NEDEN TAVŞAN YETİŞTİRİRİZ ?
Tüm dünyanın etinden, tüyünden, gübresinden ve daha birçok yan ürününden faydalandığı tavşancılık sektörü ülkemizde maalesef hiç gelişmemiştir. Bu sektörün gelişmemesinin nedeni ise halen bu konu ile ilgili yeterli bilgiye sahip kişilerin yetişmemiş olmasıdır. Bu yüzden de şimdiye kadarki girişimcilerin çabaları sonuçsuz kalmış ve kar oranı yüksek olan bu sektörden Türkiye mahrum olmuştur. Şu an bu sektörde yaşanan kıpırdanmalar gelecek için umut vaat etse de bilinçsizce yapılan girişimler eskiden olduğu gibi hüsranla sonuçlanabilir. Bu sebepten ötürü tavşan yetiştiriciliği ve hastalıkları hakkında yeterli bilgisi olmayan girişimcilerin, profesyonel destek almaları hayati bir önem taşımaktadır. Genel olarak tavşanlardan elde edilen ürünlere bakacak olursak:
ET:
Et üretimi için tavşan yetiştiriciliği düşünüldüğünde beslenmesinde harcanan maliyet sığır ve tavuk yetiştiriciliğinden çok daha ucuza gelmektedir.,bunun nedeni ise tavşan beslenmesinde kaba yem oranının fazla, konsantre yem oranının az olmasıdır. Bu yüzden Avrupa ülkelerinde köylü halk kendi et ihtiyaçlarını besledikleri tavşanlardan karşılamaktadırlar. Bakım ve yetiştiriciliğinin de fazla emek gerektirmemesi sebebi ile yetiştiriciler tarafından tercih edilmektedir. Ayrıca kesim zamanının optimum 3-6 aylık yaştaki hayvanlardan seçilmesi sebebiyle besleme maliyeti de düşmektedir.Büyük şehirlerde yaşayan insanlarda tavşan eti tüketmesinin sebebi ise gelişmiş toplumların sağlık sorunu olan şişmanlık ve buna bağlı kalp rahatsızlıklarının önüne geçmek için kalori ve yağ oranı düşük, protein miktarı yüksek tavşan etini tercih etmeleridir. Diyet yapmak zorunda olsun yada olmasın beslenme değeri yüksek ve sağlık açısından elverişli olan tavşan eti iyi bir kırmızı et gurubunda yer almaktadır. Ülkemizde ise kırmızı et fiyatlarının yüksek olması tavukçuluk sektörünün de ekonomik sorunlar yüzünden çıkmaza girmesi nedeniyle önümüzdeki zaman içerisinde et pazarına tavşan etinin yavaş yavaş girdiği gözlenmektedir Üretim maliyetinin de diğer hayvan yetiştiriciliklerine nazaran düşük olması bu pazarda tutunacağını da göstermektedir. Bu özelliklerine dayanarak Amerika, Çin, Güney Amerika ve Avrupa ülkelerinde tavşan eti üretim ve tüketiminin ülkemize nazaran çok yüksek olduğu saptanmıştır. Et üretimi amacıyla kalifornia ve yeni zellanda ırkı tavşanlar yetiştirilmektedir
KÜRK:
Tavşanın bir diğer özelliklerinden biri de yünü ve derisidir. Ülkemizde de ıslah edilerek yetiştirmeye alınan ilk kürk hayvanıdır ve her ırk tavşan kürkünün bir ekonomik değeri vardır. Tavşan kürkü genellikle manto, ceket, şapka yapımında kullanılmaktadır, ayrıca ev ve araba döşemeciliğinde ve oyuncak sanayiinde de önemli bir yere sahiptir. *YÜN: Yün için ise Ankara tavşanı yetiştirilmektedir. Bu yün, iplik yapımında kullanılan tek tavşan yünüdür. Bu tavşanın anavatanı ANKARA ilimiz olmasına rağmen ülkemiz dışında çoğu gelişmiş ülkelerde endüstriyel olarak yetiştirilmektedir. Özellikle Çin bu konuda yapmış olduğu ihracatlar ile iyi bir milli gelir elde etmektedir. Bunun yanında dünyanın bir çok ülkesi bu hayvan sayesinde büyük paralar kazanmaktadır. Bu tavşan yünü giyim sektörünün değişik alanlarında kendini göstermektedir. Modanın önde gelen ülkelerinden İtalya ve Fransa’da angora kazakları ve kumaşı çok tutulmaktadır ve angora tavşanı yetiştiriciliği büyük devlet desteği görmektedir. Özellikle hava ve uzay sanayiinde önde giden Fransa bu alanlarda çok kullanılan angora yünü üretimine yıllardır önem vermiştir. Yine gelişmiş ülkelerde tüyün hipoalerjenik (alerji yapmayan) özelliğinden faydalanılarak bebek giysileri , antistatik özelliğinden yararlanılarak da romatizma hastalarının kullanması gereken kıyafetler (korse, dizlik, ...vb) üretilmektedir. Bu kadar çok özelliği de fiyatının neden yüksek olduğunu açıklamaktadır. Ankara tavşanından yılda ortalama 1 hayvandan 1 kg yün alınmaktadır ve bu yün kalitesine göre 75$-150$ arasında (kilosu) fiyat biçilmektedir. SÜS: Tavşanların evde beslenmesi ile ilgili olarak tıp dünyası da öneride bulunmaktadır. Özellikle ruhsal düzensizliklerde tavşan beslenmesinin ruh sağlığına yararlı olduğu söylenmektedir.Çocukların ise tavşana olan sevgisi tartışılmaz bir konudur.Günümüzde de evcil hayvan satış yerlerinin vazgeçilmez hayvanlarından birisidir GÜBRE: Tavşan üretimi tek verim üzerine yapılacağından (et veya yün) tavşanın diğer verimlerinden de ikinci planda yararlanılması gerekmektedir.Mesela et amacıyla besleniyorsa postu veya yünü de satılarak çiftliğin üretim masraflarında düşme sağlanır.Gübre de işte böyle bir yan üründür,tavşan gübresi azot ve potasyum bakımından zengin olması nedeni ile sebzecilikte ve özellikle gül yetiştiriciliğinde kullanılmaktadır. Bir tavşan ise yılda 40-50 kg gübre vermektedir. Ayrıca bütün dünyada sağlık alanında çok sayıda laboratuvar tavşanı kullanılmakta olup, birçok kedi-köpek ve besi hayvanlarının yem sanayiinde de tavşan eti ve yan ürünleri değerlendirilmektedir. NOT: Bütün bu özellikleri göz önünde bulunduracak olursak tavşan yetiştiriciliğinin ne kadar karlı bir iş olduğunu görmezlikten gelemeyiz. Ama şu var ki plansız,bilgisiz ve deneyimsiz kişiler tarafından yapılan yetiştiricilik kötü olarak sonuçlanmaktadır.Bunun için tavşan yetiştiriciliği bilgili ve deneyimli kişilerin danışmanlığında yapılmalıdır.
I- TAVŞAN YETİŞTİRİCİLİĞİNİN EKONOMİK ÖNEMİ
Dengeli beslenmenin önem kazandığı günümüz toplumunda doğal olarak hayvansal kaynaklı gıda maddelerinin yeri tartışılmaz. Et üretiminde büyük ve küçük baş hayvan populasyonunun arttırılma olanakları, meralarımız göz önünde tutulacak olursa sınırlıdır. Bu durumda et ihtiyacımızın karşılanmasında bir seçenek olarak evcil hayvan üretiminin büyük bir potansiyel olduğu açıkça görülmektedir. Tavşancılığın küçük evcil hayvan yetiştiriciliği içerisinde çok önemli bir yeri bulunmaktadır. Eti için yetiştirilen diğer hayvanlarla karşılaştırdığımızda tavşanın özelliklerini şöyle sıralayabiliriz: Bir tavşandan yılda 4-5 batın ve her batında ortalama 8 yavru alınabilmektedir. Bir yavru iyi bakım besleme sonucu 3 aylıkken kesime gelmekte ve 1200 – 1500 g arasında yenilebilir et vermektedir. Bir anaç tavşanın yılda ortalama 30-40 yavru verdiği ve her yavrunun 1200-1500 g geldiği düşünülecek olursa, bir yılda yaklaşık olarak 45-50 kg et üretilebilmektedir.
Evcil tavşan eti; beyaz, gevrek, kemik oranı düşük ve çok lezzetli bir ettir. Protein oranı yüksek (% 20-21 ), kalorisi (1749 kcal/kg ), yağ oranı (% 10-11 ) ve kolesterol miktarı (50 mg/kg ) diğer birçok etten düşük olan tavşan etinin pişirilmesi de son derece kolaydır. Tavşan etinden her çeşit yemek yapılabildiği gibi % 10 oranında karıştırılarak sucuk, sosis, salam olarak da değerlendirilmektedir.
Tavşanın beslenmesi de diğer hayvanlara göre kolaydır. Yediği yem maddelerini kolayca ete çevirebilir. Bu hususta tavşanı ancak balıklar ve etlik piliçler geçebilmektedir. Tavşanlar sadece 2.5-3 kg yem yiyerek 1 kg et tutabilmektedirler. Diğer evcil hayvanlarda 1 kg et için tüketilen yem miktarı daha fazladır. Bu miktar domuzlarda 6 kg, koyunlarda 9 kg, sığırlarda ise 10 kg civarındadır.
Tavşanın diğer önemli bir verim yönü de kürküdür. Birinci kalite tavşan kürkleri manto, etol, şapka gibi giysilerin yapımında kullanılır. Daha düşük kaliteli kürkler oyuncak, terlik yapımında yünü alınmış deriler ise yapıştırıcı ve yem sanayinde değerlendirilmektedir. Tavşan tüyü ya da yünü ise yüksek keçeleşme özelliği ve koyun yününe oranla 2 kat fazla ısı tutma kabiliyetiyle şapkacılıkta ısrarla aranmaktadır. Tavşan gübresi ise yüksek azot ve fosfor oranı ile iyi bir sebze gübresi olarak değerlendirilmektedir.
Tavşanın deney hayvanı olarak da çok geniş kullanım alanı bulunmaktadır. Ülkemizde bu talep giderek artmaktadır.
II- TAVŞANIN ZOOLOJİK SİSTEMDEKİ YERİ
Kingdom (Alem )…………… : Animalia (Hayvanlar )
Orbis (Şube ) ………………… : Chordata (Sırt ipliler )
Suborbis (Altşube ) ………. : Vertabrata (Omurgalılar )
Classis (Sınıf ) ……………… : Mammalia (Memeliler )
Subclassis(Altsınıf) ……….. : Placentalia (Etenliler )
Ordo (Takım ) ……………….. : Lagomorpha (Tavşan biçimliler )
Subordo (Alttakım ) ………. : Duplicidentata (iki sıralı dişliler )
Familia (Aile ) ……………….. : Laporidae (Tavşangiller )
1-Genus (Cins ) ……………. : Oryctolagus
Species (Tür ) ……………… : Oryctolagus cuniculus (Yaban tavşanı)
2-Genus ………………………… : Lepus
Species ………………………… : Lepus europaeus (Esmer tavşan )
Lepus americanus (Amerika tavşanı )
Lepus timidus (Alp tavşanı )
Laporidae familyasında bulunan yabanıl tavşanların genel vücut özellikleri şöyledir: Silindir vücut, arka bacakların önden daha uzun oluşu, büyük kulaklar, iri patlak gözler, yarıklı ve kalın üst dudaklar, dudakların iki yanında bıyıklar ve sık kıl örtüsü ile ön ayaklarda beş, arka ayaklarda dört parmak bulunuşudur.
Esmer Tavşan
Yayılma alanı Britanya adalarından Avrupa ve Doğu Asya’ya kadar uzanır. Birçok bölgesel tipi vardır. Esmer ve koyu kül rengindedir. Ortalama ömürleri 12 yıldır. Her doğumda 2-4 yavru verirler ve yavrularını 1 ay süreyle emzirirler.
Alp Tavşanı
L.T. scoticus ve L.T. hibernicus olmak üzere iki alt türü vardır. Bunlardan birincisi iskoç yada mavi tavşan olarak da bilinir. Rengi kışın beyazdır. Sadece kulakların ucunda siyahlık kalır. Esmer tavşandan daha küçüktür. Baş büyük, bacaklar uzun, kulak ve kuyruğu kısadır. İkinci alt türü ise İrlanda tavşanı olarak bilinir. Vücut büyüklüğü bakımından iskoç tavşanı ile aynı sayılır. Alp tavşanının yayılma alanı İskandinavya ve alp dağlarıdır.
Amerika Tavşanı
Yayılma alanı Kanada ve ABD’dir. Gebelik süresi 30-38 gündür. Yavrular gözü açık doğar ve bir doğumda 3-4 yavru verirler. Rengi kırmızımsı kahverengi olup sırtta siyahla karışmıştır. Bacaklar açık kahverengi alt kısımlar ise beyazdır. Kışın kulak uçları haricinde bütün vücut rengi beyazlaşır.
Yaban tavşanı
Ada tavşanı olarak da bilinir. Yayılma alanı Avrupa, Britanya adaları ve Kuzey Afrika’dır. Gebelik süresi 30-40 gündür. Her doğumda 2-8 yavru verirler. Yavrular gözleri kapalı doğarlar ve gözleri 10 gün sonra açılır. On üç yıl kadar yaşarlar. Ortalama ömürleri 5-6 yıldır. Bugün yetiştirilmekte olan evcil tavşanların çoğu ada tavşanından evciltme ve ıslah yolu ile elde edilmiştir.
III- TAVŞAN IRKLARI
Genellikle tüylerinin uzun ya da kısa oluşuna, verim yönlerine ve vücut büyüklüklerine göre tavşan ırkları 3 şekilde sınıflandırılmaktadır.
A) Tüylerinin uzunluğuna göre
1- Normal tüylü tavşanlar (Havana, Alaska ).
2- Uzun tüylü tavşanlar (Ankara ve Tilki tavşanı ).
