1. Ekonomik önemi, Anavatanı ve Yayılma Alanları
Bileşik çiçekliler familyası sebzesi olan Enginarın anavatanı Akdeniz havzası ve Kıbrıs adası olarak belirtilmektedir. Günümüzde Batı ve Doğu Akdeniz ülkeleri ile Kuzey Afrika ve Güney Avrupa ülkelerinde hem yabani hemde kültür formlarına bol miktarda rastlanılmaktadır. Enginar eski Yunanlılar ve Romalılar dönemlerinden beri bilinen ve bu dönemlerde kral sofralarının en geçerli yemeği olarak tüketilen bir sebzedir. Ayrıca günümüz tarihi kalıntılarında enginar başının sütun ve sütun başlıklarında bir motif olarak kullanılması enginarın 15. Yüzyıldan beri sebze olarak değerlendirildiğini ve enginara verilen önemi göstermektedir. Avrupa’dan 16. Yüzyılda Fransa, Almanya ve İngiltere’ye yayılan enginar 17. Yüzyılda Amerika’ya girmiştir.
Enginar halk arasında deve diken olarak bilinen ve kırlarda kendiliğinden yetişen dikenli bitkinin seleksiyonu sonucu elde edilmiştir.
Kültürü yapılan enginar sistematikte Asteraceae familyasında yer alır. Enginarın yer aldığı Cynara cinsi içinde üç yabani tür daha bulunur.
Cynara card unculus L.: Akdeniz’in kıyı bölgeleri ve Latin Amerika’da yaygındır.
Cynara syrica Boiss : Orta Akdeniz’de (Suriye, Lübnan, Türkiye, İsrail) yaygındır
Cynara Sibthorpiana Bosis ve Heldr : Yunanistan ve Ege adalarında yaygındır.
Kültürü yapılan enginar Cynara scolymus L. ise Cynara cardunculus L.’in değişime uğramasıyla meydana gelmiştir.
Bu gün Akdeniz ülkeleri dünyanın en çok enginar üreten ülkeleri durumundadur. İspanya, Fransa, İtalya, Yunanistan, Türkiye, İsrail, ABD, Arjantin ve Mısır en çok enginar üreten ülkelerdendir.
Ülkemizde Ege, Marmara ve Akdeniz bölgelerinde yapılan üretimin %55’i Ege, %45’i ise Marmara bölgesinde gerçekleştirilmektedir. Akdeniz bölgesindeki üretim şimdilik önemli boyutlarda değildir. Toplam enginar üretimimiz 24.500 ton civarındadır.
Enginar çok yıllık bir sebzedir. Bulunduğu yerde 8-10 yıl kalabilir. Ve ürün vermeye devam eder. Ancak ekonomik bir üretim için 5-6 yılda bir plantasyonun yenilenmesi gerekir.
Enginarın çiçek tablası ve çiçek tablasında bulunan yaprakları (brakte yaprakları) yenir. Taze dönemlerde ise sap kısmında belirli bir bölümü değerlendirilmektedir.
Enginar ülkemzide genelde taze olarak tüketilir. Ancak enginar günümüzde dünya ülkelerinin pek çoğunda büyük boyutlarda konserve edilerek değerlendirilmektedir. Büyük marketlerde enginar konservesi diğer sebze konserveleri yanında yerini almıştır. Genellikle konserve sanayinde etli ve büyük tablalı çeşitlerin kullanılmasının yanında brakte yaprakları ile tam olarak konserve edilebilen ve pratikte enginar kalbi olarak ifade edilen küçük başlı (1 kg’da 12-14 adet) çeşitlerin konserveleri de önemli boyutlarda kullanım alanı bulmuştur. Yapılan çalışmalarda 100 g taze enginarın %10-12 kuru madde, %88-90 su içerdiği belirtilmiştir. Bu miktar kuru madde içinde yaklaşık 2-3 g protein 0.5-2 g şeker, 0.2-0.3 g yağ bulunmaktadır. Enginar B ve C vitaminlerince zengindir. Yine 100 g taze enginarın 10 mg C vitamini içerdiği belirlenmiştir. Ayrıca kalsiyum, potasyum, demir, magnezyum ve fosfor içeriği de yüksektir.
2. Morfolojik özellikleri
2.1. Kök
2.2. Gövde
2.3. Yaprak
2.4. Baş
2.5. Çiçek
Enginar çok yıllık bir bitkidir. Toprak üstü organları bir yıllık, toprak altında bulunan esas gövdeyi oluşturan kök kısmı ise çok yıllıktır.
