Sera Planlamasında Etkili Çevre Koşulları
Seraların temel görevi bitkilerin gelişmesi için en uygun çevre koşullarını sağlamaktır. Bitkilerin bu isteklerinin karşılanması ekonomik koşullarda altında olmalıdır. Bunun için serada verimin daha yüksek, ürün niteliğinin daha iyi ve aynı zamanda ürünün gelişme ve olgunlaşma süresinin daha kısa olması gerekir. Serada bu koşulların yaratılması için, sera planlayıcısının bitkilerin isteklerini bilmesi gerekir. Sera planlamasında ışık, sıcaklık, nem ve havalandırma gibi birinci derecede etkili çevre etmenleri yanında bunlara ek olarak yetiştirme ortamını belirleyen havanın içerdiği CÛ2 miktarı, toprak suyu, drenaj, toprak bitki besin maddeleri, hastalık etmenleri de sayılabilir.
Çevre koşullarının uygun olmadığı yerlerde bitki gelişmesi durduğu gibi, olanaksız da olabilir. Ayrıca ışık, sıcaklık, nem ve havalandırma birbirini de etkiler. Bunun için serada çevre koşullarındaki etmenleri ayrı ayrı incelemek gerekir. ,
1. Işık
Işık, yeşil bitkilerin klorofilleri yardımıyla su ve havanın Co2 ini birleştirerek özümleme yapabilmeleri için gerekli temel etmendir. Bitkilerin gelişmesinde ışığın renkleri, yoğunluğu (intensitesi) günlük ışıklanma süresi (fotoperiyod) ve gelişme süresi boyunca gelen toplam ışıklanma süresi önemlidir: Güneş ışıklarının gelmesine göre, seracılığın ekonomik olup olmamasında karar verilirken en önemli etmen olarak ortaya çıkar.
Seraların ışıklandırılmasında kullanılan doğal ışık kaynağı güneşin dalga boylarına göre, ışık renkleri şöyledir.
1. Mor ötesi (ultraviyole) ışınlarının dalga boyları I=290-360 nm (Nanometre=nm 1x10-9 m veya milimikron MM).
2. Morötesi ışıkların (kısa dalgalı ışıklar) büyük kısmı atmosferdeki ozon tabakası tarafından tutulur. Bu ışıklar bitkilerde renk oluşumunu ve büyümeyi engeller, cüceliğe neden olur. Seralarda örtü malzemesi olarak kullanılan camların morötesi ışıkları geçirme özelliği, morötesi (ultraviyole) katkı maddesi kullanılmamış plastik örtü malzemesine göre daha azdır.
3. Görülebilir (orta dalga boylu) ışıkların dalga boyları l=360-760 nm. Gözle görülen ışıkların renkleri ve dalga boyları farklı olup, aşağıdaki şekildedir.
mor ışıklar l = 360-424 nm
mavi ışıklar l = 424-492 nm
yeşil ışıklar l = 492-535 nm
sarı ışıklar l = 535-586 nm
turuncu ışıklar l = 586-647 nm
kırmızı ışıklar l = 647-769 nm
Dalga boyları farklı olan bu ışıkların bitki üzerinde etkisi de farklı olmaktadır. Bitkilerin özümlemeleri dalga boyu 430-660 nm arasındaki ışıklarda daha hızlı olmaktadır.
Örneğin mavi ışık bitkilerin fazla boylanarak gelişmesini sağlar. Kırmızı ışığın bulunmaması tohumların çimlenmesini ve gelişmesini engeller ve çiçeklenmesini geciktirir. Yeşil ışık ise bitki büyümesini olumsuz olarak etkiler. Güneşten gelen kırmızı ve mavi ışıkların geliş yoğunluğu, güneşten gelen ışıkların açısına bağlı olarak değişir.
Kızılötesi (ısı ışıkları) ışıklarının dalga boyu l = 760-3000 nm güneşten gelen ışıkların yaklaşık % 47'sini oluşturur.
Güneş ışıklarıyla gelen enerji mevsimler ve günün saatine bağlı olarak büyük farklılıklar gösterir. Bundan başka hava koşulları, hava kirliliği ve bulunan yere göre de farklılıklar gösterir. Güneşlenme miktarları Antalya-Tekirdağ illerimizle, Hannover'deki durumu Şekil 3.7'de görülmektedir.
Sera içindeki ışığın seranın her tarafına eşit olarak dağılımı ile sera içindeki bitkilerin dengeli bir şekilde büyüme ve gelişmeleri sağlanmış olur. Bu nedenle seraların ve sera içindeki bitki sıralarının yönlendirilmesi önemlidir. Bitki sıralarının kuzey-güney doğrultusunda düzenlenmesi ile dengeli bir şekilde ışıktan yararlanması için seranın doğu-batı yönünde yerleştirilmesi gerekir.
Kış ve yaz günlerinde sera içine giren güneş ışıklarına seranın yönlendirilmesi yanında, seranın bireysel veya blok olması da etkiler.
Bireysel olarak yapılan seraların içine giren ışık miktarı, yazın pek farklı olmamakla birlikte, kışın kuzey güney doğrultusunda seralar doğu batı doğrultusundakine göre ortalama % 20-25 oranında daha az ışık alır. Gelişme süresi kışa kayan bitkilerin yetiştirildiği bireysel seralarda, yönlendirme doğu batı doğrultusunda ve bitki sıralarında kuzey güney doğrultusunda yapılmasıyla, bitkiler ışıktan eşit şekilde yararlanmış olurlar. Blok seraların ise doğu batı doğrultusunda yönlendirilmesi ile uzun eksene paralel çatı elemanlarının özellikle blok seralarda gölgeleme yaparak sakıncalı durum yarattığı bilinmektedir.