3- Kısa tüylü tavşanlar (Rex tavşanları ).
ET:
Et üretimi için tavşan yetiştiriciliği düşünüldüğünde beslenmesinde harcanan maliyet sığır ve tavuk yetiştiriciliğinden çok daha ucuza gelmektedir.,bunun nedeni ise tavşan beslenmesinde kaba yem oranının fazla, konsantre yem oranının az olmasıdır. Bu yüzden Avrupa ülkelerinde köylü halk kendi et ihtiyaçlarını besledikleri tavşanlardan karşılamaktadırlar. Bakım ve yetiştiriciliğinin de fazla emek gerektirmemesi sebebi ile yetiştiriciler tarafından tercih edilmektedir. Ayrıca kesim zamanının optimum 3-6 aylık yaştaki hayvanlardan seçilmesi sebebiyle besleme maliyeti de düşmektedir.Büyük şehirlerde yaşayan insanlarda tavşan eti tüketmesinin sebebi ise gelişmiş toplumların sağlık sorunu olan şişmanlık ve buna bağlı kalp rahatsızlıklarının önüne geçmek için kalori ve yağ oranı düşük, protein miktarı yüksek tavşan etini tercih etmeleridir. Diyet yapmak zorunda olsun yada olmasın beslenme değeri yüksek ve sağlık açısından elverişli olan tavşan eti iyi bir kırmızı et gurubunda yer almaktadır. Ülkemizde ise kırmızı et fiyatlarının yüksek olması tavukçuluk sektörünün de ekonomik sorunlar yüzünden çıkmaza girmesi nedeniyle önümüzdeki zaman içerisinde et pazarına tavşan etinin yavaş yavaş girdiği gözlenmektedir Üretim maliyetinin de diğer hayvan yetiştiriciliklerine nazaran düşük olması bu pazarda tutunacağını da göstermektedir. Bu özelliklerine dayanarak Amerika, Çin, Güney Amerika ve Avrupa ülkelerinde tavşan eti üretim ve tüketiminin ülkemize nazaran çok yüksek olduğu saptanmıştır. Et üretimi amacıyla kalifornia ve yeni zellanda ırkı tavşanlar yetiştirilmektedir
KÜRK:
Tavşanın bir diğer özelliklerinden biri de yünü ve derisidir. Ülkemizde de ıslah edilerek yetiştirmeye alınan ilk kürk hayvanıdır ve her ırk tavşan kürkünün bir ekonomik değeri vardır. Tavşan kürkü genellikle manto, ceket, şapka yapımında kullanılmaktadır, ayrıca ev ve araba döşemeciliğinde ve oyuncak sanayiinde de önemli bir yere sahiptir. *YÜN: Yün için ise Ankara tavşanı yetiştirilmektedir. Bu yün, iplik yapımında kullanılan tek tavşan yünüdür. Bu tavşanın anavatanı ANKARA ilimiz olmasına rağmen ülkemiz dışında çoğu gelişmiş ülkelerde endüstriyel olarak yetiştirilmektedir. Özellikle Çin bu konuda yapmış olduğu ihracatlar ile iyi bir milli gelir elde etmektedir. Bunun yanında dünyanın bir çok ülkesi bu hayvan sayesinde büyük paralar kazanmaktadır. Bu tavşan yünü giyim sektörünün değişik alanlarında kendini göstermektedir. Modanın önde gelen ülkelerinden İtalya ve Fransa’da angora kazakları ve kumaşı çok tutulmaktadır ve angora tavşanı yetiştiriciliği büyük devlet desteği görmektedir. Özellikle hava ve uzay sanayiinde önde giden Fransa bu alanlarda çok kullanılan angora yünü üretimine yıllardır önem vermiştir. Yine gelişmiş ülkelerde tüyün hipoalerjenik (alerji yapmayan) özelliğinden faydalanılarak bebek giysileri , antistatik özelliğinden yararlanılarak da romatizma hastalarının kullanması gereken kıyafetler (korse, dizlik, ...vb) üretilmektedir. Bu kadar çok özelliği de fiyatının neden yüksek olduğunu açıklamaktadır. Ankara tavşanından yılda ortalama 1 hayvandan 1 kg yün alınmaktadır ve bu yün kalitesine göre 75$-150$ arasında (kilosu) fiyat biçilmektedir. SÜS: Tavşanların evde beslenmesi ile ilgili olarak tıp dünyası da öneride bulunmaktadır. Özellikle ruhsal düzensizliklerde tavşan beslenmesinin ruh sağlığına yararlı olduğu söylenmektedir.Çocukların ise tavşana olan sevgisi tartışılmaz bir konudur.Günümüzde de evcil hayvan satış yerlerinin vazgeçilmez hayvanlarından birisidir GÜBRE: Tavşan üretimi tek verim üzerine yapılacağından (et veya yün) tavşanın diğer verimlerinden de ikinci planda yararlanılması gerekmektedir.Mesela et amacıyla besleniyorsa postu veya yünü de satılarak çiftliğin üretim masraflarında düşme sağlanır.Gübre de işte böyle bir yan üründür,tavşan gübresi azot ve potasyum bakımından zengin olması nedeni ile sebzecilikte ve özellikle gül yetiştiriciliğinde kullanılmaktadır. Bir tavşan ise yılda 40-50 kg gübre vermektedir. Ayrıca bütün dünyada sağlık alanında çok sayıda laboratuvar tavşanı kullanılmakta olup, birçok kedi-köpek ve besi hayvanlarının yem sanayiinde de tavşan eti ve yan ürünleri değerlendirilmektedir. NOT: Bütün bu özellikleri göz önünde bulunduracak olursak tavşan yetiştiriciliğinin ne kadar karlı bir iş olduğunu görmezlikten gelemeyiz. Ama şu var ki plansız,bilgisiz ve deneyimsiz kişiler tarafından yapılan yetiştiricilik kötü olarak sonuçlanmaktadır.Bunun için tavşan yetiştiriciliği bilgili ve deneyimli kişilerin danışmanlığında yapılmalıdır.
I- TAVŞAN YETİŞTİRİCİLİĞİNİN EKONOMİK ÖNEMİ
Dengeli beslenmenin önem kazandığı günümüz toplumunda doğal olarak hayvansal kaynaklı gıda maddelerinin yeri tartışılmaz. Et üretiminde büyük ve küçük baş hayvan populasyonunun arttırılma olanakları, meralarımız göz önünde tutulacak olursa sınırlıdır. Bu durumda et ihtiyacımızın karşılanmasında bir seçenek olarak evcil hayvan üretiminin büyük bir potansiyel olduğu açıkça görülmektedir. Tavşancılığın küçük evcil hayvan yetiştiriciliği içerisinde çok önemli bir yeri bulunmaktadır. Eti için yetiştirilen diğer hayvanlarla karşılaştırdığımızda tavşanın özelliklerini şöyle sıralayabiliriz: Bir tavşandan yılda 4-5 batın ve her batında ortalama 8 yavru alınabilmektedir. Bir yavru iyi bakım besleme sonucu 3 aylıkken kesime gelmekte ve 1200 – 1500 g arasında yenilebilir et vermektedir. Bir anaç tavşanın yılda ortalama 30-40 yavru verdiği ve her yavrunun 1200-1500 g geldiği düşünülecek olursa, bir yılda yaklaşık olarak 45-50 kg et üretilebilmektedir.
Evcil tavşan eti; beyaz, gevrek, kemik oranı düşük ve çok lezzetli bir ettir. Protein oranı yüksek (% 20-21 ), kalorisi (1749 kcal/kg ), yağ oranı (% 10-11 ) ve kolesterol miktarı (50 mg/kg ) diğer birçok etten düşük olan tavşan etinin pişirilmesi de son derece kolaydır. Tavşan etinden her çeşit yemek yapılabildiği gibi % 10 oranında karıştırılarak sucuk, sosis, salam olarak da değerlendirilmektedir.
Tavşanın beslenmesi de diğer hayvanlara göre kolaydır. Yediği yem maddelerini kolayca ete çevirebilir. Bu hususta tavşanı ancak balıklar ve etlik piliçler geçebilmektedir. Tavşanlar sadece 2.5-3 kg yem yiyerek 1 kg et tutabilmektedirler. Diğer evcil hayvanlarda 1 kg et için tüketilen yem miktarı daha fazladır. Bu miktar domuzlarda 6 kg, koyunlarda 9 kg, sığırlarda ise 10 kg civarındadır.
Tavşanın diğer önemli bir verim yönü de kürküdür. Birinci kalite tavşan kürkleri manto, etol, şapka gibi giysilerin yapımında kullanılır. Daha düşük kaliteli kürkler oyuncak, terlik yapımında yünü alınmış deriler ise yapıştırıcı ve yem sanayinde değerlendirilmektedir. Tavşan tüyü ya da yünü ise yüksek keçeleşme özelliği ve koyun yününe oranla 2 kat fazla ısı tutma kabiliyetiyle şapkacılıkta ısrarla aranmaktadır. Tavşan gübresi ise yüksek azot ve fosfor oranı ile iyi bir sebze gübresi olarak değerlendirilmektedir.
Tavşanın deney hayvanı olarak da çok geniş kullanım alanı bulunmaktadır. Ülkemizde bu talep giderek artmaktadır.
II- TAVŞANIN ZOOLOJİK SİSTEMDEKİ YERİ
Kingdom (Alem )…………… : Animalia (Hayvanlar )
Orbis (Şube ) ………………… : Chordata (Sırt ipliler )
Suborbis (Altşube ) ………. : Vertabrata (Omurgalılar )
Classis (Sınıf ) ……………… : Mammalia (Memeliler )
Subclassis(Altsınıf) ……….. : Placentalia (Etenliler )
Ordo (Takım ) ……………….. : Lagomorpha (Tavşan biçimliler )
Subordo (Alttakım ) ………. : Duplicidentata (iki sıralı dişliler )
Familia (Aile ) ……………….. : Laporidae (Tavşangiller )
1-Genus (Cins ) ……………. : Oryctolagus
Species (Tür ) ……………… : Oryctolagus cuniculus (Yaban tavşanı)
2-Genus ………………………… : Lepus
Species ………………………… : Lepus europaeus (Esmer tavşan )
Lepus americanus (Amerika tavşanı )
Lepus timidus (Alp tavşanı )
Laporidae familyasında bulunan yabanıl tavşanların genel vücut özellikleri şöyledir: Silindir vücut, arka bacakların önden daha uzun oluşu, büyük kulaklar, iri patlak gözler, yarıklı ve kalın üst dudaklar, dudakların iki yanında bıyıklar ve sık kıl örtüsü ile ön ayaklarda beş, arka ayaklarda dört parmak bulunuşudur.
Yayılma alanı Britanya adalarından Avrupa ve Doğu Asya’ya kadar uzanır. Birçok bölgesel tipi vardır. Esmer ve koyu kül rengindedir. Ortalama ömürleri 12 yıldır. Her doğumda 2-4 yavru verirler ve yavrularını 1 ay süreyle emzirirler.
Alp Tavşanı
L.T. scoticus ve L.T. hibernicus olmak üzere iki alt türü vardır. Bunlardan birincisi iskoç yada mavi tavşan olarak da bilinir. Rengi kışın beyazdır. Sadece kulakların ucunda siyahlık kalır. Esmer tavşandan daha küçüktür. Baş büyük, bacaklar uzun, kulak ve kuyruğu kısadır. İkinci alt türü ise İrlanda tavşanı olarak bilinir. Vücut büyüklüğü bakımından iskoç tavşanı ile aynı sayılır. Alp tavşanının yayılma alanı İskandinavya ve alp dağlarıdır.
Amerika Tavşanı
Yayılma alanı Kanada ve ABD’dir. Gebelik süresi 30-38 gündür. Yavrular gözü açık doğar ve bir doğumda 3-4 yavru verirler. Rengi kırmızımsı kahverengi olup sırtta siyahla karışmıştır. Bacaklar açık kahverengi alt kısımlar ise beyazdır. Kışın kulak uçları haricinde bütün vücut rengi beyazlaşır.
Yaban tavşanı
III- TAVŞAN IRKLARI
Genellikle tüylerinin uzun ya da kısa oluşuna, verim yönlerine ve vücut büyüklüklerine göre tavşan ırkları 3 şekilde sınıflandırılmaktadır.
A) Tüylerinin uzunluğuna göre
1- Normal tüylü tavşanlar (Havana, Alaska ).
2- Uzun tüylü tavşanlar (Ankara ve Tilki tavşanı ).
3- Kısa tüylü tavşanlar (Rex tavşanları ).
B) Verim yönlerine göre
1- Et tavşanları (Yeni Zelanda,Kaliforniya, Şinşilla).
2- Post tavşanları (Rex tavşanları ).
3- Yün tavşanları (Ankara ).
C) Vücut büyüklüklerine göre
1- Büyük boy tavşanlar (Alman Dev Alacası ).
2- Orta boy tavşanlar (Viyana, Yeni Zelanda ).
3- Küçük boy tavşanlar (Hollanda, Küçük Şinşilla ).
Tavşan yetiştiriciliğine başlamak isteyenler, hangi ırklarla işe girişmeleri gerektiğine karar verebilmeleri için tavşan ırkları konusunda genel bilgi sahibi olmaları gerekir. Ülkemizde yetiştirilen tavşan ırklarının sayısı 3-5 kadardır. Bu ırklardan en yaygın olanı Beyaz Yeni Zelanda tavşanıdır.
1- Et tavşanları (Yeni Zelanda,Kaliforniya, Şinşilla).
2- Post tavşanları (Rex tavşanları ).
3- Yün tavşanları (Ankara ).
C) Vücut büyüklüklerine göre
1- Büyük boy tavşanlar (Alman Dev Alacası ).
2- Orta boy tavşanlar (Viyana, Yeni Zelanda ).
3- Küçük boy tavşanlar (Hollanda, Küçük Şinşilla ).
