23 Ekim 2014 Perşembe

BALIK TÜRLERİ AVLAMA ŞEKİLLLERİ


ZARGANA BALIĞI

AV DÖNEMİ : Zargana avı 1 Nisan-1 Temmuz arasında yasak olup bu dönem dışında günde en fazla 5 kg balık avlanmasına izin verilir.

TUTULABİLECEK YERLER : Su yüzünde yemlenir. Sardalye, kolyoz,aterina ve hamsi gibi balıklarla beslenir. Saldırgan bir yapıya sahip olduğu için gücünün yettiği her balığa saldırmaktan çekinmez. Aynı zamanda her türlü balığa saldırmaktan çekinmez. Aynı zamanda da hemen hemen her türlü balığın avlanılmasında yem olarak kullanılır. Sahile yakın bölgelerde devriye gezer, tatlı suların denize döküldüğü yerleri çok sever 1.5 metre boyuna kadar büyüyebilir. Sırtı çekerek yapma yemlerle avlanabildiği gibi tabii yemlerle gezici olta takımları ile kamışlı takımlarla sahilden atıp çekme şeklinde de avı yapılır. Kullanılan misina ince ve çekeri fazla kaliteli misina olmalıdır.

KULLANILABİLECEK YEMLER : Zargana yakalamak için hem sahte yem hem de balık eti kullanabilirsiniz.Sahte yemlerin başında balık malzemecilerinde satılmakta olan ipek gelmektedir.Ama ipek daha çok teknede verim sağlayacağından kıyı alanlarda avcılık için en güzel seçim balık eti olacaktır.Daha dayanıklı olduğu için istavrit eti kullanabilirsiniz.İnanması zor olsa da zargana avını yapmak için size 1 adet istavrit yetecektir.

KULLANILABİLECEK OLTA TAKIMI : Zargana için kullanılacak sahte yem ile  balık eti yem takımı aynıdır.Takımın su üstünden gelmesi gerektiği düşünülürse kamışınızın klipsine takacağınız bir zargana topu ve 2 kulaç misina bu takım için yeterlidir.Geriye yem seçimi kaldığında ise yapılacak uygulama biraz farklıdır.Sahte yem kullanacaksanız bu durumda tek bir iğne ile silikonunuzu bedene bağlayabilirsiniz.Kaşık ise kendisi 3 iğneli olduğu için ayrıca iğneye ihtiyacınız olmayacaktır.Kıyıdan zargana yakalamak için ipek kullanacaksanız ipeğe de iğne takmanıza gerek yoktur.İpek rengi sarı olursa av daha verimli olur.
            Yem için hazırlanacak takım ise 1 cm ara ile bağlanmış 3 ardışık iğne ile tamamlanır.Bu takıma bağlanacak yem ise daha mukavemetli olduğu için istavritten seçilirse uzun ömürlü olacaktır.İstavrti önce tek taraflı fleto yapılır, sonra kuyruk kısmından itibaren yukarı doğu 5 mm kalınlıkta kesilir.Bu çıkacak parçanın uzunluğu en az 7 cm olmalıdır, bu yüzden yem olarak kullanacağınız balığın büyüklüğünü iyi seçemelisiniz.Daha küçük olursa yemin suda aksiyonu bozulacaktır.
            Çıkardığınız şerit yemi bedene bağladığınız ilk iğneden başlayarak oltanıza takın.Yemi ilk taktığınız iğnede bir tur attırın ve bir tur helezon olmasını sağlayın.Bu sayede yeminiz suda dönecek ve balığın ilgisini çekerek onu kendisine çağıracaktır.

MERCAN BALIĞI

AV DÖNEMİ : Mercanın üreme dönemi bahar aylarıyla ağustos arasıdır. Av dönemide bunu takip ederek Ekim, Kasım aylarıdır.

TUTULABİLECEK YERLER : Sıcak ve ılıman denizlerin en ünlü balıklarındandır. Denizlerimizde Karagözle beraber büyük bir aile oluşturur. Marmara, Ege ve Akdenizde yaygındır. Mercan genellikle taşlık,kayalık bölgelerde ve civarlarında yaşar. Bu yerleri denize dik olan kıyı hizalar ada etrafları gibi yerlerde arayabiliriz Avlanmak için durduğumuz zaman kurşunu dibe vurdurmak suretiyle dibin kumluk mu taşlık mı olduğunu anlayabiliriz.

KULLANILABİLECEK YEMLER : Mercanın en iyi yemi taze sardalyedir Taze hamsi, sülünez, mamun, teke, kurt,karides, dilimlenmiş kalamar, sübye ve kolyoz istavrit gibi beyaz balıkların filetoları da yem olarak kullanılabilir. 

AV ZAMANI : Mercan balığı genel olarak balığın olduğu yerlerde bulunduğu için bu balığa belli bir zaman biçmenin yanlış olacağını düşünüyorum. Lakin deniz balığı olduğu için genel olarak akşam üstü ve sabah seherinde avlanılır.

KULLANILABİLECEK OLTA TAKIMI VE HAZIRLANIŞI : Mercan oltası 0.35 misinadan, üç köstek artı bir hırsız, dört köstekli olmalıdır, ben hırsız olta bağlamaya müsait iki tarafı delik 75 gr kurşun kullanmaktayım, mercan dip balığı olduğu için benim tercihim takımın 50 cm de sınırlandırılmasıdır, bir köstek kurşunun boyunu geçmeyecek kadar yaklaşık 7-8 cm alt delikte bir köstek yine kurşunun boyunu geçmeyecek kadar üst delikte, 15 cm kadar üste bir köstek uzunluğu 10 cm civarı, onunda 15 cm üzerine dördüncü köstek uzunluğu 10 cm civarı, onun 25 cm kadar üstüne de kopcali bir fırdöndü, fırdöndüden sonra 0.40 misina hava sert ise misinanın toplandığında karışmasının azalması veya karışıklıkların daha kolay çözülmesi için 0.45-0.50 misina, mercan dip balığı olduğu için bu benim tercihim,
Kopcali firdondu gerektiginde kalamar rapalasinin takilmasi icin ben ce şart, yukarıya balığı çekerken birden bir ağırlık hissederseniz veya gelen balığın ensesinde diş izi var ise civarda mutlaka kalamar vardır ve hemen bu fırdöndüye bir kalamarrapalası takarak normal mercan avına devam edin. Diğer arkadaşlarım; hırsızdaki birinci kösteği 25cm civarı yapıyorlar ve kurşunda iki köstek değil bir köstek kullanıyorlar, ikinci köstek kurşunun bağlandığı yerde değil de onun 25-30 cm üstüne, uzunluğu 25 cm civarı, üçüncü köstek onun 25-30 cm üstüne uzunluğu 25 cm civarı ve dördüncü köstek için 25-30 cm mesafe ve 25 cm civarı uzunluk, altı kösteğe kadar çıkabilirsiniz. Ayrıca hatırlatmadan geçemeyeceğim, bu işin ustaları sadece bir veya iki köstek kullanıyorlar,
Kupes, izmarit, kırma mercan gibi ince balıkların çok olduğu zamanlarda ikili köstek daha kullanışlıdır, hırsız iğne genelde dipte yatar durduğundan dip balığı tabir ettiğimiz mercan, karagöz ve çipura türü balığı avlamaya yarar, takımınızın köstek ve iğnelerini her av günü yenilemelisiniz, bir iğne 15 balık tuttu ise o körelmeye başlamıştır bile, vuruş alırsınız ama iğne damağa zor geçer, köstekler dönerek gelen hanoz (Hani) ve izmarit gibi balıklar sayesinde gam yapar ve bedene dolanır bunların her av gününde yenilenmesi lazımdır, şimdilerde çıkan flarokarbon ve akıllı misinalar bu dolaşma ve gamı en aza indirmiştir.


LAMPUKA BALIĞI

AV DÖNEMİ : Eylül ayından itibaren av vermeye başlarlar.

TUTULABİLECEK YERLER : Akdeniz’de rastlanan bu harika görünüşlü balığa  Ege ve Karadeniz’de rastlanmaz. Ancak araştırmalara göre Süveyş kanalının açılmasından sonra Akdeniz’e geçen Hindistan Balığı ve lampuka gibi balıkların doğu Akdeniz’den Ege denizine doğru yavaş yavaş yayılım gösterdiği saptanmıştır. Bir zaman sonra bu balığa Ege’ de rastlama olasılığı vardır. Ege bölgesi dahil bir çok bölgede tanınmaz. Hatta bir çok balıkçı böyle bir balığın varlığını bile bilmez. Antalya civarı balıkçıları ve olta balıkçılığını bir yaşam tarzı haline getirmiş, amatör balıkçılıkta uzmanlaşmış kişiler lampukayı iyi tanırlar.

KULLANILABİLECEK YEMLER : Kıyılara korkusuzca yaklaşan lampuka balığı , kefal, sardalya, kolyoz, kalamar, izmarit, istavrit ve gözünün kestiği her balıkla beslenir. Canlı kefal ve izmarit en popüler yemidir. 1,5 m. Boya kadar ulaşırlar ve denizin 100m. Derinliğine kadar iner.

KULLANILABİLECEK OLTA TAKIMI :

A-BIRAKMA OLTA İLE LAMPUKA AVI:,

Bedende 0.35-0.40 kaliteli misina kullanılır. Eğer çekeri çok fazla olan daha ince ve daha sağlam misina bulabiliyorsanız bunu kullanmakta fayda vardır. Zira burada şamandıra küçüktür ve yem olarak kullanılan balığın uzun bir kolla dolaşma serbestliği içinde olması gerekir. Kalın misina balığı dibe doğru çeker ve balığın çabuk yorulup ölmesine yol açar. Bu yüzden ince fakat sağlam misina kullanmak doğru seçim olur.

Beden ucuna 3 no fırdöndüden yapılmış kolçak bağlanır. Kolçağa 3 kulaç kol bağlanıp ucuna 2330 DT – 2310 4-5 no iğne bağlanır. Yem canlı olarak takılıp denize salınır. Fırdöndüden makaraya doğru iki kulaç ölçülüp küçük bir şamandıra takılarak 10 kulaç daha salınıp beklenir. Lampuka sürü halinde gezdiği için biri yakalanınca diğerinin de yakalanma şansını bulmak için aynı şekilde hazırlanmış ikinci takımda yedekte bekletilir. Denizdeki oltaya balık yakalandığı zaman hemen yedek takım da denize indirilip atıp çekme işlemine girişilir. Lampuka yakalandıktan sonra kolay kolay yorulmaz, bu yüzden sert darbelere dikkat edilerek, yorulması beklenmeden tekneye alınır.

B-SIRTI İLE LAMPUKA AVI:

Bu takımda da ince fakat güçlü misina kullanmanızda fayda vardır. Yem olarak yapma balık veya plastik balık kullanılır. Beden ucuna bağlanan yapma balıktan makaraya doğru 10 kulaç arayla iki adet1/0 fırdöndü takılarak takım hazırlanır. Takım toplam 25 kulaç salınarak tekne arkasından minimum hızla çekilerek avlanılır. Bırakma takımında yapıldığı gibi ikinci yedek takım hazırda bekletilir. Birinci takıma balık yakalandığı zaman tekne boşa alınmaz, yürümeye devam edilir. Yakalanan balık teknenin 2 kulaç kadar yakınına getirildiği zaman ikinci takım suya bırakılır. Sürüdeki diğer balıklar merakla yakalanan balığın arkasından geldiği için ikinci balık yakalanana kadar birinci takım balıkla birlikte çekmeye devam edilir. Eğer yakalanan ilk balık çok iri ve takımı koparma olasılığı varsa bekletilmeden tekne içine almakta fayda vardır.

Lampuka hemen yer değiştirmez. Eğer süratli hareket edilirse ve hazırda bekletilen sardalya ve kolyoz parçaları ile deniz yemlenirse avın çok bereketli geçmesi olasıdır.


SARPA BALIĞI

AV DÖNEMİ : Sarpa balığının belli bir yasak dönemi olmamasına rağmen yumurtlama tarihi nisan dahil ağustosa kadar olmaktadır bu bilgiye ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum

TUTULABİLECEK YERLER : Sarpa balığı Ege ve Akdenizde sıkça görülen ve Marmarada az da olsa bulunan bir canlıdır.  Genellikle kıyılarda ve kayalık bölgelerde barınırlar kesinlikle kumluk bölgelerde gezmezler, kıyıdan en fazla 50-100 metre kadar açığa giderler ve hep aynı bölgede yaşarlar, kayalık bölgelerde yosun yiyerek beslenirler buyüzden kumluk bölgelere yolları hiç düşmez.

KULLANILABİLECEK YEMLER : Yem olarak bu balığımıza ekmek içi kullanacağız ekmek içini hamur haline getirip top halinde iğnelere gizleyerek takıyoruz, daha fazla ekmek içine ihtiyacınız olursa ekmeğin kabuklarınıda ıslatıp hamur haline getirebilirsiniz.

AV ZAMANI : Bütün deniz balıkları gibi bu balığımızda genel olarak akşam hava kararırken ve sabah hava aydınlanırken beslenmeye çıkar. Balık işi kısmet işi olduğu için öğleyin tutamazsınız diyemem.

KULLANILABİLECEK OLTA TAKIMI : 

1) 10 gr. gezer kurşun
2) Ufak boy fırdöndü
3) 0.25 yada 0.30 beyaz misina
4) 8 numara çapraz beyaz ince iğne.

OLTA TAKIMININ HAZIRLANIŞI : Kasnağımızı alıyoruz ve üzerine 50 metre misina sarıyoruz kalınlığı 0.25 den az olmamak ve 0.30 numarayı geçmeyecek şekilde olmalıdır, isteğe bağlı olarak 100 metrede sarılabilir ama gerek yoktur, misinayı sardıktan sonra ucuna ufak bir gezer kurşun koyuyoruz.. kurşunun ağırlığı 10 gram yeterlidir, taktığımız gezer kurşunun önüne ufak bir fırdöndü bağlıyoruz, şimdi geldik takımın en önemli kısmına yani bedene, beden kıbrıs oltasına benzer olacaktır ancak iğne sayısı daha az olucak bedene 6 tane çapraz beyaz ince 8 numara iğne bağlayacağız, iğneleri ister köstekli ister kösteksiz bağlayabilirsiniz ben iki şekildede kullanmaktayım ancak en ideali kösteksizdir, oltamızda kurşun olduğundan dibe batıyor ve köstekli olursa iğneler takılabilir ama kösteksiz yaparsanız bu riski en aza indirmiş olursunuz, benim tavsiyem kösteksizdir. Beden uzunluğu iğneler bağlandıktan sonraki boşta olan kısımla beraber toplam 30 cm dir, beden daha uzun olabilir ancak kısa yapmamaya gayret gösterin



AKYA BALIĞI

AV DÖNEMİ : Akya (kuzu) balığının üreme dönemi 15 Mayıs'ta başlayıp 31 Ağustos'ta sona erer. Bunu takipen av yasağıda bu dönemde olur. Yasağa uymayarak balık avlayan avcılara 633 TL para cezası verilerek avda kullandığı malzemelerede el konulur. 

TUTULABİLECEK YERLER : Akya sadece yurdumuz sularına özgü değildir. Batı hint okyanusu, Atlantik okyanusu, Arap denizi ve Basra körfezinde de rastlanır. Genelde yaşadığı sularda 50 metreye kadar derinleri iri kırmalık taşlık dipleri tercih etse de; yemlenmek için kıyılara sığlıklara sokulur ve yine kırmalık, taşlık dipli akıntı altı kıyılarda sıkça rastlanır. Çoğu zaman denize dökülen nehirlerin deltalarında acı sulara da girerek buradaki yavru balıklarla yemlenir. Kısaca yavru balıkların bolca olduğu taşlık, kıyının denize dikçe indiği, akıntı alan veya sakin koylar, dere eğızları kıyıdan akya avlamaya çalışan meraklılar için uygun yerlerdir. Kıyılarda oturup denizi seyredenler veya balık avlamaya çalışan amatörler zaman zaman küçük balıkların arasına fırtına gibi dalan suları sıçratarak, yavru balıklara saldıran iri balıklar görebilirler. Bu balık eğer barakuda gibi kolayca ayırt edilebilen bir balık değilse genelde akya veya yakın akrabaları yaladerma ya da sarıkuyruktur. Bu saldırılarda sık sık birden çok balığa rastlanır.

KULLANILABİLECEK YEMLER : Akyanın yemi tabii ki akyem sınıfından sayılan balıklardır. Zargana, iri istavrit, iri sardalya, uskumru, kolyoz, kefal, ilarya, sarıkanat, lüfer gibi balıklar canlı veya sürütmede bütün ölü olarak kullanılabilir. Yaprak veya tekgöz kesilmiş yemler de sürütmede kullanılsa da canlı veya bütün ölü yemler kadar başarılı olmazlar. Tabii canlı yemin yerini de hiçbiri tutmaz. Ölü bütün veya canlı kalamar da özellikle Akdeniz'de sürütme de akya için başarılı olan bir yemdir.

AV ZAMANI : Akya balığını akşam üstü ve sabahın seherinde avlamak diğer vakitlere göre daha kolaydır çünkü asıl avlanmaya çıktıkları zaman bu zamandır.

KULLANILABİLECEK AV YÖNTEMİ : 

1. Bırakma takım
2. Sürütme
3. Atıp çekme
4. Fly takımı

AV YÖNTEMLERİNİN UYGULANIŞI : 

1. Bırakma takım: Yukarıda anlattığımız gibi akya yemlenmek için sığlıklara girerek buradaki yavru balıklara saldırır. Bu alışkanlığı onun kıyıdan bırakma takımlarla kolayca yakalanmasını sağlar. Bunun için rastgele bir koy seçilip eli boş kalınacağına akyanın sık sık yemlendiğinin görüldüğü çok derin olmayan dibi taşlık kırmalık koylar seçilmelidir. Bu başarının yarısıdır. Her koy birbirinin aynı olmaz bu nedenle takım "akıntı alan koylar" ve "sakin koylar" için olmak üzere iki türlü düzenlenir.
     Akıntı alan koylarda takım üstteki gibi düzenlenir. Şimdi bunu biraz açalım. Akıntı açıktan kıyıya doğru ise; yaklaşık 3-4 kiloluk bir ayak taşına bağlanan 150'lik misinanın diğer ucuna resimde görülen ilk şamandıra bağlanır. Ayak taşı ve şamandıra arasındaki mesafenin derinlikten 1-1,5 kulaç kadar fazla olması gerekir. İlk şamandıradan 3-4 kulaç alınarak aynı kalınlıkta misinaya ikinci şamandıra bağlanır. İki şamandıra arasına şamandıraları dengeleyecek ağırlıkta ve mesafede 4-6 adet kıstırma konur. Bu kıstırmalar şamandıraların savrulup uçmalarına engel olacağı gibi yakalanan akyanın ağırlık nedeni ile daha çabuk yorulmasınaı sağlayacaktır. Bundan sonra derinliğe göre 070 parlak misinadan kesilen 1 kulaç kadar bedene bağlanan 5/0-7/0 iğne canlı yemle tercihen kefal, lüfer veya zargana ile yemlenir. Takım hazır. Takımı bırakırken yemin bulunduğu sularda dipten ziyade ortalara yakın şekilde kalmasına ve etrafta kolaylıkla saklanacağı oluşumlar bulunmamasına dikkat etmek gerekir. Takımın tarifinde verilen uzunluklarda koyun derinliği, büyüklüğü ve kıyının durumuna göre değişebilir. Genel prensip olarak koy ne kadar büyükse takım o kadar uzun tutulmalıdır demek doğru olur bu şekilde akyanın ürkmeden rahatlıkla saldırması sağlanır. Şamandıralara gelince. Son yıllarda gittikçe artan bir eğilimle pet şişeler şamandıra olarak kullanılmaktadır. Ucuzluğu, kolay bulunabilmesi ile amatörün her an elinin altında bulunan pet şişeler şekli, şeffaf olması ile de fonksiyonel olarak tercih edilebilir. Yeterki sonradan bunları denize atıp çevre kirliliği yaratmayalım. Koy akıntı almıyorsa, suları sakin ise o takdirde takım daha da basitleşir ve alttaki gibi düzenlenir.