Bireysel seraların doğu batı doğrultusunda düzenlenmesinde, sera aralıklarının birbirini gölgelememesine özen gösterilmelidir. Sera aralıklarının gölgelemeye etkisi çatı kirişi genişliği ve sera yüksekliği ile ters orantılıdır.
Serayı oluşturan kiriş ve kolon gibi yapı elemanlarının daha ince kesit yüzeyli yapılmaları ile, sera içine giren doğal ışık miktarı arttırılmış olur.
Bitkilerin günlük ışıklandırma ve karatma süreleri (fotoperyotları) ayarlayarak, bitkilerde birçok gelişme işlemleri denetim altına alınabilir. Bunun için ışığın yetmediği yerlerde yapay ışıklandırma yoluna gidilebilirse de, yapay ışıklandırmanın ancak fide yetiştirme seralarında olabileceği ileri sürülmektedir. Fide yetiştirme seralarında, küçük bir alanda çok fazla sayıda bitkinin bulunması nedeniyle, az lambadan çok bitki yararlanır.
2. Sıcaklık
Bitkiler normal gelişmelerini tamamlayabilmeleri için en uygun sıcaklık derecesinde belirli bir süre geçirmeleri gerekir. En uygun veya optimum sıcaklığın tanımını yapmak zordur. Çünkü bitkiler için en uygun sıcaklık, havanın nem oranı ve ışıklanma gibi etmenlerle yakından ilgilidir. Işıklanmanın olmaması nedeniyle,sera içinin gece gündüzden 5-8 °C kadar daha düşük sıcaklıkta olması gerekir. Aslında her bitki türü için en uygun sıcaklık derecesinin sınırları farklıdır. Fakat sera içinin soğuk günlerde 15 °C' den düşük, güneşli ve sıcak günlerde 30 °C' den yüksek olmaması istenir. Çeşitli bitki türlerinin sera koşullarında istedikleri en uygun çevre sıcaklığı Çizelge 3.2'de görülmektedir.
Seralarda sıcaklığın, bitki türleri için farklı gelişme dönemlerinde istenilen en yüksek sıcaklığın üstüne ve en düşük sıcaklığın da altına düşmemesi gerekir. Bitki türleri için farklı olan bu değerler, ilgili yetiştiricilik kaynaklarından yararlanılarak elde edilebilir.
Sera toprak sıcaklığının da belirli bir sınırın altına düşmesi bitki gelişmesini durdurur. Sera içi sıcaklığının en yüksek sıcaklığı asmasıyla, bitkilerde özümleme durmaktadır. Ülkemizde sera işletmeciliği genellikle ılımlı Akdeniz ve Ege bölgelerinde olması ve ısıtmanın yapılmaması nedeniyle, sera toprakları havasından ve güneş radyasyonundan aldığı ısı ile ısınır.
Ayrıca ülkemizde yapılan çalışmalarda ve pratik uygulamalarda seralarımızda bitkilerin istediği şekilde ısıtmanın ekonomik olmayacağını, göstermektedir. Bu nedenle, seralarımızda ancak dondan koruyucu ısıtma yapılmaktadır.
Isıtma için, güneş enerjisinden en iyi şekilde yararlanacak sera tipinin geliştirilmesi gerekmektedir.
Şekil 1. Güneş ışınlarının sera içine girişi
Doğal güneş enerjisinden yararlanma ile ısıtmada, güneş ışıkları plastik ve cam sera örtüsünden geçerek seranın içine girer. Gelen güneş ışıklarının bir kısmı sera örtü malzemesine yansıtılır ve bir kısmı da örtü malzemesi tarafından emilir (Şekil.1).
Yine başka bir kısmı da sera iskelet malzemesi tarafından tutulur. Sera içine giren güneş ışıklarının bir kısmı bitki ve toprak tarafından alınarak, toprak ve bitkinin ısınması yanında özümlemede kullanılır. Sera iç yüzeyine çarpan ışıkların bir kısmı tekrar dışarı çıkar ve bir kısmı da sera içine yansıyarak dağılır. Sera içindeki ısı, çeşitli yollardan sera dışına sızarak kayba uğrar. Bunda sera iç ve dış hava sıcaklığının eşit olmaması etkilidir. Isının bir kısmı örtü malzemesinden dışarı iletilir. Ayrıca havalandırma ve seranın çeşitli yerlerinde bulunan yarık ve boşluklardan, kapılardan ve serada olan buharlaşmadan da ısı kaybı olur. Rüzgar da sera ısı kaybını hızlandırır.
Soğuk günlerde sera dışındaki toprak sıcaklığının daha düşük olması seranın dış duvarlarına en yakın bitki sıralarının soğuktan zarar görmesine neden olabilir.
Buna sera dışında bulunan ve daha soğuk olan toprak neminin sera içine; diğer bir deyimle ısının sera dışına taşınmasına neden olur. Bu akışa engel olmak için seranın dış drenaj sisteminin yapılması gerekmektedir.