Tavşan yetiştiriciliğine başlamak isteyenler, hangi ırklarla işe girişmeleri gerektiğine karar verebilmeleri için tavşan ırkları konusunda genel bilgi sahibi olmaları gerekir. Ülkemizde yetiştirilen tavşan ırklarının sayısı 3-5 kadardır. Bu ırklardan en yaygın olanı Beyaz Yeni Zelanda tavşanıdır.
Yeni Zelanda Tavşanı
Kırmızı Yeni Zelanda tavşanında bacaklar orta uzunlukta olup iri kemikli değildir. Arka kısım geniş, göğüs dolgun, kulaklar dik vücutla uyumlu, etli ve tüylüdür. Canlı ağırlık ortalama 4 kg’dır. Bütün vücut kırmızı, gözler kahverengi, tırnaklar koyu renklidir.
Kaliforniya Tavşanı
Viyana Tavşanı
Belçika Tavşanı
Beveren Tavşanı
Gümüş Tavşanı
İngiliz Tavşanı
Havana Tavşanı
Hollanda Tavşanı
Küçük boy tavşan ırklarındandır. Vücut yapısı dolgundur. Ergin çağ canlı ağırlığı 2-3 kg arasında değişir. Rengi diğer ırklardan çok farklıdır. Vücudun ön yarısı saf beyaz renklidir. Arka tarafı ise kahverengi, gri, siyah vb. çeşitli renklerde olabilir. İki rengin ayrıldığı kuşak kesimi tam ortadadır. Arka ayaklar beyazdır ve bu renk hemen hemen ayakların yarısını kapsar. Kulaklar ve göz çevresi renklidir. Beyaz renk burun ve alın üzerinden kulakların arasına doğru üçgen biçiminde sokulur. İki renk birbirinde bir çizgi ile ayrılır.
Rex Tavşanı
Kısa tüylü ırkların tek örneğidir. Post verimi önemlidir. Tüyleri 18-22 mm’dir. Derisi yumuşak, tüyleri kısa, parlak, kadife gibidir. Çok çeşitli tipleri vardır. Postunun her renge boyanabilmesinden dolayı en çok tutulan tip beyaz rex dir. Almanya’dan ithal edilmiştir. Yakın gelecekte ülkeye yayılması planlanmaktadır. Beyaz rex tavşanında vücut beyaz renkli, gözler kırmızı veya mavi renkli olabilir. Canlı ağırlık bakımından Rex tavşanları 3 gruptur. Ağır grupta: Beyaz Rex, Mavi Rex, Chin rex bulunur. Bunlar ortalama 4 kg’dır. Orta grupta: Siyah rex, Sarı rex, Havana rex, Castor rex bulunur ve ortalama canlı ağırlık 3.5 kg’dır. Hafif grupta ise Lux rex, Marder rex tavşanları bulunmaktadır.
Ankara Tavşanı
Ankara tavşanı bilinen en eski tavşan ırklarından biridir. Yüzyıllar boyunca yünü için yetiştirilmiştir. Nasıl meydana getirildiği konusunda bir kesinlik yoktur. İngiliz denizcilerin 1723 yılında Karadeniz bölgesinden uzun tüylü tavşanları Fransa’ya götürerek Bordeux limanında sattıkları söylenmektedir. Bugünkü Ankara tavşanı 1770 yılı dolaylarında İngiltere’de elde edilip yetiştirilmeye ve bu isimle anılmaya başlanmıştır. Vücut orta büyüklükte olup canlı ağırlık 3.5 kg kadardır. En önemli verimi olan yünü 15-20 cm uzunluktadır. Yılda ortalama 500 g yün verirler. Almanya’da yıllık yün verimi 1 kg’ı aşan hayvanlar bulunmaktadır. Çeşitli renklerde varyeteleri bulunmakla birlikte dünyada en tutulan çeşidi beyaz renklisidir.
Ankara tavşanı bilinen en eski tavşan ırklarından biridir. Yüzyıllar boyunca yünü için yetiştirilmiştir. Nasıl meydana getirildiği konusunda bir kesinlik yoktur. İngiliz denizcilerin 1723 yılında Karadeniz bölgesinden uzun tüylü tavşanları Fransa’ya götürerek Bordeux limanında sattıkları söylenmektedir. Bugünkü Ankara tavşanı 1770 yılı dolaylarında İngiltere’de elde edilip yetiştirilmeye ve bu isimle anılmaya başlanmıştır. Vücut orta büyüklükte olup canlı ağırlık 3.5 kg kadardır. En önemli verimi olan yünü 15-20 cm uzunluktadır. Yılda ortalama 500 g yün verirler. Almanya’da yıllık yün verimi 1 kg’ı aşan hayvanlar bulunmaktadır. Çeşitli renklerde varyeteleri bulunmakla birlikte dünyada en tutulan çeşidi beyaz renklisidir.
IV- BARINAKLAR ve EKİPMAN
Tavşan barınaklarının düzenlenmesi, tavşanların davranış özellikleri ve iklim şartlarına karşı göstermiş oldukları tepkiler ile sıkı sıkıya ilişkilidir. Tavşanlardan gereği gibi yararlanabilmek ve yetiştirme amacı olan verimleri kaliteli ve bol miktarda alabilmek, onları uygun yerde barındırmakla mümkündür. Üretici hayvanlara en az iş ve giderle en uygun bakım ve beslemeyi uygulayabileceği barınak ve ekipmanları sağlamalıdır. Barınaklar elden geldiği kadar basit, ışık ve temiz havayı yeteri kadar alabilecek durumda fakat kuvvetli hava akımlarına, sert rüzgarlara ve gün ışığına engel olacak şekilde yapılmalıdır. Tavşanlık birkaç dönümlük bir arazi üzerine kurulabilir. Drenajı iyi yapılmış bir arazi tercih edilmelidir. Barınaklar, ekonomik şartlar göz önünde tutularak, iş kolaylığı sağlayacak şekilde planlanmalı; tavşanları rüzgar, yağmur, soğuk ve sıcaktan korumalı iyi bir havalandırma ve aydınlatma sağlayacak şekilde yapılmalıdır. Kurulacak tavşanlığın taban alanı tavşancılıkta kullanılacak kafeslerin kaç katlı olduğuna göre değişir. Taban alanı; tek katlı kafesler kullanıldığında 2-2.5 m2 / tavşan, iki katlı kafesler kullanıldığında 1.5-1.75 m2 / tavşan, üç katlı kafesler kullanıldığında ise 0.75-1 m2 / tavşan olarak hesaplanmalıdır. Pencere alanı, taban alanının % 4-5’i kadar olmalıdır.
Barınakta optimum sıcaklık 14 °C’dir.
Sıcaklık 10 °C’nin altına düşmemeli 20 °C’nin de üstüne çıkmamalı.
Nisbi nem % 60-70 olmalı.
Aydınlatma süresi 14 saat olup ışık yoğunluğu 1.5 watt / m2 olmalıdır.
Barınaklarda 3.6 m3 / saat / kg canlı ağırlık ölçüsünde havalandırmanın sağlanması gereklidir.
Kafesler ve Gereçler
Kafesler:
Morant tarafından geliştirilmiş olan ve hayvanların otlamasına imkan sağlayan ve açık alanlarda kullanılabilecek kafes tipleri olduğu gibi, barınaklara yerleştirilebilecek tek, iki ya da üç katlı kafesler de bulunmaktadır. Kafes malzemesinin galvanizli telden olması iyi sonuç vermektedir. En iyisi iki katlı kafeslerin kullanılmasıdır. Tek katlı kafesler kullanıldığında boyutları tablo 2’deki gibi olmalıdır. Çok katlı kafeslerin arka kısmı 20 cm kadar kısa olmalı, yemlik ve suluklar kafes dışına monte edilmelidir.
Tavşan yetiştirmede kullanılan kafes boyutları
Uzunluk(cm) Derinlik(cm) Yükseklik(cm)
Büyük ırklar 180 75 60
Orta ırklar 120 75 60
Küçük ırklar 90 75 60
İki ya da üç katlı kafesler kullanıldığında ise ölçüler:
En az En uygun
Büyük ırklar 100 x 80 x 60 125 x 80 x 70
Orta ırklar 80 x 80 x 55 80 x 80 x 60
Küçük ırklar 50 x 80 x 50 60 x 80 x 50
Gereçler:
Tavşanlıkta bulundurulması istenen çeşitli gereçler vardır. Bunların en önemlileri: Doğum kutuları, yemlikler, suluklar, dezenfeksiyon için alev aygıtı, kesim için bayıltma aleti, numaralama için tetavir aygıtı, numaralama kutusu, yem taşıma arabası, tavşan taşıma kafesleri vb.
a) Doğum Kutuları:
Damızlık dişilerin yarısı kadar doğum kafesi bulundurulmalıdır. Gebe dişiler doğuma 3-4 gün kala doğum kutusuna alınır. Doğum kutusu için en uygun olarak 25 x 30 x 45 ölçülerinde ve uzun yan yüzlerinden birinde 12-15 cm çapında yuvarlak pencere bulunan dikdörtgen prizması şeklindeki bir kutu önerilebilir. Doğum kutusunun üzeri açılabilir kapaklı olmalı. Pencere yavrunun ve dişinin girip çıkabileceği şekilde sürgülü kapaklı ve tabandan 5 cm yukarda olmalıdır.
b) Yemlikler:
Kafesin şekline uygun ve galvanize saçtan yapılmış, yeterli büyüklükte otomatik ve yarı otomatik yemlikler kullanılır. Yemlikler dışarıdan kafeslere takılıp çıkarılabilir, 10 x 25 x 35 cm ebatlarında dikdörtgen prizması şeklinde olabilir. Tavşanın yem yemesi için 12 x 12 cm boyutlarında bir açıklık bırakılır.
c) Suluklar:
Rex Tavşanı
Ankara Tavşanı
Ankara tavşanı bilinen en eski tavşan ırklarından biridir. Yüzyıllar boyunca yünü için yetiştirilmiştir. Nasıl meydana getirildiği konusunda bir kesinlik yoktur. İngiliz denizcilerin 1723 yılında Karadeniz bölgesinden uzun tüylü tavşanları Fransa’ya götürerek Bordeux limanında sattıkları söylenmektedir. Bugünkü Ankara tavşanı 1770 yılı dolaylarında İngiltere’de elde edilip yetiştirilmeye ve bu isimle anılmaya başlanmıştır. Vücut orta büyüklükte olup canlı ağırlık 3.5 kg kadardır. En önemli verimi olan yünü 15-20 cm uzunluktadır. Yılda ortalama 500 g yün verirler. Almanya’da yıllık yün verimi 1 kg’ı aşan hayvanlar bulunmaktadır. Çeşitli renklerde varyeteleri bulunmakla birlikte dünyada en tutulan çeşidi beyaz renklisidir.
IV- BARINAKLAR ve EKİPMAN
Barınakta optimum sıcaklık 14 °C’dir.
Sıcaklık 10 °C’nin altına düşmemeli 20 °C’nin de üstüne çıkmamalı.
Nisbi nem % 60-70 olmalı.
Aydınlatma süresi 14 saat olup ışık yoğunluğu 1.5 watt / m2 olmalıdır.
Barınaklarda 3.6 m3 / saat / kg canlı ağırlık ölçüsünde havalandırmanın sağlanması gereklidir.
Kafesler ve Gereçler
Kafesler:
Morant tarafından geliştirilmiş olan ve hayvanların otlamasına imkan sağlayan ve açık alanlarda kullanılabilecek kafes tipleri olduğu gibi, barınaklara yerleştirilebilecek tek, iki ya da üç katlı kafesler de bulunmaktadır. Kafes malzemesinin galvanizli telden olması iyi sonuç vermektedir. En iyisi iki katlı kafeslerin kullanılmasıdır. Tek katlı kafesler kullanıldığında boyutları tablo 2’deki gibi olmalıdır. Çok katlı kafeslerin arka kısmı 20 cm kadar kısa olmalı, yemlik ve suluklar kafes dışına monte edilmelidir.
Tavşan yetiştirmede kullanılan kafes boyutları
Uzunluk(cm) Derinlik(cm) Yükseklik(cm)
Büyük ırklar 180 75 60
Orta ırklar 120 75 60
Küçük ırklar 90 75 60
İki ya da üç katlı kafesler kullanıldığında ise ölçüler:
En az En uygun
Büyük ırklar 100 x 80 x 60 125 x 80 x 70
Orta ırklar 80 x 80 x 55 80 x 80 x 60
Küçük ırklar 50 x 80 x 50 60 x 80 x 50
Gereçler:
Tavşanlıkta bulundurulması istenen çeşitli gereçler vardır. Bunların en önemlileri: Doğum kutuları, yemlikler, suluklar, dezenfeksiyon için alev aygıtı, kesim için bayıltma aleti, numaralama için tetavir aygıtı, numaralama kutusu, yem taşıma arabası, tavşan taşıma kafesleri vb.
a) Doğum Kutuları:
Damızlık dişilerin yarısı kadar doğum kafesi bulundurulmalıdır. Gebe dişiler doğuma 3-4 gün kala doğum kutusuna alınır. Doğum kutusu için en uygun olarak 25 x 30 x 45 ölçülerinde ve uzun yan yüzlerinden birinde 12-15 cm çapında yuvarlak pencere bulunan dikdörtgen prizması şeklindeki bir kutu önerilebilir. Doğum kutusunun üzeri açılabilir kapaklı olmalı. Pencere yavrunun ve dişinin girip çıkabileceği şekilde sürgülü kapaklı ve tabandan 5 cm yukarda olmalıdır.
b) Yemlikler:
c) Suluklar:
Otomatik emzik tipi suluklar kullanılabildiği gibi 10 cm derinlikte, 20 cm çapında yarım galonluk silindir biçimindeki cam ya da galvanizli saçtan yapılmış suluklar kullanılabilir.
d) Numaralama gereçleri:
Bunlar numaralama kutusu, tetavir aygıtı, pens ve tetavir boyalarıdır. Numaralama kulağa yapılır. Kulak için metal ya da plastikten yapılmış numaralar kullanışsızdır.
