Ekolojik Tarım: üretimde kimyasal girdi kullanmadan, üretimden tüketime kadar her aşaması kontrollü ve sertifikalı tarımsal üretim biçimidir Ekolojik tarımın amacı; toprak ve su kaynakları ile havayı kirletmeden, çevre, bitki, hayvan ve insan sağlığını korumaktır Tüm bu olumsuz etkilerin ortadan kaldırılması amacıyla kimyasal gübre ve tarımsal savaş ilaçlarının hiç ya da mümkün olduğu kadar az kullanılması, bunların yerini aynı görevi yapan organik gübre ve biyolojik savaş yöntemlerinin alması temeline dayanan Ekolojik Tarım Sistemi geliştirilmiştir FAO ve Avrupa Birliği tarafından konvansiyonel tarıma alternatif olarak da kabul edilen bu üretim şekli değişik ülkelerde farklı isimlerle anılmaktadır Almanca ve Kuzey Avrupa dillerinde “Ekolojik Tarım”, Fransızca, İtalyanca ve İspanyolca’da “Biyolojik Tarım”, İngilizce’de “Organik Tarım” Türkiye’de ise "Ekolojik veya Organik Tarım" eş anlamlı olarak kullanılmaktadır
Uluslararası Ekolojik Tarım Hareketleri Federasyonu (IFAOM): 1972 yılında kurulan IFOAM (International Federation of Organic Agriculture Movements) Uluslar arası Organik tarım Hareketleri Federasyonu'nun organizasyonu altında toplanmışlardırIFOAM'in kuruluşunun temel felsefesi organik tarım hareketinin ihtiyaç duyduğu hizmetlerin uluslar arası tek bir organizasyon altında birleşmesinde yatmakla birlikte, yenilemeyen doğal kaynakların kullanımını minimuma indiren gıda üretim metotlarının kullanılması yoluyla organik tarımı geliştirmektir IFOAM, tüm dünyada ekolojik üretime ilişkin kuralları ilk olarak tanımlayan ve yazıya döken kuruluştur
Sözleşmeli Üretim: Ülkemizde üretilen ekolojik ürünler büyük ölçüde yurt dışı pazarlara gönderildiğinden ekolojik ürün üretim miktarı ve çeşitliliği yurt dışından gelen talepler doğrultusunda şekillenmektedir İhracat organizasyonunun gerekliliğinden dolayı üretimler organizasyon kuruluşları tarafından sözleşmeli olarak çiftçilere yaptırılmaktadır Sözleşmeli tarım üreticilere fiyat ve satış garantisi getirerek avantaj sağlamaktadırYapılan sözleşmede taraflar üretim ile ilgili koşulları, fiyat ve varsa prim miktarını açıklayarak mahkemeye başvurma hakkı saklı olmak koşulu ili kanuni güvence altına alınmaktadır
Sertifikalı Ürün: Ekimden hasada kadar geçen sürede, sertifika vermeye yetkili bağımsız bir kuruluşça, önceden sıkı bir şekilde tespit edilmiş üniform standardlara göre kontrol altında üretimi sağlanmış ürün demektir
Konvansiyonel Tarım Metodu: Organik tarım metodu dışındaki tüm geleneksel metotlardır
Toksite: Kimyasal maddelerin vücutta zarar verebilme potansiyeli diye tanımlanabilir
Toksik Madde: Canlı organizmaya (insan ve sıcak kanlı hayvanlara) ağız, solunum, deri ve enfeksiyon yolu ile girdiğinde normal fizyolojik ve biyokimyasal mekanizmaları bozan veya fazla miktarda canlının ölümüne sebep olan kimyasal maddelerdir
Kalıntı (Rezidü-Bakiye) : Kullanılan ilacın belirli süre sonra kullanıldığı yüzeyde (ortamda) kalan miktarıdır Özellikle insan ve çevre sağlığı bakımından önemli olup, ppm ile ifade edilir
Biyoteknik Mücadele: Ormanlarda bilhassa kabuk böceklerine karşı kullanılan bir metottur Bu mücadelede FEROMON denilen karşı cinsin kokusunu yayan düzeneklerle böceğin erkek veya dişisinin bir yere çekilerek imhası sağlanır ve dolayısıyla böceğin üremesi kontrol altına alınır Feromonlar ülkemizde üretilmediği ve pahalı olduğu için çok bilinçli kullanılması gerekir