Soğuk mevsimlerde güneş ışıklarından yararlanılarak, sera içinde bitkilere en uygun sıcaklık derecelerinin sağlanması, sera yerinin seçimine, seranın yönlendirilmesine ve sera çatısının iyi bir şekilde düzenlenmesine bağlıdır. Sera içindeki havanın sıcaklığının bitki gelişmesi için uygun olan sınırların üstüne çıkması veya altına düşmesi bitkiler için zararlıdır.
Sera işletmeciliğinde temel amacın, olumsuz dış çevre koşullarının etkin olduğu dönemlerde, pazara ürün göndererek en yüksek kazancı sağlamaktır. Bu nedenle seraların sıcak mevsimlerde ise soğutulması gerekir.
3. Nem
Sera toprağının, bitkilerin gereksinimlerine göre sulanması gerekir. Bitkilerin özümleme yapabilmeleri ancak topraktan aldıkları su ile olur.
Sulama nedeniyle nemli olan toprağın nem basıncı, sera havasının nem basıncından daha yüksek olduğundan, toprak suyu buharlaşarak sera havasına yayılır. Böylece sera havasının nem oranının yükselmesi bir noktaya kadar bitki gelişmesinde olumlu etkide bulunur.
Bitkilerin topraktan aldığı suyun bir kısmı özümlemede (fotosentezde) ve bir kısmı da terlemede (transpirasyonda) kullanılır. Terlemede kullanılan su buharlaşarak sera havasına karışarak, sera içinde nemin yükselmesine neden olur. Bitki özümlemesi için sera içindeki CO2'in kullanılarak sera havasında CO2 derişiminin azalması ve sera içindeki ısı birikimini engellemek için havalandırma yapılır. Havalandırma ile sera içindeki havanın nem oranı düşer. Bu nem çeşitli önlemlerle tekrar normal düzeyine yükseltilmelidir.
Seradaki havanın nem oranının en uygun sınırları, yetiştirilen bitki türüne, seranın sıcaklığına, ışıklandırma yoğunluğuna ve özümleme hızına bağlı olarak değişir. Oransal nemin çok düşük olması bitki büyümesi ve gelişmesini geriletmesi yanında, çok yüksek nem oranı da sera örtüsünün iç yüzeyinde yoğunlaşır. Yoğunlaşan nemin bitkiler üzerine damlaması bitkilerin hastalanmasına da neden olur.
Ayrıca yüksek hava nemi, bitkiler için zararlı mikroorganizmaların gelişmesi için uygun ortam oluşturur ve mantarı hastalıkların çıkmasına neden olur.
Oransal nemin bir sayısal değerle gösterilmesi zordur. Çünkü bitkilerin oransal nem gereksinimi bitki türüne göre değişmesi yanında, diğer çevre koşulları ve bitkinin farklı gelişme çağlarında da aynı değildir.
4. Hava ve Karbondioksit
Bitkilerin bulunduğu yerde, oksijen bitkilerin solunumu için karbondioksitle bitkilerin özümleme yapmaları için gereklidir. Bu nedenle bitkiler geceleri oksijen alıp karbondioksit verir, gündüzleri özümleme ile karbondioksit alıp oksijen verir. Seranın havalandırılması durumunda sera içinde gece CO2 artar ve gündüz azalır.
Normal olarak havanın atmosferinde % 0,03-0,04 oranında CO2 bitkilerin özümlemesi için yeterlidir. Bitkilerin iyi bir şekilde gelişmeleri için gerekli olan CO2 miktarı, bitki türüne, bitkinin gelişme durumuna, yaprakların toplam alanına, çevre sıcaklık derecesine ve hava hareketine bağlı olarak değişir. Özümlemenin hızı CO2 derişimi ile doğru orantılı olarak değişir. Sera havasının CO2 derişimi yapay yollarla yani CO2 gübrelemesi ile yükseltilirse, özümlemenin hızını arttırmaktadır.
CO2 gübrelemesi en kolay olarak sera içinde organik gübre kullanılmakla olur. Organik gübrenin sera toprağında parçalanması ile ortaya çıkan CO2 sera havasının CO2 oranını yükseltir. Bundan başka CO2 arttırılması pahalı bir yöntemdir. Sera içinde bütan, propan gazı, parafın veya yağ yakılması ile serada CO2 oranı arttırılırsa da, bunların yakılması sonucunda ortaya çıkan kükürt ve diğer zararlı gazlar ve yüksek sıcaklık bitkilere zarar verebilir. CO2 gübrelemesinin başarısı, sera içi sıcaklık derecesi ve seranın ışıklanma yoğunluğuna bağlıdır.
Sera içinde gece bitkilerin solunumu ile serada sabahları CO2 derişimi yükselmiş olur. Fakat sabahları güneş ışıkları ile bitkilerde başlayan özümleme sonucunda, sera içinde CO2 derişimi normal havadakinin altına düşer. CO2 derişiminin azalması özümlemenin de yavaşlamasına neden olur. Bunun için ya serada havalandırma ile serada CO2 derişimi yükseltilmeli, yada CO2 gübrelemesi yapılmalıdır. CO2 özümlemesinde ışık ve sıcaklık etkili olduğu için bulutlu günlerde CO2 gübrelemesinden istenilen sonuçlar elde edilemez.
5. Ekonomik ve Diğer Etmenler
Bütün çalışma şekillerinde olduğu gibi, tarımsal çalışmalarda da kar getirmeyen veya fazla karlı olmayan dallara yatırım yapılmaz. Bu nedenle seranın yerinin seçiminde, karlı olması en büyük etmen olarak ortaya çıkar. Seracılığın karlı olmasındaki etmenleri şöyle sıralayabiliriz.