Enginar tohumuyla veya bitkilerin kök ve kök boğazlarından oluşan dip sürgünleri ile üretilir. Halk arasında bu sürgünler piç olarak adlandırılmaktadır. Generatif retim şekli olarak bilinen tohum ile üretimde dikkatli olunmaz ise büyük oranda oluşan yabancı döllenme ve açılma nedeniyle çeşit özelliğini kaybederek atavizm yani yabanileşme meydana gelir. Bu nedenle enginar üretiminde vegetatif üretim şekli olan dip sürgünleri ile yapılan üretim şekli kullanılır. Dip sürgünleri ile yapılan üretimde alınan dip sürgünü alındığı bitkinin bütün özelliklerini taşır. Bunun içindir ki enginar üretimi dip sürgünleri (piçler) ile yapılır. Tohumla yapılan üretim ise genelde ıslah çalışmalarında yaygın olarak kullanılır.
2.1. Kök
Enginar kuvvetli bir kök yapısına sahiptir. Çok yıllık bir bitki olması nedeniyle toprak altında yetiştiği yıl süresince kalınlaşan ve odunlaşan siyah renkli bir rizom oluşturur. Bu rizomlar üzerinde eti yan ve saçak kökler oluşur. Yan ve saçak kökler genelde 50 cm toprak derinliğinde yayılmıştır. Hafif toprak koşullarında ise bu köklerin 1.5 m derine inebildiği belirlenmiştir. Rizom üzerinde adventif (uyur) gözler mevcuttur. Bu gözlerden sürgün ve yapraklar oluşur. Yapraklarda oluşan depo maddeleri rizmonda birikir ve çok yıllık olan bitkilerin gelerek yıllardaki yaşamlarını sürdürmelerini sağlar. Rizom toprak altında Mayıs-Ağustos ayları arasında susuz bir ortamda kaldığı sürece yaşamını sürdürür. Sulanması halinde yeniden sürerek gelişir.
2.2. Gövde
Enginar gövdesi 50-200 cm boy alabilir. Gövde yuvarlak ve üzeri boyuna çizgilidir. Gövdede yeşil renk hakim olup, bu renk bazı çeşitlerde antosyan oluşturması nedeniyle mor renge döner. Gövde üzerinde yapraklar almaşık olarak dizilmişlerdir. Bitki yaprak koltuklarından 2-5 adet yan dal oluşturabilir. Ana gövde ve yan dallar bir çiçek tablası ile son bulur. Bir enginar ocağından 10-15 adet ayrı gövde oluşabilir, ancak kalite ve verim yükseltilebilmesi için bunlardan 2-3 adedinin gelişmesine izin verilir.
2.3. Yaprak
Yapraklar çok değişik yapıdadır. Enginar yaprakları 50-80 cm uzunluğa ulaşabilir. Şekilleri uzun ve oval, hafif parçalı veya çok parçalı yapıda olabilir. Yaprak kenarları bazı çeşitlerde parçalı, girintili çıkıntılı (yerli enginar) olabildiği gibi bazı çeşitlerde parçalı, girintili çıkıntılı (yerli enginar) olabildiği gibi bazı çeşitlerde düzgün ve geniş ayalı (sakız enginarı) olabilmektedir. Yaprakların üzeri düz, gri yeşil, alt yüzleri ise beyaz ince tüylerle kaplı ve boz renktedir.
2.4. Baş
Bir enginar ocağında ana sürgün ucunda oluşan Başa “baş enginar” yan sürgünlerde oluşan başlara ise “kol enginar” adı verilir. Çeşitlere göre değişmekle birlikte bir enginar başının çapı 3-15 cm, ağırlığı ise 200-700 g arasında değişmektedir. Baş uzun oval, uzun-oval, omuzlu oval, yuvarlak ve basık şekilli olabilmektedir. Baş büyüklüğü bakımından da çeşitler arasında önemli farklılıklar vardır. Bazı çeşitlerde baş çapı 5 cm iken bazılarında 10-15 cm olabilmektedir. Baş yüksekliği 6-13 cm arasında değişir. Başın brakte yaprakları da uzun-dar veya kısa-geniş olabilmektedir. Bazı çeşitlerde ise brakte yaprağının ucu dikenlidir. Yine bazı çeşitlerde brakte yapraklar sıkı olarak birbiri üzerine dizilmişken bazılarından oldukça gevşek bir yapı gösterir. Brakte yaprakların boyu genellikle eninden büyük ve üçgen şekillidir. Başın dış tarafındaki brakte yaprakları koyu yeşil, iç kısımdakiler ise açık-yeşil renklidir. Buna karşılık bazı çeşitlerde brakte yaprakları menekşe-mor renkli de olabilmektedir.