2. Sürütme: Akya balığının avında en sık kullanılan yöntem aslında budur. Yem olarak da başta canlı zargana olmak üzere kefal, lüfer, uskumru ve kalamar kullanılır. Kalamar ölü bütün veya canlı kullanılırken diğer yemler canlı tercih edilmelidir. Mümkün değilse ölü bütün son çare yaprak yem kullanılabilir amam bunlar aynı verimi göstermez. Sürütmede yapay yem de kullanılır. Söğüt yaprağı 5 numara kaşık, 20-25 santimlik uskumru desenli, siyah veya mavi sırtlı, turuncu ve kırmızı başlı yapay balıklar da iş yapar.
     Akya için tavsiye edilen yapay yemli sürütme yukarıdaki gibidir. Klasik bir takımdır, genelde el oltası olarak düzenlenir. Takımın yapımı diğer balıklarda anlatılandan pek farklı değildir. Sadece akya daha iri sert bir balık olduğundan kalınlıklar arttırılmıştır. Açıkçası burada belirtilen kalınlıklardaki takım ile de balığa hiç şans tanınmamaktadır. Geleneksel olarak buna yakın kalınlıklarda düzenlenen takımı ben daha ince olarak donatmanızı tavsiye edilir; mesela olta en fazla 100, kolçak 90-100, beden de 70-80 derler. Akya gibi büyük sayılacak avlarda nisinayı mantara sarmak doğru olmaz, kaloma yetiştiremezsiniz. Olta en az 200 metre olmalı ve sandala monte edilmiş bir çıkrığa sarılmalıdır. Çıkrığın her yöne dönebilen, istendiğinde dönüşü ve misina vermesi frenlenebilecek tipten olmasında yarar var. Bunu sizin düşünüp sandalınıza göre yapmanız veya yaptırmanız gerekecektir. İlk vuruştan sonra yakalandığını anlayınca derine dalmaya çalışacak akyanın bu sert tepkisini karşılamak için de sandalın içine 25-30 metre kadar misina sağılmalıdır. Bu misina içinde su olan ufak bir kova veya leğene sağılırsa da karışmaz.
Takım makinalı kamışlı olarak düzenlenirse bu defa tek ağırlıkla takımı dengelemek gerekecektir. Bu takımın kamışı deniz tipi orta seri, tercihen hepsi olmasa da uç halkasının makaralı tipten olması tavsiye edilir bu yoksa 2,4 metre ağır seri 200-300 gr., atarlı bir kamış da iş görür. Makina çıkrık tipi olmalıdır, sabit makaralı tipten makinalara yeteri kadar misina saramazsınız, bu durumda da balığı kontrol edemezsiniz. Makinalı takımda olta kalınlığı hiç bir zaman 050-052'den fazla olmamalıdır, beden de 045 civarında olmalıdır. Son yıllarda özellikle yanbancı amatörler arasında daha da ince olta kullanarak şok beden denilen kalın beden kullanımı yaygınlaşmaktadır.Makinalı takım kullanılması durumunda balık tekneye yanaştırıldığında bedenin elle toplanarak balığın alınması gerekir.
Takım istendiğinde bütün ölü veya canlı yemle de yemlenebilse de genelde kaşık ile sürütülür. Civarda çıkan balıkların büyüklüğüne göre bazen tek 5 numara gümüş renkli söğüt yaprağı kaşık veya peşpeşe eklenmiş iki adet 4-5 numara kaşık da kullanılabilir. İki kaşık kullanıldığında iğneyi son kaşıkta bırakmak alışkanlık olmuştur. Akyanın ağzı büyük olduğundan ve hırsla saldırdığından tek iğne yeterli de olur. Büyük balık beklentisi varsa 5 numara kaşığın iğnesini bir veya iki numara büyük galvaniz kaplı üçlü iğne ile de değiştirmek yararlıdır. Son yıllarda piyasada oldukça yaygınlaşan kaşıkların gümüş rengi ağır basıp çeşitli desenlere sahip olanlarının uygun boydakileri de kullanılabilir. Akyanın severek yediği yemlerden olan kalamar taklidi yemler de özellikle Akdeniz veya Güney Ege'de iyi sonuç verecektir. Ama uygun boyda olanları oldukça pahalı olan bu yemlerin dibe taktırılması, kaybedilmesi de büyük üzüntü olacaktır.
Yukarıda açıklandığı şekilde düzenlenen makinalı veya el oltası olarak düzenlenen takım taşlık kırmalık diplerde, yarbaşları civarı gibi yerlerde 8-12 kulaç derinliklerde tekneden 30 kulaç kadar salınarak saatte 2-3 mil süratle gezdirilir. Sürütme esnasında takımın dibe yakın gelmesi ancak dibe sürtünerek takılmamasına dikkat edilmelidir. Hafif kalıp uçarsa da olmaz bu defa da ağırlığı arttırmak gerekir. Yani sulara, derinliklere göre en uygun durumu deneyerek bulmak gerekecektir.
3.Atıp Çekme : Aslında atıp çekmeler akya için standart uygulama değildir. Yani uzun olta yapıp akya avına gidilir de atıp çekme takımını alıp "ben akya yakalamaya gidiyorum" pek denmez. En azından iri bir akya hedeflenmez. Ama balıkçılıkta "olmaz" olmaz. Atıp çekme daha çok kıyıdan yapılır: Sandalla denize çıkma şansı varsa zaten dedik ya kimsenin aklına atıp çekme gelmez. Yukarıda anlattığımız gibi akya sık sık küçük koylara, sığlıklara, dere ağızlarına yemlenmeye girer işte bu tür yerlerde atıp çekme yaparak akya yakalama şansı vardır.
     Dönelim atıp çekmeye. Dediğimiz gibi akya avı için standart bir yöntem olmadığından denenmiş standart bir takım da yoktur ama kolaylıkla hazırlamak da mümkündür elbette. Atıp çekme takımı için 2,4-2,7 metre boyunda, 30-60 veya 40-80 testli kaliteli bir kamış ve tercihen çıkrık tipi atıp çekme (atış tipi) makina gerekecektir. Atış tipi makinayı oltayı tanıyalım sayfasında tanıtmıştık. Bu yoksa 040 misinadan 100 metre saracak kapasitede normal makina (sabit makaralı) da kullanabilirsiniz. Daha kalın misinaya ihtiyacınız olmayacaktır, yandaki balık 045 misina ile alınmış.
Atıp çekmenin yemleri başta yapay balıklar olmak üzere gümüş renkli parlak metalik söğüt yaprağı veya benzer şekilli kaşıklar da olabilir. Yapay balıkların uskumru desenlisi, sırtı siyah veya mavi renklisi, kırmızı kafalı veya turuncu renklileri iş görür. Bunların yüzer veye dengelenmiş tipleri tercih edilmelidir. Eğer civarda akya varsa Rapalanın ratling modeli (içinde ufak boncuklar olan çekilirken şakırdayan), veye su üzerinde kalan özel ağız yapısı nedeni ile çekilirken suları şapırdadıp kaçışan yavru balıkları taklit eden tipi, ki buna popper deniyor, balığın ilgisine çekebilir. Popperi çekerken ilk olarak sertçe makina sarılıp kamışın ucunuda sallayarak suyu şapırdatması sağlanır, kısa bir süre beklenerek aynı hareket tekrar edilir. Kaşık kullanılıyorsa atıştan sonra biraz beklenerek kaşığın dibe yakın olacak şekilde batması sağlanır, sonra yavru balıkları taklit edercesine hem kamışın ucu ile sıçratılarak hem de hızlıca sarılarak 6-7 metre çekilir tekrar durarak kaşığın batması beklenir aynı hareket tekrar edilir. Bu şekilde kullanım aslında palamut balığı için kullanılan yünlü veya seğirtme zokaları andırır. 
     Akya sert, çevik ve çok hareketli bir balık olduğundan balığı çekerken takımın çok iyi kullanılması makinanın fren tertibatının balığın ataklarına göre sık sık ayarlanması gerekecektir.

4.Fly takımı ile avcılık : Palamut sayfasında denizlerde kullanılan fly takımlarına kısaca değinmiştik. Burada tekraralamıyoruz isterseniz oraya bakabilirsiniz. Akya için fly takımı ile avlanmak genelde pek yaygın değildir ama sarıkuyruk, lampuka ve ton balıkları tüm dünyada fly takımı ile yaygın şekilde avlanmaktadır. Açık denizde fly takımı ila avlanmanın ilk şartı bol bol yemleme yapmaktır. Bu arada balıklara "sen gel sen yanaşma" diyemeyeceğiniz için yemleme bölgesine hangi balığın geleceğini kontrol edemezsiniz yani akya da yemlenen yere yanaşır bu arada fly takımına da vurabilir.
Akya için kullanılacak fly takımı palamutta bahsedilenin aynısı olabileceği gibi istenirse biraz daha ağır takım da donatılabilir. Biz aynı takımı tavsiye ediyoruz ancak sadece bedende ufak bir değişiklik yapacağız. Deniz avlarında bedenin halka halka içinden geçirilerek bağlandığını bunun tespit edilen balığa göre bedeni çabucak değiştirme şansı verdiğini anlatmıştık. İşte akya geldi siz yemlemeye devam edip çabucak alttaki bedeni takın ve atın.


KALAMAR BALIĞI

AV DÖNEMİ : Kalamar avı kasımın ortalarında başlayıp nadir olarak mart ayındada bulunur.

TUTULABİLECEK YERLER : Kalamar balığı hemen hemen ülkemizde bütün denizlerde bulunmaktadır fakat Akdeniz de daha fazla rastlanmaktadır.4-5 metre derinlikte, zeminin kayalık ve türlü otlarla kaplı olduğu bölgeler kalamarın verimli av vereceği yerlerdir. Çünkü bu tür yerler, kalamarın beslendiği balıkların yoğun olduğu ve kalamarın pusu özelliğini kullanabileceği bölgelerdir. Düzensiz kum parçalarının bulunduğu taşlık zeminler ve büyük kayaların bulunduğu bölgeler otların yetişebileceği ve kalamarın doğasına uyan yerlerdir. Kalamar, avını pusuya düşürmek için kaya köşelerinde ve otluk zeminlerde gezinecektir. En iyi sonucu bu tür yerlerde elde edeceksiniz

KULLANILANBİLECEK YEMLER : Bu iş için özel olarak üretilen halk olarak (şemsiye) diye nitelendirilen yapay balık mürekkep balığı ve kalamarın avı sırasında vazgeçilmez ve etkisi tartışılmazdır. Bu yapay balıgı temin eden yada elinde bulunan mutlaka mürekkep balıgı ve kalamar yakalamıştır. Fakat herhangi bir yapay yemlede tutulabilir.

AV ZAMANI : Kalamar genelde gece karanlıkta av verdiği için avı genelde hava karardiginda yada sabah alaca karanlikta yapılır.

KULLANILABİLECEK OLTA TAKIMI : 

1) Kalamar zokası
2) Üçlü fırdöndü
3) Klipsli fırdöndü
4) 0.40 mm. misina
5) 0.35 mm. misina
6) avlağa göre değişen fakat genelde 200 gr. kurşun

OLTA TAKIMININ HAZIRLANIŞI : İki,üç ya da daha fazla kalamar zokası kullanabilirsiniz. Ana bedene kalamar zokalarını birer metre arayla bağlıyoruz.Ana beden 0.40 mm. köstekler 0.35 mm. misinadan oluşmaktadır. Kösteklerin uzunluğu 150 cm. civarında olmalıdır.Kalamar takımının yapılmış halini resim olarak hazırladım. Daha anlaşılır olacakdır.






KEFAL : 



   Yaz aylari disinda lezzetli olan pullu ve gocmen olmayan bir baliktir. Butun denizlerimizde yetisir. Sonbahar, kis ve ilkbaharda cok lezzetlidir.Kefalin bugulamasi ve pilakisi cok guzel olur.Ayrica likorinoz denilen tutsulusu de cok makbuldur.Bir kefal turu olan haskefalin kurutulmus yumurtalari cok aranan bir deniz urunu, bir mezedir.Sarikulak kefalin tavasi ve fileto izgarasida yapilir.Kefal alirken cok dikkat etmek, tercihen ta nidik balikcilardan almak gerekir.Cunku kefal kirli ve bulanik sula ri cok sever ve buralarda digger baliklar yasamazken o yasar.Orne gin izmir korfezinde digger baliklar yasamazken kefal bol miktarda bulunmaktadir.Bu sularda yakalanmis kefal insan sagligi acasindan buyuk tehlike arzeder.

   Küçük Kefaller için 8 iğneli takım.Mustad’ın 8 Numara Çapraz Beyaz İnce İğnesi.
Ufak ve Ortaboy Kefaller için, 10 iğneli takım.Yine Mustad’ın 4 numara Kendal flatted nickel plated iğnesi.
Büyük Kefaller için ise, Tek iğneli Takım.

AV DÖNEMİ : Kefal balığının belli bir av dönemi yok tur fakat Nisan ayıyla Temmuz ayı arasında yumurtlama mevsimi olduğu için avlanmaması gerekiyor.

TUTULABİLECEK YERLER : Sığ sularda kıyı boyunca dere ve nehir ağızlarında ve hatta içerilere girip gezerler. Parçalanmış yemler , küçük karidesler, teke, ekmek gibi yiyeceklerle beslenirler. Dolaşmaları devamlı olur,belirli bir yaşam bölgeleri olmadığı için avlandığımız bölgede tutabilmek için bölge yem olarak kullandığımız balıkların parçalarıyla veya  ekmek gibi yiyeceklerle yemlenebilir. Ekmek ,sardalye,kolyoz veya garos kefal için kullanabileceğimiz en iyi yemlerdir. Kefal avı genellikle kıyıdan yapıldığı için balığı ürkütecek ses ve görüntü vermemek gerekir.

KULLANILABİLECEK YEMLER : Yem olarak ekmek kabugu ekmek ici,hamur ,kücük kücük kesilmis sardalya ve karides parcalari ve kurtcuklar ideladir ve yemin kücüklügü önemlidir. Yemleme yaparken en iyisi hergün avlanilan yerin düzenli bir sekilde yemlenmesidir(baliga gidilmeyen günler dahil).

KULLANILABİLECEK OLTA TAKIMI :

a- YÜZEY SARMASI (KIBRIS) İLE KEFAL AVI

 Bu balığın yemlenmesi, hem de yakalanması amacını güder. Piyasada satılan 2 m kadar çapında mantar yada poliüratandan yapılan ortasından tel geçirilerek halka yapılmış şamandıralar kullanılır. Halkanın birine beden bağlamak amacıyla fırdöndü takılır ve buna beden bağlanır.  Diğer halkaya 0.20 köstek misinası bağlanır. Bağlantı noktasından 5 cm sonra  1251-1522-1523 7-9 no arası iğneler sıra ile direk kolsuz olarak kösteğe 4 cm ara ile bağlanır. İğne adedi 10 yada 15 olmalıdır. İğneleri kösteğe bağlama MİSİNAYA İĞNE BAĞLAMA  kısmında gösterildiği gibi yapılır. Takım hazırlandıktan sonra ekmeğin kabuk kısmından şamandıranın boyu kadar etrafını saracak büyüklükte kesilerek şamandıranın etrafına sarılır. Alttan sarkan iğneli kösteğin en sonundaki iğneden tutularak ekmeğin üzerinden  dolanarak sarılıp son iğne şamandıraya sıkıca saplanır. Ekmeğin dağılmaması için takımı çevirerek değil savurarak atmak gerekir. Deniz çırpıntılı yada akıntılıysa bedene kurşun takılarak sürüklenmemesi sağlanmalıdır. Kurşun ile mantar  arasındaki mesafe takımın kullanılacağı derinlikten 50 cm kadar fazla olmalıdır. Bunu ayarlamak için takımı yemlemeden atarak su derinliği ölçülüp sonra yemlemek gerekir.

  Biraz daha ustalaştıktan sonra kurşun ile mantar arasına birkaç tane daha iğne bağlanarak  dip ve orta sularda gezen balıklarında yakalanma  şansı arttırılır. Aynı zamanda dip ve orta sularda gezen balığın bu yemleri takip ederek su yüzünde bulunan esas olta kısmına yönelmesini sağlamış oluruz. Kullanılan kurşun  ağırlığı sürüklenmeyi önleyecek ağırlıkta seçilmelidir..

b- ŞAMANDIRALI SARKITMA OLTA İLE KEFAL AVI

İki delikli balon şamandıranın bir tarafına fırdöndü vasıtasıyla beden bağlanır, diğer deliğine  1 m boyunda köstek bağlanır. Şamandıradan 20 cm. sonra 15 cm. aralıkla 10 cm. boyunda iğneli üç adet kol bağlanır. Kösteğin en sonuna da bir iğne bağlanarak takım tamamlanır. Bu takımda kullanılan iğne ve misina ebatları diğer kefal takımındakilerle aynıdır. Kefal avında genellikle ekmek kullanılır. İğneye ekmek içini takarken ekmeği sıkmadan pamuk şeklinde takmalı, taktıktan sonra da iğne palasından sıkılarak ekmeğin düşmemesi sağlanmalıdır. Ekmeğin boyutu iğneyi örtecek büyüklükte olması yeterlidir. Bu takıma teke, karides veya yaprak yem takılırsa melanur olan bölgelerde melanur takımı olarak da kullanabiliriz.

Kefal kıyıya yakın yerlerde bulunduğu için avcılığı genellikle kıyı avcılığı olarak yapılır. Serbest bırakılan takımın yüzen insanların bulunduğu bölgelerde kayması ve insanlara zarar vermesi mümkündür. Dikkat edilmesinde fayda vardır. Bu yüzden yaralanan ve 15 seneyi iple çeken balıkçı arkadaşım Naci Toktaş’a selam olsun!

c- MAKARASIZ KAMIŞLI SARKITMA OLTA İLE KEFAL AVI


 Bu tip kamışlar tatlı su ağızlarındaki göletlerde tatlı suların durgun kısımlarında kullanılır. Bunun için 6 m boyundaki teleskopik kamışlar kullanılır. Köstek ve bedenin toplam boyu en fazla kamış boyu kadar olmalıdır. Kamış boyu kadar kesilen misina kamış ucuna bağlanır. Misinanın diğer ucuna da 3-4 no üçlü iğne bağlanır. Üçlü iğneden kamışa doğru 15 cm sonrasından başlanarak 15 cm aralıklarla 10cm boyunda üç adet iğneli kol bağlanır. Son koldan  50 cm sonra misina kesilerek  araya 3/0 fırdöndü bağlanarak takım tamamlanır. Sıra şamandıraya takmaya gelmiştir . bu takımda dıştan takılabilen renkli çubuklu şamandıralar kullanılırsa estetik açıdan daha güzel olacaktır. Hazırlanan takım yemlenmeden suya indirilir üçlü iğne dipten 50 cm yukarıda kalacak şekilde şamandıra takılır. Sonra takım  yemlenerek suya  yavaşça bırakılıp suyun değişik kademelerinde bekletilerek avlanılmaya devam  edilir. Balığın yeme vurduğu nokta belirlenerek şamandıra buraya kaydırılır. Takımın devamlı aynı seviyede kalmasına dikkat edilerek avlanmaya devam edilir . balık yemi yedi ve yakalandığı zaman etrafında balık olduğunun hissedildiği durmalarda  takım çırpılarak çekilir, etrafta dolaşan balıklar varsa üçlü kanca ile yakalama şansı aranır.


KARAGÖZ : 
    Çipuranın yakın akrabası olan karagöz elips şeklinde, yassı, gümüşi pulları olan yerli bir balıktır. Baltabaş, sivri gaga, sagos ve mırmır gibi çeşitleri vardır. Ortalama 20-25 cm en 50 cm boyunda olur. Yazın taşlık ve yosunluk, midyesi bol yerlerde yaşar. Kışın derin sulara çekilir. Her mevsimde yenebilen bu balık, özellikle mayıs-temmuz ayları haricinde daha yağlı ve lezzetlidir. Aynen çupura gibi ızgarası, buğlaması, fırnını ve çorbası çok güzel olur. Bir kg ve daha büyüklerinin fırını tercih edilmelidir.

  Karagöz için 3 iğneli Takım Kullanıyoruz. 5 numara Sinek iğnesi bu balık için bence ideal iğnedir.