V- TAVŞAN DAVRANIŞI
Evcil tavşan davranışları, vahşi tavşanlara benzerlik gösterir.
a- Bölge koruma davranışı:
Tavşanlar, çenelerinin altında bulunan kıl folliküllerindeki bir salgı bezi yardımıyla yaşadıkları bölgeyi ve diğer tavşanları tanıyabilirler. Erkek tavşanlar idrarları vasıtasıyla da çevrelerini tanıyabilir. Tavşanlar kendilerini güvende tutmak ve doğum yapmak için tüneller kazarlar. Ani değişiklikler (gürültü, koku vb.), gruptaki diğer bireyleri tehlikeye karşı uyarmak amacıyla, tavşanların arka ayaklarını yere vurma davranışını ortaya koymalarına neden olur. Tavşanların kazdıkları tüneller gündüzleri dinlenme yeri ve sığınak olarak kullanılır, zira tavşanlar gece aktiftirler.
b- Sosyal davranış:
Vahşi tavşanlar, dişilerin sayıca erkeklerden daha çok olduğu kolonilerde yaşarlar. Yavrulu yada yavrusuz her dişi tavşan diğer anaların yavrularına saldırabilir. Bu durumda erkekler devreye girer ve dişiyi yatıştırırlar. Genç erkekler cinsel olgunluğa ulaştığında, yetişkin erkekler onları kastre etmeye (kısırlaştırmaya) çalışırlar. Bunun için yetişkin erkekler ayrı kafeslere alınmalıdır. Cinsel olgunluktan önce erkekler birlikte büyütülebilirler. Özellikle yer dar olduğunda dişiler yavrulara karşı saldırgandır. Yavrusuz dişiler 0.5 m2/tavşan alanda birlikte yetiştirilebilirler.
c- Seksüel davranış:
Dişilerde ovulasyon çiftleşme sonucu gelişir. Çiftleşme için dişi tavşan erkek tavşanın kafesine götürülürse çiftleşme daha kısa zamanda ve sorunsuz gerçekleşebilir.
d- Ana davranışı:
Yavrulamadan önce ana kendi tüyleri ve farklı maddelerden bir yavru yuvası hazırlar. Vahşi hayvanlar yuvayı doğum için kazdıkları özel tünellerin sonuna yaparlar. Bunun için evcil hayvanlara ayrı bir doğum bölmesi sağlanmalıdır. Yavrular doğduktan sonra, ana tavşan yavrularını bir ay süreyle günde bir kez emzirir. Yavruların motor koordinasyonlarının ve ısı regülasyonlarının sağlanması için en az iki hafta doğum kutularında tutulması gerekir.
e) Yeme Davranışı
Tavşanlar geceleri beslenmeye eğilimli olmalarına rağmen günün 24 saatinde yer ve içerler. Yem tüketimi oldukça yavaştır. Yem yere konulmamalıdır aksi takdirde kirletilir. Üç haftalık yaştan sonra yavrular analarının yediği yemden yiyebilirler. Tavşan, kaprofajik (pislik yiyen) bir hayvan olduğundan dolayı kendi pisliğini yer. Tavşan pisliği amino asit, B ve K vitamini yönünden zengindir.
VI- YETİŞTİRME İŞLERİ (BAKIM VE YÖNETİM )
Yabanıl tavşanlarda döl verimi ilkbahar ve yazın yüksektir. Sonbahar ve kışın çok düşüktür. Evcil tavşanlardan optimum çevre şartlarının sağlanması durumunda senenin herhangi bir ayında yavru alınabilir. Tavşanlarda gebelik süresi 31-32 gün, emzirme süresini de 6 hafta olarak düşünürsek bir dişinin normal şartlarda 4-5 doğum yapması uygundur. Fazlası dişiyi yıpratır ve damızlıktan erken çıkmasına sebep olur. Verimliliğin arttırılması için yetiştirme işlerinin titizlikle takip edilmesi gereklidir.
a) Kızgınlık:
Kızgınlık gösteren dişi tavşanda bazen vulva şişer, kan akımı ile kızarır ve nemlenir. Kızgın dişi huysuz olur. Tavşanlarda cinsel aktivite düzenli olmadığından kızgınlık tam olarak anlaşılamaz. Dişi gebe olduğu halde erkeği kabul edebileceği gibi kızgın iken de reddedebilir.
b) Çiftleşme:
Dişi ve erkek tavşanların ilk çiftleşme yaşı ırka ve bireysel gelişmeye bağlı olarak değişir. Küçük ırklar daha hızlı geliştiğinden ağır ve orta ırklardan daha erken yaşlarda cinsel olgunluğa erişirler. Ortalama çiftleşme yaşları, küçük ırklarda 5-6; orta ırklarda 7; büyük ırklarda ise 9-12 aydır. Ortalama olgun canlı ağırlığın % 75’ine ulaştıklarında ilk çiftleşmeler yapılabilir.
c) Gebelik:
Gebelik için bir aşım yeterlidir. Gebelik süresi 31-32 gündür. Yirmi dokuz güne inebildiği gibi 35 güne de çıkabilir. Gebelik süresi uzadığında iri ve ölü yavru sayısı artabilir. Gebeliği etkileyen faktörler: kısırlık, aşırı yaşlılık ya da gençlik, zayıf fiziksel yapı, yalancı gebelik, incinmeler ve hastalıklardır. Dişi tavşanın gebe olup olmadığını anlamak için onu yeniden erkek tavşan kafesine götürerek bir kontrol çiftleştirmesi yapmak uygun değildir. Tavşan sırt üstü yatırılıp ürkütmeden karnının arka bölgesinde uterus palpe edilip yavruların varlığı belirlenebilir (14. günden sonra ).
d) Doğum:
Çiftleşmeden 27 gün sonra tavşan doğum kutusuna alınır. Kutuya bir miktar iyi kalitede kuru ot konur. Tavşan karın tüylerini kopararak kutuda bir yavru yuvası yapar ve doğumunu gerçekleştirir. Normal doğum 30 dakikada gerçekleşir.
e) Yavruların Bakımı:
Doğumdan bir gün sonra ölü ve zayıf yavrular ayrılır. Yavruların beslenme ve sağlık durumu izlenir. Bir tavşan ortalama bir doğumda 6-8 yavru verir. İyi bir ana 8 veya daha fazla yavruyu büyütebilir ve yavrularını 6-8 hafta emzirir. Bir önceki doğumdan ananın kaç tane yavruya bakabileceği biliniyorsa bu sayıda yavru yanında bırakılır. Anaları doğumda ölen yavrular ya da değerli ve fazla olan yavrular, aynı zamanda doğum yapmış bir anaya verilebilir. Bu uygulamaya “yavru dengelemesi” denir.
f) Kanibalizm:
Anaların gebelik sırasında ve doğumdan sonra yetersiz beslenmesi, korkutulması, kalıtsal nedenlerle yavrularını yemesidir. Böyle analar damızlıktan çıkarılmalıdır.
g) Cinsiyet tayini:
Sütten kesimden sonra erkek ve dişiler ayrı tutulmalı. Üreme organının çıkış deliği dişilerde uzunluğuna bir yarık biçiminde, erkeklerde ise yuvarlaktır ve bastırıldığında erkek üreme organı bir çıkıntı şeklinde ortaya çıkar.
h) Tavşanların Tutulması:
Tavşanlar sağ el omuz derisinden, sol el arka taraf altından tutularak taşınır.
ı) Tavşan yetiştiriciliğinde üzerinde durulan özellikler ve kartlar:
Yetiştirme ve seleksiyonda amaçlanan özellikler;
1- Sağlamlık: Yavru ölümlerinin % 10 dan az olması.
2- Döl verimi: Bir batında ortalama 8 yavru ve yılda dişi başına en az 5 doğum ve 40 yavru alınması.
3- Gelişme yeteneği: 8 haftada 2 kg veya 10 haftada 2.5 kg canlı ağırlık.
4- Yemden yararlanma: Her kg canlı ağırlık artışı için 3 kg dan daha az yem tüketimi.
5- Kesim randımanı: Ortalama randımanın % 55-66 ve daha üzerinde olması.
6- Birörnek renk gösteren sıkı ve yoğun yünle kaplı sağlam bir deri.
7- Ortalama damızlıkta kullanma süresi: 2 yıldır. Entansif et tavşancılığında dişilerden yılda 7-8 batın yavru alabilmek için seçim yapılmalıdır.
8- Bir erkeğe 8-10 dişi bulundurulur ve 2 günde bir 2 defa çiftleştirilebilir.
Tavşancılıkta Tutulan Kartlar:
Tavşan yetiştiriciliğinde tutulan çeşitli kartlar yardımıyla hayvanların verim düzeylerini belirlemek ve istenen özellikler bakımından ilerleme sağlamak amacıyla hayvanların tek tek tanınması ve durumlarının kartlara işlenmesi gerekir. Genellikle iki tip kart tutulmaktadır. Bunlardan biri kafes kartları diğeri de damızlık kartlarıdır. Kolayca ayırt edilebilmesi bakımından bu kartların erkek ve dişiler için değişik renkte olmasında yarar vardır. Erkeklere ait kartlar koyu (kırmızı) renkli, dişilerinki ise açık (beyaz) renkli olarak basılmaktadır.
Kafes kartlarında: Tavşanın ırkı, kulak numarası, doğum tarihi, ana ve baba numaraları belirtilmelidir. Pratik yetiştirme işlerini iyi takip etmek için çiftleşme ve doğurma tarihlerinin, bir batında doğan yavru sayısının (canlı, ölü) , yavru doğum ağırlığı ile 21. günde yavru sayısı ve ağırlıklarının kaydedilmesi gerekir. Bir de düşüncelerin yazılacağı boş not sütunu bırakılmalıdır.
Damızlık seçiminde kullanılacak olan kartlara yukarıda sözü edilen bilgilerin dışında pazarlama bakımından önemli olan 8. ve 10. haftalarda yavru sayısı ve ağırlıklarının da kaydedilmesi gerekir.
VII- TAVŞAN ETİNİN KOMPOZİSYONU
Yüz gram tavşan etinde 160 kcal enerji, 70 g su, 21 g ham protein, 8 g ham yağ, 1 g ham kül, 20 mg kalsiyum, 350 mg fosfor, 300 mg potasyum, 40 mg sodyum, 1.5 mg demir, 0.1 mg B1 , 0.05 mg B2, 0.45 mg B6, 13 mg nikotinik asit, 0.8 mg kalsiyum pentotenat bulunmaktadır.
VIII- BAZI TAVŞAN HASTALIKLARI VE BOZUKLUKLAR
Sıkça rastlanan tavşan hastalıkları: kolibasillozis, koksidiyozis, enterotoxemi, tiflitis, mide bağırsak parazitlerine bağlı yangılar, mixomatozis, ayak tabanı abseleri, deri hastalıkları, trikofaji, genital enfeksiyonlar, mastitis ve metritistir. Kısırlık, uterus bükülmesi, doğum gecikmesi, doğum kutusunun dışında doğurma, vaginal prolapsus, kanibalismus ve yavruları terk etme gibi problemler vardır. Bir de zoonozlar yani hem insanda hem tavşanda bulunan hastalıklar vardır ki bunlar da: Tüberküloz, pseudotüberküloz, tripanozomiyazis, listeriyozis, tularemi ve toxoplazmozis’tir .
Prof.Dr. Şeref İNAL
TAVŞANLARIN BESLENMESİ
Doç. Dr. Fatma İNAL
Tavşan hızlı üreme kabiliyetine sahip, çabuk büyüyen, bakımı kolay bir hayvandır. Yılda 4-5 hatta 8 kere yavrulayabilir ve her defasında 7-9 yavru verir. Gebelik süresi 31-32 gündür. Yavrular doğduklarında 42-55 g ağırlıktadır, 4-5 haftalıkken sütten kesilirler ve 2-2.5 aylıkken kesime sevkedilirler. Yoğun yetiştiricilik yapılan yerlerde tavşanlar doğumdan 7-14 gün sonra tekrar çiftleştirilirler.
Tavşan ırkları çeşitli şekillerde sınıflandırılmaktadır. Bunlar:
- Vücut büyüklüklerine göre;
1. Ağır ırklar: Ergin canlı ağırlıkları 5 kg’ın üzerindedir. Ör: Büska Beyaz Dev Tavşanı, Alman Dev Tavşanı, Fransız Dev Tavşanı.
2. Orta ırklar: Ergin canlı ağırlıkları 3.5-4.5 kg arasındadır. Ör: İngiliz Gümüşi Tavşanı, Alman Gümüşi Tavşanı, Yeni Zelanda Kırmızısı, Yeni Zelanda Beyazı, Kaliforniya, Büyük Şinşilla, Viyana, Alaska, Havana
3. Hafif ırklar: Ergin canlı ağırlıkları 2.5-3 kg arasındadır. Ör: Himaliya Tavşanı, Küçük Şinşilla, Rusya Tavşanı
4. Küçük ırklar: Ergin canlı ağırlıkları 1 kg civarındadır. Bunlar eti için kullanılmaz, genellikle gösteri, laboratuvar hayvanı ya da ev hayvanı olarak yetiştirilir.
- Verimlerine göre;
1. Et tavşanları: Yeni Zelanda, Kaliforniya, Şinşilla
2. Kürk tavşanları: Reks Tavşanları
3. Yün tavşanları: Ankara (Angora) Tavşanı
- Tüylerin uzunluğuna göre;
1. Normal tüylü: Havana Tavşanı, Alaska Tavşanı
2. Uzun tüylü: Ankara Tavşanı, Tilki Tavşanı
3. Kısa tüylü: Reks Tavşanı
Et tipi tavşanlarda yemden yararlanma oranı 3:1 dir. Bu oran broylerlerde 2.1:1, besi sığırlarında 9:1 dir. Tavşan eti beyaz, gevrek ve lezzetlidir, çabuk pişer. Ette protein miktarı yüksek (% 21-25), yağ ve kolesterol miktarı düşüktür. Yağında stearik ve oleik asitler daha az, linolenik ve linoleik asit miktarı daha fazladır.
Tablo 1. Farklı hayvanlara ait etlerin bileşimi (100 g’da).