Tüketim şekline bağlı olarak ülkemizde yetişen enginar çeşitleri farklı özellikler göstermektedir. Her ne kadar dünya ülkeleri arasında çok bilinen bir sebze olmamasına rağmen günümüzde tüketim amacına yönelik çeşitler geliştirilmektedir. Ülkemizde yaygın olarak yetiştirilen çeşitler ve bunların özellikleri özetlenmiştir.
Sakız enginarı: Ege bölgesinin İzmir, Çeşme ve Karaburun tarafında yaygın olarak yetişen çok erkenci bir çeşittir. Akdeniz bölgesinde de üretimi yapılmaktadır. Orta irilikte, sıkı ve hafif uzun baş oluşturur. Taze tüketime uygundur ve brakte yaprakları ile çiçek tablasın yenir. Çiçek tablası çok geniş değildir. Çeşidin tipik özelliği yapraklarının parçalı olmayışı ve kenarlarının düz oluşudur.
Yerli enginar: Ege ve Akdeniz bölgesinde yetişir. Yaprakları parçalıdır ve başlar sakız enginarına göre daha küçük ve basıktır. Bu çeşidin bitkileri verime geç yatar ve daha küçük ve basık baş oluştururlar.
Diğer yandan Sakız çeşidi ile yerli enginarın morfolojik açılardan bazı benzerlikler göstermesi, bu iki çeşidin muhtemelen aynı olduğu tezini kuvvetlendirmektedir. Çünkü sakız çeşidi ile yapılan çok yıllık yetiştiriciliklerde, bitkilerde yıllar içinde artan oranlarda yaprak formasyonları ile dikkat çeken, parçalı yapraklı ve verime geç yatan yerli tip enginar bitkileri oluşumu gözlenmektedir.
Sakız çeşidinde görülen ve tek yönlü olarak gerçekleşen bir değişimin sonucu meydana gelen ve morfolojik özellikleri yanında verim davranışları ile de sakız çeşidinden ayrılan özelliklere sahip farklı tip bitkiler “yerli enginar” olarak adlanır.
Bayrampaşa enginarı: Marmara bölgesinin, İstanbul ve Bursa yöresinde yetişen sofralık ve konservelik bir çeşittir. Oldukça iri ve basık başlı özellik gösteren bu çeşit aynı zamanda iri çiçek tablası taşır. Geççi çeşit olması taze tüketim oranını azaltmaktadır. İri çiçek tablası konserveye uygundur.
Bu çeşitlerin dışında ülkemizdeki bazı seleksiyon çalışmaları sonucunda elde edilen klonlar ile yurt dışı orijinli bazı çeşitler geniş üretim alanları bulmamasına rağmen yeni ıslah çalışmalarında materyal olarak kullanılmaktadır.
2.5. Çiçek
Enginarın sebze olarak değerlendirilen baş kısımları bitkinin çiçeğini oluşturur. Tüketilen kısım bir çiçek tomurcuğudur. Çiçekler erselik yapıdadır ve baş 600-1200 adet çiçek taşır. Çiçekler mor-erguvan renktedir. Çiçeklenme çiçek tablasının dışından başlar ve merkeze doğru ilerler. Bir çiçek 4-5 günde çiçeklenmesini tamamlar. Bu çiçek tomurcuğu üzerinde çok sayıda brakte yaprağı bulunur. Brakte yapraklarının iç kısmında çeşitlere göre değişen irilikte çiçek tablası vardır. Esas tüketilen kısım olan bu tablanın kenarlarında bir veya iki sıra dizilmiş mor-erguvani renkte çiçeğin taç yaprakları bulunur. Ortada ise erkek ve dişi çiçeklerden oluşan çiçek topluluğu mevcuttur. Eğer enginar başı hasat edilmezse bu taç yapraklar gelişerek brakte yaprakları arasından dışarı çıkar ve mor-erguvani renk alırlar. Tablanın ortasında bulunan çiçek topluluğu tüylerle çevrilidir. Bu tüylerin tabla ucunda ise tohumlar oluşur. Döllenmeden 35-40 gün sonra tohumlar olgunlaşır.
