunu belirten birçok araştırma mevcuttur. Besin elementlerince fakir, kıraç ve susuz arazilerde yetişen antepfıstığının mutlaka gübrelenmesi gerekir.
Yapılacak toprak ve yaprak analiz sonuçlarına göre en uygun gübre dozları ortaya çıkarılmalıdır. Ancak yapılan araştırmalarda 35-40 yaşlarındaki bir antepfıstığı ağacına saf olarak verilen 800 gram azot, 600 gram fosfor, 400 gram potasyum ve 50-60 kg ahır gübresi, verimi % 40 civarında arttırmaktadır.
Şubat ayında ağaç gövdesinin yaklaşık 1 m çapındaki kısmının dışında kalan taç izdüşüm alanına 2-5 kg arasında olmak üzere, amonyum sülfat gübresi serpilerek, hemen toprağa karıştırılmalıdır. Yağışın az olduğu bölgelerde Ocak ayında da verilebilir.
Ocak ayında, mümkün olduğu kadar derine verilmek üzere, ya ağacın taç iz düşümüne açılacak 20-30 cm derinliğinde ve 25-30 cm genişliğindeki banta, ya da bahçelerde ağacın taç izdüşümü kenarına traktöre bağlı pullukla açılacak hatlara, fosforlu ve potasyumlu gübre ve bunların üzerine de ahır gübresi uygulanıp, üzeri toprakla kapatılmalıdır. Tam verimdeki ağaçlara fosforlu gübre olarak, ağaç başına 2 kg triple süper fosfat uygulanabilir. Açılan bant, triple süper fosfat gübresi üzerine 60 kg yanmış ahır gübresi verilerek kapatılmalıdır. Bölge toprağı potasyum yönünden genellikle yeterli olmasına karşın, eksikliğin olduğu yerler de vardır. Yapılacak toprak ve yaprak analizlerine göre eksikliğin görüldüğü bahçelerde, fosfor uygulamasıyla birlikte ağaç başına 0.5-1.5 kg potasyum sülfat verilmelidir.
Bunların yansıra ticari olarak piyasada bulunan 15-15-15 kompoze gübresi de azot, fosfor ve potasyum kaynağı olarak kullanılabilmektedir.
Çiftçilerimiz genellikle gübre kullanmaktan kaçınmaktadırlar. Ancak, zamanında ve tekniğine uygun olarak yapılacak gübreleme, antepfıstığının gelişiminde büyük oranda katkı sağlamakta, verimi arttırıp periyodisite yi azaltmaktadır.
Uygulamada görülen hataların başında fosforlu gübrelerin derine verilmediği, çiftlik gübresinin toprak yüzeyine serpilip, öylece bırakıldığı, azotlu gübrelerin de toprağa karıştırılmadığı görülmüştür. Bu şekilde yanlış uygulama sonrasında "Ben ağaçlarımı gübreledim, ama netice alamadım" denilmektedir. Uygulamalar zamanında ve tam olarak yapılırsa önemli faydalar sağlanacaktır.
BUDAMA
Budama, ağaca şekil vermek, verilen şeklin devamını sağlamak ağaçta fizyolojik dengeyi oluşturarak düzenli bir verim almak ve yaşlanmış ağaçları gençleştirerek bunlardan bir süre daha verim almak amacıyla yapılmaktadır. Tüm meyve ağaçlarında olduğu gibi, antepfıstığı ağaçlarında da budama üç aşamada yapılmalıdır.
Genç Ağaçlarda Şekil Budaması
Antepfıstığı ağaçları reçineli olduklarından, aşırı dal kesiminden hoşlanmazlar. Bu nedenle ileri dönemlerde kalın dal kesimine meydan vermemek için budamanın fidan devresinde başlatılması gerekmektedir.
Bahçe tesisi aşılı tüplü fidan ile yapılmış ise, dikimden 2-3 yıl sonra, çöğür dikilerek yapılan tesislerde ise aşılamadan 2-3 yıl sonra şekil budaması yapılmalıdır.
Fidan fazla boylanmışsa, birinci yılın sonbaharında 80-90 cm'den tepesi kesilir. Ertesi yıl sürgünler oluşur. Bunlarda şekil budaması 2. yılda yapılabilir. Fidan fazla boylanmamış ise, bu işlemler birer yıl sonraya bırakılır. Bir yıl önce tepesi kesilen fidan, ertesi yıl fazla sayıda sürgün vermektedir.