Et kaynağı Enerji,kcal Su,g HP,g HY,g HK,g Ca,mg P,mg
Yağsız sığır eti 195 66.5 20 12>1 12 195
Yağlı sığır eti 380 49 15.5 35 0.7 8 140
Yağsız koyun eti 210 66 18 14.5 1.4 10 165
Yağlı koyun eti 345 53 15 31 1 10 130
Tavuk eti 200 67 19.5 12 1 10 240
Tavşan eti 160 70 21 8 1 20 350
Tavşan etinden başka postu için yetiştirilir, iyi bir laboratuvar hayvanıdır, dışkısı yem maddesi olarak kullanılır. Kurutulmuş sert dışkı domuz karma yemlerine % 40, tavşan yemlerine % 10′a kadar katılabilmektedir. Angora tavşanlarından elde edilen yün koyun yünü ile kıyaslandığında; kılları ince ve güzel, özgül ağırlığı daha düşük, ısı tutma kapasitesi yaklaşık 2 kat daha fazla ve saf yün oranı yüksektir. Vücut ağırlığına göre yıllık ortalama ham yün verimi (0.20-0.25 kg yün/kg CA) koyunlardakinin (0.05-0.07 kg yün/kg CA) yaklaşık 4 katıdır, bu rakam saf yün olarak hesap edilirse 7-8 katı şeklinde olur. Angora tavşanlarında yün verimini etkileyen faktörler şunlardır:
- Genetik kapasite
- Rasyonda enerji ve protein düzeyi, özellikle kükürtlü amino asit içeriği (% 0.6′dan az olmamalıdır).
- Cinsiyet; yün verimi dişilerde erkeklerden % 20, kastre edilmiş erkeklerde kastre edilmemiş olanlardan % 10-12 kadar daha fazladır. Başka bir ifadeyle yılda bir dişiden 800-1750 g, erkek tavşandan 600-1450 g yün elde edilmektedir.
- Kırkımlar arasında geçen süre; genellikle yılde 4-5 kere kırkım yapılmaktadır.
- Yaş; yün verimi her yıl % 10-15 oranında artar. Angora tavşanlarından 3-5 yıl süreyle yün elde edilebilmektedir.
- Isı; yüksek ısılarda yün verimi düşer. Optimum sıcaklık 10-25 °C arasında olmalıdır.
SİNDİRİM SİSTEMİ VE KOPROFAJİ:
Tavşanlar tek mideli otçul memelilerdir. Sindirim sisteminin % 34′ünü mide, % 11′ini ince barsaklar, % 49′unu sekum ve % 6’sını kolon oluşturur. Özefagus kısadır, mide nisbeten büyüktür, midede 60-80 g içerik depolanabilir. İnce barsaklar yaklaşık 3 m uzunluğunda ve 1 cm çapındadır. Mikroorganizma populasyonuna sahip sekum yaklaşık 40-45 cm uzunlukta ve 3-4 cm çapındadır ve 100-120 g içerik depolanır. Sekum ince barsaklar ile kolonun birleştiği yerden ayrılan kör bir kesedir. Sekumdan sonra yaklaşık 1.5 m uzunluktaki kolon gelir.
Tavşanlar az miktarlarda fakat sık sık yerler. Alınan yemler hızla mideye gelir, bu asidik ortamda bir miktar (3-6 saat) sindirildikten sonra mide içeriği kısa aralıklarla ince barsaklara ve sekuma gönderilir. İçerik ince barsaklara geldiğinde safra ile sulandırılır, daha sonra pankreas sıvısı karışır. Safra, safra tuzları ve organik maddeler içerir fakat enzim içermez, sindirime katalitik olarak yardım eder. Pankreas sıvısı önemli miktarda tripsin, kemotripsin, amilaz, lipaz gibi sindirim enzimlerini içerir. Sekumda mikrobiyel sindirim meydana gelir.
Sindirim kanalının alt kısımlarında yemler partikül büyüklüklerine göre ayrılır, lignoselüloz tipte olan büyük partiküller hızla kolonu geçerek sert dışkı olarak anüsten çıkarılır. Bu dışkı yaklaşık % 40 su içerir. Küçük partiküller ise antiperistaltik etki ile sekuma gelir, fermentasyona uğradıktan sonra sekum içeriği kolona gelir, burada bazı biyokimyasal değişikliklere uğrar, kolon duvarından yumuşak dışkının etrafını saran bir mukus salgılanır. Yumuşak dışkı belli aralıklarla çıkarılır ve bu dışkıyı tavşan direkt olarak anüsten emerek alır ve çiğnemeden yutar. Yumuşak dışkı yerden de alınabilir. Üzüm salkımına benzemektedir, etrafı mukus tabakası ile çevrilmiştir ve yaklaşık % 70 su içerir. Protein, özellikle B grubu vitaminleri ve mineral bakımından zengindir. Toplam dışkı kuru maddesinin % 10-50’sini yumuşak dışkı oluşturur, yani günde 20-50 g yumuşak dışkı çıkarılmaktadır.
Dışkı aynen yem gibi sindirim olaylarına maruz kalır. Tüketilen yemlerin bazı kısımları 1-2 hatta 3-4 kere yeniden alınıp tekrar atıldığı için tavşanlarda sindirim olayı 18-30 saat ortalama 20 saatte sonlanır. Koprofaji (sekotrofi) yem yedikten 8-12 saat sonra başlamaktadır. Bu durum tavşan yavruları ana sütüne ilaveten katı yem yemeye başladıklarında yaklaşık 3 haftalık yaşta başlayan fizyolojik bir durumdur. Sekotrofi böbreküstü bezlerinin çıkarılması ile ortadan kaldırılabilir, kortizon enjeksiyonu ile tekrar başlatılabilir.
Tablo 2. Yumuşak ve sert dışkının bileşimi
Sert Yumuşak-------Su, % 41.7 72.9--------KM, % 58.3 27.1--------Kuru maddede % olarak
HP 13.1 29.5
HS 37.8 22.0
HY 2.6 2.4
Kül 8.9 10.8
N’suz ÖM 37.7 35.1
BESİN MADDELERİ İHTİYAÇLARI
Tavşanlarda çeşitli fizyolojik dönemlere göre rasyonda bulunması gereken besin maddeleri miktarları Tablo 3′de verilmiştir.
Tablo 3. Besin maddeleri ihtiyaçları
Besin maddeleri Yaşama payı Büyüme Gebelik Laktasyon
TSBM, % 55 65 58 70
SE, kcal/kg 2100-2200 2500 2500 2500-2600
ME, kcal/kg 2120 2400 2400 2500
Yağ, % 2-3 2-3 2-3 2-3
HP, % 12-13 16 15-16 17-18
HS, % 14-16 10-14 10-14 10-12
Ca, % 0.40 0.40 0.45-0.80 0.75-1.10
P, % 0.30 0.22-0.30 0.37-0.50 0.50-0.80
Tuz, % 0.50 0.50 0.50 0.50
Lizin, % - 0.65 - 0.75
Met+Sis, % - 0.60 - 0.60
Arjinin, % - 0.90 - 0.80
Enerji İhtiyacı:
Genç tavşanlarda ve damızlık dişilerde enerji ihtiyacı yüksektir. Enerji ihtiyacı çevre sıcaklığına göre değişmektedir. Bu nedenle yem ve su tüketimi çevre ısısına ve rasyonun enerji düzeyine (sindirilebilir enerji 2200-3200 kcal/kg arasında olmalıdır) göre artar veya azalır (tablo 4). Rasyon protein ve diğer besin maddeleri yönünden dengeli olmalıdır, aksi takdirde yetersizlik belirtileri görülebilir.
Günlük sindirilebilir enerji tüketimleri et tipi tavşanlarda 220-240, laktasyondaki dişilerde 300, laktasyonun pik döneminde (15-20. gün) bulunan dişilerde ise 360 kcal/kg olarak belirlenmiştir.
Tavşanlar için başlıca enerji kaynakları karbonhidratlar ve yağlardır. Eğer ihtiyaçtan fazla miktarda protein bulunuyorsa bunlar da deamine olduktan sonra enerji kaynağı olarak kullanılır. Laktasyondaki dişilerin, aşımdaki erkeklerin ve genç tavşanların yüksek enerji ihtiyaçlarını karşılamak için kaliteli baklagil kuru otu + konsantre yem karması ya da ticari pelet yem kullanılır. Kurudaki dişilere ve aşımda olmayan erkeklere sadece kaliteli kuru ot vermek yeterlidir. Kaliteli kuru ottan sağlanan selüloz enerji ihtiyacının % 10-20’sini karşılayabilir.
Tavşan yemlerine % 2-5 oranında yağ ilave edilebilir. Linoleik asite olan ihtiyaç normal rasyonla karşılanmaktadır. Pratikte tavşan yemlerine enerji kaynağı olarak yağ ilave edilmesi ekonomik bir uygulama değildir.
Tablo 4. Genç tavşanlarda çevre ısısına göre yem ve su tüketimi,g
Çevre ısısı 5 °C 18 °C 30 °C
Nisbi nem % 80 % 70 % 60
Günlük pelet yem tüketimi, g 182 158 123
Su tüketimi, g 328 271 386
Su/yem oranı 1.80 1.71 3.14
Ortalama gün.can.ağ.art., g 35.1 37.4 25.4
Pelet yem: % 20 HP, % 11 HS içermektedir.
Protein İhtiyacı:
Tavşanlar için protein kalitesi önemlidir. Genç tavşanlarda 10 amino asit esansiyeldir ve bunlar civcivlerdeki gibidir (arjinin, histidin, löysin, izolöysin, lizin, fenilalanin + tirozin, metionin + sistin, treonin, triptofan ve valin). Bunlardan metionin + sistin, lizin ve arjinin özellikle önemlidir. Diğerleri rasyonun HP düzeyi % 15-16′ya ayarlandığında otomatik olarak karşılanmış olur. Amino asit bakımından dengesiz rasyonlar günlük kuru madde tüketimini ve büyüme oranını düşürmektedir.
Laktasyondaki dişiler için optimum HP düzeyi % 17-18′dir. Günlük protein ihtiyacı laktasyonun ilk 3 haftasındaki dişilerde 50-75 g, gebelerde 35-50 g’dır. Yapılan çalışmalarda rasyonun HP düzeyinin % 21′e çıkarılmasıyla süt verimi artmış, ancak sütten kesilen yavru sayısı azalmış, % 13′e düşürülmesiyle süt verimi değişmemesine karşılık yavruların sütten kesim canlı ağırlığı düşmüştür.
Tavşan beslemede üre ve amonyum tuzları gibi NPN kaynaklarının değeri düşüktür. Çünkü bunlar ince barsaklarda yıkımlanır ve emilir, bakteriyel protein sentezinin meydana geldiği sekuma ulaşmadan elimine edilirler.
Baklagiller tavşanlar için iyi protein kaynaklarıdır ve yonca en fazla kullanılan baklagildir. Protein ihtiyacının yüksek olduğu durumlarda rasyona küspeler ilave edilir. Hayvansal kökenli yemler tavşan beslemede nadiren kullanılır.
Mineral İhtiyacı:
Tavşanlarda Ca’un emilim oranı yüksektir ve fazla miktarda bulunursa diğer mineraller özellikle Mg ve P ihtiyaçlarını etkilemektedir. Tahıl ve yan ürünlerinde yarısı veya daha fazlası fitat, miyoinositol heksofosfat tuzu halinde bulunan P’un ruminantlardaki gibi değerlendirildiği, dolayısıyla tavşanlarda rasyon hazırlarken total P miktarının dikkate alınması gerektiği bildirilmektedir. Rasyondaki Ca:P oranı 1:1-1.5:1 olmalıdır. Rasyondaki Ca düzeyi genç tavşanlar için, % 0.4, gebeler için % 0.45 ve laktasyondakiler için % 0.75; P düzeyi ise aynı sırayla % 0.22, % 0.37 ve % 0.5 olmalıdır. Laktasyondaki dişiler süt veriminin en yüksek olduğu dönemde sütleri ile günde 7-8 g mineral madde çıkarırlar ki bunun 1.5-2 g’ı Ca’dur.
Tavşanlar tuzu severler. Yemlerine genelde % 0.5 oranında tuz katılırsa ihtiyaçları karşılanır. Yalama taşı şeklinde de tuz verilebilir ancak tel kafeslerde çürümelere sebep olabilir. Na, K ve Cl dengesizlikleri nefritis ve dölverimi problemlerine yol açmaktadır. K yetersizliğinde E vitamini ile ilgili kas distrofisine benzeyen bir durum görülür. Rasyonun % 50’si kaba yemden oluşuyorsa K ihtiyacı karşılanmış olur.
Magnezyum fazlalığı şiddetli ishale sebep olurken eksikliğinde büyümede gerileme, tüy yeme, aşırı duyarlılık gelişir. Rasyonda % 0.03-0.04 Mg olması yeterlidir.
Tavşanlarda sekum mikroorganizmaları tarafından B12 vitamini sentezlendiği için Co dışarıdan verilmelidir. Ticari yemlerde 1 ppm Co bulunur. İyot bakımından yetersiz bölgelerde hayvanlara iyotlu tuz verilmelidir. Rasyonda Fe ve Cu yetersiz ise anemi ortaya çıkar. Cu ihtiyacı 3 ppm’dir, eksikliğinde özellikle koyu renkli tüylerin grileştiği görülmüştür. Bazı araştırıcılar yüksek düzeyde (200 ppm) Cu verilmesiyle tavşanlarda büyüme performansının arttığını ileri sürmüşlerdir.
Tavşanlarda Mn yetersizliğinde bacakların bükülmesi, kolay kırılması, kemik ağırlıklarında azalma, kemiklerin küçülmesi ve kül içeriğinin azalması görülür. Genç tavşanların yemlerinde 8.5 ppm, diğerlerininkinde 2.4 ppm Mn bulunması ihtiyacı karşılamaktadır.