3. Tohum ve çimlenme özellikleri
Enginar çiçeğinin tozlanma ve döllenmesi tamamlandıktan sonra hem brakte yapraklar hemde taç yapraklar beyazlaşmaya başlar. Erkek ve dişi organların oluşturduğu tüysü yapı kurur ve tabla üzerinde tohumlar oluşur.
Tohumlar koyu kahverengi, siyah-mor renkli ve kılçıklıdır. Sert yapılı tohumlar 5-7 mm uzunlukta, 4-6 mm kalınlıkta olabilir. Bir gramda 15-25 adet tohum bulunur. Tohumlar çimlenme özelliklerini 4-6 yıl korurlar. Tohumların optimum çimlenme sıcaklıkları 20-30°C’dir. Çimlenme için karanlık koşullar isteyen tohumlar 12-14 günde çimlenmesini tamamlar. Enginar tohumları genellikle ıslah çalışmalarında ve yeni çeşitlerin elde edilmesinden kullanır. Yaygın üretim şekli dip sürgünleri ile yapılan üretimdir.
4. Yetiştirme İstekleri
4.1. İklim isteği
4.2. Toprak isteği
Ege Bölgesinde Eylül-Mayıs ayları arasında 9 ay süreyle gelişen enginar bitkileri, 3 ay süre ile dinlenmeye bırakılır. Bitkiler dinlenmeye bırakılmazsa meydana gelecek başlar küçülür, verim ve kalite düşer.
4.1. İklim isteği
Enginar ılık iklimlerde yetişen kışlık sebzedir. Çok soğuk ve sıcaktan hoşlanmaz. Kış aylarında sıcaklıklar 0°C altına düşerse yaprak ve başlarda önemli zararlanmalar oluşur. 20°C üzeri sıcaklıklarda gelişme yavaşlar, 25°C üzerinde ise gelişme tamamen durur. Sıcak ve kurak koşullarda baş sertleşir ve kalite düşer. Enginar üretilen bölgelerdeki ilk donlar da önemli zararlar yapar. Erkenci özellik gösteren çeşitlerde erkenci ve turfanda ürünün oluşumu engellenir. İlkbahar döneminde oluşan kurak ve sıcak havalar ise özellikle geççi konservelik çeşitlerde başların küçük kalmasına, gevrekliğinin azalmasına, acılaşmasına ve liflenmeye neden olur. Artan sıcaklık ile başlar hemen çiçeklenmeye geçer ve verim düşer.
Ege, Marmara ve Akdeniz bölgelerinde hüküm süren ılık ve nemli iklim şartları enginar üretimi için son derece elverişlidir. Optimum gelişme sıcaklığı 15-18 °C’dir. Bunun yanında iyi bir hava nemi ve sulama koşulları sağlanmalıdır.
4.2. Toprak isteği
Enginar çok yıllık bitki olmadı nedeniyle drin bünyeli, humusca zengin ve iyi drene edilmiş topraklardan hoşlanır. Çok hafif karakterli, kumlu veya çok ağır karakterli toprakları sevmez. Hafif kumlu topraklarda daha erken verim alınması ve erkencilik sağlanması yanında başların küçük kalması ve verimin azalması ve erkencilik sağlanması yanında başların küçük kalması ve verimin azalması en önemli dezavantajdır. Bu tip topraklarda çık iyi sulama yapılmalıdır. Ağır karakterli topraklarda ise çok yıllık olan kökler havasız kalarak çürür. Enginar için toprak pH’sı 6.0-6.5 olmalıdır. Topraktaki organik madde miktarının ise %2 civarında olması yararlı olur. Güneye meyilli yamaç araziler ise erken ısınması nedeniyle erkenci enginar üretiminde başarılı olarak kullanılabilir.
5. Yetiştirme Şekli
5.1. Toprak hazırlığı,ekim, dikim ve bakım işleri
5.2. Bakım işleri
5.3. Çapalama
5.4. Sulama
5.5. Gübreleme
5.6. Ocak temizliği
5.7. Yaz temizliği
5.8. Tarımsal savaşım
5.9. Yabancı ot kontrolü
5.1. Toprak hazırlığı,ekim, dikim ve bakım işleri
Enginar, yetiştirildiği toprağı uzun süre işgal ettiği için plantasyon kurulmadan önce arazinin mutlaka derin işlenmesi çok yararlı olur. Bu derin işlemeden sonra birkaç gün havalanan toprak Disk-Harrow ile inceltilir ve dikim yerleri hazırlanır.