AV DÖNEMİ : Karagöz avı 1 Nisan-31 Temmuz arasında yasak olup bu dönem dışında günde en fazla 5 kg balık avlanmasına izin verilir. Avlanmasına izin verilen asgari boy 15 cm dir. 

TUTULABİLECEK YERLER : Karagöz, taşlık kayalık yerlerde, su altı adacıklarının etrafında, burun çevrelerinde, akıntıların kesişme noktalarında bulunur. Avcılığı sabah saatleri ve akşam gün batımına 4 saat kala başlar. Denizin hareketine ve ayın durumuna göre sabaha kadar sürer. Ayın parlak olduğu gecelerde su yüzüne kadar çıktıkları görülür. Bütün denizlerimizde av vermektedir. 

KULLANILABİLECEK YEMLER : Sardalya, karides, kurt, sülünes, teke başlıca yemleridir. Yemi bir görüşte kapma gibi bir davranış sergilemez. Dikkatlice inceledikten sonra, ağız yapısının küçük olmasının da etkisiyle, kısa ve sert vuruşlarla yemi diklemeye başlar. İki üç vuruştan sonra yemi aniden kapar. Bunun için olta her vuruş sonrasında çekiştirilmemeli, balık ürkütülmemelidir. Takımda sert vuruşlar ve bir çekme hisedildiğinde kısa bir tasma atıp olta boşluk vermeden çekilmelidir. 
Karagöz hırçın bir balıktır. Yakalandığında sert kafa vuruşları yapar. Orta sularda darbeler azalmakla birlikte tekneyi gördüğünde tekrar direnmeye başlar. Takıma güveniliyorsa hiç bekletmeden tek hamlede tekneye alınır. Oltaya iri bir karagöz geldiğinde, sert kafa vuruşlarında misina elimizden hafif hafif kayacak şekilde tutulmalıdır. Eğer balık sabit kafa darbeleriyle geliyorsa riskli bir durum yoktur; su yüzüne geldiğinde kepçe ile ya da bir hamlede tekneye alınır. Usta balıkçı balığın kafa darbelerine konsantre olur, balığın su üstündeki fişeklemesinden hemen önceki anda balığın direnmesine fırsat vermeden tek hamle ile içeri alır. 

AV ZAMANI : Karagöz balığı sabahın erken saatleri ve akşam üzeri beslenmeye çıktığı için en verimli zamanın bu vakitler olduğunu düşünüyorum.

KULLANILABİLECEK OLTA TAKIMI VE HAZIRLANIŞI : 

Sabit Ağırlıklı Takım: Beden 0.40 köstek ve kollar 0.25 misinadan yapılır. Beden ucuna 2 cm fırdöndü bağlanır. Fırdöndünün diğer ucunakasa gözü düğümü vasıtasıyla köstek eklenir. Fırdöndüden 25 cm. sonra öksüz bağıyla yapılmış 15 cm. boyunda kol yapılır, ucuna MUSTAD 1251C-1523D veya MUSTAD 505 Allround 4-8 no iğne bağlanır. Kol boyu net 15 cm. olacak şekilde iğne bağlama payı hesap edilmelidir. Yapılan koldan sonra 15 cm. aralıklarla iki kol daha yapılır. Üçüncü koldan 25 cm. sonra 25 cm.lik bir kol daha yapılıp hemen kol dibine kurşun takmak için kasa gözü düğümü yapılır. Böylece dört kollu takımız hazırlanmış olur. Takım öksüz bağı ile değil de ekleme kol ile yapılacak ise köstek iki ucuna kasagözü düğümü atılmış 90 cm olarak hazırlanır. Kasagözünün biri fırdöndüye, diğeri kurşuna takılır. Hazırlanan kollar kurşun dibinden başlayarak kolboyundan 5 cm uzun aralıklarla bağlanır. 


Hareketli Ağırlıklı Takım : Bu takımda akıntılı sular içindir.(Örneğin Çanakkale boğazı) Kurşunlar yere değmeyip askıda kalacak şekilde kullanılır. Kurşun ağırlığı da suyun akış hızına göre savrulmayacak, bedeni dik tutacak ağırlıkta seçilmelidir. Yemlenen takım kurşun yere değene kadar dibe indirilip 1 m yukarı çekilir. Böylece köstek ve kolların su içinde savrularak uçması sağlanır. Beden 0.40, köstek ve kollar 0.25 misinadan yapılır. Bedene 2 cm lik fırdöndülerden yapılmış iki fırdöndü arası mesafe 25 cm. olan ve kasa gözü düğümleri ile birbirine balanmış kolçak yapılıp bağlanır. Bu kolçağa delikli kurşun ağırlığımız takılır. Koçağın bir ucuna 0.25 köstek misinası bağlanır. 40 cm. sonra öksüz bağı ile kol yapılır; kol boyu iğne hariç 10 cm. olacak şekilde yararlanmalıdır. Birinci koldan 20 cm. sonra aynı şekilde ikinci kol yapılır ve 25 cm. mesafe bırakılarak köstek ucuna iğne bağlanır. Kullanılan iğneler 1251C-1523D 6-8 no veya benzeri olarak kullanılır.

  

ÇUPRA (ÇİPURA): 

Çupra avında, tek iğnelide takım kullanabiliriz, 3 iğneli takımda kullanabiliriz.Kullanacağımız iğneler 2 veya 1 numara bronz iğne kullanabiliriz.İğnelerin Çapraz olmasına dikkat edilecektir.
    Egenin meşhur yerli balığı olan ve küçük sürüler halinde gezen çipura son yıllarda çiftliklerde de üretilmeye başlanmıştır. Çipura elips biçiminde yassı vücudu, beyaz karnı, koyu gri sırtı ve pembemsi yanakları ile tanınır. Atlas okyanusu, kuzeybatı karadeniz, ege ve akdenizde bulunur. Bir zamanlar marmara denizinde de yakalanan ve alyanak adı ile tanınınan bu balığın malesef nesli tükenmiş durumdadır. Genelde 20 ile 35 cm arasındadır. Ancak 6-7 kg ' ya varanlarına da rastlanmıştır. Her mevsimde zevkle yenebilen bu balığın ızgarası, buğlaması, çorbası, fırnını çok güzel olur. Izgara için ideal büyüklük 250 ila 350 gramdır. Daha büyüklerinin fırında pişirilmesi tercih edilmelidir. Buğlama ve çorba için her boyu kullanılabilir. Tadı nefis olan bu balığı katkısız, yani ızgara veya fırında yenmesi tercih edilmelidir. Isparaz ve lidaki bu türün küçük çeşitleridir.

AV DÖNEMİ : Çipura balığının üreme dönemi ülkemizde ekim ve aralık ayları arasıdır. Çipura balığı için belirlenmiş bir yasak dönemi olmamasına rağmen bu aylarda avlanmamaları tavsiyemizdir.

TUTULABİLECEK YERLER : Çipura balığı ülkemizde Marmara Denizinde azalmış olsada Karadeniz haricinde bütün denizlerinde bulunmaktadır. Yosunlu ve kumlu diplerde daha çok bulunur. İlkbaharda nehir ağızlarında acı sulara da girerler, yazları genelde kıyılarda 30 metreye kadar olan derinliklerde bulunurken kışları derinlere çekilir. Yetişkin iri balıklar 150 metre kadar derinlerde gezer.

KULLANILABİLECEK YEMLER : İstanbul’lu ve Marmara denizinde avlanan balıkçılar Çipuraya daha çok çalı karidesi, teke, midye, sülünez ve akyem kullanır, Çanakkale civarında ve Saros körfezinde çağanoz, akyem başlıca çipura yemidir, Ege ve Akdeniz’de ise mamun, sülünez, akyem (başta sardalya) ve karides itibar görür. Ama tabii burada sayılan yemler genel olarak tüm denizlerde kullanılabilir bazı yerlerde amatörlerden daha fazla itibar görmeleri sadece alışkanlıktandır.

AV ZAMANI : Çipura balığı sabahları ve akşamları kıyılara sokulur, öğlen saatlerinde ise 10-20 metre arası derinliklere çekilirler.


KULLANILABİLECEK OLTA TAKIMI VE HAZIRLANIŞI : Çipura için düzenlenecek parakete orta kalınlıkta paraketelerden sayılır. Parekete bedeni 120 veya 150 misina olabileceği gibi kendi ağırlığı ile batabilen sentetik iplerden de olabilir hatta karışma riskinin azlığı sağlamlığı nedeni ile bu ipler daha da kullanışlıdır denebilir. Köstekler 035-045 misinadan, köstek boyları 1-1,5 kulaç, iki köstek arası mesafe ise 4 kulaçtır, bu mesafe derinlikler arttıkça 6 kulaca kadar çıkabilir. İlk ayak taşından 6-8 kulaç mesafe alınarak birinci köstek bağlanır. Ayak taşlarının ağırlığı 2-3 kilo civarındadır. Son köstek ile ikinci ayak taşı arasındaki mesafe de 6-8 kulaçtır. İğneler 1 numaradan 2/0 a kadar değişik boylarda olabilir. İğne seçerken meradaki balık türleri ve boyları hakkında biligi sahibi olmak çok yardımcı olur. Bu tür bir parakatenin iğne sayısı 100-150 arasında değişir. Paraketenin yemleri akyem (sardalya başta), iri karides, çalı karidesi, kalmar veya sübye eti olabilir. Parakete serilirken ilk önce şamandırasız ayak taşı indirilir, bu arada sandalın kurekle hafif hafif ilerlemesi paraketenin dökülmesini kolaylaştırması gerekir. Ayak taşı dibi bulduktan sonra ki bu arada bir kaç köstek de suya inmiş olabilir, parakete bedeni hareket eden sandalla bir miktar gerdilir ki ilk köstekler üst üste düşmesin, bundan sonra paraketenin dökümüne devam edilir. İğneler bittikten sonra şamandıralı ayak taşı da indirlir. Bu parakete genel de kıyıya paralel olarak 15-30 metre derinliklere serilir. Paraketenin atılacağı yerin kayalık ve ilişken olmamasına dikkat etmek gerekir ki toplarken takılma olmasın. Eğer parakete akıntılı bir yere seriliyor ise ilk olarak buraya 20-25 iğneli bir parakete dökülerek akıntının şiddeti ve takımın nereye sürüklendiğine bakılabilir. Özel olarak hazırlanmış sepeti içine istifli paraketeyi sereken karışmaması için üzerine bir miktar kum atılır.


LÜFER : 

   Lüfer avlarımızda 1 numara kaşık veya hırsızlı iğne takımı yaparak avlarımızı yapabiliriz.Yem olarak Taze istavrit ve Zargana en makbulüdür.

   Akdeniz, karadeniz, marmara, hint okyanusu ve atlas okyanusunda sürüler dolaşan lüfer pullu bir göçmen balıktır. Soğuk denizde yaşayanları daha yağlı olduğundan daha da lezzetli olur. Ülkemizde karadenizde ve istanbul boğazı ile marmara denizinde yakalananların tadı muhteşemdir. Daha güney denizlerimize indikçe yavanlaşır ve kendisine mahsus o güzel tat ve kokuyu kaybeder. Eylül ortasından ocak sonuna kadar olan zaman en yağlı ve en lezzetli zamandır. Bu devre içinde ızgarası tavsiye edilir. Çinekopunda ızgarası çok iyi olur, ancak mevsimi lüfere göre kısadır. Kasım sonundan itibaren azalmaya başlar. Diğer zamanlarda büyüklüğüne göre plakisi, buğlaması kağıt kebabı ve tavası olur. Ilkbahara da son derece yağsız olduklarında tava, plaki ve buğlaması tercih edilmelidir. Lüfer büyükğüne göre en çok isim alan balıktır. Lüfer çeşitleri şöyledir.
1- 10 cm ye kadar yaprak
2-11-13 cm arası çinekop
14-16 cm arası kaba çinekop
17-20 cm arası sarı kanat
21-30 cm arası lüfer
31-35 cm arası kaba lüfer
35 cm de n büyük kofana

AV DÖNEMİ : Lüfer balığının avı 1 Nisan - 31 Ağustos tarihleri arasında yasak olup, bu dönem dışında günde en fazla 5 kg ve asgari boyu 14 cm olmak şartıyla avlanması serbesttir.

TUTULABİLECEK YERLER : Lüfer Gezici bir balık olduğu için İstanbul Boğazı, Marmara ve Çanakkale boğazında pek çok yerde yakalanabilmektedir. Boğaz’da ;Anadolu ve Rumeli fenerleri önünden hemen hemen tüm boğaz kıyıları, Kandilli, Çengelköy, Kanlıca, İstinye, Yeniköy, Bebek, Küçüksu, Ortaköy, Beşiktaş, Kabataş arasındaki bölge, Sarayburnu ve Yenikapı hâlâ kıyıdan verimli avlar yapılabilecek yerlerdir. Çanakkale’de;Kepez iskelesi, Barut iskelesi, Büyük motor iskelesi, Seddülbahir,Kilitbahir av yapılabilecek yerlerdir.

KULLANILABİLECEK YEMLER :  Lüfer hem cinsleri dahil her türlü balığa saldırır. O nedenle en iyi lüfer yemi canlı yemdir.Baş yemi izmarit ve zargana olup,istavrit, sardalya, hamsi,kolyoz,kupes,kocagöz’de kullanılır.

AV ZAMANI : Gün içinde de avlanmasına rağmen ; Aksam üstü güneş batımından gece 01.00 e ve Sabah güneş doğmaya yakın Lüfer avı için en ideal zamanlardır.

KULLANILABİLECEK OLTA TAKIMI : Lüfer balığının en zevkli avı uzun olta ile yapılan şeklidir. Uzun olta ile lüfer tutulduğu gibi, aynı yöntemle iğne ve misinaları biraz daha sağlamlaştırarak akya, sinarit ve levrek gibi balıklarıda tutmak mümkündür.

OLTA TAKIMININ HAZIRLANIŞI : Mantara 100 metre uzunluğunda 0.50 - 0.60 no misina sarılır. Boş ucuna 2 cm'lik bir fırdöndü takılır fırdöndünün diğer halkasına 1 kulaç uzunluğunda aynı kalınlıkta misina bağlanır. Misinanın diğer ucuna 3 cm'lik bir üçlü fırdöndü bağlanır. Bu fırdöndünün alt halkasına 2 karış uzunluğunda 0.50 no misina ilave edilir ve ucuna iskandil bağlanması için kasa yapılır. Boşta kalan ortadaki gözünede 1 kulaç uzunluğunda 0.50 - 0.60 no misina bağlanır. Bu misinanın diğer ucuna 2 cm'lik bir fırdöndü takılır. Bu fırdöndünün boşta kalan diğer gözünede esas beden kısmını teşkil eden 4-5 kulaç uzunluğunda 0.30 - 0.40 no arasında bedenlik parlak beyaz renkli bir misina bağlanır. Bu misinanın ucunada aşağıda fotograflarda gördüğümüz uzun olta iğne takımlarından biri bağlanarak takım tamamlanır.



KIZILKANAT : 

Kızılkanat avında kullanacağımız takım, şamandıralı bir takım olmalıdır.İğnemiz ise WMC 9284 5-6 numara iğne kullanmanızı tavsiye ediyorum.

AV DÖNEMİ : Üreme dönemleri Nisan – Haziran ayları arasındadır ve maalesef henüz bir av yasağı yoktur.

TUTULABİLECEK YERLER : Göller ve sakin akıntılı akarsular kızılkanat için ideal yaşam alanlarıdır. Barındıkları suların sığ sazlık ve otluk kısımlarında bulunur. Kışın derinlere çekilir ve av vermezler.

KULLANILABİLECEK YEMLER : Kızılkanat balığı için kullanılan yemler şunlardır. Solucan, hamur, haşlanmış mısır, düdük makarna (Az haşlanmış), mısır unu, un, şeker, vanilya ve diğer kokular, peynir suyu, balık unu, ayçicek yağı, ayçiçeği küspesi, mısır küspesi, kuru üzüm, civciv yemi, yumurta, soya unu, kedi köpek maması gibi. Burada amaç yemlere koku ve tat vermekten ibarettir.
Bu malzemelerden değişik yem tertipleri üretmek mümkündür.


KULLANILABİLECEK OLTA TAKIMI : Göllerin sığ olan kısımlarında av vermeleri ılık sudan hoşlanmalarında kaynaklanmaktadır. Avcılığında 0.25 misina hatta kendinize güveniyorsanız daha ince misina secimi yapabilir, iğne olaraktan WMC 9284 kalite 5 numara iğne tavsiye olunur. Ağırlık kullanmadan şamandıra yardımı ile kıyıdan kamış ile canlı yem kullanarak yakalıya bilirsiniz, canlı yem seçiminiz kurt, solucan, yavru balık ve yörede bulunan böcek olabilir. Unutulmaması gereken diğer bir hususta oltanın fazla hareketsiz bırakılmamasıdır, kızılkanat hareket halindeki yeme daha çabuk cevap verdiğidir. Tekne ile avlanıyorsanız şamandırasız yüzen misina kullanın eğer yüzen misina bulma olanağınız yok ise o zaman iğneden 75 santimetre geriden başlama kaydı ile eczaneden temin edebileceğiniz vazelin ile yağlayın ki sizinde yüzen misinanız olsun.

İSTAVRİT : 

İstavrit avında çeşitli takımlar kullanmamız mümkün.Hazır olarak satılan Çapariler ve Yemli oltalar.İstavrit avında kullanacağımız kanca 9 numara Siyah iğne olmalıdır.

istavrit, marmara ve boğazda balık avlamaya başladıklarında ilk tanıştıkları balıktır. Ağzı öne uzayabilen, dişleri ince, gözleri iri, kuyruğu derin çatallı ve vücudu iğ biçiminde olan göçmen bir balıktır. Marmara, ege ve karadenizde yaşayan yerli türleri de vardır. Marmara da 15-20 cm, egede 30 cm civarında olurlar. Marmarada boyu 10 cm nin altında olan küçük istavritlere kıraça denir. Karadenizin doğusunda istavritler palamut büyüklüğünde 50 cm olurlar. Sarı kuyruk istavrit ve sarı kanat istavrit olarak adlandırılan tipi sularımızda ençok bulunan türdür. Istavritler sonbaharda marmaraya inerler mayıstan itibaren karadenize geri dönmeye başlarlar. Her mevsimde yakalanan istavritin en lezzetli olduğ zaman kasım ile şubat ayları arasıdır. Tavası ve fırnını çok güzel olur.


İZMARİT : 

İzmarit avında ise, ben üç köstekli takım kullanıyordum.İğne ise 9 numara çapraz iğne.Bu kenardan yaptığım avlarda geçerli, Sandal’dan yapılan avlarda ise 7 numara çapraz iğne çapari şeklinde yapılarak, adet sayısı size kalmış, çapari olarak kullanılabilir, tüy ve ip seçimi tamamen size kalmış.

Ağzı körüklu gözleri iri, sırt-göğüs ve anus yüzgeçleri ser diken ışınlı bir balıktır. Sularımızda iki türü vardır: menekşe izmarit ve istargilos. Izmaritin erkekleri dişilerinden daha iri olurlar. Dişiler 20 cm civarında olurken erkekler 25 cm ye kadar uzayabilirler. Izmarit midye, deniz solucanı ve balık yumurtaları ile beslenen bir dip balığıdır. Et beyaz ve son derece lezzetlidir. Tavası güzel olur. Sonbahar ve kış aylarında ızgarası da yapılır. Izmaritler ızgara yapılırken ayıklanmaz. Olduğu gibi pirilip bilahare derisi, bağırsakları ve kılçıkları ayılanır. Üzerine limon ve zeytinyağı ile kıyılmış maydonoz eklenerek hazırlanır. Pulları kazındıktan sonra derisi tulum çıkarılarak yapılan tavası da çok güzel olur.