Çinko yetersizliği yem tüketiminde düşme, ağırlık kaybı, kıl dökülmesi, dermatitis, hematokrit değerin düşmesi ve dölverimi problemlerine yol açmaktadır.
Vitamin İhtiyacı:
Diğer bütün hayvanlarda olduğu gibi tavşanlarda da büyüme, gebelik ve laktasyondaki vitamin ihtiyaçları yüksektir. Vitamin A yetersizliğinde dölverimi bozuklukları, sinirsel semptomlar, görme bozuklukları ortaya çıkar. Rasyondaki vitamin A düzeyi konusunda farklı görüşler mevcuttur. NRC’e göre genç tavşanlar için 5800 IU/kg, gebeler için 10 000 IU/kg olmalıdır.
Vitamin D ihtiyacı özellikle kapalı yerlerde barındırılan ve yeterli kuru ot tüketmeyen tavşanlarda fazladır. Böyle durumlarda rasyonda 900-1000 IU/kg D2 veya D3 vitamini bulunması yeterlidir.
Diğer türlerin aksine tavşanlarda Se varlığı E vitamini tasarrufu sağlamaz. Özellikle rasyonlara yağ katılmışsa ve antioksidan katılmamışsa vitamin E ihtiyacı artar. Yemlere 40 mg/kg düzeyinde katılması yeterlidir. Sekumdaki sentez ve koprofaji sayesinde tavşanların K vitamini ihtiyacı karşılanabilirse de gebe hayvanların yemlerine 0.22 mg/kg katılmaktadır.
Suda eriyen vitaminler sekumda mikroorganizmalar tarafından sentezlenir ve koprofaji ile çoğunlukla değerlendirilirler. Ancak hızlı büyüyen genç tavşanların yemlerine tiamin (1-2 ppm), riboflavin (6 ppm), pridoksin (1-2 ppm), niasin (30-60 ppm) ve kolin (1200 ppm) ilave edilmelidir.
Selüloz İhtiyacı:
Tavşanlarda selülozun sindirimi % 20′nin altındadır. Ancak turunçgil veya pancar posası gibi yemlerdeki ligninsiz selülozun sindirilme derecesi % 60-80 arasında değişir. Tavşan beslemede selüloz önemlidir. Selüloz eksikliğinde enteritis gelişmekte ve tüy yeme durumu görülmektedir. Rasyonlardaki selülozon % 10′dan az % 20′den fazla olmaması tavsiye edilmektedir. Genç tavşanlar için % 13-14, laktasyondakiler için % 10-11 olması idealdir. Verim döneminde olmayan tavşanlarda bu düzey daha yüksektir.
Selülozun formu değerliliğini etkiler. İnce öğütülmüş kaba yemler ishale sebep olduğu için kaba halde verilmelidir.
Su İhtiyacı:
Su ihtiyacı çeşitli faktörler tarafından etkilenir ve laktasyondaki hayvanlar dışında genelde kuru madde tüketiminin 2-2.5 katı kadardır.
1. Çevre sıcaklığı ve nem: Isı ve nem normal düzeylerin üstüne çıktıkça su ihtiyacı artar. Su tüketimi çevre ısısının 10 °C’den 20 °C’ye çıkması ile % 10, 30 °C’ye çıkması ile % 50 oranında artmaktadır.
2. Verim durumu: Genç tavşanlara günde 200-350 ml, erginlere 300-350 ml, yeni doğum yapmış dişilere 600-1000 ml su verilmelidir. 7 yavrusu olan bir dişi günde yaklaşık 4 lt su içer.
3. Yemin kompozisyonu: Yemlerde selüloz ve protein düzeyinin yüksek olması su ihtiyacını artırır, çünkü sindirim ve metabolizma sonucu oluşan son ürünlerin atılması için su gereklidir. Rasyonda sulu yemlerin varlığı ilave su kaynağı oluşturur. Ancak böyle yemler diğer besin maddelerinin tüketimini sınırladığı için fazla miktarlarda yedirilmemelidir.
Tavşanların önünde her zaman bol miktarda temiz ve taze su bulundurulmalıdır. Suluklar periyodik olarak dezenfekte edilmelidir. Ancak otomatik sulukların kullanılması en idealidir.
TAVŞAN BESLEMEDE KULLANILAN YEMLER:
Çevre ısısı 5 °C 18 °C 30 °C
Nisbi nem % 80 % 70 % 60
Günlük pelet yem tüketimi, g 182 158 123
Su tüketimi, g 328 271 386
Su/yem oranı 1.80 1.71 3.14
Ortalama gün.can.ağ.art., g 35.1 37.4 25.4
Pelet yem: % 20 HP, % 11 HS içermektedir.
Protein İhtiyacı:
Tavşanlar için protein kalitesi önemlidir. Genç tavşanlarda 10 amino asit esansiyeldir ve bunlar civcivlerdeki gibidir (arjinin, histidin, löysin, izolöysin, lizin, fenilalanin + tirozin, metionin + sistin, treonin, triptofan ve valin). Bunlardan metionin + sistin, lizin ve arjinin özellikle önemlidir. Diğerleri rasyonun HP düzeyi % 15-16′ya ayarlandığında otomatik olarak karşılanmış olur. Amino asit bakımından dengesiz rasyonlar günlük kuru madde tüketimini ve büyüme oranını düşürmektedir.
Laktasyondaki dişiler için optimum HP düzeyi % 17-18′dir. Günlük protein ihtiyacı laktasyonun ilk 3 haftasındaki dişilerde 50-75 g, gebelerde 35-50 g’dır. Yapılan çalışmalarda rasyonun HP düzeyinin % 21′e çıkarılmasıyla süt verimi artmış, ancak sütten kesilen yavru sayısı azalmış, % 13′e düşürülmesiyle süt verimi değişmemesine karşılık yavruların sütten kesim canlı ağırlığı düşmüştür.
Tavşan beslemede üre ve amonyum tuzları gibi NPN kaynaklarının değeri düşüktür. Çünkü bunlar ince barsaklarda yıkımlanır ve emilir, bakteriyel protein sentezinin meydana geldiği sekuma ulaşmadan elimine edilirler.
Baklagiller tavşanlar için iyi protein kaynaklarıdır ve yonca en fazla kullanılan baklagildir. Protein ihtiyacının yüksek olduğu durumlarda rasyona küspeler ilave edilir. Hayvansal kökenli yemler tavşan beslemede nadiren kullanılır.
Mineral İhtiyacı:
Tavşanlarda Ca’un emilim oranı yüksektir ve fazla miktarda bulunursa diğer mineraller özellikle Mg ve P ihtiyaçlarını etkilemektedir. Tahıl ve yan ürünlerinde yarısı veya daha fazlası fitat, miyoinositol heksofosfat tuzu halinde bulunan P’un ruminantlardaki gibi değerlendirildiği, dolayısıyla tavşanlarda rasyon hazırlarken total P miktarının dikkate alınması gerektiği bildirilmektedir. Rasyondaki Ca:P oranı 1:1-1.5:1 olmalıdır. Rasyondaki Ca düzeyi genç tavşanlar için, % 0.4, gebeler için % 0.45 ve laktasyondakiler için % 0.75; P düzeyi ise aynı sırayla % 0.22, % 0.37 ve % 0.5 olmalıdır. Laktasyondaki dişiler süt veriminin en yüksek olduğu dönemde sütleri ile günde 7-8 g mineral madde çıkarırlar ki bunun 1.5-2 g’ı Ca’dur.
Tavşanlar tuzu severler. Yemlerine genelde % 0.5 oranında tuz katılırsa ihtiyaçları karşılanır. Yalama taşı şeklinde de tuz verilebilir ancak tel kafeslerde çürümelere sebep olabilir. Na, K ve Cl dengesizlikleri nefritis ve dölverimi problemlerine yol açmaktadır. K yetersizliğinde E vitamini ile ilgili kas distrofisine benzeyen bir durum görülür. Rasyonun % 50’si kaba yemden oluşuyorsa K ihtiyacı karşılanmış olur.
Magnezyum fazlalığı şiddetli ishale sebep olurken eksikliğinde büyümede gerileme, tüy yeme, aşırı duyarlılık gelişir. Rasyonda % 0.03-0.04 Mg olması yeterlidir.
Tavşanlarda sekum mikroorganizmaları tarafından B12 vitamini sentezlendiği için Co dışarıdan verilmelidir. Ticari yemlerde 1 ppm Co bulunur. İyot bakımından yetersiz bölgelerde hayvanlara iyotlu tuz verilmelidir. Rasyonda Fe ve Cu yetersiz ise anemi ortaya çıkar. Cu ihtiyacı 3 ppm’dir, eksikliğinde özellikle koyu renkli tüylerin grileştiği görülmüştür. Bazı araştırıcılar yüksek düzeyde (200 ppm) Cu verilmesiyle tavşanlarda büyüme performansının arttığını ileri sürmüşlerdir.
Tavşanlarda Mn yetersizliğinde bacakların bükülmesi, kolay kırılması, kemik ağırlıklarında azalma, kemiklerin küçülmesi ve kül içeriğinin azalması görülür. Genç tavşanların yemlerinde 8.5 ppm, diğerlerininkinde 2.4 ppm Mn bulunması ihtiyacı karşılamaktadır.
Çinko yetersizliği yem tüketiminde düşme, ağırlık kaybı, kıl dökülmesi, dermatitis, hematokrit değerin düşmesi ve dölverimi problemlerine yol açmaktadır.
Vitamin İhtiyacı:
Diğer bütün hayvanlarda olduğu gibi tavşanlarda da büyüme, gebelik ve laktasyondaki vitamin ihtiyaçları yüksektir. Vitamin A yetersizliğinde dölverimi bozuklukları, sinirsel semptomlar, görme bozuklukları ortaya çıkar. Rasyondaki vitamin A düzeyi konusunda farklı görüşler mevcuttur. NRC’e göre genç tavşanlar için 5800 IU/kg, gebeler için 10 000 IU/kg olmalıdır.
Vitamin D ihtiyacı özellikle kapalı yerlerde barındırılan ve yeterli kuru ot tüketmeyen tavşanlarda fazladır. Böyle durumlarda rasyonda 900-1000 IU/kg D2 veya D3 vitamini bulunması yeterlidir.
Diğer türlerin aksine tavşanlarda Se varlığı E vitamini tasarrufu sağlamaz. Özellikle rasyonlara yağ katılmışsa ve antioksidan katılmamışsa vitamin E ihtiyacı artar. Yemlere 40 mg/kg düzeyinde katılması yeterlidir. Sekumdaki sentez ve koprofaji sayesinde tavşanların K vitamini ihtiyacı karşılanabilirse de gebe hayvanların yemlerine 0.22 mg/kg katılmaktadır.
Suda eriyen vitaminler sekumda mikroorganizmalar tarafından sentezlenir ve koprofaji ile çoğunlukla değerlendirilirler. Ancak hızlı büyüyen genç tavşanların yemlerine tiamin (1-2 ppm), riboflavin (6 ppm), pridoksin (1-2 ppm), niasin (30-60 ppm) ve kolin (1200 ppm) ilave edilmelidir.
Selüloz İhtiyacı:
Tavşanlarda selülozun sindirimi % 20′nin altındadır. Ancak turunçgil veya pancar posası gibi yemlerdeki ligninsiz selülozun sindirilme derecesi % 60-80 arasında değişir. Tavşan beslemede selüloz önemlidir. Selüloz eksikliğinde enteritis gelişmekte ve tüy yeme durumu görülmektedir. Rasyonlardaki selülozon % 10′dan az % 20′den fazla olmaması tavsiye edilmektedir. Genç tavşanlar için % 13-14, laktasyondakiler için % 10-11 olması idealdir. Verim döneminde olmayan tavşanlarda bu düzey daha yüksektir.
Selülozun formu değerliliğini etkiler. İnce öğütülmüş kaba yemler ishale sebep olduğu için kaba halde verilmelidir.
Su İhtiyacı:
Su ihtiyacı çeşitli faktörler tarafından etkilenir ve laktasyondaki hayvanlar dışında genelde kuru madde tüketiminin 2-2.5 katı kadardır.
1. Çevre sıcaklığı ve nem: Isı ve nem normal düzeylerin üstüne çıktıkça su ihtiyacı artar. Su tüketimi çevre ısısının 10 °C’den 20 °C’ye çıkması ile % 10, 30 °C’ye çıkması ile % 50 oranında artmaktadır.
2. Verim durumu: Genç tavşanlara günde 200-350 ml, erginlere 300-350 ml, yeni doğum yapmış dişilere 600-1000 ml su verilmelidir. 7 yavrusu olan bir dişi günde yaklaşık 4 lt su içer.
3. Yemin kompozisyonu: Yemlerde selüloz ve protein düzeyinin yüksek olması su ihtiyacını artırır, çünkü sindirim ve metabolizma sonucu oluşan son ürünlerin atılması için su gereklidir. Rasyonda sulu yemlerin varlığı ilave su kaynağı oluşturur. Ancak böyle yemler diğer besin maddelerinin tüketimini sınırladığı için fazla miktarlarda yedirilmemelidir.
Tavşanların önünde her zaman bol miktarda temiz ve taze su bulundurulmalıdır. Suluklar periyodik olarak dezenfekte edilmelidir. Ancak otomatik sulukların kullanılması en idealidir.
TAVŞAN BESLEMEDE KULLANILAN YEMLER:
1. Enerji yemleri: Arpa, buğday, mısır, yulaf, çavdar, sorgum yaygın olarak kullanılmaktadır. Mısırın sadece besi tavşanlarına verilmesi uygundur. Arpa ve yulaf ezilerek, mısır kırılarak verilirse daha iyi değerlendirilir. Arpa, yulaf, mısır, pirinç çimlendirilerek verilirse dölveriminde yükselme, yavrularda çabuk gelişme sağlanır. Yemlik un, buğday kepeği, değirmen artıkları da enerji kaynağı olarak az miktarlarda kullanılabilir. Çünkü bunlar lakzatif etkilidir ve rasyonda yeterli selüloz bulunmalıdır.