Enginarda çoğalma ağırlıklı olarak vegetatif yolla yapılmaktadır. Ancak ıslah çalışmalarında ve yeni çeşit geliştirmede tohum ile de üretilebilir. Bugün yapılan bazı çalışmalar sonucunda tohum ile yetiştirilen çeşitlerin geliştirildiği ve İsrail ile Fransa’da tohumdan kurulmuş plantasyonlar olduğu belirtilmektedir.
Tohum ile yapılan üretimde genellikle önce fidelerin yetiştirilmesi gerekmektedir. Bunun için tohumlar Mart-Nisan aylarında genelde harç dolu saksı veya tüplere ekilir. Her saksıya 2-3 adet tohum ekilir. Çimlenen tohumlardan gelişen 1 veya 2 bitki saksıda bırakılır ve gerekli bakım işleri yapılır. O yıl içinde gelişen fideler ertesi yıl yine Mart-Nisan aylarında saksıdan çıkarılarak esas yerlerine dikilirler.
Enginarın vegetatif çoğaltımı ise iki şekilde yapılabilir:
Dip sürgünleri ile yapılan üretim
Memelerle yapılan üretim
Bu iki vegetatif üretim şeklinden yaygın olarak kullanılan dip sürgünleri ile yapılan üretim şeklidir.
Dip sürgünleri ile yapılan üretim
Ülkemizde yeni uygulamaya aktarılmaya çalışılan dip sürgünlerinin köklendirilerek tarlaya dikilmesi uygulaması yapılmaktadır. Bu üretim şeklinde genellikle homojen bitki özelliği gösteren, görünüş olarak açılma göstermemiş enginar plantasyonlarındaki bitki ocaklarından yararlanırlar. Mart-Nisan aylarında seçilen ocaklardaki bitkilerin etrafı 10-12 cm derinlikte dikkatlice açılır ve dip sürgünleri keskin bir bıçak veya çapa ile kesilerek alınır. Alınan bu sürgünlerde yapılan hafif bir yaprak temizliğinden sonra dip sürgünlerinin kök boğazı çapının 2.0-2.5 cm olması köklenme oranını arttırmaktadır. Dip sürgünlerinin köklenmesinde sulamanın önemi çok büyüktür. Mümkünse yağmurlama sulama yapılması dip sürgünlerinin gelişimini olumlu yönde etkilemektedir. Haziran ayı başına kadar sulama çapalama ve gerekli ise gübreleme yapılır. Eğer dip sürgünleri Mart ayı içinde dikilmiş ise bitkilerde 5-6 hakiki yaprak ve iyi gelişmiş bir kök yapısı sağlanmış olur. İşte bu aşamadan itibaren köklendirme parselinin suyu kesilir ve bitkiler dinlenme dönemine sokulurlar. Ağustos ayı başına kadar kendi haline bırakılan köklendirme parseline Ağustos ayı başına kadar kendi haline bırakılan köklendirme parseline Ağustos ayı başında uyandırma suyu verilerek 2-3 gün beklenir. Dinlenme dönemi geçiren kökler uyandırma suyunu alınca üzerlerindeki uyur gözleri faal duruma geçirirler ve hızla sürgün verirler. Bu sürgünler toprak üzerinde belirince bel küreği ile dikkatlice sökülür ve hemen esas yerlerine dikilirler.
Dip sürgünlerinin esas yerlerine dikimi genellikle 1.00x60-70 cm mesafelerle yapılır. Dikime hazır hale getirilen tarlada 1 m ara ile karıklar açılır ve bu karıkların boyun noktalarına 60-70 cm ara ile dip sürgünlerinin söküm derinliğine açılan çukurlara dikim yapılır. Dikim sonrası hemen canuyu salma şeklinde verilir.
Dip sürgünleri köklendirilmeden esas bitkiden alındığı şekliyle de esas yerlerine dikim yapılabilir. Ancak bu şekilde yapılan üretimde dip sürgünler ikçklü olmadığı için dikim sonrası kurumalar çok olur ve tarlada yer yer boşluklar oluşur. Bu boşluklar sulama yapılarak doldurulmaya çalışılırsa da hem bitkiler arasında homojen gelişme olmaz, hemde işçilik maliyetleri artar. Bu olumsuzluk nedeniyle köklendirilmiş enginar dip sürgünlerinin esas yerlerine dikilmesi en çok önerilen yöntemdir.