Biyolojik İnsektisitler İle Mücadele:Tabiatta böceklerin hastalanmasına ve ölümlerine sebep olan birçok bakteri, mantar, virüs ve mikroorganizma mevcuttur Bu mücadelede bu canlılardan yararlanılır Zararlı böcek dışında diğer canlılara ve bitkilere zararı olmadığı için tercih edilmesi gereken doğayı koruyucu bir metottur
Predatörler: Zararlı böcekleri yiyenler
Parazitoidler: Zararlı böceklerin yumurtasına zarar verenler
Patojenler: Zararlı böcekleri hastalandırarak zarar verenler
Organik Madde: Toprak içinde bulunan bitki ve hayvan kalıntılarıdır
Organik Gübre: Başta ahır gübresi olmak üzere fekaller (insan gübresi), kompostlar (bitki ve hayvan kalıntılarının bir çukurda çürütülmesi), yeşil gübreler (genellikle baklagil bitkilerin yeşil iken toprağa gömülmesi), şehir artıkları (çöp gübresi), guano (yarasa gübresi), güvercin ve tavuk gübresi, kan, deri, boynuz ve tırnak tozları vb gübrelerdir
Hormon: Bitkilerdeki büyüme ve gelişme olaylarını yönlendiren, çok düşük yoğunluklarda dahi etkili olabilen ve bitkilerde sentezlenerek taşınabilen organik maddelerdir 'Büyüme düzenleyici maddeler' olarak da adlandırılmaktadır
Organik Tarım: Organik Tarım (Biyolojik, Ekolojik Tarım): Tarımsal üretimin insana ve çevreye zarar vermeden gerçekleştirildiği, ekolojik sistemde sentetik kimyasallar ve bu kimyasalların hatalı uygulamaları sonucu kaybolan doğal dengeyi yeniden kurmaya yönelik bir tarım yöntemidir Organik tarım bir “alternatif tarım” yöntemi değildir Geleneksel tarımın, günümüz teknoloji ve koşullarında uygulanmasıdır Konvansiyonel tarım ise “sentetik kimyasal tarım” olarak ifade edilmelidir Sürdürülebilir, IPM, alternatif, iyileştirilmiş tarım yöntemleri organik tarım olarak değerlendirilemez Bu tarım yöntemlerinde sentetik kimyasalların kullanımı kontrol altına alınırken organik tarımda sentetik kimyasal girdiler kullanılmamaktadır
Gelişimi: Avrupa’da 1910 ‘larda uygulanmaya başlamış, kontrollü üretim ise 1930’lu yıllarda yaygınlaşmıştır Danimarka, İngiltere ve İsviçre Avrupa’da biyolojik tarımın temellerini atan ülkeler olmuşlardır 1970’li yıllarda ticari anlamda önem arz etmeye başlamıştır 1972 yılında Almanya’da “Uluslararası Ekolojik Tarım Hareketleri Federasyonu’nun (IFOAM)” kurulması ile daha düzenli hale gelmiştir IFOAM (International Federation of Organic Agriculture Movements)’ ın temel fonksiyonu, dünyada organik tarımla ilgili bilgi ağının koordinasyonu olarak tanımlanabilir Avrupa orjinli firmaların talepleri doğrultusunda 1984-85 yıllarında ülkemizde organik tarım başlamıştır 1992 yılında “Ekolojik Tarım Organizasyonu Derneği (ETO)” kurulmuştur Avrupa Birliği, ilk organik ürün yönetmeliğini 24 Haziran 1991 tarihinde yayımlamıştır Bu yönetmelik yanızca bitkisel ürünleri kapsamaktadır Daha sonra hayvansal üretimi de içine alan “Organik tarım Yönetmeliği” 24 Ağustos 2000 tarihinde yayımlanmıştır Ülkemizde “Bitkisel ve Hayvansal Tarım Ürünlerinin Ekolojik Metotlarla Üretilmesine İlişkin Yönetmelik” 18 Aralık 1994 tarihinde ve “Organik Tarımın Esasları ve Uygulamasına İlişkin Yönetmelik” de 11 Temmuz 2002 tarihinde yayımlanarak yürürlüğü girmiştir Bölgelere göre incelendiğinde Ege yüzde39, Akdeniz yüzde 24, İç Anadolu ise yüzde11 üretim oranlarına sahiptir Çiftçi sayısı dağılımda Ege 6123, Karadeniz 2800, İç Anadolu 2017; üretim alanlarında Ege 42500 ha, İç Anadolu 34000 ha ve toplam üretim dağılımında ise Ege 80400 ton, Marmara 79600 ton ve Güney Doğu Anadolu 43500 ton değerleri ile karşımıza çıkmaktadır Dünyada üzerinde 120 ülkede 172 milyon ha alanda organik üretim yapılmaktadırAvustralya 77 milyon ha, Arjantin 28 milyon ha ve İtalya 1 milyon ha alan ile önde gelen ülkelerdir Avrupa’da toplam üretim alanı 38 milyon ha ve organik tarım toplam tarım alanın yüzde28 ine tekabül etmektedir