Enerji: Seranın kurulacağı yerde, sürekli ve ucuz olarak kullanılabilecek bir enerji kaynağı olmalıdır. Bu enerji kaynağı seranın ısıtılmasında kullanılabileceği gibi, serada çalıştırılacak araç ve gereçler için de gereklidir.
Ulaşım: Sebzelerin bileşimlerinde suyun çok olması nedeniyle, hasattan sonra bir süre bekletilen sebzeler bünyelerindeki suyun bir kısmını kaybederler. Su kaybı sebzelerin görünüşünü bozması ve fiyatını düşürmesi yanında, sebzenin ağırlığının kaybolmasına neden olur. Bunun için serada üretilen sebzelerin en kısa zamanda tüketim merkezlerine ulaşması için, seraların, büyük tüketim merkezlerine ve ulaşım yollarına yakın olması gerekir.
Serada kullanılacak malzemelerin seraya taşınabilmesi için de seranın yola yakın olması gerekir.
Seranın tozlu yolları çok yakın olmasının en büyük sakıncası, seranın üstünün tozlanması ve sera içine girecek ışık miktarının azalmasıdır.
Pazar: Serada yetiştirilen sebzelerin, maliyeti dışarı da yetiştirilene göre daha fazladır. Bunun için serada üretilecek sebzelerin yüksek fiyatla ve çabuk satılması için büyük tüketim merkezlerine yakın olması gerekir. Bazen seracılık yapmaya daha az uygun olan fakat, büyük yerleşim merkezlerine yakın olan yerlerde sera kurulup işletmesi, taşımacılığı da göz önüne alarak ekonomik olabilir.
işçi: Ülkemizde sera yapımı, bazı firmalarca seri olarak üretilen malzemelerle yapılsa bile, bu üretim yetersiz kalmaktadır. Ayrıca üreticilerin sermayelerinin sınırlı olması da, serayı veya örtüyü kendi olanakları ile yapma zorunluluğunu ortaya çıkarmaktadır.
Serayı yapacak kimsenin hiç olmazsa bu işten anlayan bir kimsenin sorumluluğunda yapılmalıdır. Böylece bitkilerin yetiştirilmesi için uygun çevre koşulları sağlayabilecek bir seranın yapımı sağlanmalıdır.
Su: Serada yetiştirilecek sebzelerin su gereksinimlerini karşılamak, sıcak günlerde serayı nemlendirmek veya soğutmak için sera kurulan yerde su bulunması gerekir. Ayrıca hasat edilmiş ve kirli olan sebzenin pazara gönderilmeden önce yıkanması, seradan kullanılan tarımsal savaş ilaçlarının sulandırılması ve kirlenen sera örtüsünün yıkanması için de suya gereksinim vardır. Eğer sera kurulacak yerde su bulunmuyorsa, bölgedeki yağışlardan yararlanılarak toplanan su serada kullanılabilir.
Gübre: Sera toprağının fiziksel özelliklerinin düzeltilmesi yanında, toprağa bitki besin elementlerini veren çiftlik gübresinin serada çok fazla kullanılması gerekir. Çiftlik gübresinin sağlanacağı yerler daha önceden belirlenmelidir. Ayrıca yastıkların hazırlanmasında da çiftlik gübresine gereksinim vardır.
Kredi: Seracılık fazla yatırım isteyen bir uğraşı dalı olduğu için, ilerde işletmenin gelişmesini sağlayacak kredi olanakları da araştırılmalıdır.
Rüzgâr: Sera kurulacak yerlerde ortalama rüzgar hızının ve yönünün bilinmesi gerekir. Rüzgar hızına göre, seraya gelen yükün bilinmesi ve rüzgarla kaybolacak ısının hesaba katılması gerekir.
Yağış: Yağışın etkisi farklı olmaktadır. Dolular sera camının kırılmasına neden olabilir. Kar yağışı da sera üzerinde ağırlık yaparak hesaplamalar da göz önüne alınmalıdır.
Toprak: Serada verimin yüksek olabilmesi için sulama ve gübrelemenin yapılması gerekir. Sulama uygun olmayan koşullarda sera toprağın tuzlulaşmasına neden olur. Bunun için sera toprağının kumlu tınlı, humuslu, bitki besin maddesi yüksek, su tutma kapasitesi yüksek ve drenaj olanaklarının iyi olması gerekir.
Sera kurulacak yerin eğiminin fazla olmaması gerekir. Plastik sera malzemelerinin ağırlığının az olması nedeniyle cam seralara göre daha çok eğimli arazilerde kurulabilirler.
Sera kurulacak toprağın taban suyu düzeyi en az toprak yüzeyinden 1 m aşağıda olmalıdır.
Taban suyu düzeyinin yükselmesi, toprağın soğumasına, havasız kalarak köklerin solunum yapamamasına, çürümesine ve hastalanmasına neden olur.
Endüstri Bölgeleri: Endüstri bölgelerinde fabrika bacalarından çıkan duman ve tozlar nedeniyle hava kirliliği fazladır. Bu da bitkilerin gelişmesini yavaşlatması yanında, sera örtü malzemesini tozlandırarak, sera içine giren ışığın azalmasına neden olur. Sera örtüsünün yıkanması da işgücü ve su tüketimini gerektirir.