Ağustos ayı ortalarında esas yerine dikilen dip sürgünleri gerekli bakım işleri yapıldığı taktirde hızla gelişir ve o yıl içinde çoğunlukla baş oluşturularak verime geçerler. Özellikle erkenci çeşitlerde yapılan bu tip üretimde erkenci verim büyük oranda artar.
Memelerle yapılan üretim
Enginarın toprak altı gövdesinin üzerinde bulunan ve yeni sürgünleri oluşturacak olan memelerin kullanılması yolu ile yapılan üretim şeklidir. Üzerinde göz taşıyan gövde parçaları üretimde kullanılır. Yaşlı enginar plantasyonlarının toprakaltı gövdelerinden alınan 5-8 cm çaplı ve 10-15 cm uzunlukta, üzerinde bir-iki meme içeren parçalar ya olduğu gibiesas yerlerine dikilirler, yada köklendirme yastıklarında köklendirilerek esas yerlerine aktarılırlar.
Memelerle yapılan üretimin en önemli dezavantajı, özellikle varyasyon gösteren çeşitlerde seçim yapılamamasıdır. Yapraksız dönemde alınan memelerin açılma gösterip göstermediği anlaşılamadığı için bu üretimden elde edilen bitkiler homojen özellik göstermeyebilir. Bu sakıncanın ortadan kaldırılmaması için bitkilerin yapraklı dönemde işaretlenmesi gerekir.
Bu üretim şeklinde meme içeren gövde parçaları yerine sadece iri görünüşlü memelerin toprakaltı gövdesinden ayrılarak yine köklendirildikten sonra esas yerlerine dikilmesi şeklinde de üretim yapılabilmektedir.
5.2. Bakım işleri
Enginar üretiminde iyi bir bitki gelişimi sağlamak ve düzenli verim elde edebilmek için bakım işlerinin yerinde ve zamanında yapılması gerekmektedir.
5.3. Çapalama
Köklendirilmiş veya köksüz piçlerin esas yerlerine dikiminden sonraki gelişme dönemlerinde sıra araları ve sıra üzerlerinde gelişen yabancı otları temizlemek ve toprağı kabartmak amacıyla yapılır. Çapalama mevsime göre 2-3 kez yapılır. Gelişmenin ilk dönemlerinde 2-3 kez yapışan çapalama işlemlerinden sonra hızla gelişen bitkiler toprak yüzeyini kapattığı için başka çapalama işlemlerine gerek kalmaz.
5.4. Sulama
Enginar gelişme ve büyüme döneminde oldukça fazla su isteyen bir bitkidir. Yetiştirildiği bölgelerde Ağustos ayı başından itibaren verilen uyandırma suyu ve kış mevsimi yağışlarının başlangıcına kadar olan dönemde düzenli ve yeterli miktarlarda su ister. Kış mevsiminde ise gerekli su ülkemizde genellikle yağışlardan sağlanır. Özellikle hasat döneminde yağışlar yetersiz ise mutlaka sulama yapılmalıdır. Susuz kalan bitkilerde verim ve kalite düşer. Sulama işlemi genellikle karıklara sulama yapılmalıdır. Ağır karakterli topraklarda aşırı su vermemek gerekir. Aşırı su kök çürümelerine neden olur.
5.5. Gübreleme
Enginar üretiminde gübreleme işlemi iki farklı dönemde yapılır. Çok yıllık sebze olması nedeniyle plantasyon kurulmadan önce yapılacak ilk gübreleme çok önemlidir. İkinci dönem ise bitki gelişim döneminde yapılan derin toprak işlemesinden sonra dekara 4-5 ton yanmış çiftlik gübresi verilir ve toprağın 30-40 cm deriliğine karıştırılır. Ayrıca çiftlik gübresine ilave olarak tesisten önce dekara 15-20 kg azotlu, 30-40kg fosforlu ve 15-20 kg potasyumlu gübre verilmelidir. Bu temel gübrelemeden sonran tesis kurulur.
Dikimden sonraki bitki gelişim dönemlerinde ise bitki gelişim durumu ve baş kalitesine göre organik ve mineral gübre ile gübreleme yapılması gerekmektedir. Toprak analizine bağlı olmak koşulu ile ortalama olarak her yıl enginar plantasyonu için 15 kg/da N, 10 kg/da P2O5 ve 15 kg/da K2O kullanılması tavsiye edilir. Gübreler karıklara verildiği gibi ocaklara da verilebilir. Ocaklara sonbahar da 3-4 kg/ocak yanmış çiftlik gübresi verilmesi tavsiye olunur. Ayrıca yine ocak başına 6-10 g N, 5-10 g P2O5 ve 10-15 g K2O gübrelenmesi de önerilir. N’li gübrenin yine 3 faklı dönemde verilmesi gerekir.