Tavşan yemlerinde hayvansal kökenli yemler nadiren kullanılır. Genelde küspeler tercih edilir. Yerfıstığı küspesi tavşanların en iyi yediği küspedir, hem protein hem de enerji kaynağı olarak mükemmeldir. Bundan başka soya küspesi, kurutulmuş bira posası, ayçiçeği küspesi, kolza küspesi, susam küspesi, keten tohumu küspesi, pamuk tohumu küspesi değişik miktarlarda kullanılabilir.
2. Kuru kaba yemler: Tavşan rasyonlarına fazla miktarlarda kuru kaba yemler katılmaktadır. İyi kaliteli kuru ot rasyonun maliyetini düşürmektedir. Kullanılan otun temiz, küfsüz ve tozsuz olması gerekir, aksi takdirde çeşitli sindirim bozuklukları gelişir.
Baklagil otları: Özellikle yonca tavşanlar için en iyi kaba yemdir. Baklagil otları protein bakımından zengindir ve oldukça lezzetlidir. Ayrıca düzenli sindirim için gerekli selülozu da sağlar. Aşımda olmayan erkekler, kurudaki dişiler için tek yem olarak verilebilir. Gebe ve laktasyondaki dişilerin rasyonlarına % 40 düzeyinde katılabilir. Tavşan beslemede kullanılan baklagiller, taş yoncası hariç diğer yonca çeşitleri, burçak, yerfıstığı gibidir.
Buğdaygil otları: Fiyatları uygunsa çeşitli çayır otları kullanılabilir. Baklagillere nazaran protein, Ca ve vitamin A aktivitesi bakımından yetersizdirler, daha fazla selüloz içerirler.
3. Yeşil otlar: Tavşanlar çok çeşitli otları tüketmektedir. Ancak bunlar fazla sulu olduğu için besin maddeleri yetersizliklerine karşı önlem alınmalıdır.
4. Diğer yemler: Tavşan beslemede bahçe kırpıntıları, sofra artıkları, meyve ve sebze artıkları ve yan ürünleri kullanılabilir. Bunlar arasında patates kabukları, turunçgil posa ve kabukları, elma ucuz ve ilave yem kaynaklarıdır. Yer elması yaprağı, marul, ısırgan otu, deve dikeni, enginar yaprağı ve sapı da verilebilir.
Özellikle kışın taze yeşil yemlerin olmadığı zamanlarda tavşan rasyonlarına kök ve yumruların ilave edilmesi yararlıdır. Bunların su içeriği % 90 civarındadır ve protein miktarı oldukça düşüktür (% 1-4). Bu nedenle rasyona fazla konulmamalıdır. Tavşanlara bu yemler verildiğinde ilk önce bunları tüketirler, kaliteli yemleri bırakabilirler. Pancar, havuç, şalgam, patates (pişirilerek verilirse iyi sindirilir) gibi yemlerin günlük miktarı vücut ağırlığının % 1.5′unu aşmamalıdır. Ayrıca damızlık tavşanlara ve 3 aylıktan küçük yavrulara yedirilmemelidir.
Bazen odunsu bitkilerin sürgünleri çiğnemeyi teşvik etmek için ve selüloz kaynağı olarak tavşanlara yedirilir.
TAVŞANLARIN BESLENMESİ:
Tavşan beslemede genelde pelet yemler tercih edilir. Pelet yemler % 50-60 konsantre, % 40-50 kaba yem içerirler. Peletlerin 3-5 mm çapında ve 3-6 mm uzunluğunda olmaları tavsiye edilir. Daha büyük peletler ısırılarak ufalanmakta ve yem israfına sebep olmaktadır. Küçük peletler ise yavruların çok hızlı kuru yem tüketmesine, dolayısıyla sindirim bozukluklarına yol açar.
Tavşanlar toz halindeki yemleri yeterince değerlendiremez, böyle yemler nazal problemlere yol açabilir. Ayrıca açık suluklar kullanılıyorsa suyun çok çabuk kirlenmesine, su ve yem tüketiminin durmasına sebep olurlar. Buna karşılık otomatik sulama sistemi olan ünitelerde toz halinde rasyonlar kullanılabilmektedir.
Tablo 5. Pelet büyüklüğünün etkisi
Pelet çapı, mm 2.5 5.0 7.0
Günlük yem tüketimi, g 117 122 131
Günlük canlı ağırlık artışı, g 32.4 33.7 32.0
Yemden yararlanma 3.7 3.7 4.1
Tavşanlar verim düzeyine göre beslenir. Hızlı büyüyen yavrulara ve laktasyondaki dişilere ad libitum yem verilmelidir. Bir tavşan yavrusu kesim ağırlığına ulaşana kadar yaklaşık olarak 4.5-5 kg yem tüketmektedir.
Otomatik yemlik ve suluk kullanılan işletmelerde 10 tavşana bir yemlik, 10-15 tavşana bir suluk başı hesap edilir. Günlük yem tüketimleri 4-12 haftalık gençlerde 110-130 g, emen yavruları olan dişilerde 350-380 g, verimde olmayan ergin tavşanlarda 120 g olacak şekilde yem verilir. Bir tavşan ve yem yiyen yavruları için günde 1-1.5 kg yem hesap edilir.
Tablo 6. Farklı kaynaklara göre genç tavşanlarda rasyonun formunun etkisi
Yemin formu GYT, g KM GCAA, g YYO (KM)
Un 82 29.7 2.78
Pelet 94 36.0 2.62
Un 79 20.7 3.80
Pelet 85 22.9 3.70
Un 102 26.5 3.80
Lapa (% 40 su) 78 27.9 3.06
Pelet 104 33.1 3.30
Tablo 7. Ad libitum yem ve su verilen genç tavşanlardaki yem ve su tüketimleri
Yaş, hafta 6 12 18
Günlük yem tüketimi, g 98 194 160
Günlük öğün sayısı 39 40 34
Bir öğünde yenen yem miktarı, g 2.6 4.9 4.9
Günlük su tüketimi, g 153 320 297
Günlük su içme sayısı 31 28.5 36
Bir defada içilen su miktarı, g 5.1 11.5 9.1
Su/yem oranı (KM) 1.75 1.85 2.09
Tablo 8. Ad libitum yem verilen tavşanlarda besi performansı
Yaş,hafta CA,g GCAA,g GYT,g
4 600 20 45
5 800 30 70
6 1100 40 100
71 420 45 135
8 1780 50 135
9 2050 40 140
10 2300 35 140
11 2500 30 140
Ortalama 36 112
KURUDAKİ DİŞİLERİN VE ERKEKLERİN BESLENMESİ:
Bunlar yaşama payı düzeyinde beslenirler. Kaliteli baklagil kuru otları + mineral katkısı ihtiyaçları karşılamada yeterlidir. Kuru ot düşük kaliteli ise tahıl ve protein karması ile desteklenmelidir.
Aşımda olan erkeklere ya günde 110-170 g pelet yem ya da kaliteli kuru ot + yaklaşık 3.5 kg CA için 55 g tahıl ve protein karması verilir.
Tablo 9. Kurudaki dişiler ve erkekler için örnek rasyon.
CA,kg GYT,g GYT,CA’ın %’si Yem maddeleri %
2.3 kg 91 4.0 Kuru yonca 70
4.5 kg 150 3.3 Yulaf 19.5
6.8 kg 204 3.0 Buğday 10
Tuz 0.5
Tablo 10. Ad libitum beslenmiş tavşanlarda besi performansı ve karkas özellikleri
Kesim yaşı, gün 88
Besi sonu canlı ağırlık, g 2770
Karkas ağırlığı, g 1425
Karkas randımanı, % 58.0
Butlar, % 33.4
Bel, % 24.6
Boyun, % 13.2
Pirzola, % 11.7
Omuz ve önkollar, % 12.9
İç yağ, % 2.4
Et, % 66.2
Kemikler, % 13.9
Yağ doku, % 11.6
Tendolar, % 2.7
Kullanılabilir kısımlar, g 100-115
GEBE DİŞİLERİN BESLENMESİ:
Dişiler çiftleşmeden sonra, gebelik teşhis edilene kadar yaşama payı düzeyinde beslenirler. Bunlara sadece pelet yem vermek uygundur. Gebeliğin son dönemine kadar önemli besin yetersizlikleri ortaya çıkmaz. Pratikte gebe dişiler şu şekilde beslenir.
1. Dişi emzirmiyorsa çiftleşmeden doğuma kadar rasyonun enerji düzeyine göre günde 110-170 g ticari yem verilir. Hayvanlara verilecek rasyon kaliteli olmalı, yağlanmaya sebep olmamalıdır. Pratik olarak canlı ağırlığın % 3.5-4′u kadar kuru madde tüketmeleri gerekir.
2. Doğumdan 1 veya 2 gün önce bu miktar azaltılır.
LAKTASYONDAKİ DİŞİLERİN BESLENMESİ:
Tavşanlar genelde günde 100-300 g süt üretirler. Doğumdan sonraki ilk iki günde süt üretimi 30-50 g’dır, üçüncü haftanın sonuna doğru 200-250 g’a çıkar, sonra hızla düşer. Ticari sürülerde laktasyon süresi 28 gündür ve bu sürede toplam 5.28 kg (günde ortalama 189 g) süt üretilir.
Tavşanlar doğurduktan sonra yem miktarı tedrici olarak artırılır. Laktasyon boyunca ad libitum yem verilmelidir. Yüksek proteinli yemler süt verimini artırmakta, düşük proteinli yemler süt verimini bir miktar düşürerek yavru ölümlerinin artmasına sebep olmaktadır.
Tavşanlar bazen yavrularını yiyebilirler. Bunun sebepleri;
- Beslenme yetersizliği olabilir. Bu sebeple yeşil ot, pancar, havuç, yeterli su verilmesi tavsiye edilir.
- Rasyondaki protein yetersizliğine bağlı olabilir. Rasyona et unu, süt tozu veya soya küspesi katılması yararlıdır.
- Rasyonda D ve B vitaminleri yetersiz olabilir. B vitaminleri kaynağı olarak kepek veya bira mayası, D vitamini için her gün rasyona bir kahve kaşığı balık yağı katılır. Ya da rasyona sentetik vitamin preparatları ilave edilebilir.
Tablo 11. Gebe dişiler için örnek rasyonlar,%.
CA,kg GYT,g GYT,CA’ın %’si Yem maddeleri A B C
2.3 kg 113 5.0 Kuru yonca 50 - 22
4.5 kg 186 4.1 Kuru tırfıl - 50 -
6.8 kg 254 3.7 Yulaf 45.5 44 10
Buğday - - 23.5
SFK 4 6 8.5
AÇK - - 4.5
Kepek - - 18
Melas - - 3
Keçi boynuzu - - 5
Tuz 0.5
Vit.+min. - - 6
Tablo 12. Tavşan ve inek sütünün bileşimi
Tavşan(4-21. gün) İnek
KM 26.1-26.4 13
HP 13.2-13.7 3.5
Yağ 9.2-9.7 4
Kül 2.4-2.5 0.7
Laktoz 0.86-0.87 5
Tablo 13. Laktasyondaki dişiler için örnek rasyonlar,%.
CA,kg GYT,g GYT,CA’ın %’si Yem maddeleri A B C D E
4.5 520 3.4 Kuru yonca 40 40 40 40 40.5
Yulaf - - - 18 4
Buğday 25 25 25 - -
Sorgum 24.5 22.5 25 - -
Arpa - - - 32 18
Kepek - - - 5 15
SFK 10 12 10 5 18
KTK - - - - 4
Tuz 0.5 0.5 0.5 0.5 0.5
YAVRULARIN BESLENMESİ:
Tavşan yavruları genelde 21-28 günlükken ya da 350-400 g canlı ağırlığa ulaştıklarında sütten kesilebilir. Yavrular için ısı çok önemlidir, 18-20 °C olmalıdır.
Orta ağırlıktaki ırklarda günlük olarak 60-110 g kaliteli protein içeren konsantre yem + ad libitum kaliteli kuru ot yeterlidir. Sütten kesilen yavruların rasyonlarına % 10 oranında yağsız süt tozu katılması faydalıdır. Eğer pelet rasyon kullanılacaksa günde 110-170 g verilir. İyi beslenen bir yavru birinci hafta doğum ağırlığının 2 katına, 2 aylıkken de 28 katına ulaşmaktadır.
Damızlık olarak büyütülen yavrulara % 99 yonca peleti (% 15-16 HP) + % 1 tuzdan oluşan bir rasyon verilebilir. Hayvanlar şişmanlamayacak şekilde beslenmelidir, çünkü şişman olanlarda sık sık dölverimi problemleri görülür.
ÖKSÜZ YAVRULARIN BESLENMESİ:
Dişi doğum esnasında veya daha sonra ölürse kalan yavruları ya az yavrulu başka bir dişiye verilir ki bu uygulama en pratik olanıdır ya da aşağıdaki şekillerde suni olarak beslenirler.
1. İlk iki hafta boyunca inek veya keçi sütü ya da ticari süt ikamesi verilir. Bunlar vücut ısısında olmalıdır ve damlalıklı şişe veya oyuncak bebek biberonu ile içirilirler.
2. Daha sonra süte ilave olarak taze çayır, ezilmiş yulaf gibi katı yemler verilir.
3. Yavrular yaklaşık 17 günlük olduklarında süt bir kabın içine konur ve az miktarlarda büyütme yemi verilir.
4. Yem miktarı derece derece artırılır.
Tablo 14. Büyüyen tavşanlar için örnek rasyonlar,%.
CA,kg GYT,g GYT,
CA’ın %’si Yem maddeleri A B C
1.8 113 6.2 Kuru yonca 40 50 60
2.3 136 6.0 Mısır - 23.5 21.5
2.7 154 5.7 Kepek 5 5 -
3.2 172 5.4 Arpa 31.5 11 15
Yulaf 18 - -
SFK 5 10 3
Tuz 0.5 0.5 0.5
Tavşanları hastalıklardan korumak için;
1. Yeni alınan veya herhangi bir sebeple sürüden ayrı kalan tavşanlar en az 4 hafta süreyle ayrı tutulmalı, hastalık yönünden kontrol edilmelidir. Odaya yeni sürü konmadan önce temizlenip dezenfekte edilmelidir.