Neden Organik Tarım: Sağlıklı ve uzun yaşam doğal gıdaların tüketilmesiyle mümkündür Konvansiyonel (Organik tarım metodu dışındaki tüm geleneksel metotlar) tarım sayesinde dünya gıda üretimi bir miktar artmakta ancak toprak-su ve atmosfer oldukça hızlı kirlenmekte ve sonuçta insan yaşamı olumsuz etkilenmektedir Bu şekilde giderse toprak daha ne kadar insanlığa hizmet verebilir? Hiç kuşkusuz bu süre, sanılandan çok daha kısa olacaktır Her geçen gün hızla tükenen dünyamızda doğal kaynakların dengeli kullanımını ve uzun vadede ekonomik gelişimini hedefleyen yeni bir tarımsal anlayış modelinin uygulamaya konulması gerekmektedir Bu gereklilikten ötürü “Organik Tarım” kaçınılmazdır
Gelişmiş ülkelerdeki Pazar fırsatları, gelişmekte olan ülkeleri organik tarıma yöneltmektedir Organik tarım ürünleri, diğer konvansiyonel tarım ürünlerine göre, ortalama 4 katı fiyatla alıcı bulabilmektedir
Dünya Ticaretine Konu Olan Organik Tarım Ürünleri: Yaş meyve-sebzeler, çorbalar, dondurulmuş gıdalar, su ürünleri, şeker ve şekerli ürünler, bebek gıdaları, diyet ürünleri, gıda katkı maddeleri, soslar, kuru ve sert kabuklu meyveler, bakliyat, baharatlar, tıbbi ıtri bitkiler, yağlar, et ürünleri, bal, peynir, un ve unlu mamuller ve bira, şarap, meyve suları, kahve, çay gibi alkollü ve alkolsüz içecekler sayılabilir
Organik Besin: Ürün yetiştirmede kimyasal savaş yerine biyolojik savaş (Kültür bitkilerinde zararlılar ve yabancı otlar aleyhine yaşayan organizmaları kullanmak suretiyle zararlı populasyonu ekonomik zarar eşiği altında tutmak amacıyla yapılan çalışmalardır Predatör: Zararlı böcekleri yiyenler Parazitoid: Zararlı böceklerin yumurtasını yiyenler Patojen: Zararlı böcekleri hastalandıranlar); suni gübre yerine organik gübre (fekaller-insan gübresi, kompost-bitki ve hayvan kalıntılarının çürütülmesi, yeşil gübreler-genelliklebaklagil bitkilerinin yeşilken toprağa gömülmesi, şehir artıkları-çöp gübresi, guano-yarasa gübresi, güvercin ve tavuk gübresi, kan, deri, boynuz ve tırnak tozları vb) kullanılması, hormon (büyüme ve gelişme olaylarını yönlendiren, çok düşük yoğunlukta bile etkili olabilen ve bitkilerde sentezlenerek taşınabilen maddelerdir), sentetik koruyucu ve katkı maddesi içermeyen ürünlerdir
DİĞER
Adaptasyon: Canlının yaşama ve üreme şansını artıran çevreye uyumunu sağlayan ve kalıtsal olan özellikleri
Amfibi: İki yaşayışlı Hem karada hem de suda hareket eden (taşıt), yüzergezer
Arberatum: Botanik bahçesinde ağaç vb bitkilerin dikimine ayrılmış bölüm
Biyogenetik Rezerv: Soyu tükenmekte veya genetik çeşitliliği çok azalmakta olan bir canlı türü veya tür topluluklarını korumaya yönelik, uluslar arası düzeyde bir koruma alanı çeşidi
Biyoloji : Bitki ve hayvanların doğma, gelişme, üreme gibi yaşayış evrelerini inceleyen bilim, dirim bilimi
Biyolojik Çeşitlilik (Biyolojik Zenginlik): Canlıların farklılığını ve değişkenliğini, içinde bulundukları karmaşık ekolojik yapılarla, birbirleriyle ve çevreleriyle karşılıklı etkileşimlerini ifade etmektedir
Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi: 1992 Rio Zirvesi’nde biyolojik çeşitliliğin mevcut ve gelecek nesillerin yararına korunmasını ve sürdürülebilir şekilde kullanılmasını hedef alan sözleşme 21 Kasım 1966 tarih ve 96/8857 sayılı Bakanlar Kurulu kararı onaylanarak, 27 Aralık 1966 tarih ve 22860 sayılı Resmi Gazete de yayınlanmıştır