Bazı Balık Türleri
BARBUNYA

denizlerimizin bu tatlı balığı genellikle ege ve akdenizde bulunur. Yeni bir balık türü olan barbunya sıcak ve ılık denizlerin kıyıya yakın olan kumlu ve çamurlu deniz diplerinde, az olmakla berebar kayalık yerlerde yaşar. Genelde 17 ila 20 cm arasında olup nadiren 40 cm ye kadar çıkar. Kaya barbunyası, kum barbunyası, ot barbunyası ve paşa barbunyası diye dört çeşiti vardır. Bunların içinde en makbulu kaya barbunyasıdır. Sırtı kırmızı ve karın kısmı beyaz olan kaya barbununun sırtında hiç gri leke bulunmaz. Kum ve ot barbunyasında ise sırt gri ile kırmızı renklerin karmaşası halindedir. Paşa barbununun her iki yanında çeneden kuyruğa doğru sarı bir şerit bulunur. Tekir ile çok karıştırılan bu balığın en lezzetli zamanı temmuz ve ekim ayları arasıdır. Bu süre zarfında tavası, ızgarası ve kağıtta kebabı çok güzel olur. Tekirden en büyük farklılığı kafasının daha uzun oluşudur. Tekirin kafası küttür ve çene altında iki sakalı bulunur.

TEKİR

Barbunyaya çok benzeyen be yakın akrabası olan bu balık bütün denizlerimizde avlanır.
Karadeniz ve marmarada avlanılanlar 6 ila 10 cm arasındaır. Ege ve akdenizde ise boyları barmunyayı yakalar. Çene altı bıyıklarının uzunluğu, küt kafası ve birinci sırt yüzgecindeki sarı-siyah benekleri ile barbunyadan ayrılır. Dört mevsim yenebilecek bu balığın en lezzetli zamanı, aynen barbunyada olduğu gibi temmuz-ekim ayları arasıdır. Tavası ve kağıt kebabı çok güzel olur.



DİL BALIĞI

Dil balığı da yerli balıklarımızdan olup ege ve akdenizde bolca yakalanır. Her mevsimde yenebilir. En lezzetli zamanı kasım ile şubat ayları arasıdır. Tavası çok güzel olur. Irilerinden fileto çıkarılıp şiş veya salçalı fileto yapılabilir.


HAMSİ

1988 yılında 310 bin ton ile toplam balık avcılığımızın yaklaşık üçte ikisini meydana getirmektedir. Gözlerinin gerisine kayan ağzı ile yivrilmiş burnu ile yakın akrabası sardalyadan kolaylıkla ayrılır. Gümüş balığıda hamsinin akrabasıdır. Boyu ortalama 12 cm olup azami 18-20 cm ye kadar büyürler ve çok büyük sürüler halinde gezerler. Karadeniz hamsisi azak ve karadeniz olmak üzere ikiye ayrılır. Azak hamsisinin burnu daha küttür. Azak denizinde üreyip kışlamak üzere güneye, bizim orta ve doğru karadeniz bölgesine inerler; nisan sonunda da kuzeye göç ederler. Karadeniz hamsisi ise kuzeybatı karadenizde ürer, kışlamak üzere kasımdan şubata kadar trakya kıyılarına ve marmaraya göç eder. Nisan ayında da yumurtlamak üzere karadenize çıkar. Ayrıca marmara hamsisi denilen yalnız marmarada çıkan daha küçük ve göç etmeyen bir hamsi türüde vardır. Aynı tür kuzey egede de bulunur. Bu hamsinin sırt rengi daha açıktır. Hamsi özellikle karadeniz yöremizin temel gıdası, temel protein kaynağıdır. Fiyatının ucuz olması nedeniyle çok geniş kitle tarafından tüketilir. Hamsinin hemen her türlü yemeği yapılır. Izgara, fırın, kağıt kebabı, buğlama, plaki, yahni gibi. Siyah etli bir balık olamasına rağmen buğlamaya son derece uygundur. Yaz aylarında yağsız olduğu için ızgara yerine tava veya buğlaması tercih edilmelidir. Kış aylarında yakalanan hamsi tuzlanıp saklanır. Buna ançovi tabir edilir. Ayrıca balık yağı ve balık unu üretiminde de kullanılmaktadır.


SARDALYA

hamsinin yakın akrabası sardalya sürüler halinde yaşar ve kıyılar boyunca göç eder. Hamsi gibi ticari değeri çok yüksek bir balıktır. 1988 yılında 90 bin ton ile hemen hamsiden sonra yer alır. Kurutularak, tuzlanarak hatta balık yağı ve balık unu elde etmekte kullanılır. Sardalya adı konserve işleminden dolayı konserve ile özleşleşmiştir. Hatta ringa konservesine de aynı ad verilir. Sardalya akdenizde 15-20 cm dolaylarındadır. Okyanusda ise 30 cm kadar büyürler. Hamsi karadeniz için ne ise sardalya da portekiz, ispanyanın atlas okyanusu kıyıları, sicilya ve malta için aynı şeydir. Bu ülkelerde bir çok yemek sardalya üzerine kurulmuştur. Ülkemizde kuzey egede bolca yakalanan sardalyanın en lezzetli mevsimi temmuz-ekim aylarıdır. Bu sürede çeşitli ızgaraları, fırnını ve kağıt kebabı, buğlaması ve plakisi yapılabilir. Kasım-haziran arasında ise ancak plaki ve buğlaması yapılabilirse de bir önceki döneminki kadar lezzetli olmaz. Sardalyanın küçüğüne papalina tabir edilir; ayıklamadan yemeği yapılır. Tirsi ise sardalya azmanıdır. Kıl tarzında çok kılçığı vardır ve sardalya kadar lezzetli değildir.

AV DÖNEM : Sardalya balığı Nisan ayında yumurtlamaya başlar ve Temmuz ayına kadar üreme dönemleridir.

TUTULABİLECEK YERLER : Eylülden itibaren inişine (Katavasya) başlar ve Çanakkale Boğazı yoluyla Akdeniz’e kadar gider ve orada uzun süre kalır. Sardalya nisanda yumurtlar. Mayısta çıkışa (Anavasya) başlar; Akdeniz’den Marmara’ya geçer ve İstanbul Boğazı’na kadar çıkar, ancak Boğaz çıkışındaki Karadeniz Feneri’nden daha ileriye gitmez. Genel olarak su yüzeyinde bulunur; ancak şiddetli fırtınalar süresince, büyükleri de dahil hiçbir balık derin sularda ve açık denizlerde barınamaz; sardalya havalar soğuyunca veya çok ısınınca Karadeniz’i terk eder; bu denizde Hiçbir zaman sardalya avlanmamıştır.

SARDALYA YAKALAMA YÖNTEMİ : Sardalya en çok dalyanlarda ve sardalya Şıplarıyla tutulur; ayrıca ağları sardalya için özel Üretilmiş manyatlarla; ateş ağı denilen sardalya ağlarıyla ve küçük sandallarda kullanılan kurtina ağı ile de bol miktarda sardalya avlanır.
Sardalya hazirandan itibaren yağlanmaya başlar; av mevsiminin hazirandan ağustos sonuna kadar uzamasının nedeni budur. Bu zaman aralığında bol miktarda avlanır; bu avlama genellikle, gerek Karadeniz girişinde gerek Marmara Adası kıyılarında veya körfezlerinde ateş kayığı denilen büyük kayıklarla yapılır.
Ateş yakarak sardalya avlamak için iki kayık gereklidir. Biri büyük olup 3 veya 4 çiftedir ve ismi ağ kayığıdır. İkincisi iki çift küreği olup ateş kayığı diye adlandırılır; çünkü kıçında ateş yakılır. Ay ışığı olmayan gecelerde sardalyalar fosforlanırlar. Bu fosforlanma derin suda görülmez; fakat suyun üst bölümlerinde çok iyi görülür; bu nedenle balıkçılar kolaylıkla balıkların bulunduğu yerleri keşfedebilirler.
Ağları taşıyan büyük kayık, balıkların kümelendiği yere yaklaşarak müsait bir zamanda ağlarını atar; ateş kayığının mangalında ateş yakılır ve kayık ağın üstünde bir köşeden diğer köşeye gidip gelmeye başlar. Işığı takip etmek gibi bir davranış biçimi olan sardalyalar küçük kayığın üstlerinden her geçişinde ağlara dolarlar. Balıkların fosforlanmasının yoğunluğuna bakarak, reis yeterli miktarda balık avlandığına karar verince , ağ hemen kayığa alınır, silkelenip içindekilerin hepsi kayığa boşaltılır. Sonra yer değiştirerek ava devam edilir.
Daha önce de söylediğimiz gibi, sardalya avlamak için, küçük bir ağla donatılmış kurtina denilen iki çift kürekli bir kayık da kullanılabilir. Kayık ağını denize attığı zaman, bir ışık kaynağı balıkları bu ağa çeker.
Bazen gündüz de manyat ağı yardımıyla sardalya avlanır. Manyatla avlanan sardalyalar daha büyük olup, daha kıymetlidir.
Sardalyanın boyu avlanılan yere ve mevsime göre değişir; bu av için kullanılan ağların düğümlerinin büyüklüğü hayvanın başıyla orantılı olmalıdır. Eğer öyle olmazsa, avlanma kesinlikle mümkün olmaz.
İstanbul Balıkhanesinde yıllık olarak 300.000 kilo civarında sardalya satılır. Yarısı tuzlanır, yansı taze olarak tüketilir. Zayıf sardalyalardan yapılan tuzlamalar çok kuru ve tuzlu olduğundan, yeterli yağlılıkta olmayan sardalyaları tuzlamaktan sakınmalıdır. Ağustostan itibaren avlanan sardalyalar çok yağlıdır; solungaçları da bağırsakları da çıkarılmadan, bir sıra balık, bir sıra tuz olarak fıçılara konulur. Tuz miktarı, balık ağırlığının %25’ini geçmemelidir, Sardalyalar ne kadar tazeyse o kadar mükemmel bir tuzlu balık elde edilir.
Haliç’te avlanan sardalyaların midelerinde çamur olduğundan tuzlamaya uygun değillerdir

Fıçıya konulduktan iki veya üç ay sonra, sardalyalar yenecek kıvama gelir. Daha fazla süre geçince aroması ve lezzeti artar; ama belli bir süreden sonra da çok tuzlu olurlar. Onun için tuzlu sardalyayı en uygun zamanında tüketmek gerekir.



USKUMRU

kolyosa çok benzeyen ve sürüler halinde dolaşan göçmen bir balıktır. Denizlerimizde 30 cm civarında olan uskumru kuzey denizinde 50 cm ye kadar büyür. Yaz aylarını karadenizde geçiren uskumru eylül ve ekim aylarında marmaraya iner ve kışı burada geçirip yumurtlar. Mart ila haziran aylarında da karadenize döner. Uskumru büyüklüğüne göre üç değişik ad ile adlandırılır. En küçüğü kalinaryadır. 20-25 cm civarında ve yağlı olanları uskumru, dönüş uskumrusu ise çiroz olarak adlandırılır. Yazın yakalananlara ise lipari denir. En lezzetli olduğu dönem eylül ayından yumurtlamaya başladığı ocak ayı sonuna kadardır. Bu süre içinde ızgarası, kağıt kebabı, dolması, köftesi ve tuzlması çok güzel olur. Bu mevsimlerde yağlı olduğundan tavası tavsiye edilmez. Şubattan itibaren yağını kaybetmeye başladığından tavası yapılabilir. Yazın yakalananlar ise plaki ve tava için uygundur. Ilkbaharda karadenize dönüş yapan çirozlar kurutulur. Esas adı çiroz kurusu olan bu kurulmuştur balığa geçen zaman içinde ismi kısaltılarak yalnızca çiroz denmeye başlanmıştır. Uskumrunuın koryostan önemli farkları aşağıdadır. 1-uskumru ile koryosun sırtı desenleri biribirine benzemekle birlikte koryosun rengi koyu, uskumrunun ise açıktır. 2- uskumrunun kuyruk çatalının içi boş ve iki çizgiden ibaret bir v harfi tarzındadır. 3-uskumrunu gözleri neredeyse toplu iğne başı kadar küçük, kolyosun ise iridir.

AV DÖNEMİ : Uskumrunun av yasağı dönemi 15 nisan ile 31 ağustos tarihleri arasında uygulanmaktadır. Bu tarihler arasında tezgahlarda taze uskumru görseniz bile almamanızı tavsiye ediyorum. Unutmayalım ki bu zamana kadar balıkçılık yapıldığı gibi bu zamandan sonra da devam edecek bir meslektir.

TUTULABİLECEK YERLER : Bu balık yaz aylarını Karadenizde av yasağı döneminde gönlünce geçirmektedir. Ekim ayından sonra Marmara Denizine geçer ve kış aylarını burada üreyerek geçirir. Uskumru bir göç balığı olduğu için Çanakkaleden Egeye ve buradan Akdenize geçer.

KULLANILABİLECEK YEMLER : Uskumru çaparisinin beden ve köstek kalınlıkları balığın derin, orta ve sığ sularda bulunmasına göre değişir. İskandil ağırlıkları da bu durumlara göre farklıdır.

KULLANILABİLECEK OLTA TAKIMI : Balık derin sularda bol miktarda bulunuyorsa bedenin misina kalınlığı 0.40 numaradır. Köstekler 0.35 numara, boyları 13 cm.’dir. İskandil ağırlığı sulara göre 300- 400 gr.’dır. Kullananın ustalığına göre yirmi beş-kırk beş arasında köstek bağlanır. İğneler 2-3 no.’dur. Kösteklere hindi kuyruğu veya tüyünden 4 mm.’ lik parçalar bağlanır. Balık daha sığ sulara girmiş ve seyrekse daha ince takım kullanılır. Bu durumda beden 0.30 no., köstekler ise 0.25 no. misinadan yapılır. Takıma yirmi-yirmi beş adet köstek takılır. Uzunlukları 15-16 cm. olarak hazırlanır. Bu takımlarda 3 no. iğne kullanılır. Kırçıllı veya siyah tüyler ise yine hindi kuyruğu veya kanadından sağlanır. Kaz tüyünden veya kınayla boyanmışlarından da istifade edilir. İskandil ağırlıkları 180-240 gr. arasına düşer. Misina şeffaf olursa daha verimli av elde edilir. Çapari ile uskumru avı sandal veya motorlu tekneyle yapılır. Amatör balıkçılar için teknede iki kişinin bulunması, birinin kürek tutarken veya motoru kullanırken, diğerinin çapariyi kullanması, daha rahat bir av yapılmasını sağlar. Kürekteki veya yedekteki kişi aynı zamanda balıkları oltadan kurtarmak için arkadaşına yardım eder. Tecrübeli ve çapariyi kullanmaya alışkın kişilerin ise hem kürek tutup hem de çapariyle av yapabilmeleri mümkündür.


Av mahalline gelindiğinde takım denize 7-8 kulaçta bir yoklana yoklana indirilir. Balığı aramak için olta bir aşağı indirilip, bir yukarı çekmek suretiyle hareket ettirilir. Uskumru balığı çapariye atladığı zaman oltada aniden bir boşluk olur. Bunun sebebi de çapariye takılan balıkların birden yukarıya doğru yüzmeleridir. 0 anda boşluk alınmazsa balıklar çapariyi karıştırabilirler. 1-2 kulaç yukarı alınan çaparinin iyice dolduğundan emin olduktan sonra hiç kalama (boşluk) vermeden olta sandala çekilir. Balıklar takıldıkları iğnelerden kurtarılıp livara atıldıktan sonra çaparinin köstekleri düzeltilir ve yine aynı işleme devam edilir. Av sırasında balık, örneğin 11 kulaçta bulunduysa o kulaçta elimizde tuttuğumuz misinaya bir işaret koymakta fayda vardır. Bu hemen çözülebilecek ve sık olmayan bir düğüm veya küçük kırmızı bir ibrişim parçası olabilir. Balıklar genellikle aynı kulaçta bulundukları için oltayı bir sonraki koyverişte yine aynı yerde çapariye atlayacaklardır. Bu suretle vakit kaybetmeden daha verimli av elde edilir.



KOLYOZ

uskumruya çok benzeyen bu balık uskumru ile berebar sürüler halinde göç eder. Ayrıca marmara ve ege denizinde yerli türleride bulunur. Tadı uskumruya nazaran oldukça yavan olduğundan genelde tavası yapılır. Ocak ayı en yağlı zaman olduğundan tuzlama için en ideal zamandır. Tuzlaması çok güzel olur.

AV DÖNEMİ : Kolyon balığının av dönemi deniz balıklarının genelinde olduğu gibi 1 Nisan- 1 Temmuz tarihleri arasında yasaktır.

TUTULABİLECEK YERLER : Yurdumuzun tüm sularında bulunur. Kolyoz ülkemizde yaz aylarında Karadeniz'e doğru kısa çıkışlar yaparken ve kış aylarında dönüşte hem ticari hem amatör balıkçılara gün boyu av verir Bunun dışında gündüzleri genelde dibe yakın gezerken geceleri açık sulara çıkarak yemlenir İniş çıkış zamanları dışında en çok sabah güneş doğumu akşam güneş batımı saatlerinde iyi av verir Bazı hallerde girdiği koylarda batıklar çevresinde kısa süreli yatak yaptığı olur, bu durumlarda amatörler bol miktarda yakalayabilir Kışları derinlere çekilerek pek aktif olmayan bir yaşam sürer.

KULLANILABİLECEK YEMLER VE OLTA TAKIMLARI :

ZOKA İLE USKUMRU-KOLYOZ AVI :

Öncelikle ilk belirtmek istediğim zoka ile avcılıkta tercihe göre zoka ve fırdöndü dışında ilave bir aparata (kurşun vs..) ihtiyacınız yoktur.

Zokalar çeşitli boy ve şekillerde olsa da, güvenilir av marketlerden uskumru zokası istediğiniz zaman size uygun olanını verirler. Genelde kullanılan zokayı söyleyeyim. İğne bölümü beyaz renk olacak. (Muhtelif çipura zokalarındaki gibi siyah değil). Hatta bu beyaz renk metal, dış görünüş itibari ile galvanizli gibi görünür. İğne ağız açıklığı (U kıvrımı) bizim klasik çipura zokaları ya da standart 496 serisi kadar geniş değildir. Biraz daha dardır. Büyüklük olarak normal uzun palalı bir iğne ile karşılaştırılırsa aşağı yukarı 2 ölçü iğne ebatındadır. Bölgedeki balık biraz daha küçükse ya da büyükse bir boy küçüğü ya da duruma göre büyüğü (1-3 arası) tercih edilebilir. Zoka tipi pirçol dediğimiz türdendir. Kendinden kurşunu iri ve uzun değil küçüktür. (Farklı tip de zokaların da kullanıldığını gördüm) Şimdi zokalı takım nasıl hazırlanır. Öncelikle her atımda tek bir balığı çekeceğiniz göz önüne alındığında ve çekeceğiniz uskumru ya da kolyozun çok olsa en fazla 400-500 gr. olacağı varsayıldığından takım bu ağırlıkta balığın çekerine uygun minimum incelikte olmalıdır. Yalnız bu arada balığın oldukça mücadeleci olduğu da göz önüne alınmalıdır. Tavsiyem bu iş için kaliteli sağlam 0,25 civarı bir beden misinası kullanmanız yeterli olacaktır. Daha avcı olsun diyenler riski göze alarak 0,20 de deneyebilirler. Şimdi beden misinasını zokaya bağlayacağız. (Bu iş için zokanın ağzına dikkatlice sıkıştırmak koşulu ile klasik fırdöndü düğümünü kullanabilirsiniz) Bundan sonra benim tercihim, bu ağırlıkta balığı çeker, zokanın vaktinden önce dibe inmesine sebebiyet vermeyecek hafiflikte, balığı ürkütmeyecek küçük bir fırdöndü kullanmak.(Zira öyle çekiyor öyle dönüyor ki yakalandığı zaman olta misinasının karışma ihtimali doğuyor) Ancak zoka ile fırdöndü arasında klasik takımlardan farklı olarak en az 2-2,5 kulaç mesafe vermelisiniz. Bu arada hiç fırdöndü kullanmayan arkadaşlara da rast geldim söylemeyelim.Fırdöndüden sonrası (ana olta ipi) aynı boy misina da olabilir, bir boy kalını da. (0,25-0,30 gibi)

Zokaya yem olarak, taze hamsi ya da bulabilirseniz küçük sardalye takıyoruz. Burada da 2 yöntem mevcut. Birincisi, yemi lokma şeklinde;

(balığı bütün olarak boyundan diklemesine eşit parçalara [parçalar ne çok küçük ne çok büyük olacak, takribi 2,5-3 cm arası yeterli] bölüp kesiyoruz (kafayı kullanmayın mazmoz yapın ama kuyruk kısmında kuyruğu da kesip atmayın son lokmayı kuyruklu kullanın bu arada) ve kesilen lokmaları, dikiş metodu ile önce iğneyi bir tarafından saplayıp çıkarıp, döndürüp diğer tarafından da iğne keskin ucu hafif çıkacak şekilde takıyoruz.