Kaynak: http://www.msxlabs.org/forum/ziraat/81840-sera-ve-seracilik-hakkinda.html#ixzz3dEdvcTIw
Seraların temel görevi bitkilerin gelişmesi için en uygun çevre koşullarını sağlamaktır. Bitkilerin bu isteklerinin karşılanması ekonomik koşullarda altında olmalıdır. Bunun için serada verimin daha yüksek, ürün niteliğinin daha iyi ve aynı zamanda ürünün gelişme ve olgunlaşma süresinin daha kısa olması gerekir. Serada bu koşulların yaratılması için, sera planlayıcısının bitkilerin isteklerini bilmesi gerekir. Sera planlamasında ışık, sıcaklık, nem ve havalandırma gibi birinci derecede etkili çevre etmenleri yanında bunlara ek olarak yetiştirme ortamını belirleyen havanın içerdiği CÛ2 miktarı, toprak suyu, drenaj, toprak bitki besin maddeleri, hastalık etmenleri de sayılabilir.
Çevre koşullarının uygun olmadığı yerlerde bitki gelişmesi durduğu gibi, olanaksız da olabilir. Ayrıca ışık, sıcaklık, nem ve havalandırma birbirini de etkiler. Bunun için serada çevre koşullarındaki etmenleri ayrı ayrı incelemek gerekir. ,
1. Işık
Işık, yeşil bitkilerin klorofilleri yardımıyla su ve havanın Co2 ini birleştirerek özümleme yapabilmeleri için gerekli temel etmendir. Bitkilerin gelişmesinde ışığın renkleri, yoğunluğu (intensitesi) günlük ışıklanma süresi (fotoperiyod) ve gelişme süresi boyunca gelen toplam ışıklanma süresi önemlidir: Güneş ışıklarının gelmesine göre, seracılığın ekonomik olup olmamasında karar verilirken en önemli etmen olarak ortaya çıkar.
Seraların ışıklandırılmasında kullanılan doğal ışık kaynağı güneşin dalga boylarına göre, ışık renkleri şöyledir.
1. Mor ötesi (ultraviyole) ışınlarının dalga boyları I=290-360 nm (Nanometre=nm 1x10-9 m veya milimikron MM).
2. Morötesi ışıkların (kısa dalgalı ışıklar) büyük kısmı atmosferdeki ozon tabakası tarafından tutulur. Bu ışıklar bitkilerde renk oluşumunu ve büyümeyi engeller, cüceliğe neden olur. Seralarda örtü malzemesi olarak kullanılan camların morötesi ışıkları geçirme özelliği, morötesi (ultraviyole) katkı maddesi kullanılmamış plastik örtü malzemesine göre daha azdır.
3. Görülebilir (orta dalga boylu) ışıkların dalga boyları l=360-760 nm. Gözle görülen ışıkların renkleri ve dalga boyları farklı olup, aşağıdaki şekildedir.
mor ışıklar l = 360-424 nm
mavi ışıklar l = 424-492 nm
yeşil ışıklar l = 492-535 nm
sarı ışıklar l = 535-586 nm
turuncu ışıklar l = 586-647 nm
kırmızı ışıklar l = 647-769 nm
Dalga boyları farklı olan bu ışıkların bitki üzerinde etkisi de farklı olmaktadır. Bitkilerin özümlemeleri dalga boyu 430-660 nm arasındaki ışıklarda daha hızlı olmaktadır.
Örneğin mavi ışık bitkilerin fazla boylanarak gelişmesini sağlar. Kırmızı ışığın bulunmaması tohumların çimlenmesini ve gelişmesini engeller ve çiçeklenmesini geciktirir. Yeşil ışık ise bitki büyümesini olumsuz olarak etkiler. Güneşten gelen kırmızı ve mavi ışıkların geliş yoğunluğu, güneşten gelen ışıkların açısına bağlı olarak değişir.
Kızılötesi (ısı ışıkları) ışıklarının dalga boyu l = 760-3000 nm güneşten gelen ışıkların yaklaşık % 47'sini oluşturur.
Güneş ışıklarıyla gelen enerji mevsimler ve günün saatine bağlı olarak büyük farklılıklar gösterir. Bundan başka hava koşulları, hava kirliliği ve bulunan yere göre de farklılıklar gösterir. Güneşlenme miktarları Antalya-Tekirdağ illerimizle, Hannover'deki durumu Şekil 3.7'de görülmektedir.
Sera içindeki ışığın seranın her tarafına eşit olarak dağılımı ile sera içindeki bitkilerin dengeli bir şekilde büyüme ve gelişmeleri sağlanmış olur. Bu nedenle seraların ve sera içindeki bitki sıralarının yönlendirilmesi önemlidir. Bitki sıralarının kuzey-güney doğrultusunda düzenlenmesi ile dengeli bir şekilde ışıktan yararlanması için seranın doğu-batı yönünde yerleştirilmesi gerekir.
Kış ve yaz günlerinde sera içine giren güneş ışıklarına seranın yönlendirilmesi yanında, seranın bireysel veya blok olması da etkiler.
Bireysel olarak yapılan seraların içine giren ışık miktarı, yazın pek farklı olmamakla birlikte, kışın kuzey güney doğrultusunda seralar doğu batı doğrultusundakine göre ortalama % 20-25 oranında daha az ışık alır. Gelişme süresi kışa kayan bitkilerin yetiştirildiği bireysel seralarda, yönlendirme doğu batı doğrultusunda ve bitki sıralarında kuzey güney doğrultusunda yapılmasıyla, bitkiler ışıktan eşit şekilde yararlanmış olurlar. Blok seraların ise doğu batı doğrultusunda yönlendirilmesi ile uzun eksene paralel çatı elemanlarının özellikle blok seralarda gölgeleme yaparak sakıncalı durum yarattığı bilinmektedir.