5.6. Ocak temizliği
Enginar üretiminde ocak temizliği genellikle sonbahar da bir kez yapılır. Uyandırma suyu verildikten sonra toprak altı kök sistemindeki uyur gözlerden oluşan çok sayıdaki dip sürgününün temizlenmesi ve seyreltilmesi gerekir. Sonbahar döneminde ocaklar açılarak toprakaltı gövdesine ulaşılır ve gelişen dip sürgünlerinden en kuvvetli gelişen iki-üç tanesi bırakılır, diğerleri kesilerek atılır. Açılan ocağa birer kürek yanmış ahır gübresi verilir ve tekrar boğaz doldurulması yapılır. Ocak temizliği bazı yıllar gerekli olursa ilkbaharda ikinci bir kez daha yapılabilir. Tekrar ilkbaharda açılan ocaklardan çok sayıda gelişen dip sürgünlerinden zayıf gelişenler temizlenir. Mümkünse tekrar ahır gübresi verilir ve boğaz doldurulur.
5.7. Yaz temizliği
İlkbaharda havaların iyice ısınması ve sıcaklığın 25°C üzerine çıkmasından sonra enginar başları kartlaşır ve tüketim değerini kaybeder. Bu dönemden sonra plantasyonun suyu kesilir ve bitkiler kurumaya bırakılır. Bitkiler üzerinde gelişen başlar çiçeklenir ve tohum oluştururlar ve bitkiler kurumaya bırakılır. Bitkiler üzerinde gelişen başlar çiçeklenir ve tohum oluştururlar ve bitkiler daha sonra kururlar. Ege bölgesinde bu genellikle Temmuz ayı ortalarına rastlar. Bu dönemde kuruyan bitkilerin toprak üstü aksamları keskin çapa balta veya orak yardımıyla kesilir. Bu kesim işlemi sırsında bitkinin artıkları tırmıklanarak temizlenir. Uyandırma suyu verilinceye kadar plantasyonda başka bir işlem yapılmaz.
Erkenci üretim için Gibberellikasit(GA3) uygulanması
Ege ve Akdeniz bölgelerindeki enginar üretiminde erkencilik çok önemlidir. Özellikle İzmir, Çeşme, Karaburun ve Gümüldür bölgelerinde yapılan saız enginarı üretiminde erkenci ürün pazarda büyük fiyatlar ile alıcı bulmaktadır. Yapılan araştırmalarda, bitkilere püskürtülen GA yapılan araştırmalarda, bitkilere püskürtülen GA3 ‘ın bitkilerdeki apikal dormansiyi ortadan kaldırarak baş oluşumunu teşvik ettiği belirtilmiştir. Böylece erkenci verim miktarının da arttığı ileri sürülmektedir. Enginar üretiiminde kullanılan GA3 uygulamasının uyandırma suyu ile birlikte uygulanınca erkenci üretim üzerine olumlu etki yaptığı belirlenmiştir. Ege bölgesinde sakız enginarına 30 ppm GA3 uygulaması başarılı sonuçlar vermektedir.
5.8. Tarımsal savaşım
Enginar üretimi ülkemizde genellikle kış mevsiminde yapıldığı için çok fazla sorun yaratan önemli bir hastalık ve zararlısı yoktur. Ancak yeni dikilmiş plantasyonlarda veya sonraki gelişme dönemlerinde sorun olabilecek kök çürüklüğü (rhizoctonia solnani) tarlada yer yer boşluklara neden olabilmektedir. Bitkinin kök boğazı kısımlarında çürümeler oluşur. Bunu önlemek için temiz fide ve temiz toprak kullanılması önerilmektedir. Ayrıca fidelerin dikim öncesi Captafol yapılı ilaçlarla hazırlanan bulamaca bandırılarak dikilmesi yararlı olur.
Bitki gelişim döneminde özellikle nemli ve yağmurlu havalarda Botrytis cinerera zararı görülebilir. Bu etmen brakte yapraklarda lekeler oluşturur ve ürünün Pazar değeri düşer. Yine yağışlı ve nemli dönemlerde mildiyö önemli zararlar oluşturur. Yaprakların üzerinde kırmızımtırak lekeler oluşur. Ilık ve yüksek nemli havalarda ise külleme ortaya çıkabilir.