İkincisi ise kafayı ve kuyruğu kesip atıp, ortadan ikili fileto çıkarıp, bu filetoları uygun ebatta kesip, parlak tarafları dışa gelecek şekilde yine dikiş diyeceğim yöntemle (2-3 kez batıralım) zokaya takıyoruz.

Yemi taktıktan sonra, balığın av verdiği derinliği ilk bir kaç tecrübeyle ölçmek koşulu ile çok değil 10-15 kulaç kadar açıyoruz ve yemli zokamızı kolumuzun yettiği güçle ileri fırlatıyoruz. Şimdi zoka kendi kurşunu ile salına salına yavaşça dibe inmeye başlayacak, bu arada balılar iştahlı ise daha ilk üç dört kulaçta yeme saldırır, olmuyorsa sabırlı olun ve bekleyin. Bırakın zokanız yavaş yavaş insin. İndiği son noktada yine bir süre bekleyin, olmuyorsa misinayı hafif yukarı kasıp bırakmalarla alttaki zokayı hareketlendirin ve balığı kıskandırın. Bir süre daha bekleyin, olmuyorsa takımı toplayıp, yine atın. Gerekirse yemi bir süre sonra yenileyin. Yakalandığı an usulce tekneye alın, çok aceleci davranmayın.

ÇAPARİ İLE AV

Aslında bu yöntem, ideal olarak İstanbul boğazı gibi akıntılı sularda tekneyi sabitlemeyip, gezintiye bırakarak uygulansa da sabit teknelerde de uygulanmaması için hiçbir neden yok. Zira ben bugüne kadar yakaladığım uskumru-kolyozları genelde demirli tekne ile yakaladım. Ve hep bu işi İzmir sularında yaptım, zira daha boğazda olta atmışlığım yoktur.

Nasıl çapari, hangi çapari:

Bu konuda maalesef, yanlış yönlendirme korkusu ile arkadaşlara kesin bir tavsiyede bulunamayacağım. Sadece kendi gözlemlerimi aktaracağım. Ama öncelikle şunu söyleyeyim, takım çantamdan hiçbir zaman çapari eksik etmeyen biri olarak (kıyıdan gittiğim zamanlar hariç) bugüne kadar piyasada bol bulunan hazır markalı yapay tüylü, pakette görünüş olarak çok istek uyandırıcı ama sentetik olduğu her halinden belli çapari kullanmadım, tercih etmedim. Hep doğal tüylüleri tercih ettim.Bilemiyorum, belki de aksi geçerlidir. Aldığım ilk çapari, yıllar önce onca balık marketi gezip burun kıvırdıktan sonra, şimdi nerede olduğunu bilemediğim İzmir- Konak'taki yaşlı bir ustanın sattığı çapari idi. (Bilenler bilir, Mustafa Fahri amcadan bahsetmiyorum (keza ondan da epeydir haber yok, son olarak hasta olduğunu duymuştum), benim bahsettiğim ihtiyar amca, Konak'ta o zaman da şimdi de özel otopark olarak kullanılan, şimdiki İz-Su binasının arkasındaki arsada köşede küçük kulübesi olan ve olta malzemeleri satan bir amca idi. Çapari 10 iğneli doğal siyah tüylü (ama yekpare siyah değil, kırçıl tabir edeceğim siyah-beyaz karışım), kırmızı ibrişimli bir takımdı. İğne boyu yaklaşık 3 ölçü civarında ve köstek araları, uzun olmayan bir takımdı. Bu takımla yıllar önce pelikan bankı mevkiinde tek çekimde 8 balık rekoru (kendimce) kırmışlığım vardır. O zamanlar bu takımdan bol miktarda alıp uzun süre kullandım. Sonraki tercihlerim ise hep benzerlerini aramakla geçti, ama buldum da. Ancak duruma göre bu süre zarfında uskumru avında benim çapari yeterince iş yapmazken saf beyaz tüylü takımların iş yaptığını da tanık oldum. Keza simlilerin de. Balık bu, ne yapacağı belli olmuyor, havanın, suyun, ışığın durumuna göre huy değiştirebiliyor. Çapari takımı diğer malzemelere göre çok da pahalı değildir, hatta ucuz da sayılabilir. Bu nedenle tavsiyem farklı renk kombinasyonlarında en az 3 takımı çantanızda bulundurunuz. Bir de çapari takımına ne kadar iyi bakarsanız bakın çabuk yıpranır. Tüyler bir süre sonra tuzlu suyun verdiği etkiyle keçeleşir, iş göremez hale gelir. Bu safhada takımı mutlaka yenileyin.

Çapariye hangi Kurşun:

Aslında mümkün olan en ağır kurşun. Ben hiç 150.gr. dan aşağısını kullanmadım. Hatta, zaman zaman kolumun gücü dahilinde 300. grama kadar çıktığım oldu. Bunun en basit nedeni şu; eğer av bölgenizdeki balıklar iriyse ve şansınız da varsa bir kerede 4 ya da 5 den fazla balık takımınıza takılırsa, takımı öyle bir döndürür ve karıştırırlar ki, bazen takım mahvolur ve atmak zorunda kalırsınız. Kurşunun ağırlığı, bedeni aşağı çekerek, bu karışmayı önlemeye yarar. Ama çok ağır kurşun da sizi vaktinden önce yorabilir. Tercih size kalmış.


Nasıl Uygulanacak :
Aslında ideali balığın olduğu bölgede gezer tekne ile uygulanan yöntem. Ama dediğim gibi bu yöntemi hiç uygulama şansım olmadı, yine de buna rağmen demirli tekne ile eğer balık bolsa başarılı avlar gerçekleştirdim diyebilirim. Balık bolsa diyorum, çünkü balık yeterli bollukta ya da iştah da değilse çapari avından yeterli verimi alamazsınız. Hemen yöntem değiştirip zokaya geçiniz. Zira bu iş biraz da sabır ve deneme yanılma yöntemi. Bir de eskiler bazen, eğer yeterli verimi alamıyorsanız çapari takımının bir ya da iki iğnesine kokusuyla balığı cezbetsin diye yem takın derler. Denemedim değil, denedim, ama kesin yargıya varacak sonuç alamadığım için bu konuyu sadece sizin merakınıza bırakıyorum.

Peki ne yapıyoruz?

Çapari tekneden atılıp beklenecek bir yöntem değil. Yorucu ve sabır isteyen bir yöntem. Bu nedenle ben hep sportif bulmuşumdur. Zira bu yöntemle sıkı geçirdiğiniz günün ertesi günü eğer hamlık varsa sanki şnav çekmiş gibi kollarınızda tatlı bir yorgunluk duyabilirsiniz. Önce hedef balığımız uskumru-kolyoz, çok da dibe inmediği (yüzey/orta su balığı olduğu) için, deneyerek, balığın en verimli olduğu derinliği buluyoruz. Başlangıçta çapari takımını, teknemizin bulunduğu mevkiinin derinliğine göre değişse de ilk önce 12-15 metre civarına hızla tartmadan indiriyoruz. Dikkat edin bazen inerken bir anda kurşunun ağırlığı kaybolur, işte bu anda en az bir balık takılmıştır, bu durumda biraz riski göze alarak, hemen misina ipini frenleyip, hafif salınmalarla aşağı yukarı takıma hareket veriyoruz ki meraklı başka misafirler varsa onları da toplayalım (ama bu işi süre olarak çok abartmayalım, her zaman yakalanan bir balık, kaçan 10 balıktan daha iyidir). Bu safhada başka misafirler de gelmişse elbette usul usul takımı yukarı çekiyoruz. İnerken bir hareket olmadı diyelim, indiğimiz derinlikte yine bir süre balığı kıskandırmak için takımı aşağı yukarı hareketlendiriyoruz. Olmadı normal hızda yukarı çekmeye başlıyoruz, birkaç kez bunu yaptıktan sonra hala bir sonuç yoksa, bu kez yukarı çekerken belli mesafelerde durup, takımı aşağı yukarı tartıyoruz. Yine de sonuç alamadıysak, bu kez teknemizin bulunduğu derinliğe göre takımı göreceli olarak daha dibe indirerek yukarıdaki işlemleri tekrarlıyoruz. Keza bazen söz konusu balıkların, hava ve suyun durumuna göre beklediğimizden daha derinde av verdiğine tanık oldum. Aslında tavsiye edilmese bile takımı, 30 metre derinliğe indirip çektiğim anlar bile oldu. Bu iş aslında biraz sabır, biraz macera işi.




PALAMUT

Uskumru, torik ve orkinosu içeren bir familyadandır. Sürüler halinde yaşayan pulsuz siyah etli bir göçmen balıktır. Sırtı çizgili, karnı gümüş rengindedir. Uzunluğu 1 metreye kadar varır. Bu familyanın çeşitleri bütün denizlerimizde görülmekle birlikte en lezzetlileri karadeniz ve marmarada avlanılan tipleridir. Karadeniz ve marmara palamutunda baştan kuyruğa doğru muntazam çizgiler halinde giden, dördü koyu, üçü açık menevişli 7 adet band bulunur. Egede yaşayan, tombik, benekli orkinos ve yazılı orkinos isimleri alan yakın akrabasında ise sırttan karına doğru dalgalar halinde yine en az 16 adet alacalı bant ile karın civarında en az üç adet siyah benek bulunur. Bu cinsin etinin tadı hakiki palamuta nazaran hiç güzel değildir. Ama çok kişi bu özelliği bilmeyip palamut diye aldanır ve sonra palamuttan soğur. Palamut avı ağustos ayında başlar. Önce karadenizde sürüler halinde vanoz ve çingene palamutu, eylülden itibaren de palamut gelmeye başlar. En lezzetli zamanda eylül başından şubat ortalarına kadar olan zamandır. Bu mevsimde çok yağlı olduğundan tavası biraz ağır kaçar. Bu nedenle ızgarası ve fırını tavsiye edilir. Aynı mevsimde yahniside harika olur. Diğer mevsimlerde tavası yapılabilir. Palamut siyah etli bir balık olduğundan buğlaması ve çorbası tavsiye edilmez. Palamutun boyuna göre isimlendirilmesi.
1-20 cm ye kadar palamut vanozu.
2-20-30 cm arası çingene palamutu
3-31-40 cm arası palamut
4-40-50 cm arası kestane palamutu
5-51-60 cm arası torik
6-61-65 arası sivri
7-65-70 cm arası altıparmak
8-70 cm den büyük zindan delen.

Torik ve toriğin büyük boyları palamuttan daha çok yağlıdır bu nedenle tuzlama ve lakerdası tercih edilir.



LEVREK, MİNEKOP, EŞKİNE

12 değişik türden meydana gelen bu familya ılık ve tropik suların sığ kesimlerinde yaşar. Vücutları iğ biçiminde ve yandan hafif basıktır. Pulları oldukça iri olan levreklerin yanları genelde beyaz, alt bölümleri gümüşi, alt yüzgeçi ise sarımsıdır. En irileri bir metreyi geçebilir. Ülkemiz denizlerimizde 20 ila 60 cm arasında olabilirler. Bayağı levrek ve benekli levrek olmak üzere mevcut iki tipi bulunur. Sırtlarındaki çok sayıda benek ile ayrılırlar. Benekli levrek güney ege ve akdenizde bayağı levrek ise bütün denizlerimizde görülür. Karadenizde kötek olarak da bilinen minekopta bu familyanın diğer bir türüdür. Eşkineye çok benzeyen minekoplar 30-80 cm arasında olur. 1 metreden büyük ve 20-25 kg olanlarına da rastlanmıştır. Erişkinler kıyıya yakın kayalık dipleri, yavrular ise akarsu ağızlarını tercih ederler. Parlak mavimsi-gri renkteki vücudu sırtan karına doğru inen sarı menevişli çizgilerle bezenmiştir. Karnı gümüşi beyazdır. Eşkine ise bütün denizlerimizde görülen kıyıya yakın kayalık diplerde yaşayan bir türdür. Ortalama 30 cm ve 600 gr dır. 3-4 kg lik irilerine de rastlanmıştır. Sırtı kamburumsudur ve koyu kahve ile lacivet arası bir renktedir. Karnı ise sarı-beyaz menevişlidir. Başının içinde gözlerinin arkasında herbiri 4-5 gramlık beyaz taş bulunur. Halk arasında bu taşların idrar söktürücü ve böbrek taşı düşürücü olduğuna inanılır. Genelde tek gezen, geceleri avlanan ve oyuklar arasında süzülürcesine dolaşan bu balığın başlıca besini karides ve yavru balıklardır. Yıl boyunca yenen levreğin çok lezzetli eti vardır. En güzel mevsimi kış ayları ve ilkbaharın başıdır. Her türlü yemeği yapılan levreğin buğlaması, fırında kağıt kebabı ve mayonezlisi nefis olur. Levrek özellikle şaraplı ve mayonezli balık yemeklerine çok güzel gider.

AV DÖNEMİ : Levrek avı 1 Nisan-31 Temmuz arasında yasak olup bu dönem dışında günde en fazla 5 kg balık avlanmasına izin verilir. Avlanmasına izin verilen asgari boy 18 cm'dir.

TUTULABİLECEK YERLER : Levrek balığı Karadeniz’den Akdeniz’e kadar bütün denizlerimizde bulunur. Her ne kadar göç eden bir balık olsa da, azımsanamayacak miktarlarda levrekler, bazı yerlerde kalırlar ve göç etmezler. Bu yerler hemen hemen 12 ay boyunca levrek avlanabilecek yerlerdir ve tüm denizlerimizde bu tarz meralar mevcuttur.Levreğin göç macerası Ağustos sonlarına doğru, suların soğumasıyla Karadeniz’den büyük gruplar halinde başlar. Güneyde sıcak sularla buluşunca geri dönüşe geçer. Mayıs ortaları, Haziran başı gibi Karadeniz’e geri dönmüş olur. Tüm bu göç hareketleri tamamen suların sıcaklığı ile alakalıdır. Levrek tam bir kıyı balığıdır. Sadece sular soğuduğunda derinlere çekilirler.Etçil bir balık olduğundan küçük balıkların yoğun olduğu mendirek içi gibi yerlerde, özellikle yağmur sularıyla derelere düşüp denize sürüklenen avların olduğu, nehirlerin denize karıştığı yerlerde yoğunlaşırlar. Hatta nehirlerin içine bile girerler.

KULLANILABİLECEK YEMLER : Levrek avlamak için çeşitli yem kullanırız. Bunların en önemlileri çürük sardalye, tüm hamsi, karides, canlı gümüş, mırmır, gırgır ve çupra (küçük olanları) balıklarıdır. Ayrıca lağım kurdu (terci etmiyorum ve hiç kullanmadım ancak kullanan arkadaşların çok balık aldığına şahit oldum) Bir de belkide tek bizim burada yem olarak kullandığımız ve müthiş denilecek derecede balık yakaladığımız yemlerden biriside Cırcır böceğidir.

KULLANILABİLECEK OLTA TAKIMI :

a)Ağırlıklı Savurma Olta: Genellikle kıyıdan yapılır 070 nolu misinaya 2-3 cm lik bir fırdöndü bağlanır Fırdöndünün diğer ucuna da bir kulaç 050 misina bağlanıp, misinanın boşta kalan ucuna aynı büyüklükte başka bir fırdöndü bağlanır Fırdöndüyü bağlamadan önce misinaya 100 gramlık delikli yaka kurşunu takılır Fırdöndüden sonra 50 cm boyunda 050 no misina bağlanırMisinanın ucuna 2315, 2300 veya 2369 model , bölge balığının iriliğine göre 7-11 numara arası iğne bağlanır Misina kalınlıkları avlanacak balığın boyuna göre inceltilip kalınlaştırılabilir İğneye yemler bölümünde tarif ettiğimiz şekilde canlı yem takılır Ölü yem kullanılabilirse de canlı yem en iyi sonucu verir
               Ölü yem zeminde duracağından yengeç, yılanbalığı ve deniz çiyanları hareketsiz yemi kolaylıkla parçalayabilirlerAyrıca yaralı, aksak hareketli yem levreğin daha çok dikkatini çekeceğinden canlı yem daha verimli olacaktır
Avlanılan yer elverişli ise bu takımdan birkaç tane yapıp değişik yerlere atılabilir Takımlar denize atıldıktan sonra, bir çubuk dikerek misinalar çubuklar üzerine açılan yarıklara takılır, mümkünse misinalara birer zil takılır
Balık yemle ilgilendiğinde acele etmeden balığın yemi tam yutmasını beklemek gerekir Yemi yutan balık zaten takımı sürüklemeye başlayacaktır O zaman misinayı yakalayıp bir tasma atarak iğnenin ağıza oturması sağlanır Yakalanan balık yora yora kıyıya kadar çekilip kepçe ile alınmalıdır
Balığı iğneden çıkarırken, öncelikle sırt yüzgeçlerindeki ve galsamasındaki iğnelere dikkat etmek gerekir Karnı avucumuzun içine gelecek şekilde galsemaların altta birleştiği noktada tutup, kargaburun yardımı ile iğne çıkartılır

b) Şamandıralı Savurma Olta:  Kullanılan misina kalınlıkları ve iğne ölçüleri avın büyüklüğüne göre küçültülebilir Bu takım daha ziyade akıntılı sularda tatlı suların denize döküldüğü yerlerde kullanılır Takım atıldıktan sonra salınarak ve çekilerek takımın gezmesi sağlanır Canlı yem takılması verimi arttırır
             Kullanılan malzemelerin numaraları yine aynıdır Bu takıma beden bağlanmaz;Şekil-2 takim kendi halinde serbest bırakılır Kullanılan şamandıra diğer takımın şamandırası gibi küçük balon şamadıra değil, büyük şamandıra yada 2 litrelik pet şişe veya plastik bidon seçilmelidir Bu takımla av gezici olduğu için tekne ile yapılır Hafif akıntılı sulara bu takımdan kontrol edilebilecek sayıda bırakılır Tekne takip edilebilecek mesafeye alınıp şmandıralar takip edilirBalık yakalandığı zaman oltanın yanına gidip balık alınır ve olta tekrar yemlenir


c) Ağırlıklı Bırakma Olta: Bu takıma da beden bağlanmaz Bu takım da akıntılı sularda kullanılır Av bölgesine birden fazla takım bırakılır Takım sabit olduğu için yüzerek veya tekne ile kullanılabilir Av yerine göre köstek, bedene istenilen noktadan bağlanabilir.





TARANÇA, SİNARİT

tarança genellike sinaritlerin irisi için kullanılan bir isimdir. Lagos ve orfozla büyük benzerlik gösterirlerse de ayrı familyalara mensupturlar.

AV DÖNEMİ :  Sinarit’in avı 1 Nisan – 1 Temmuz tarihleri arasında yasak olup bu dönem dışında günde en fazla 5 kg. balık avlanmasına izin verilmektedir. Avlanması uygun görülen asgari boyu ise 20 cm’dir.

TUTULABİLECEK YERLER : Yoğun olarak Ege Denizi, Akdeniz, Çanakkale boğazı ve Saroz Körfezinde avı yapılmaktadır. Sinarit genel olarak su seviyesinden 10 m. – 50 m aşağısında taşlık ve kayalık bir dibe sahip olan yerlere, açık sulardaki topuk etrafında ve enkaz bölgelerinde bulunur.

KULLANILABİLECEK YEMLER : Yemli avcılıkta kalamar, kolyoz, sübye, sardalya, zargana, gelincik kullanılabileceği gibi, iskorpit, hanos gibi taş balıklarıyla her türlü canlı balık da yem olarak kullanılabilir. İdeal yem boyu 6 ila 10 cm’dir.