Biyolojik Mücadele: Zararlıların yok edilmesi için kimyasal maddeler yerine onları yok edecek diğer canlıların kullanılması
Biyosfer: Dünyadaki bütün canlıların yaşadığı 16-20 km kalınlığında tabaka Biyosferin deniz seviyesinden 8-10 km'si atmofere, 8-10 km'si okyanusların dibine doğru uzanır
Transgenik: Biyoteknolojik yöntemlerle kendi türü haricinde bir türden gen aktarılarak belirli özellikleri değiştirilmiş bitki, hayvan ya da mikro-organizmalara denilmektedir
Fenoloji: Çiçek açma, üreme, göç gibi iklime ve çevre koşullarına bağlı, periyodik biyolojik olayların incelenmesi ve kaydı
Ekoloji: Çevre bilimi Organizmaların birbirleriyle ve çevreleriyle olan ilişkileri inceleyen bilim dalı
Ekolojik Tolerans: Bir canlının zarar görmeden dayanabildiği bir çevre faktörünün en düşük ve en yüksek şiddetteki değerleri arasındaki farkın derecesidir
Endemik: Sadece orada yetişen Belli bir yetişme ortamına özgün, başka hiçbir yerde bulunmayan yerel türlerdir
Fauna: Belli bir bölgede yetişen hayvanların tümü
Flora: Bir bölgede yetişen bitkilerin hepsi, bitki örtüsü
Fenotip: Ekolojik koşulların etkisi altında meydana gelen ve sadece dış görünüm bakımından değişmiş bulunan türlerdir
Gen: DNA molekülünün ortalama 1500 nukleotitten oluşmuş canlının kalıtsal özelliklerinden herhangi birini taşıyan parçası Canlıların her türlü özelliklerini belirleyen ve hücre çekirdeğindeki kromozomlarda bulunan kalıtım maddesinin en küçük birimidir Genom: Bir organizmanın sahip olduğu genetik şifrelerin tamamı
Habitat: Bitkinin doğal olarak yetiştiği yer, yurt Bir canlının veya canlılar toplumunun yaşadığı yer
Habitus: Bir bitki yada hayvanın genel görünüşü
Hibrit: Bir veya daha fazla gen bakımından farklı iki birey arasındaki melezin birinci generasyon dölü
Islah: Bir hayvan veya bitki türünden daha iyi verim alabilmek amacıyla yapılan işlem İyileştirme
Irk: Bir canlı türünde aynı karakteri taşıyan canlıların oluşturduğu alt bölüm Aynı türün çeşitli üyelerinden birine diğerine nazaran fenotipik bakımdan daha fazla benzer olan bireyler topluluğudur
Jenerasyon: Kuşak, nesil
Plântasyon: Sanayide kullanılan bazı bitkilerin (kahve, kakao, kauçuk gibi) geniş ölçüde yetiştirildiği işletme
Populasyon: Belirli bir bölgede yaşayan aynı türe ait bireylerin oluşturduğu topluluk Örneğin; Ren Geyiği, alabalık, sarıçam vb
Taksonomi: Canlıların çeşitli özelliklerine göre sınıflandırılmasını ifade eder
Tür: Canlıların bir cinsine ait olan, büyüklük, renk, şekil, vb özellikler bakımından birbirlerine uyan bireylerdir Ortak özellikleri olan bireylerin tamamı, cinslerin ayrıldığı bölüm
Tür Çeşitliliği: Belli bir bölgedeki, alandaki ya da tüm dünyadaki türlerin farklılığını ifade eder Bir bölgedeki türlerin sayısı (yani o bölgenin “tür zenginliği”) bu konuda en sık kullanılan ölçüttür
Vejetasyon: Herhangi bir yörede, ayırt edici yapısal özellikleri nedeniyle ayrıca adlandırılabilecek bitki toplulukları(orman vejetasyonu, bozkır vejetasyonu)
Klon: Tek bir hücre veya bireyden mitotik bölünme sonucu oluşan ve genetik bakımdan benzer hücre veya organizmalar grubu Kökeni tek bir fert olan ve bu fertten tamamen vegetatif yollarla çoğaltılmış, genetik yapı bakımından bir örnek materyal
Mutasyon: Herhangi bir canlının ya da canlı hücresinin kalıtım dokularında yapısal özelliklerinde kendiliğinden, birdenbire ve düzensiz olarak gerçekleşen değişmeler