Özellikle 20°C sıcaklık ve %70-80 ortam neminde yaprakların alt ve üst yüzeylerinde yaygın lekeler oluşur. Sonraki dönemlerde lekeler kahverengileşir.
Enginarda sarı mozaik virüsü ve kıvırcık bodurluk virüsü de zarar oluşturabilir.
Önemli enginar zararlısı olarak ise yaprak bitleri enginar kelebeği, enginar yaprak galeri kurdu, kök kurtları ve salyangozlar gösterilebilir. Yaprak bitleri yeni çıkan yapraklarda ve kök boğazında zararlı olurken enginar kelebeğinin tırtılları yapraklarda zarar yaparlar.
5.9. Yabancı ot kontrolü
Enginar üretiminde üretiminde uyandırma suyunun verilmesi ile birlikte gelişen yabancı otların temizliği büyük önem taşır. Sıra aralarında ve sıra üzerlerinde gelişen yabancı otların temizliği büyük önem taşımaktadır. Sıra aralarında ve sıra üzerlerinde gelişen yabancı otlar çapalamak suretiyle veya küçük işleme aletleri ile işlenir. Diğer bir metod ise kimyasal yani herbisit kullanımıdır, ancak herbisit kullanılırken çok dikkatli olunması gerekir.
6. Olgunluk, Hasat ve Depolama
Enginarda olgunluk kullanım amacı ve kullanım şekline göre değişir. Taze tüketim ve konserve yapımına göre olgunluk dönemleri farklıdır. Çiçek tablası konserve edilecekolan çeşitlerde tablanın tam iriliği alması beklenirken, taze olarak tüketilecek enginarlarda brakte yapraklarının sertleşmesi beklenmeden yapılacak hasat şekli esas alınır.
Enginarın sebze olarak değerlendirilen kısmı olgunlaşmamış çiçek tablası ve bunun üzerindeki brakte yapraklarıdır. Baş üzerinde bulunan brakte yapraklarının etli kısımları tüketilir. Başın dış kısımlarındaki brakte yapraklarının uç kısımları liflendiği için etli dip kısımları tüketilirken başın iç kısmındaki taze brakte yapraklarının tamamı tüketilebilir. Enginarda olgunluk tanımında kullanılan en önemli kriter, başın fazla büyümemesi ve kartlaşmamasıdır. Ayrıca başı taşıyan sap kısmının da sertleşmemiş olması hafif esnek olması bir başka olgunluk kriteridir. Diğer bir kriter ise brakte yaprakların kapalı olması açılmamsı taze olgunluk için önemlidir. Aşırı olgunlukta ise başlar kartlaşır, tabla ve brakteler selülozlaşır, lifli yapı oluşur. Brakte yapraklar açılır başın yenme değerinde büyük kayıplar oluşur.
Enginar plantasyonu 3.yıldan sonra maksimum verime ulaşır ve 10-12 yıl kadar maksimum verimde kalır. Bundan sonra ise verimde önemli düşüşler olur. Enginar başları yeterli iriliği alınca başların 15-20 cm altına sap ile birlikte keskin bir bıçak ile kesilmek suretiyle hasat edilir. Hasat edilen ürün iyi korumalı sapet tahta veya karton kutu da pazara sunulur.
Enginar başları hasat edildikten sonra kesinlikle su ile temas edilmemelidir. Hasat edilen hiçbir önlem alınmazsa tazeliğini kaybeder. Enginar başları soğuk hava depolarında 0°C sıcaklıkta ve %90-95 nemde 3-6 hafta muhafaza edilebilirler.
7. Verim
Enginarda verim genellikle baş adeti olarak ifade edilir. Çünkü pazarlamada da kg yerine adet olarak pazarlama yapılır. Yetiştirme bölümünden de anlaşılacağı gibi bir dekar alana 100x60-70 cm mesafeler ile dikim yapıldığında yaklaşık 1650 adet bitki dikilir. Her enginar da genelde 2 sürgün bırakır. Her sürgünden bir adet anabaş, 2-3 adet yan kol enginarı alındığı kabul edilirse bir ocaktan 2-6 adet, bir dekar alandan ise 3300-8000 adet enginar başı elde edilir.
8. Tohum üretimi
Enginar vegetatif yolla çoğaltıldığı için tohum üretimi bugün için çok önem taşımaz. Ancak son yıllarda bazı ülkelerde tohum üretilen çeşitlerin geliştirilmesi ile tohum üretimi de gelecekte önemli olabilecektir.
ALT BAŞLIKLAR
Çeşitleri