Bu sürgünlerden gövde üzerinde 15-20 cm aralıklarla, mümkün olduğunca eşit dağılanlardan üç tanesi, bir de dik gelişen doruk dal bırakılarak diğerleri kesilir. Ağaç üzerinde bırakılan dalların düzenli gelişmesi sağlanır. Seçilen her ana dal, bir ağaç gibi düşünülerek, aynı sistem bunlara da uygulanır.
Gelişmiş Ağaçlarda Ürün Budaması
Gelişmiş antepfıstığı ağaçlarında budama, genel olarak verimli yılın sonunda, yaşlanmış, zayıf gelişen 3-4 yaşlı dal çıkarma ve kuru dal seyreltme şeklinde yapılmaktadır. Bu şekilde yapılan budama ağaçta genç dal gelişimini teşvik etmektedir. Antepfıstıklarında ürün 1 yaşlı dallardan alındığından, ağaç sürgün oluşturmaya teşvik edilmelidir. Bunun için mutlaka her yıl düzenli budama yapılmalıdır.
Yapılan düzenli budamalar neticesinde hem ağacın ekonomik ömrü uzamakta, hem verim kısmen artmakta (% 12 kadar), hem de kalite iyileşmektedir.
Antepfıstığı bahçelerinde görülen önemli budama hatalarından biri, sürümde kolaylık sağlaması açısından toprağa yakın dalların sürekli olarak çıkarılmasıdır. Bu şekilde kesilen ağaçlarda taç yüksekliği çok fazla olmakta, ağaç dibini gölgeleyememekte ve toprak neminin kaybolmasını engelleyememektedir. Halbuki yere yakın, taç oluşturularak ve doruk dalı korunarak budanan ağaçlar, hem dibini gölgelemekte, hem aşırı sıcakların gövde ana dalları yakması veya dolu zararından dolayı zararlanma engellenmektedir.
Gençleştirme Budaması
Yaşlı ve zayıf gelişen ağaçlarda kuvvetli gelişen sürgün az olacağından, yeni sürgün oluşumunu teşvik etmek amacıyla yaşlı dal kesimi yapılmaktadır. Bu işlem 2-3 yılda tamamlanmalıdır. Sürgün gelişimi sağlandıktan sonra ağacın taç yapısını bozmadan, yeterli havalanma ve ışıktan yararlanma için, sık gelişen sürgünler seyreltilmelidir. Yeni oluşan sürgünlerin merkezden uzaklaşmaması ve yan gözlerden çıkan sürgünlerin yeterli düzeyde kuvvetli olması için sürgün uçları kesilmelidir.
Gençleştirme amacıyla yapılan budamada ağaçta, ana dallarda ve kesim yapılan her dalda mutlaka soluk dalı bırakılmalıdır. Kesim yapılan her yere aşı macunu sürülmelidir.
SULAMA
Yağışla birlikte verim çağındaki antepfıstığının yıllık su ihtiyacı 750-800 mm. arasındadır. Hazirandan başlayıp Ağustos ayı sonuna kadar, o yılki yağışa ek olarak 20 gün ara ile sulama yapılması ve her sulamada 110-150 cm derinliğe kadar toprağın ıslatılması, antepfıstığında gelişmeyi arttırıp periyodisitenin kısmen önlenmesine etkili olmaktadır.
Üreticilerin çoğu, sulama yapıldığı taktirde ağaçlarının kuruyacağını sanmaktadırlar. Antepfıstığı Araştırma Enstitüsü deneme bahçelerinde 25 yıldan bu yana sulama yapılmasına karşın, sulama kaynaklı ağaç kurumalarına rastlanmamıştır. Fakat sulama suyunun gövde ile temas etmesi durumunda, kök boğazı çürüklüğü zararından dolayı ağaçlarda kurumalar meydana gelebilmektedir. Suyun ağacın gövdesine değmeyecek şekilde, taç izdüşümünün dışına verilmesi durumunda herhangi bir zararlanma görülmemektedir.
HASAT VE DEPOLAMA
Hasat
Ülkemizde antepfıstığı hasadı elle yapılmaktadır. Hasat dönemi başlamadan önce ağaç altları temizlenir. Toprak bastırılır. Bu şekilde yere düşen meyvelerin zarar görmeleri önlenir.