KULLANILABİLECEK OLTA TAKIMI : Beden ve ek beden 0.70 misinadan, köstek ise 0.50 misinadan yapılır. Ancak büyük boy balık çıkma olasılığı yok ya da zayıf ise bu kalınlıklar inceltilebilir. Kullanılan yapay balığın 7-11 cm arasında olması yeterlidir. Seçilen yapay balık yukarıdaki türlere benzer ve yüzer tip olmalıdır. Yüzer tip olması, dibe takılma olasılığını aza indirme açısından önemlidir. Takımı yapmaya en uçtan yapma balıktan başlayalım: Yapma balığa rapala düğümü ile 10 kulaç uzunluktaki köstek bağlanır ve ucuna 3 cm lik klipsli ve kilitli fırdöndü bağlanır. Fırdöndünün diğer ucuna yine 10 kulaç uzunlukta bir ek beden ve ek bedenin diğer ucuna yine aynı türden bir fırdöndü bağlanacaktır. Bu iki fırdöndü arasına, 200 gr lık bir delikli kurşun takılacaktır. İkinci fırdöndüden sonra, 15 kulaç uzunlukta bir beden bağlanıp diğer ucuna da bir fırdöndü bağlanır. İkinci ve üçüncü fırdöndüler arasına ise esas ağırlıklar takılacak, bu ağırlıklar ise suyun durumuna göre ayarlanacaktır.

AV DÖNEMİ : Trança avı 1 Nisan-1 Temmuz arasında yasak olup bu dönem dışında günde en fazla 5 kg balık avlanmasına izin verilir.  Sirkülerde avlanmasına asgari boy tanımlanmamaktadır.

TUTULABİLECEK YERLER : Taşlık, kayalık derin sularda yaşar. Nadiren kıyılara yaklaşırlar.

KULLANILABİLECEK YEMLER : Sardalya, kolyoz, sübye, kalamar, ahtapot, iri karides trançanın sevdiği yemlerdir. 7-8 cm boyunda olanlar yemler bütün olarak, daha büyükler ise yaklaşık olarak bu boyda kesilerek kullanılır. Sübye ve kalamar da küçükse bütün olarak, büyükse sadece kafası bütün olarak , gövdesi ise yaprak yem şeklinde kesilip yem olarak kullanılır. Fazla derin olmayan sularda ise yaprak yem olarak kesilmiş balıklar kullanılır.
  
KULLANILABİLECEK OLTA TAKIMI : Sığ sularda avlanıyorsanız zorlu bir direnişle karşılaştığınızda, bedene takmak için yanınızda bir şamandıra bulundurmanızda fayda vardır. Takımı kesmekten ziyade koparır. Bunun için sağlam ve kalın kesitli malzemeler kullanmak gerekir. Bağlantı noktalarındaki düğüm katları sağlam olmalıdır.

Beden 0.70, ek bedenler 0.60 ve köstekler için 0.50 misina kullanmak gerekir. Bedenden sonra 4 cm lik sağlam bir fırdöndü takılır. Fırdöndünün diğer gözüne 25 cm lik bir kolçak yapılıp koçağın diğer tarafına da sağlam bir üçlü fırdöndü bağlanır. Daha sonra 60 cm lik ek bedenler ile aynı şekilde iki tane daha üçlü fırdöndü eklenir. Üçüncü üçlü fırdöndünün alt ucuna 0.35 misinadan 60 cm lik bir ek beden ile 100 gr civarında bir kurşun bağlanır. Üç adet üçlü fırdöndünün orta ucuna 35 cm lik köstekler bağlanır. Kösteklerin ucunda 2310 model 4-7 no iğne bağlanmış olmalıdır.




KALKAN



AV DÖNEMİ : Kalkan balığı her zaman avlanabilsede, yumurtlama dönemi olan Şubat başı ila Mayıs sonu arasında avlanılmasına göz yumamayız. Hem kendimiz bilinçlenelim hemde av konusunda çevremizdekileri bilinçlendirelim.

TUTULABİLECEK YERLER : Dibi kum olan suları sever. Dolayısıyla Kalkan avı için en verimli avlaklar, dip yapısı kum olan plajlar ve kumsallardır.

Ayrıca denizin biraz dalgalı olması, yemin dipte hareket ederek daha farkedilebiri olması açısından faydalıdır.

KULLANILABİLECEK YEMLER : Kalkan avında Akyem adı verilen, İstavrit, Sardalye, İzmarit, Hamsi, Kolyoz, Uskumru, Zargana gibi balıklardan elde edilen yemler kullanılır. Bunların arasında, çok bulunabilirliği ve etinin sert olmasıyla iğneden düşme ihtimalinin zayıf olmasının yanı sıra, verimliliği ile de istavrit bir adım öne çıkar.

Yemlerimizi iğnemize takarken, fileto halinde takabileceğimiz gibi, balığı enlemesine 2-3’er santimlik dilimlere ayırıp, döner şeklinde de takabiliriz. Kalkan balığının ağzı çok fazla açılabilir ve yemi bir seferde yutar.

KULLANILABİLECEK OLTA TAKIMI : Daha önce de bahsettiğimiz gibi, kalkanın bir dip balığı olması itibariyle, kalkan avında, klasik üçlü dip takımının yanı sıra, kalkan avı için üretilmiş, yemi mümkün olduğunca dibe yaklaştırmaya yarayan, özel aparatlar kullanılır.

Kalkan, kendini gömdüğü kumda beklerken, dipte ve dibin hemen 15-20 cm üzerindeki avlara saldırır. Yani kullandığımız takımda yemlerimiz, bu civarlarda, mümkün olduğunca dibe yakın olmalıdır.


Ayrıca her ne kadar kalkan mücadeleci bir balık olmasa da, yakalandığını anladığında kendini iyice kuma gömer ve vakumlar. Bu sebeple kalkanı olduğu yerden kaldırmak bir hayli güçtür. Dolayısıyla kullanacağımız misina ve iğneler, aşağıda da belirteceğim gibi, mümkün olduğunca sağlam olmalıdır.


     Karadenizin bu ünlü balığı bütün yassı, oval vücudu, bir tarafı siyaha yakın, diğer tarafı beyaz rengi ve beyaz tarafındaki düğmeleri ile tanınır. Her iki tarafı da siyah olan kaya kalkanına da nadiren rastlanır. Kaya kalkanı daha çok sinop ve samsun yörelerinde çıkar. Istanbul boğazının kuzeyinde, karadenizin batısında avlanan kalkan bir tarafı siyah olan bir tarafı beyaz bayağı kalkandır. Kalkan karadeniz içinde kışın kuzeyden güneye göç eder. Her mevsimde avlanan kalkan bütün sene boyunca yenebilir. En lezzetli zamanı ocak sonundan mart ortalarına kadardır. Tavası çok güzel olur. Buğlaması ve kağıt kebabı da yapılır. Ilkbahar sonundan ağustos ayına kadar yakalanan kalkan yavrularının tavası nefis olur.



KILIÇ

Turkiye mizi cevreleyen sularda cok artik nadir gorulen cok lezzetli bir balik turudur.Akdeniz ve egede yil boyunca karadeniz de ise yalniz yaz aylari gorulur.Kilic gibi ust cenesi, lacivert-siyah sirt rengi ile taninan bu baligin akrabasi mar lin bizim sularimizda bulunmaz.Daha cok atlas okyanusunda Ber muda civarinda bulunan bu balik pisince pembemsi et rengi, kafa dan kuyruga kadar uzanan sirt yuzgeci ve yuvarlak yerine yassi ust cenesiyle kilictan ayrilir.Her mevsimde yenilebinen kilicin en lez zetli zamani eylul-subat arasidir.Bu baligin en guzel defne yaprakli sisi olur.Izgarasi ve kagit kebabida yapilir.



MEZGIT

Tavuk baligi olarakta bilinen mezgit butun denizlerimizde bulunmakla beraber en cok karadenizde bulunur. Yaz haric devamli yumurtali durumda dir.Yumurtali tavasi, dometesli sotesi guzel olur.



KIRLANGIÇ

Bu tun denizlerimizde bulunan kirlangic ortalama 25-30 cm olup nadi ren 75 cm ye kadar uzayanlarinada rastlanir. Sirt rengi kirmizi pem bekarin ise pembe veya beyazdir.yakin akrabasi olan Oksuz den, bu baligin pembe-gri veya komple gri sirti ve oksuzun ordek kafasi ni andiron agiz yapisi ile ayrilir. Her ikiside lezzetli olup genellikle kirlangic tercih edilir.cok gelismis solungaclari ve girtlak yapisi ne deniyle ugultu, inilti gibi degisik sekilde frekanslarda ses cikarir. Bu ses nedeniyle bircok balikci tarafindan inleyen balik diye adlan dirilir ve ugursuz kabul sayilir.Kirlangic izgaraya ve tavaya uygun degildir.Bugulamasi, ozellikle corbasi cok lezzetli olur.Haslanmis kirlangicin ayiklanmis etleri mayonezli veya zeytin yagli limon si karak soguk olarakta meze olarakta yenebilir.


ISKORPIT, ADA BEYI

Kirlangictan bahsedilince iskorpit ve adabeyini atlamak ol maz.Her ne kadar ayni familyadan olmamakla beraber etleri ve uy gun olduklari yemekler acisindan cok benzerlik gosterirler.Iskorpit butun denizlerimizde, adabeyi ise ege denizinde bulunur.Iskorpitin sirt dikenleri zehirlidir.bu nedenle balikciya ayiklattirilmalidir.



Mytilus Galloprovincialis (Akdeniz Midyesi):


Ergin boylari yakla sik 10 cm olabilir.Kayalik ve tasliklarin uzerine bissus organiyla ya pisik olarak yasarlar.Genellikle kiyiya yakin sig bolgelerde bulunur lar ve 80 metre derinliklere kadar bulunabilirler.Beslenme ozellikle ri ise, bulun duklari ortamdaki organic maddelerle besnelipherturlu mineral madde leride filter beslek ozellikleri nedeniyle sindirirler. Akintinin guclu oldugu iliman denizlerde genis bir yayilim gosterir ler.Filter beslek ozelliginden dolayi ortamdaki kirlilik etmeni olan herturlu milro duzeyde maddeyide sindirim sistemi ve kassistemi ne edebilecek kapasitededir.Bu ortam kirliligi domestik atiklar (ka nalizasyon atiklari evsel atiklar vs) ve endustriyel (agir metaller, demir, kobalt, bakir vs) Ozellikle midye dolma pisiminde sindirim sistemi ve solungeclari temizlenemeyecegi icinbu sekilde pisirile rek sunulan midyeleri az tuketmek saglik acisindan onemlidir.Pila ki pisirme tekniginde ise solungec ve sindirim sistemleri cikartilabi lir durumda oldugu icin daha saglikli pisirme yontemi olarak kabul edilir.Herseyden once midyelerin cikarilis kaynagi, tarihi, pisirildi gi ortam kesinlikle resmi kayit ile belirtilmis olmasi yada en azin dan tuketicinin bu monuda bilincli olmasi halk sagligi acisindan cok onemlidir.Aksi taktirde kitlesel olumler ile sonuclanana bircok hastaligin(hepatit serileri, agir metal zehirlenmeleri vs) patlak ver mesi gundeme gelebilir.


Tatlı su balıkları

ALABALIK

AV DÖNEMİ : Av yasağı 1 Ekim- 31 Mart arasında olup izin verilen min. Boyu 20 cm dir ve 3 adettir.

TUTULABİLECEK YERLER : Alabalıklar sıcaklığı 10 - 15 derece arası soğuk, berrak ve bol oksijenli sularda yaşarlar.
İç Anadolu’nun yüksek dağlarında, Trakya bölgesinde, Doğu Anadolu Bölgesi ve Karadeniz Bölgesinin dere ve göllerinde. Antalya, Mersin, Muğla gibi sıcak şehirlerin su sıcaklığı 15 derecenin altında olan dağlık bölgelerindeki derelerde bulunur. Ülkemize özgü endemik bir tür olan Abant Alası Abant gölünde, Abant’a yakın göllerde, Yedigöller ve civarındaki derelerde de bulunur.

KULLANILABİLECEK YEMLER : Alabalık avında kullanılan en favori yem mepps'dir, daha sonra kaşık ve el yapımı böcekler gelir. Alabalık avcıları vazgeçemedikleri yapay yem 1 nolu mepps dir, her yerde her şartta kullanabilirsiniz, 2 no biraz daha ağır olmasından dolayı daha çok gölde kullanılır. 0 numaralı mepssi atmak için çok ince misina ve çok esnek kamış şarttır. Metalik renk üzerine kırmızı noktalı 1 numara algia marka mepss en çok tercih edilendir. Bu yöreden yöreye yem bulma imkân ve fırsatlara göre de değişir Rize’nin köylerinde solucan,su kelebeği “ ufak köpek balığı “da denir dere yatağında taş altında kumdan sarkıtlar oluşturan kurt türü ve yaprak kurtları hata ari ile de tutulabilmektedir. Var gaşkurinenna ğete de tutulur


KULLANILABİLECEK OLTA TAKIMI : Balığa gözükmeden suyun akış yönünün aksine yürüyerek gölgenizi suya düşürmeden teleskop veya 210 santimlik kamış kullanarak avlıya bilirsiniz. Misinanız 0.15 ile 0.30 arasında olup yem olaraktan kurt, solucan ve sinek olacağı gibi tabii olmayan yapma, suni yem ve çeşitli boylarda kaşıkta kullanılır.


EĞREZ BALIĞI

AV DÖNEMİ : Eğrez balığının yumurtlama dönemi Mart, Nisan, Mayıs, Haziran ve Temmuz aylarıdır. Yasak olan bir boyu olmamasına karşın 20 cm. den küçük olanların salınması tavsiye edilmektedir.

TUTULABİLECEK YERLER : Kuzey Ege, Marmara, Trakya ve Göller Bölgesinde yayılış gösterir. Düz ve ağır akışlı suların, kum, çamurlu zeminlerinde yaşar.

KULLANILABİLECEK YEMLER : Su böceklerinin kurtlarından ve diğer küçük hayvanlarla beslenir.



KADİFE BALIĞI

AV DÖNEMİ : Kadife balığının av yasağı bölge bölge değişmektedir fakat genel olarak 1 Mart – 1 Temmuz tarihleri arasında yasaklanmıştır. İzin verilen asgari boyutu 26 cm. olup max 10 adet tutulmasına izin verilmiştir.

TUTULABİLECEK YERLER : Genellikle nispeten kıyılarda ve sığ sularda yemlendiklerinden, Hem profesyonel hemde amatörce çok fazla avlandıkları için çok büyük boylara nadiren erişirler. Avı sazan avı gibidir.Bu nedenle gereksiz tekrarlara yer vermemek için tekrar anlatılmamıştır.

KADİFEYİ NERELERDE ARAMALIYIZ
1.Otluk alanların çevreleri
2.Sazlıkların 1-2 m. açıkları
3.su içindeki yükseltilerin ara bölmeleri
4.Kıyıya yakın ağaçların olduğu bölgeler.

KULLANILABİLECEK YEMLER : solucan,hamur,mısır kadifenin en sevdiği yemler arsında yerini alırBölgelere göre yemlerde farklılık gözlenebilir.
            Kadifenin en sevdiği yem sazlıklara yapışan küçük sümüklü böcekler ve bunların larvalarıdır. Ayrıca ekmek içi ile,solucan ile ve her türlü hamur ile avlanabilir. Av sahasının önceden yemlenmesi avdaki başarıyı arttırır. Gerek sazanda gerekse kadifede yemleme benzer şekilde yapılır. Bunun için her türlü bakliyat yada nişasta kökenli artık gıdalar kullanılır. Yani bayat ekmek artık bulgur,pirinç makarna fasülye nohut gibi yemekler ile bunların karışımları yemleme amacıyla kullanılabilir. Bu artık gıdalar yada ekmek çamur ile karıştırılıp küçük toplar hazırlanır ve güneşte fırlatırken dağılmaması için biraz kurutulur. Av bölgesine önce 3-4 top atılır daha sonra yarım saatte 1 top ile bölge av süresince yemlenmeye devam edilir.

KULLANILABİLECEK OLTA TAKIMI : Kadife avı şamandralı takım ile yapılmamalıdır. Kadife yukarıda da anlattığımız gibi üst dudağı büyük ve dışarı çıkık olduğundan dipten yemlenmeyi seven bir balıktır. Dibi süzerek yemlenmeyi sever. Bu nedenle avı çökertme olta takımlarıyla yapılırsa daha iyi sonuç alınır. Yemi sazandan daha iyi çalar. Bu nedenle oltayı boş bırakmaya gelmez. Yemi ağzına aldığında genellikle hareket yönü kıyıya doğru olmaktadır. Bu nedenle klasik oltaya asılmak yerine oltada ilk vuruşu takiben hafif bir boşalma hissedilir. Bu arada oltamızdaki kadifeyi alabilmemiz için tasmalama yöntemiyle yani diğer bir tabirle misinamızın boşluğunu hızlı bir şekilde alıp balığın ağzına iyice otuturmamız gerekir.Ve avı bu şekilde yapılmış olur.


KIZILKANAT BALIĞI

AV DÖNEMİ : Üreme dönemleri Nisan – Haziran ayları arasındadır ve maalesef henüz bir av yasağı yoktur.

TUTULABİLECEK YERLER : Göller ve sakin akıntılı akarsular kızılkanat için ideal yaşam alanlarıdır. Barındıkları suların sığ sazlık ve otluk kısımlarında bulunur. Kışın derinlere çekilir ve av vermezler.

KULLANILABİLECEK YEMLER : Kızılkanat balığı için kullanılan yemler şunlardır. Solucan, hamur, haşlanmış mısır, düdük makarna (Az haşlanmış), mısır unu, un, şeker, vanilya ve diğer kokular, peynir suyu, balık unu, ayçicek yağı, ayçiçeği küspesi, mısır küspesi, kuru üzüm, civciv yemi, yumurta, soya unu, kedi köpek maması gibi. Burada amaç yemlere koku ve tat vermekten ibarettir.
Bu malzemelerden değişik yem tertipleri üretmek mümkündür.

KULLANILABİLECEK OLTA TAKIMI : Göllerin sığ olan kısımlarında av vermeleri ılık sudan hoşlanmalarında kaynaklanmaktadır. Avcılığında 0.25 misina hatta kendinize güveniyorsanız daha ince misina secimi yapabilir, iğne olaraktan WMC 9284 kalite 5 numara iğne tavsiye olunur. Ağırlık kullanmadan şamandıra yardımı ile kıyıdan kamış ile canlı yem kullanarak yakalıya bilirsiniz, canlı yem seçiminiz kurt, solucan, yavru balık ve yörede bulunan böcek olabilir. Unutulmaması gereken diğer bir hususta oltanın fazla hareketsiz bırakılmamasıdır, kızılkanat hareket halindeki yeme daha çabuk cevap verdiğidir. Tekne ile avlanıyorsanız şamandırasız yüzen misina kullanın eğer yüzen misina bulma olanağınız yok ise o zaman iğneden 75 santimetre geriden başlama kaydı ile eczaneden temin edebileceğiniz vazelin ile yağlayın ki sizinde yüzen misinanız olsun.


SAZAN BALIĞI

Sazan benim kategorime girdiğinden dolayı, size tek bir iğne diyorum.WMC 9284 2-3-4-5-6 numara Sarı iğne kullanın.Özellikle, hamur ve Mısır kullanıyorsanız İğne rengi Sarı olmalı, eğer ki Solucan kullanıyorsanız metal renkli olan tercihimdir.Hepinize şiddetle tavsiye ederim.

AV DÖNEMİ : Sazan balığının avlanma zamanı Arpa hasadının başlaması ile birlikte (Sirkülerde 1 Temmuz) başlar denmekle birlikte Ağustos ayı başlarında avlanmaya gitmek daha doğru olur. Bunun nedenini ise şöyle izah edebiliriz. Ülkemizin coğrafi yapısı güney bölgemizde yumurtasını döken balık iç anadolu bölgesinde daha dökmemiş durumdadır bu durum kuzeye gidilince daha da uzar. Yumurta dökme zamanı yorgun ve aç kalan balık bu zamanlarda oldukça sıkı bir beslenme rejimine girer. Daha sonra bu durum azalarak yok olur. Eylül ve Ekim aylarında kışa hazırlık yapmak için sıkı bir beslenme rejimine girer. Bu zamanlarda yakalanan balıklar daha lezzetli olur. Şu hususta unutulmamalıdır. Kumlu bölgelerin balığı daha lezzetli olur. Dibi çamurlu olan bölgelerde yakalanan balıkların etleri biraz kokar.