Bireysel seraların doğu batı doğrultusunda düzenlenmesinde, sera aralıklarının birbirini gölgelememesine özen gösterilmelidir. Sera aralıklarının gölgelemeye etkisi çatı kirişi genişliği ve sera yüksekliği ile ters orantılıdır.
Serayı oluşturan kiriş ve kolon gibi yapı elemanlarının daha ince kesit yüzeyli yapılmaları ile, sera içine giren doğal ışık miktarı arttırılmış olur.
Bitkilerin günlük ışıklandırma ve karatma süreleri (fotoperyotları) ayarlayarak, bitkilerde birçok gelişme işlemleri denetim altına alınabilir. Bunun için ışığın yetmediği yerlerde yapay ışıklandırma yoluna gidilebilirse de, yapay ışıklandırmanın ancak fide yetiştirme seralarında olabileceği ileri sürülmektedir. Fide yetiştirme seralarında, küçük bir alanda çok fazla sayıda bitkinin bulunması nedeniyle, az lambadan çok bitki yararlanır.
2. Sıcaklık
Bitkiler normal gelişmelerini tamamlayabilmeleri için en uygun sıcaklık derecesinde belirli bir süre geçirmeleri gerekir. En uygun veya optimum sıcaklığın tanımını yapmak zordur. Çünkü bitkiler için en uygun sıcaklık, havanın nem oranı ve ışıklanma gibi etmenlerle yakından ilgilidir. Işıklanmanın olmaması nedeniyle,sera içinin gece gündüzden 5-8 °C kadar daha düşük sıcaklıkta olması gerekir. Aslında her bitki türü için en uygun sıcaklık derecesinin sınırları farklıdır. Fakat sera içinin soğuk günlerde 15 °C' den düşük, güneşli ve sıcak günlerde 30 °C' den yüksek olmaması istenir. Çeşitli bitki türlerinin sera koşullarında istedikleri en uygun çevre sıcaklığı Çizelge 3.2'de görülmektedir.
Seralarda sıcaklığın, bitki türleri için farklı gelişme dönemlerinde istenilen en yüksek sıcaklığın üstüne ve en düşük sıcaklığın da altına düşmemesi gerekir. Bitki türleri için farklı olan bu değerler, ilgili yetiştiricilik kaynaklarından yararlanılarak elde edilebilir.
Sera toprak sıcaklığının da belirli bir sınırın altına düşmesi bitki gelişmesini durdurur. Sera içi sıcaklığının en yüksek sıcaklığı asmasıyla, bitkilerde özümleme durmaktadır. Ülkemizde sera işletmeciliği genellikle ılımlı Akdeniz ve Ege bölgelerinde olması ve ısıtmanın yapılmaması nedeniyle, sera toprakları havasından ve güneş radyasyonundan aldığı ısı ile ısınır.
Ayrıca ülkemizde yapılan çalışmalarda ve pratik uygulamalarda seralarımızda bitkilerin istediği şekilde ısıtmanın ekonomik olmayacağını, göstermektedir. Bu nedenle, seralarımızda ancak dondan koruyucu ısıtma yapılmaktadır.
Isıtma için, güneş enerjisinden en iyi şekilde yararlanacak sera tipinin geliştirilmesi gerekmektedir.
Şekil 1. Güneş ışınlarının sera içine girişi
Doğal güneş enerjisinden yararlanma ile ısıtmada, güneş ışıkları plastik ve cam sera örtüsünden geçerek seranın içine girer. Gelen güneş ışıklarının bir kısmı sera örtü malzemesine yansıtılır ve bir kısmı da örtü malzemesi tarafından emilir (Şekil.1).
Yine başka bir kısmı da sera iskelet malzemesi tarafından tutulur. Sera içine giren güneş ışıklarının bir kısmı bitki ve toprak tarafından alınarak, toprak ve bitkinin ısınması yanında özümlemede kullanılır. Sera iç yüzeyine çarpan ışıkların bir kısmı tekrar dışarı çıkar ve bir kısmı da sera içine yansıyarak dağılır. Sera içindeki ısı, çeşitli yollardan sera dışına sızarak kayba uğrar. Bunda sera iç ve dış hava sıcaklığının eşit olmaması etkilidir. Isının bir kısmı örtü malzemesinden dışarı iletilir. Ayrıca havalandırma ve seranın çeşitli yerlerinde bulunan yarık ve boşluklardan, kapılardan ve serada olan buharlaşmadan da ısı kaybı olur. Rüzgar da sera ısı kaybını hızlandırır.
Soğuk günlerde sera dışındaki toprak sıcaklığının daha düşük olması seranın dış duvarlarına en yakın bitki sıralarının soğuktan zarar görmesine neden olabilir.
Buna sera dışında bulunan ve daha soğuk olan toprak neminin sera içine; diğer bir deyimle ısının sera dışına taşınmasına neden olur. Bu akışa engel olmak için seranın dış drenaj sisteminin yapılması gerekmektedir.