TUTULABİLECEK YERLER :

a) Akarsularda
b) Göl veya göletlerde

Akarsularda :Akarsularda genel olarak akıntıya karşı durabileceği yerleri ve kıyıya yakın yerlerde bulunan taş altları veya sazlık araları ile akıntının girdap (anafor) yapıp boşalttığı alanları tercih eder. Bu konu ile ilgili çizimler aşağıda verilmiştir.

Göl ve Göletlerde : Göl veya göletlerde tercih ettiği yerler ise göle akan dere ağzı, sel sularının göle aktığı yerleri, sazlık önleri, kayalıkların suda girinti yaptığı bölgeleri, ağaç kalıntılarının olduğu yerleri ve ağaçlıkların suya gölge yaptığı bölgeleri tercih eder. Bu bölgeler genel olarak genç balıkların tercihi olur yaşlı ve büyük balıklar derinlerde bulunur.

KULLANILABİLECEK YEMLER : Sazan balığı için kullanılan yemler şunlardır. Solucan, hamur, haşlanmış mısır, düdük makarna (Az haşlanmış), mısır unu, un, şeker, vanilya ve diğer kokular, peynir suyu, balık unu, ayçicek yağı, ayçiçeği küspesi, mısır küspesi, kuru üzüm, civciv yemi, yumurta, soya unu, kedi köpek maması gibi. Burada amaç yemlere koku ve tat vermekten ibarettir.
Bu malzemelerden değişik yem tertipleri üretmek mümkündür.

BOİLİ:
Sazan için en birinci yem.(Özellikle büyük balık için ) Hazırlanması ve alıştırılması eziyetli, ancak verim oranı maksimum. Ama ilk balığınızı alabilmeniz için yemleme şart.
SOLUCAN:
Sazanın dayanamadığı bir yem, bence boili den sonra ilk numara. olumsuz bir tarafı var, küçük sazanlar da bayılıyor. Ufak sazanların dolaşmadığı derinliklere atarsanız, büyük sazan yakalama şansınız artar.
MISIR:
Konserve mısır, kolay iğneden kurtuluyor, ufak sazanlar, kızılkanatlar didikliyor. Koçanından koparılmış taze mısır daha verimli, ama her sezon bulunamıyor. Bir de küllü kart mısır var, daha iri taneli, daha sağlam. Hayvan yemi olarak kullanılan bir kilo iri taneli mısır, iki çorba kaşığı ağaç külü veya iki çay kaşığı karbonatla birlikte kaynatılıyor.(Zarını patlatıp, şişmesi için.) Taze olarak kullanılırsa daha iyi olur.
ET KURDU:
Eti uzun bir süre açık havada beklettiğiniz zaman kutlar oluşuyor. İğneye ucundan öldürmeden 2-3 tane takılırsa balık geliyor. Ama ufak balıklar çabuk atlıyor.
AYÇİÇEK KÜSPESİ:
Kalın bir kibrit kutusu kadar kesilmiş preslenmiş ay çiçek küspesi etrafına serbest halde 6-7 ad.1-1,5 cm.lik köstekler bağlanıyor. İğnelere mısır veya solucan takılırsa verim artabilir. Malzemecilerde hazır olarak satılıyor.
YAYLI OLTA:
Yay biçiminde hazırlanmış çakmak büyüklüğünde tellerin içine koku vermesi amacıyla hamur sıkılıyor. Ay çiçek küspesinde olduğu gibi köstekler takılıyor. İğnelere mısır veya solucan takılıyor.
KENDİR TOHUMU:
Kendir tohumları çok ufak, kaynatınca bile oltaya takılacak kadar olmuyor.
HAMUR:
Ekmek içi, mısır unu, un ile hazırlanıyor. Katkı maddesi olarak vanilya, karabiber, tuz, kakao, bal, zeytin yağı, çiçek yağı, bal, şeker, yumurta, akvaryum balık yemi, ayçiçeği küspe tozu, pekmez, misk-i amber,malzemecilerde satılan özel kokular v.s. kullanılabilir. Ekmek içiyle hazırlanan daha dayanıklı oluyor. Odunlu fırında pişmiş ekmek tercih edilmeli. Matador fırında pişmiş ekmeğin verimi düşük. Hazırlanan hamurların dayanıklı olması için hamuru karıştırırken içine pamuk katılabilir. İğneye takılacak kadar yuvarlak yemler hazırlanıp, 5 dk. sıcak suda pişirilirse uzun süre dağılmadan suda kalıyor.
ÇEKİRGE:
Çekirge yakalayıp takabilirsiniz.
CANLI BALIK ( GÜMÜŞ ):
Sazan irileştikçe vahşileşir. İri sazanların bulunduğu derin sulara atabilirseniz şansınız yüksek olur.
MISIR KÜSPESİ:
Ay çiçek küspesi gibi kullanılır.
MAKARNA:
Hafifçe haşlanmış düdük makarna kullanılıyor.
DANABURNU:
İri sazanlar için geçerli.
KURU ÜZÜM:
İri, siyah üzüm.
İRMİK:
Bulunduğunuz gölün suyuyla ıslatıp macun haline gelene kadar karıştırarak kullanın.
KAŞAR PEYNİRİ:
Küp halinde kesilip takabilirsiniz.
DUT:
Taze dut tercih edin eğer mevsim itibarı ile bulamazsanız kurusuda olur yalnız pekmezde bekletilmiş halde kullanırsanız şansınız kuvvetlenir.
PATATES:
Çiğ veya hafifçe haşlanmış olarak iğneye takabilirsiniz.
HUBUBAT:
(Kuru fasulye, bakla, bezelye,nohut vb.): İyice pişirip hamur halinde kullanabilirsiniz.
TAHIL:
(Buğday, arpa...): Küçük sazanlar bayılıyor. Ama, mısır taktığınız iğnenin ucuna geçirilebilir.

KULLANILABİLECEK OLTA TAKIMI :

a) Dip oltası ile
b) Şamandıralı oltalar ile

a) Dip oltası : Bu avlanma şekli eğer 3 oltanın üzerine çıkarsa amatör balıkçılık sayılamaz. O nedenledir ki sirkülerde belirtilen ;
" İÇ SULARDA AMATÖR BALIKÇILIK; ÜZERİNDE EN ÇOK 2 İĞNE BULUNAN TEK VEYA BİRER İĞNE BULUNAN 2 OLTA İLE YAPILABİLİR. BUNLARIN DIŞINDAKİ HER TÜRLÜ AVLANMA VASITALARININ KULLANILMASI YASAKTIR. ANCAK KÜSPE İLE SAZAN AVINDA VE EKMEK İLE KEFAL AVINDA BEDENİN AYNI NOKTASINDAN ÇIKAN İKİDEN FAZLA KÖSTEK KULLANILABİLİR. OLTA UCUNA AĞ (TIRIVIRI) V.B. ARAÇLAR TAKILARAK AVCILIK YAPILMASI YASAKTIR "


Küspeli Dip oltası : Piyasadan alınacak olan 2 x 2 veya 4 x 4 cm lik küspeler ortasından matkap vasıtası ile delinir. Bu delikten piyasada bulunabilecek vidalı takıma monte edilir. Üstünden veya altından 3 veya 4 adet iğne bağlanır. İğneler bağlandıktan sonda Bedene 30 - 40 cm sonda bir fırdöndü bağlanır ve diğer ana beden 50 metre veya daha fazla makaraya sarılır. Av yerinde iğnelerin ucuna hamur, mısır, üzüm takılarak atılır. Küspe (mısır - ayçiceği) kokusu ve içerdiği yağ nedeni ile balığı çağırır. Boşluğu alındıktan sonra Kıyıya çakılan ucu çentikli kazığa iliştirilir makara geride bir taşa bağlanır. Kazık ile olta arasına zil takılır balık oltaya geldiği zaman bu zil çalarak ikaz eder. Aynı olta takımı mısır küspesi ile de yapılır. Prensip aynıdır.

Hamurlu Dip Oltası : Piyasada bulunabilen ağırlıkla yay alınır. Küspeli oltada olduğu gibi iğneler ve fırdöndü bağlanır. Hamur (TERTİPLERİ YEMLER BÖLÜMÜNDE VERİLMİŞTİR) bu yayın içine sıkılarak doldurulur, iğneler mısır veya üzüm takılarak bu hamura yapışması sağlanır ve suya atılır. kıyıdaki kazığa bağlanır ve zil takılır.
Boili (Pişirilmiş hamur topları) Dip Oltası : Bu olta türü ülkemizde uygulanmağa yeni başlayan bir av türüdür. Aşağıda verilmiştir. Tek sorun Avrupa da kilo ile satılan yemlerini sizin yapmanızdır. Ancak bu avlanma şeklinde avlanılacak bölgenin çok iyi yemlenmesi gerekmektedir. Yem yapımı bölümünün 8. maddesinde anlatılmıştır.


b) Şamandıralı sistem : Bu sistemde amaç balığın yakalanıp yakalanmadığını görmek için kullanılan dikkat çekici renklere sahip şamandıralardır. Yapımı çok basittir. Elle ve kamışla atılması kolay ve kullanışlıdır. Misinanızı yere sağmadığınız için dolaşmaz balığı kıyıya çekmekte çok kolay olur.

Makinede sarılı 0.35 iyi bir misinaya önce stoper takılır bu suyun derinliğini ayarlamak için en iyi yöntemdir ve atış sırasında size büyük kolaylık sağlar. Stoperden sonra gezer şamandıra ve hemen arkasına gezer kurşun ve fırdöndü takılır. 40 - 50 cm lik ucuna iğne takılı iğne fırdöndüye bağlanır. Suya atılan olta şamandıra ile birlikte suya dalıyorsa su derin demektir bu durumda stoper yukarıya doğru çekilir ta ki şamandıra suda diklemesine durana kadar ayarlama devam eder ucuna mısır, üzüm, hamur, solucan takılır. Burada dikkat edilecek en önemli husus yemin balık önce koku ile çağırılıp daha sonra da görülmesinin sağlanmasıdır. Dibin yosunlu veya bitkili olması yemin görülmesini etkiler.



SUDAK BALIĞI

AV DÖNEMİ : Sudak balığının av yasağı tüm bölgelerde 15 Mart – 30 Nisan tarihleri arasındadır. İzin verilen min. Boyu 26 cm. olup en fazla 10 adet tutulmasına göz yumulmuştur.

TUTULABİLECEK YERLER : Büyük, derin, dibi sert hatta taşlık kırmalık ve kayalık, suyu bulanık gölleri veya hafif akışlı nehirleri severler. Bulanık suda görüş yeteneği fazla olan sudakın bu avantajını kullanarak avını daha kolay yakalamasını sağlar. Genelde çok iri sudaklar hariç, sürüler halinde gezerler. Bu da sudak avında balık vurmaya başladımı devamı olacak anlamına gelir. Sabah erken saatler ve gece veya bulutlu havalar sudak avı için ideal zamanlardır. Yine de gün boyu oltaya vurur. Normalde 6 -12 metre derinliklerde yakalanır.

Sudak ilkbaharda yemlenmek ve yumurta dökmek için kıyılara sokulur. Yazları havaların ısınması ile derine çekilir, zaman zaman avlanmak amacı ile kıyılara gelir. Su sıcaklığının 30 dereceyi bulması ile serin dip sularına çekilir. Sıcak yaz günlerinde sudak derinlerde oltaya vurur, ılık yaz gecelerinde sığlıklarda avını arar. Sonbaharda havaların soğuması ile soğuk gecelerde derinlerde gezinir, gündüzleri hava ısınınca av amacı ile sığlıklara yaklaşır. Yani sonbaharda sudak avı için en uygun zaman sabahın erken saatleridir. Kışın sudak yaşadığı sudaki en derin yere çekilir ama bu avlanmaktan vaz geçtiği anlamına gelmez; kışın hatta buz üstünden sudak avı yapılabilir.

KULLANILABİLECEK YEMLER : Sudak balığını tutmak için uygun yemler kızılkanat, kızılgöz ve tatlısu levreğidir. Bunun yanında tabiiki başka balık türleride yem olarak kullanılabilir, ama kullanılan yem balığının zayıf ve uzun bir yapıya sahip olmasına önem vermek gerekir. Yarım balık, ve balık parçalarıda yem olarak kullanılabilir. Solucan veya kurt ile tutulan sudak balıkları çok seyrektir.

KULLANILABİLECEK OLTA TAKIMI : Çok saldırgan ve etçi bir balık olan sudak yaşadığı bölgede yavru balıklar üzerinde , hele bunlar kızıl kanat yavruları ise tam bir katliama ulaşır, genelde turna oltası ile aynı benzerliği gösterir. Yem olarak başta ufak kurbağa en sevdiği yem olmakla birlikte 10 santimlik küçük balıklar canlı veya ölü olarak kullanılır. Kaşıkla avlanacağınızda ise turna balığı içinde geçerli olan 5 numara armudi kaşıktır. Unutulmaması gereken önemli bir hususta oltanızın son bölümü misina yerine saz veya gitar teli olması keskin dişler karşısında fayda sağlayacağıdır. Çok saldırgan bir balık olmasına rağmen sudak önce yeme yaklaşıp uzun süre takip edip ara sıra diş atıp tehlikesiz olduğuna karar verdiğinde yemi yer.



TATLI SU KEFALİ

AV DÖNEMİ : Tatlı su kefalinin illere göre farklı yasak dönemleri vardır. Fakat genel olarak yasak dönemi 1 Mart – 1 Temmuz arasındadır. İzin verilen min. Boyutu 20 cm dir.

TUTULABİLECEK YERLER : Ülkemizde pek çok göl ve akarsuda bulunmaktadır. Ekonomik değerinin olmaması, tatlısu kefali üzerinde insan baskısının oluşmasını engellemekte olup sadece olta balıkçıları tarafından avlanmaktadır. Üzerindeki baskının az olması nedeni ile oldukça büyük boylara ulaşabilen kefal, alabalık tutkunları için de, avının albalığa benzemesi nedeni ile özellikle iyi bir alternatif olabilmektedir.Genellikle temiz suyu olan göl ve göletler ile akarsuların çok hızlı akmayan kısımlarında yaşar. Sazlık önlerinde, durgun gölentilerde, suya sarkan ağaç dalları altında, suyun içinde bulunan ağaç gövdeleri etrafında, taşlık ve kayalık kıyılarda yuvalanır.

Ankara çevresinde Kurtboğazı ve Eğrekkaya Barajılarında, Kirmir Çayı ve Ali Cin Deresinde, Boluda Gölcük ve Aladağ Çayında, Çerkeşte Soğanlı Çayında; İstanbul'da ise Riva Deresinde avlanabilir.

KULLANILABİLECEK YEMLER : Doğal yaşam ortamında bulabildiği çekirge, sinek, haşere, solucan, tatlısu karidesi, ağaçlardan dökülen ya da suda bulunan her türlü kurt, böcek ve kelebek ile bunların larvaları ile beslenir. Özellikle porsiyon sınırına yaklaşan ve daha büyük boylarda olanlar, gümüş balığı gibi küçük balıkları ve diğer türlerin yavrularını da menünün en ön sıralarında tutarlar. Canlı hayvancıklar dışında mısır gibi tahıl ürünlerine ve ağaçlardan ya da bitkilerden dökülen tohumlara ilgi gösterdiği bilinmektedir. Bunun sonucu olarak, özellikle sazan oltalarındaki yemleri didiklediğine de çok rastlanır.

Sabahın erken saatlerinde oldukça sığ kıyılara girip yemlenirken, öğle saatlerinde genellikle derin suları ve gölgelikleri tercih eder. Akşam üstüne doğru ise özellikle su yüzeyine yakın seyreder ve sinek benzeri uçar haşereleri avlar.

KULLANILABİLECEK OLTA TAKIMI : Dişsiz olan bu balık yemini emerek didiklediğinden sizlere birkaç farklı olta çeşidinden bahsedeceğim, gittiğiniz bölgede eğer balıklar büyük ve diplerde dolaşıyorlarsa o zaman yapacağınız bildiğimiz üçlü iğnenin üç tane ucunu güzelce eğe ile sivriltip 0.40 misinanın ucuna bağladıktan sonra taze ekmek içini elimizde top şeklinde yapalım büyüklüğü ise üçlü iğnemize uygun olup iğnenin uç kısımları dışarıda kalacak şekilde taktıktan sonra balıkların bulunduğu bölgeye atıp bekleyelim, gelen balıklar yukarıda da bahsettiğim gibi yemi emmeye başlar ve bu işlemin sonucunda yemi alabilmek için kafa sallarlar bu durumda kendiliklerinden oltaya takılırlar ve oltanızı sürüklerlerken oltanızı gerdirip yakalandığını anladığınız an yavaşça çekmeye başlayınız. Benim en sevdiğim ise bilhassa bodrumda çok uygulama fırsatı bulduğum olta çeşidi su üzerinde gezinen kefallar için bayağı iyi netice verdi. Sizinde bulunduğunuz bölgede kefallar su üzerinde ise yapacağınız 0.35 misina üzerine 20 ile 30 adet 1251 C 5 numara çelik beyaz iğneleri iki parmak ara ile birbirinin peşi sıra bağladıktan sonra ekmeğinizi avuç büyüklüğünde koparıp yumuşak kısmı dışarıda kalacak şekilde ikiye katlayıp yaptığımız bol iğneli oltamızı iğneleri ekmeğe batırmadan ekmeğin üzerine sarıp fırlattıktan sonra gelen balıklar ekmeği didiklerlerken muhakkak bir taraflarından yakalanacaklardır aman derileri yumuşak olduklarından oltayı yavaş çekmeye bakın. Bazı derin bölgelerde ise dip oltası kullanmanız gereke bilir onun için mantarlı dip oltası tavsiye olur, yem olarak kurt, et parçası veya yine ekmek içi kullanabilirsiniz.

TATLISU KEFALİ AVCILIĞINDA KULLANILABİLECEK YEMLER 

1) Sülük(Kara sülük)
2) Solucan
3) Kurbağa
4) Fare
5) Balık(ölü veya canlı)
6) Baharatlı sakatat(evde kendinizde hazırlayabilirsiniz)
7) Danaburnu ve yusufcuk böceği
8) Dalak(kanlı)
9) Et,bağırsak,tavuk derisi vb...
10) Suni yemler(kaşık,yapay balık,sassy,mr.twister,mepps...)




Yem olarak tavuk kanatları, sülük,solucan, sabun, sakadat, ölü balık, et vb bir çok yemle avcılığı yapılmaktadır. En az 1 lik kalın misina ve iri kancalar kullanılır. Enteresan bir yöntem ise avda sabun kullanımıdır. Bunun için kibrit kutusu büyüklüğünde bir sabun kırmadan delinir ve iğneden misinaya kadar iğne açıkta kalacak şekilde geçirilir. İğneye arzu edilen yem örneğin solucan takılır.İğneyi tam doldurması için bir kaç tane solucan takmak lazım. İğnenin dibe inmesi için kurşun ağırlık ihtiva eden bir takım kullanmak esastır. Olta dibi buluncaya kadar bırakılır ve misina ilk vuruş için biraz boşluk bırakılarak mutlaka sağlam bir yere örneğin bir ağaca yada yere çakılan sağlam bir kazığa bağlanır ve oltaya bir zil ilave edilir. Balık karadaki avcının titreşim ve gürültülerinden etkileneceğinden zil sesinin duyulabileceği maksimum mesafeye kadar uzaklaşmak esastır. Zil sesi duyulunca oltaya çabucak gidilir ve olta çekilir, bu esnada misinayı ele yada bele dolamak oltadaki balığın büyüklüğüne bağlı olarak çok vahim sonuçlar doğurabilir. En iyisi balık kıyıya alınıncaya kadar oltayı ağaç yada kazıktan çözmemektir. Balık çok direnç gösterirse onu yorarak çekmeye çalışmak ve misinanın eli kesmemesi için eldiven kullanmak gerekir. Yayın avcıları mutlaka kakıç adı verilen ucu çok büyük bir olta iğnesine benzeyen bir aleti yanlarında bulundururlar. Mümkünse her zil çalışında 2 kişi oltaya koşmalı ve yardımlaşma gereğinde hazır olmalıdırlar. Bu balık suda daha rahat gelir ama su sığlaşıp balığın karnı toprağa deyince çekmek zor olur. İşte kakıç burada işe yarar. Bir avcı misinayı idare ederken diğeri kakıçla balığı çeker. Bu balığın kuyruk darbeleri çok serttir. Buna dikkat etmek gerekir. Bu takımdaki sabunun faydası eriyen kısım akıntıyla bir ip şerit gibi oldukça uzaklara ulaşır ve sabun erimeye devam ettiği sürece bu iz kokuyu takip eden balığın olta iğnesini bulmasını sağlar.Gölde de bu mantık geçerlidir. Kesikköprüde turna için bırakılan barikatların en uçtaki iğnelerine kerevit takıldığında bu iğnelere turnadan çok iri yayınların vurduğunu sıklıkla gözlemişimdir. başka bir yöntem olarak kesilmiş tavuk kafalarını tüyünü yolmadan bir gazete üzerinde biraz tütsülenir, tüyler yanıp ete yapışıyor bu vaziyette iğneye gaga içinden iğne ucu boyundan görünecek şekilde takılıyor, aynı şekilde tavuk kanadıda takılabilir. Bir başka yöntem ise sığır dalak ve karaciğeri güneş altında biraz kurutuluyor ve iğneyi örtecek büyüklükte kesilerek takılıyor.