Soğuk mevsimlerde güneş ışıklarından yararlanılarak, sera içinde bitkilere en uygun sıcaklık derecelerinin sağlanması, sera yerinin seçimine, seranın yönlendirilmesine ve sera çatısının iyi bir şekilde düzenlenmesine bağlıdır. Sera içindeki havanın sıcaklığının bitki gelişmesi için uygun olan sınırların üstüne çıkması veya altına düşmesi bitkiler için zararlıdır.
Sera işletmeciliğinde temel amacın, olumsuz dış çevre koşullarının etkin olduğu dönemlerde, pazara ürün göndererek en yüksek kazancı sağlamaktır. Bu nedenle seraların sıcak mevsimlerde ise soğutulması gerekir.
3. Nem
Sera toprağının, bitkilerin gereksinimlerine göre sulanması gerekir. Bitkilerin özümleme yapabilmeleri ancak topraktan aldıkları su ile olur.
Sulama nedeniyle nemli olan toprağın nem basıncı, sera havasının nem basıncından daha yüksek olduğundan, toprak suyu buharlaşarak sera havasına yayılır. Böylece sera havasının nem oranının yükselmesi bir noktaya kadar bitki gelişmesinde olumlu etkide bulunur.
Bitkilerin topraktan aldığı suyun bir kısmı özümlemede (fotosentezde) ve bir kısmı da terlemede (transpirasyonda) kullanılır. Terlemede kullanılan su buharlaşarak sera havasına karışarak, sera içinde nemin yükselmesine neden olur. Bitki özümlemesi için sera içindeki CO2'in kullanılarak sera havasında CO2 derişiminin azalması ve sera içindeki ısı birikimini engellemek için havalandırma yapılır. Havalandırma ile sera içindeki havanın nem oranı düşer. Bu nem çeşitli önlemlerle tekrar normal düzeyine yükseltilmelidir.
Seradaki havanın nem oranının en uygun sınırları, yetiştirilen bitki türüne, seranın sıcaklığına, ışıklandırma yoğunluğuna ve özümleme hızına bağlı olarak değişir. Oransal nemin çok düşük olması bitki büyümesi ve gelişmesini geriletmesi yanında, çok yüksek nem oranı da sera örtüsünün iç yüzeyinde yoğunlaşır. Yoğunlaşan nemin bitkiler üzerine damlaması bitkilerin hastalanmasına da neden olur.
Ayrıca yüksek hava nemi, bitkiler için zararlı mikroorganizmaların gelişmesi için uygun ortam oluşturur ve mantarı hastalıkların çıkmasına neden olur.
Oransal nemin bir sayısal değerle gösterilmesi zordur. Çünkü bitkilerin oransal nem gereksinimi bitki türüne göre değişmesi yanında, diğer çevre koşulları ve bitkinin farklı gelişme çağlarında da aynı değildir.
4. Hava ve Karbondioksit
Bitkilerin bulunduğu yerde, oksijen bitkilerin solunumu için karbondioksitle bitkilerin özümleme yapmaları için gereklidir. Bu nedenle bitkiler geceleri oksijen alıp karbondioksit verir, gündüzleri özümleme ile karbondioksit alıp oksijen verir. Seranın havalandırılması durumunda sera içinde gece CO2 artar ve gündüz azalır.
Normal olarak havanın atmosferinde % 0,03-0,04 oranında CO2 bitkilerin özümlemesi için yeterlidir. Bitkilerin iyi bir şekilde gelişmeleri için gerekli olan CO2 miktarı, bitki türüne, bitkinin gelişme durumuna, yaprakların toplam alanına, çevre sıcaklık derecesine ve hava hareketine bağlı olarak değişir. Özümlemenin hızı CO2 derişimi ile doğru orantılı olarak değişir. Sera havasının CO2 derişimi yapay yollarla yani CO2 gübrelemesi ile yükseltilirse, özümlemenin hızını arttırmaktadır.
CO2 gübrelemesi en kolay olarak sera içinde organik gübre kullanılmakla olur. Organik gübrenin sera toprağında parçalanması ile ortaya çıkan CO2 sera havasının CO2 oranını yükseltir. Bundan başka CO2 arttırılması pahalı bir yöntemdir. Sera içinde bütan, propan gazı, parafın veya yağ yakılması ile serada CO2 oranı arttırılırsa da, bunların yakılması sonucunda ortaya çıkan kükürt ve diğer zararlı gazlar ve yüksek sıcaklık bitkilere zarar verebilir. CO2 gübrelemesinin başarısı, sera içi sıcaklık derecesi ve seranın ışıklanma yoğunluğuna bağlıdır.
Sera içinde gece bitkilerin solunumu ile serada sabahları CO2 derişimi yükselmiş olur. Fakat sabahları güneş ışıkları ile bitkilerde başlayan özümleme sonucunda, sera içinde CO2 derişimi normal havadakinin altına düşer. CO2 derişiminin azalması özümlemenin de yavaşlamasına neden olur. Bunun için ya serada havalandırma ile serada CO2 derişimi yükseltilmeli, yada CO2 gübrelemesi yapılmalıdır. CO2 özümlemesinde ışık ve sıcaklık etkili olduğu için bulutlu günlerde CO2 gübrelemesinden istenilen sonuçlar elde edilemez.
5. Ekonomik ve Diğer Etmenler
Bütün çalışma şekillerinde olduğu gibi, tarımsal çalışmalarda da kar getirmeyen veya fazla karlı olmayan dallara yatırım yapılmaz. Bu nedenle seranın yerinin seçiminde, karlı olması en büyük etmen olarak ortaya çıkar. Seracılığın karlı olmasındaki etmenleri şöyle sıralayabiliriz.