TATLI SU LEVREĞİ

AV DÖNEMİ : Sazan ve levrek’in yumurtlama dönemi olan 15 Nisan – 15 Haziran tarihleri arasında, olta veya diğer balık avı malzemeleriyle yapılan balık avı yasaklanmıştır.

TUTULABİLECEK YERLER : Tatlı su levreği için çok iyi gözlem yapmak gerekir.Küçük balık sürülerinin bulunduğu alanlar genellikle sürülerinde bulunduğu alanlardır.Bu yüzden balığı derinlerde aramanıza gerek yoktur.Fakat bu işin püf noktası taşlık alanlardır.Şayet levreğin bulunduğunu bildiğiniz bir göldeyseniz o zaman bakmanız gereken ilk yer dibi veya kenarı taş dökümü olan yerlerdir. Buna en güzel örnek Büyükçemece gölünün sonundaki köprünün ayakları ve Terkos gölünün su dağıtım kanalının başladığı noktalardır.Bu tip bölgelerde yavru balık görmesiniz dahi muhtemelen kaya balığı potansiyelini görmezden gelmeyin.

KULLANILABİLECEK YEMLER : Tatlı su levreğini hem sahte balıkla hemde canlı balıkla ve hatta solucanla dahi yakalayabilirsiniz.Büyük boyda olanların genel hedefi daha çok canlı balık ve sahte yemler olacağından önceliğinizi bu av şekline vermenizi öneriyorum.Tatlı su levreği aktif bir balıktır ve gruplar halinde gezerler.Genellikle günün belli zamanlarında av amaçlı dolaştıkları için bir sürüye denk gelirseniz hayatınızın avını yapmanız olasıdır.Tabi 1 karıştan küçük boyları bırakmanız daha sonraki zamanlarda aynı yerde av yapmanız için geçerli bir neden olacaktır.
Sahte balık seçimi piyasada tatlı su levreği için kullanabileceğiniz pek fazla seçenek olmadığı için kısıtlıdır.Fakat resimde göreceğiniz mini shad gibi 3-5 cm arası sahte balıklar iyi bir seçim olabilir.Ben avlanırken genellikle bu boy ve renk tercih ediyorum ve sizlerede bunu tavsiye ediyorum.Diğer sahte yem alternatifi ise mepps kaşıkların özellikle fosfor yeşili kaplaması olan thunder bug veya benzeri olabilir.
            Bu balığı avlarken özellikle canlı balık kullandığınızda verimsiz geçebilecek bir avı verimli hale getirebilirsiniz.Her ne kadar canlı yem temin etmek zor olsada sinek iğne ve ufak ekmek parçaları kullanarak küçük yem balıkları yakalamanız mümkün.İlk yakalayacağınız balığı yine resimde göreceğiniz ve hazırlayacağınız bir şamandıralı takıma 3 lü küçük boy iğneye bağladıktan sonra yem balığı avlamaya devam edebilirsiniz.Solucan ile avda ise şamandıraya bağlanacak yem 6-7 numara tek iğne kulalnılmalıdır.

KULLANILABİLECEK OLTA TAKIMI : Sahte balık ile ilgili bilgiyi yukarıda vermiştik, yani esas konumuz canlı yem ile nasıl av yapacağınız.Canlı yeminizi dip oltası ilede kullanabilirsiniz ancak ben tavsiye etmiyorum.Onun yerine orta boya şamandıraya 0,20 mm misina ve solucan için 6-7 numara kahverengi iğne, canlı balık için ise yine 6-7 numara 3 lü iğneyi bağlayarak takımınızı hazırlayabilirsiniz. Solucan iğneye sadece halkasından takılmalıdır.
            Canlı yavru balık ise sırt yüzgecinden oltaya takılır ve balığı şoka sokmayacak şekilde yavaşça ileri bırakılır.Küçük şamandıra kullanırsanız balık oltayı gezdirecektir.Bu yüzden küçük şamandıra kullanmaktan kaçının.

İpuçları :
* Canlı balık ile avlanırken turna olasılığı göz ardı etmeyin.
* Tatlı su levreğinin sırt yüzgeçleri silah gibidir ve tehdit anında yelken gibi açılır.Bu yüzden sudan çıkarttıktan sonra dikkatlice kavrayın.
* Canlı balığı arada dinlendirin.
* Sahte balıklar için renk seçimini genel olarak fosforlu renklerden yana kullanın.



TURNA BALIĞI (TATLI SU BALIĞI)

  Turna avında kullanacağımız takım, çeşitli takımlar kullanabiliriz, kaşık olta, bunu fazla anlatmak gereği duymuyorum, 5 numara Armudi kaşık. zaten bu konuyu Turna avı yapan herkes biliyor.Ayrıca canlı yem kullanmakta da fayda var.


AV DÖNEMİ : Turna balığının üreme dönemi karlar eridikten hemen sonra başlar ve Mayıs ayında sona erer. Doğal olarak bu dönemde turna balığının avlanması yasaktır.

TUTULABİLECEK YERLER :

MALATYA KARAKAYA BARAJI:SAZAN,TURNA,ALABALIK,KURŞUN BALIĞI VB..

ASARTEPE BARAJI : ANKARA / AYAŞ
ANKARAYA UZAKLIĞI 70 Km.
BULUNAN BALIK TÜRLERİ Sazan-İn balığı-Kefal-Turna

ÇAMLIDERE BARAJI : ANKARA / ÇAMLIDERE
BULUNAN BALIK TÜRLERİ A.Sazan-Kefal- Turna

AKYAR BARAJI : ANKARA / KIZILCAHAMAM
BULUNAN BALIK TÜRLERİ Sazan-Kefal-Levrek-Bekir-Turna-Gümüş

EĞREKKAYA BARAJI :ANKARA / K.HAMAM
BULUNAN BALIK TÜRLERİ Sazan- Levrek - Karabalık- Kefal-Turna

KESİKKÖPRÜ BARAJI : ANKARA - BALA / K.KALE - ÇELEBİ
ANKARAYA UZAKLIĞI 125 Km.
BULUNAN BALIK TÜRLERİ Sazan-Turna-Alabalık-Sudak-Yayın Balığı-Kefal-Kadife
Gümüş-Kerevit

KURTBOĞAZI BARAJI : ANKARA / KAZAN
BULUNAN BALIK TÜRLERİ Sazan-Kefal-Turna-Levrek –Gümüş

BAYINDIR BARAJI : ANKARA / KAYAŞ
ANKARAYA UZAKLIĞI 12 KM
BULUNAN BALIK TÜRLERİ A.Sazan -Sudak-Kadife

DİKİLİTAŞ GÖLETİ : ANKARA / GÖLBAŞI/HAYMANA
ANKARAYA UZAKLIĞI 55 Km.
BULUNAN BALIK TÜRLERİ Sazan-Turna

MOGAN GÖLÜ : ANKARA / GÖLBAŞI
ANKARAYA UZAKLIĞI 20 Km.
BULUNAN BALIK TÜRLERİ Sazan-Yayın-Kadife-Turna-Yemlik Gümüş balığı

Buradakiler benim bildiğim ve gördüğüm yerler. Genel olarak yaşadıkları yerler hakkında şunları yazabilirim.
Turna balıkları Avrupa, Kuzey Amerika ve kısmen Asya'da bulunur. Bol su bitkileri bulunan ama temiz sularda yaşamayı tercih eder. Türkiye'nin özellikle kuzeyinde ve büyük ırmakların İç Anadolu'ya düşen kesimlerinde ve iç Anadolu'da da bulunur. Kuzey turna balığı (Esox lucius) 1,5 metre uzunluğa ve 35-40 kilo ağırlığa kadar varabilir, ama bu büyüklüktekilere rastlamak nadirdir.

KULLANILABİLECEK YEMLER : Turna genellikle hareketli her şeye saldırır. Ancak hava koşullarına, suyun berraklığına göre bazen yem seçtiğide olur. Turna için en ideal yem SASİDİR. Sasiden sonra Mepss gelir.Eğer takım çantanızda bu iki yemden çeşidiniz varsa başka yeme ihtiyaçınız yoktur. İdeal mepss ler söğüt yaprağı şeklinde yüzeyi balık sırtı beyaz holigram kağıtlı olanlar ve Yüzey kırmızı noktalı renkte olanlardır. ( özelikle comet 4 numara) Mepss seçerken 3 no'dan başlayıp 5 no'ya kadar olanlardan yanınızda bulundurun. 5 nolu olanı otun az olduğu derin yerlerde kullanırken 3 numarayı derinliğin az olduğu otlu bölgelerde 4 numarayı ikisinin ortası yerlerde kullanırsınız. 5 no fiyatının pahalı, ağırlığının fazla olması sizin için tercih nedeni olmasın. Bunlarla avlanabileceğiniz yerler yurdumuzda fazla yok, olta kutunuzda en fazla iki tane bulundurun. 4 ve 3 no lar bizim avlaklar için ideal dir.

KULLANILABİLECEK OLTA TAKIMI : Bu avda takım ve teknik çok önemlidir. Kamış seçimi iki şekilde belirlenir. Tekneden avlanıldığında kısa (160-180 cm), kıyıdan avlanıldığında ise uzun (240-300cm) ve sağlam kamışlar kullanılmalıdır. Sasi veya kaşıkla yapılacak avda fazla hareket edileceğinden mümkün olduğunca hafif kamış ve makine kullanılmalıdır. Makine güçlü, 100 metre, 0.25 mm misinanın sarılabileceği özellikte olmalıdır.. Ben kendi adıma sararken ses çıkarmayan ve debriyajı olan makinaları tercih ederim. Çok büyük balıkların bulunmadığı sularda 0.25-0.28 mm kaliteli misinalar kullanılmalıdır. İri bir balık yakaladığınızda ancak debriyaj vasıtasıyla onu yavaş yavaş yorarak yakalayabilirsiniz. Turna avcılığının en zevklisi ve ustalık isteyeni, sahte yemle yapılan avdır


YAYIN BALIĞI

AV DÖNEMİ : Av dönemleri il olarak değişsede genel olarak yasağı 1 Mart – 1 Temmuz tarihleri arasındadır. İzin verilen minimum boyutu 90 cm olup 1 adete izin verilmektedir.

TUTULABİLECEK YERLER : Yayın balığı genelde dip balığı olduğundan derin göllerde ve nehirlerde bulunur. Ancak küçük göl ve akarsularda da bulunmaktadır. Derin sularda yaşadığı için yaşadığı bölge itibariyle, nehirlerin dirsek tabir ettiğimiz suyun dönemeç yaptığı, akıntının yavaşladığı dibi çamurlu bölgelerde, suya sarkan ağaç diplerinde bulunmaktadır. Yayın genellikle gece yemlenen bir balıktır. Bu yüzden gündüz derin sulara çekilir. Gece ise yemini aramak ve avlanmak için sığ sulara girerler. Yemini nehir içine giren ağaç diplerinde, sazlık tabir ettiğimiz kamış önlerinde ararlar.

KULLANILABİLECEK YEMLER : Yayın balığının iki türlü avı yapılmaktadır. Doğal yem kullanılarak yapılan av ve sunî yem kullanılarak yapılan av. Yayın balığı genelde gece yemlenen ve gece avını arayan bir balık olduğundan geceleri bulunduğu suların sığ bölgelerinde, nehirlerde ise ağaç diplerinde, sazlık önlerinde avını arar . Av zamanı gece geç saatler ve sabahın ilk saatleridir. Etçil bir balık olduğundan tercih ettiği yemler solucan, sülük, kerevit, kurbağa, canlık balık, kara ciğer, dalak, işkembe, su fareleri ve hatta su kuşlarıyla beslenmektedir. Kısacası yayın balığı obur bir balıktır.

KULLANILABİLECEK OLTA TAKIMI :

a) Dip Oltası

Bu olta türünde balığın büyüklüğünü göz önünde tutulmalı, kalın misina veya dakron tabir ettiğimiz örme ip misinalar kullanılmalıdır. Misina kalınlığı genelde 0.70 mm den 1.5 mm kalınlığında olmalıdır. Fakat 0.70 mm ve 1.5 mm lik misinalar çoğunlukla bırakma oltalarda kullanılır. Eğer kamış olta kullanıyor iseniz makinenize saracağınız misina kalınlığı 0.45 - 0.50 mm olmalıdır. Kullanılan kamışlar ise sağlam atarı 100-200 Gr. olmalı, boyları ise tutulacak bölgeye göre değişiklik gösterse de 3 Metre ile 4 metre arasında olmalıdır. El oltası çok basit olup ana misinadan sonra bir fırdöndü kullanılmalı, fırdöndü balığın büyüklüğüne göre sağlam olmalıdır. Beden ile dip kurşunu arası köstek boyu ve köstek sayısına göre ayarlanmalıdır. Genelde köstek sayısı bölge suyunun durumuna göre 2 veya 3 adet olabilir. Köstekler yine balığın tutulacağı suyun durumuna göre köstek boyu 15-30 cm. arasında tutulmalıdır. Çünkü genelde nehir ve akarsu dipleri ağaç kökleri ve sazlık olduğundan köstek uzunluğu kısa tutulmalı ve hatta dip oltası uzun bir ağaç dalı kullanılarak derinliğe göre olta askıda kalacak şekilde olmalıdır. Dip oltası genelde dibi temiz göl ve akarsularda uygulanır. Yem olarak solucan, sülük, canlı veya ölü küçük balık, karaciğer, dalak ve işkembe kullanılmalıdır. Eğer yem olarak kurbağa veya su faresi kullanılıyor ise yem suya değecek şekilde bırakılmalıdır.

b) Şamandıralı Olta

Bu olta tipinde balığın bulunduğu bölgeye ve derinliğe göre yemin belli bir derinlikte tutulmasını sağlamak amacıyla şamandıra kullanılır. Kullanılacak olan şamandıra genelde yumurta şeklinde olmalıdır. Fakat şamandıralı sistemde suyun derinliğine göre derinlik ayarlaması yapılabileceğinden şamandıra gezer tip olmalıdır. Ana misina dan sonra şamandıra takılıp şamandıranın kaldırabileceği ölçüde gezer kurşun köstek ile kurşun arasında fırdöndü kullanılmalıdır.
İğne olarak Mustad 2300 serisi uzun pala 5 - 9 numaralı iğneler kullanılmalıdır. Her iki olta türünde de kullanılacak olan iğne balığın büyüklüğü göz önünde tutularak sağlam iğne tercih edilmelidir. Yem olarak solucan kullanılıyor ise iğne büyüklüğüne göre yaklaşık 4 - 5 - 6 adet solucan takılmalıdır


ÇAPAK BALIĞI

AV DÖNEMİ : Üreme zamanları Nisan ve Haziran arasındaki zamanda iki hafta sürer. Bu süreler arasında avlanmasına bir yasak olmamasına rağmen bilinçli birer balıkçı olarak bu sürelerde avlanmasına mani olmalıyız.

TUTULABİLECEK YERLER : Türkiye'de Batı Karadeniz, Marmara ve Ege bölgelerinin tatlısularında bulunur.
Çapak balıkları genelde ırmakların çok yavaş akan kısımlarında ve göllerde bulunur. Suyun dibindeki besinli çamurun yakınında küçük sürüler oluşturarak yaşarlar.

KULLANILABİLECEK YEMLER : Çapak balığın dudaklarını dışarıya kıvırabilme kabiliyeti ona sivrisinek kurtçukları, çamur solucanları, midyeler ve sülükler gibi su hayvanlarını daha rahat ayıklıyabilmesi için faydalıdır. Bazen su bitkileri ve plankton'dan da beslenirler. Yerini bulmakta fazla güçlük çekmezsiniz çünkü genelde dip çamurunu karıştırarak yemlendiğinden bulunduğu bölgede su bulanık ve hava kabarcıkları ile dolu olur. Obur bir balık olduğundan her şeyi yediği bilinse de sizin yem olarak solucan ve hamur kullanmanız daha iyi av yapmanıza imkan verecektir.

KULLANILABİLECEK OLTA TAKIMI : Yemi önce emer, tadar ve sonra kaptığı için olta ilk harekette çekilmeyip iğneyi yutması için sabırla beklemeli çapak için kullanacağınız olta ise 0.40 misina, 4/0 çelik iğne ve gölde iseniz şamandıra derin sular için ise ağırlık kullanılır. Dip oltasında ağırlığın üzerinden 50 santimetrelik bir köstek bağlanmalı.


ŞİRAZ BALIĞI

AV DÖNEMİ : Şiraz balığının av yasağı bölge bölge değişmektedir fakat genel olarak 1 Mart – 1 Temmuz tarihleri arasında yasaklanmıştır. İzin verilen asgari boyutu 20 cm. dir.

TUTULABİLECEK YERLER : Yurdumuzun farklı ekolojilerine uyum sağlamış bilinen altı alttür’ü bulunan siraz, barbus zonu ve abramis zonu olarak tanımlanan orta ve yüksek irtifalı platolardan daha alçak kesimli vadilerin arasına doğru orta şiddetle akan çaylarda ırmakların geniş dirseklerle dönerek havuzlandığı meralarda varlık gösteren bir balık türüdür Bu sular genel olarak, bulunduğu irtifa gereği sıcaklığı 15-17 C°nin üzerine çıkmayan en çok 1,5 m derinliğe sahip, tabanında iri ve yuvarlak taşlarla kaplı kısmen çamurlu kırmalık meralar içeren nehir yataklardır.

KULLANILABİLECEK YEMLER : Canlı Yemler Toprak solucanı, tahıl sinekleri larvaları (kurtçuklar)
Taneli Yemler Haşlanmış mısır
Hamur Yemler 1-Beyaz ekmek hamuru 2-Mısır unu hamuru 3-Buğday kırığı + buğday unu + peyniraltı suyu 4-Mısır kırığı + buğday kırığı + beyaz ekmek içi

KULLANILABİLECEK OLTA TAKIMI : Genellikle oltaya nadir vuran siraz balığı ekmek içi solucan ve dana burnunada iyi av verir.


kullanılan takım ise şamandralı olta veya 5-6 saniye aralıklarla suya at çek yapılır.

Kaynaklalar:http://www.fishing.sh/htmfiles/knots/index.html
http://www.fishing2go.com/hook-fishing-knot-detail-416
http://balikaviturlari.blogspot.com.tr/2010/04/hangi-igne-hangi-balga.html
http://avrehberi.blogspot.com.tr/2012/08/kizilkanat-baligi.html


Derleyen Yayınlanan Adres:By EyyupK

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorum Yaptığınız için teşekkürler.Şu misafirhane-i dünyada nazar-ı hikmetle baksan; hiçbir şeyi gayesiz, nizamsız göremezsin. Rabbim Yar ve Yardımcımız olsun.

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.