Enerji: Seranın kurulacağı yerde, sürekli ve ucuz olarak kullanılabilecek bir enerji kaynağı olmalıdır. Bu enerji kaynağı seranın ısıtılmasında kullanılabileceği gibi, serada çalıştırılacak araç ve gereçler için de gereklidir.
Ulaşım: Sebzelerin bileşimlerinde suyun çok olması nedeniyle, hasattan sonra bir süre bekletilen sebzeler bünyelerindeki suyun bir kısmını kaybederler. Su kaybı sebzelerin görünüşünü bozması ve fiyatını düşürmesi yanında, sebzenin ağırlığının kaybolmasına neden olur. Bunun için serada üretilen sebzelerin en kısa zamanda tüketim merkezlerine ulaşması için, seraların, büyük tüketim merkezlerine ve ulaşım yollarına yakın olması gerekir.
Serada kullanılacak malzemelerin seraya taşınabilmesi için de seranın yola yakın olması gerekir.
Seranın tozlu yolları çok yakın olmasının en büyük sakıncası, seranın üstünün tozlanması ve sera içine girecek ışık miktarının azalmasıdır.
Pazar: Serada yetiştirilen sebzelerin, maliyeti dışarı da yetiştirilene göre daha fazladır. Bunun için serada üretilecek sebzelerin yüksek fiyatla ve çabuk satılması için büyük tüketim merkezlerine yakın olması gerekir. Bazen seracılık yapmaya daha az uygun olan fakat, büyük yerleşim merkezlerine yakın olan yerlerde sera kurulup işletmesi, taşımacılığı da göz önüne alarak ekonomik olabilir.
işçi: Ülkemizde sera yapımı, bazı firmalarca seri olarak üretilen malzemelerle yapılsa bile, bu üretim yetersiz kalmaktadır. Ayrıca üreticilerin sermayelerinin sınırlı olması da, serayı veya örtüyü kendi olanakları ile yapma zorunluluğunu ortaya çıkarmaktadır.
Serayı yapacak kimsenin hiç olmazsa bu işten anlayan bir kimsenin sorumluluğunda yapılmalıdır. Böylece bitkilerin yetiştirilmesi için uygun çevre koşulları sağlayabilecek bir seranın yapımı sağlanmalıdır.
Su: Serada yetiştirilecek sebzelerin su gereksinimlerini karşılamak, sıcak günlerde serayı nemlendirmek veya soğutmak için sera kurulan yerde su bulunması gerekir. Ayrıca hasat edilmiş ve kirli olan sebzenin pazara gönderilmeden önce yıkanması, seradan kullanılan tarımsal savaş ilaçlarının sulandırılması ve kirlenen sera örtüsünün yıkanması için de suya gereksinim vardır. Eğer sera kurulacak yerde su bulunmuyorsa, bölgedeki yağışlardan yararlanılarak toplanan su serada kullanılabilir.
Gübre: Sera toprağının fiziksel özelliklerinin düzeltilmesi yanında, toprağa bitki besin elementlerini veren çiftlik gübresinin serada çok fazla kullanılması gerekir. Çiftlik gübresinin sağlanacağı yerler daha önceden belirlenmelidir. Ayrıca yastıkların hazırlanmasında da çiftlik gübresine gereksinim vardır.
Kredi: Seracılık fazla yatırım isteyen bir uğraşı dalı olduğu için, ilerde işletmenin gelişmesini sağlayacak kredi olanakları da araştırılmalıdır.
Rüzgâr: Sera kurulacak yerlerde ortalama rüzgar hızının ve yönünün bilinmesi gerekir. Rüzgar hızına göre, seraya gelen yükün bilinmesi ve rüzgarla kaybolacak ısının hesaba katılması gerekir.
Yağış: Yağışın etkisi farklı olmaktadır. Dolular sera camının kırılmasına neden olabilir. Kar yağışı da sera üzerinde ağırlık yaparak hesaplamalar da göz önüne alınmalıdır.
Toprak: Serada verimin yüksek olabilmesi için sulama ve gübrelemenin yapılması gerekir. Sulama uygun olmayan koşullarda sera toprağın tuzlulaşmasına neden olur. Bunun için sera toprağının kumlu tınlı, humuslu, bitki besin maddesi yüksek, su tutma kapasitesi yüksek ve drenaj olanaklarının iyi olması gerekir.
Sera kurulacak yerin eğiminin fazla olmaması gerekir. Plastik sera malzemelerinin ağırlığının az olması nedeniyle cam seralara göre daha çok eğimli arazilerde kurulabilirler.
Sera kurulacak toprağın taban suyu düzeyi en az toprak yüzeyinden 1 m aşağıda olmalıdır.
Taban suyu düzeyinin yükselmesi, toprağın soğumasına, havasız kalarak köklerin solunum yapamamasına, çürümesine ve hastalanmasına neden olur.
Endüstri Bölgeleri: Endüstri bölgelerinde fabrika bacalarından çıkan duman ve tozlar nedeniyle hava kirliliği fazladır. Bu da bitkilerin gelişmesini yavaşlatması yanında, sera örtü malzemesini tozlandırarak, sera içine giren ışığın azalmasına neden olur. Sera örtüsünün yıkanması da işgücü ve su tüketimini gerektirir.
Kaynak: http://www.msxlabs.org/forum/ziraat/81840-sera-ve-seracilik-hakkinda.html#ixzz3dEdvcTIw