2. Düzenli olarak dışkı kontrolü yapılmalıdır.
3. Dişi tavşanlara çiftleşmeden, yavrulara sütten kesimden önce A, E ve K vitaminleri uygulanır. Sütten kesilen tavşanların yem veya suyuna koksidiyostatik ilaç katılır.
4. Mümkünse damızlık sürü ile genç sürü ayrı odalarda beslenmelidir.
5. Fare, rat ve haşerelere karşı mücadele gereklidir. Sineklerin girişini önlemek için pencerelere tel takılmalıdır.
6. Ölen hayvanlarda ölüm sebebi araştırılmalıdır.
7. Yemliklerde kalan yeşil otlar ve sulu yemler günlük olarak uzaklaştırılmalı, dışkı veya idrarla bulaşması önlenmelidir.
8. Küflü, kirli yemler yedirilmemelidir.
9. Doğum kutuları işi bitince temizlenip dezenfekte edilmelidir.
10. İçme suyu kaliteli ve temiz olmalı, suluklar düzenli olarak temizlenmelidir.
Tablo 15. Tavşan beslemede kullanılan yem maddelerinin bileşimi
KM,
% HP,
% HY,
% HS,
% Ca,
% P,
% SE,
kcal/kg
Buğday 88.0 12.5 2.2 2.5 0.04 0.35 3100
Mısır 87.0 9.4 4.3 2.1 0.01 0.27 3300
Arpa 87.5 11.7 2.3 4.5 0.05 0.32 3050
Yulaf 88.0 10.5 5.0 10.5 0.09 0.33 2000
Sorgum 87.0 12.0 3.2 2.5 0.04 0.30 3200
Buğday kepeği 87.5 15.0 4.3 9.5 0.08 1.15 2200
Pirinç 87.5 7.8 1.8 8.0 0.01 0.30 3000
SFK 89.0 43.5 2.0 7.5 0.25 0.66 3300
AÇK 90.0 32.3 3.3 20.6 0.35 1.00 2800
Kolza küspesi 90.0 34.7 2.3 12.6 0.65 0.95 2950
Yerfıstığı küspesi 90.0 49.0 1.5 10.5 0.13 0.60 3550
Kuru yonca 90.0 12.0 2.2 31.0 1.50 0.22 2200
Kaliteli kuru yonca 90.0 15.3 3.2 26.1 1.60 0.22 2370
Buğday samanı 88.5 3.7 1.5 40.0 0.47 0.09 700
Şeker pan. pos. 88.0 9.0 1.5 20.0 1.00 0.10 2900
Melas 76.0 9.0 - - 0.20 0.02 2600
Tapioka 87.0 3.0 1.0 6.0 0.25 0.18 2850
KAYNAKLAR:
1. Emerson, D.C. The rabbit.
2. Ensminger, M.E., Oldfield, J.E., Heinemann, W.W. (1990). Feeds and Nutrition, Second Edition, The Ensminger Publishing Company, California, USA.
3. Fraser, C.M., Bergeron, J.A., Mays, A., Aiello, S.E. (1991). The Merck Veterinary Manual. A Handbook of Diagnosis, Therapy, and Disease Prevention and Control for the Veterinarian. Seventh Edition, Merck and Co., Inc., Rahway, N.J., USA.
4. Gidenne, T., Carre, B., Segura, Muriel, Lapanouse, A., Gomez, J. (1991). Fibre digestion and rate of passage in the rabbit: effect of particle size and level of lucerne meal. Animal Feed Science and Technology, 16,1-2,109-117.
5. King, J.O.L. (1971). Rabbits. The UHAW Handbook on the Care and Management of Farm Animals. Churchill Livinstone, Edinburg and London.
6. Lebas, F., Coudert, P., Rouvier, R., Rochambeau, H. de (1986). The rabbit husbandry, health and production. FAO Animal Productionand Health Series, No.21, Rome.
7. Partridge, G.G. (1989). Nutrition of farmed rabbits. Proceedings of the Nutrition Society, 48,1,93-101.
8. Partridge, G.G., Findlay, M., Fordyce, R.A. (1986). Fat supplementation of diets for growing rabbits. Animal Feed Science and Technology, 16,1-2,109-117.
9. Schlolaut, W. (1982). The Nutrition of the Rabbit. ROCHE Information Animal Nutrition, Switzerland.
10. Selçuk, E. (1985). Tavşan Yetiştiriciliği. T.C. Tarım Orman ve Köyişleri Bakanlığı Teşkilatlanma ve Destekleme Genel Müdürlüğü, Yayın No: 2.
11. Sönmez, R., Koçak, Ç. (1990). Tavşan Yetiştirme. Üçüncü Baskı. E.Ü. Zir. Fak. Yay., No: 184, E.Ü. Ziraat Fakültesi Ofset Atölyesi, Bornova, İzmir.
12. Wiseman, J. (1985). Feeding of Non-ruminant Livestock. Robert Hartnoll Ltd, Bodmin, Cornwall.
08.05.2001
1- Kaba Yem Hazırlığı:
Yem bitkilerinin;
Hasadı (Biçme + Kurutma + Toplama + Taşıma),
Depolanması,
Hayvanlara yedirilmesi gibi işlemleri içerir.
2- Kesif Yem Hazırlığı:
Ticari yemler olarak da isimlendirilen kesif yemler, genelde büyük parçalı ve sert yapıdadırlar. Böyle yemlerin ufak parçalar veya un haline getirilerek hayvanlar tarafından kolayca hazmedilebilecek duruma gelmesi gerekmektedir. Taneli yemler, gerek öğütülmeden önce, gerekse öğütüldükten sonra, belirli oranlarda karıştırılarak hayvanlara yedirilebilir. Karıştırma işlemleri, taneli yemlerin birbirleriyle veya yeşil yemlerle karıştırılması şeklinde olabilmektedir.
Kesif yem hazırlığını oluşturan işlemler şu şekilde belirtilebilir:
Ezme,
öğütme,
Karıştırma ,
iletim.
3- Hayvansal Ürünlerin Eldesi:
Hayvansal ürünler;
Et,
Süt,
Yumurta,
Gübre, olarak elde edilmektedir.
Bu ürünlerin elde edilmesi sırasında yapılan işlere örnek olarak şunlar verilebilir:
Yemleme,
Sulama,
Altlık serilmesi,
Gübre ve altlığın temizlenmesi,
Süt sağımı,
Yumurtaların toplanması,
Hayvanların bakım işlemleri.
Tavşanın Evcilleştirilmesi
Sığır, koyun, domuz ve tavuk gibi çiftlik hayvanları ilk çağlarda evcilleştirilmişlerdir. Tavşanın evcılleştırılmesı ise son bin yıllık dönemden eski değıldir. Güney Avrupa ve Kuzey Afrika'nın bilinen yabani tavşanı Orciolagus cııniculus'a MÖ. 1000 yıllannda Ispanya kıyılarında rastlanmıştır. Romalılar dönemde tavşan oyun hayvanı olarak tanınmış, bu dönemde henüz evcilleştirilmemiş, M.O. 1 6-27 yılları arasında taş duvarlarda ve parklarda bulunan resimlerden tavşanın yabani olarak avlanmada kullanıldığı ortaya çıkarılmıştır. Daha sonralan değişik ülkelerde tavşanın av hayvanı ve değişik ınançlara kaynak olarak tanındığına ait deliller bulunmaktadır. 16. yüzyıldan itibaren değişik ırklan tanınmaya başlanmış ve kayıtlı ırkların kontrolü gerçekleştirilmiştir. Onaltıncı yüzyılda Fransa, Italya, Finlandiya ve İngiltere'de yetıştiricilik yayılmaya başlanmıştır. 1595'te tarımsal uğraş içerisinde Gri-Kahverengi (yabani), Beyaz, Siyah, Damalı (Siyah-Beyaz) ve Kül.-Grisi tavşanlar tanınmıştır. 1906'da Oliver ve Serres tavşanları yabani, yarı yabani ve evcil tavşanlar olmak üzere üç grupta sınıflandırmışlardır. Evcil tavşanlar bu dönemde duvarla çevrilmiş alanlarda veya parmaklıklar arasında yetıştınlmış ve evcilleştirilmişlerdir.
19. yüzyılın başlarında tavşan yetiştiriciliği Batı Avrupa'da yayılmaya başlamıştır. Bu dönemde, Avrupanın koloniler yoluyla genişlemesi döneminde değişik ülkelere tavşanın dağılmaya başladığı görülmüştür. Bu ülkelerden en önemlileri Yeni Zelanda ve Avustralya'dır.
Avrupada yetiştinciler et ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla iri cüsseli, iyi gelişen fakat fazla döl vermeyen tavşanlan yetiştirmeyi tercih etmişlerdir. Tavşanlar, tavukların barındırıldığı yan açık kümeslerde barındırılmışlardır. Üremeleri ekstansif bır yapı göstermiş, yılda 2-3 doğum yeterli görülmüştür.
Günümüze kadar tavşanın kürk ve yün verimleri ortaya çıkmış, bunlardan ekonomik düzeyde gelir elde edilebileceği belirlenmiştir Bu amaçla özellikle Fransada Şamapanya irkı, diğer bazı ülkelerde ise Reks ırkı kürk verimi yönünde tanınmış ırklar arasında yer almıştır. 19. yüzyılın sonlarıyla 20 yüzyılın başlangıcında yapılan seleksiyon çalışmaları, hayvanların uygun çevre faktörlennde yetıştınlmelen, ırkların çoğaltılması ve mutasyonlar sayesinde tavşanlarda döl veriminde artışlar sağlanmıştır. Üreticiler yetiştirme derneklerini oluşturmuşlar, yetiştirme tekniklerinde ilerlemeler sağlanmış ve barınak içi hijyen şartları düzeltilmiştir.
Yetiştircilikte uygulanan standartlar, herbir ergin tavşanın erkek-dişi ayrı bölmede yetiştirilmesi şeklinde değiştirilmiş, kanibalizm ortadan kaldırılmıştır. Besi amaçlı genç tavşanlar birlikte yetiştirilebilmiş, bu durumda erkeklerin kastre edilmeleri daha iyı sonuçlar vermiştir. Önceki yüzyılda olduğu gibi besleme aynı şekilde yeşil otlar ve dane yemlere bağlı olarak devam etmiş, besleme ile ilgili temel kriterler ortaya konulmaya başlanmıştır. Ikinci dünya savaşı boyunca Avrupa'dan Japonya'ya kadar olan bölgelerde ortaya çıkan et yetersizliği döneminde tavşan üretimi ekstansif koşullarda devam etmiştir.
1950'lerde, Kuzey Avrupa ülkelerinde ve Japonya'da diğer etlerin daha uygun olduğunun kabul edilmeye başlanmasıyla tavşan eti üretiminde ani bir düşüş görülmüş, özellikle bu dönemde Güney Yarımküreden getirilen dondurulmuş sığır eti, üretimin düşmesinde en büyük etken olmuştur. Fakat insanları tavşan etini tanıyan Latin Avrupa ülkelerinde özellikle de Fransa'da tavşan üretimi bu dönemde de yaygınlığını sürdürmüştür. 1950'lerin sonlarında Yeni Zellanda tavşanları ABD'den getirilerek çok katlı tel kafeslerde ve besin maddelerince dengelenmiş pelet yemlerle Fransa ve İtalya'da yoğun bır miktarda üretilmeye başlanmıştır.
Aynı dönemde, o güne kadar bilinmeyen ve üretim teknikİenyle ortaya çıkan bazı hastalıklar (enteritıs, solunum rahatsızlıkları) yayılmıştır.
Bu yeni teknikler, Kuzey Italya ve Fransa'ya göre daha uygun iklimsel özelliklede sahip olan Kaliforniya'da daha kolay uygulanmış, burada üretimde karşılaşılan hataların düzeltilmesıyle yeni üretim teknikleri hızlı bir yayılma imkanı bulmuştur. Özellikle açık barınakların kapalı olarak inşa edilmeye başlanması en önemli ilerlemelerdendir. Kafeslerin temizlenmesi ve yeşil yemlerin kafeste kuruması ile ilgili sorunların çözümü zaman almıştır. Birçok üretici kendi üretim birimlerinde değişik sistemleri deneme uygulamalarına girmışlerdir. 1960'ların sonları ile 1970'lerin başlarında yapılan çalışmalarla sütten kesim yaşı 8 haftadan 4 haftaya kadar düşürülmüştür. Doğumdan sonraki çiftleştirmeler sütten kesim öncesi çiftleştirmelerle değiştirilmıştir.
Aynı dönemde Yeni Zellanda ırkı ile bu ırkın birçok özellikler bakımından benzeri olan Kaliforniya tavşanları yayılmıştır. Geleneksel üretimde kullanılan Avrupa tavşan ırklarında (Burgundy Fawn, Şaınpanya, İri Flemish, Beyaz Termonde, İn Alman ve Ispanyol, İri $inşilla) azalma görülmüştür. Bunda en büyük etken, bu ırkların ergin olarak kafeslerde barındınlamayacak kadar iri cüsseli olmaları ve Beyaz Yeni Zellanda ve Kaliforniya ırkları gibi kafeste yetiştiriciliğe adapte olamamalarıdır.
Fransız ve Italyan üreticiler ilk olarak Beyaz Yeni Zellanda ve Kaliforniya tavşanlarının İngiltere'den ithal etmeye çalışmışlardır. Fransa'da, bu iki ırkın kombinasyonu ile geliştirilmiş özel verim yeteneğine sahip hibrit soylan üretilmiştir. 197O'lerin sonlarında, bu hıbrit ebeveyn soyları melezlenmek suretiyle Fransa'dan Italya, Ispanya, Belçika ve Almanya'ya kadar ticari üreticilerin üretim materyalleri içerisinde birinci derecede yer almıştır. Macaristan ve İngiltere'de de hibrit ebeveyn soylarının üretiminde ana kaynağı bu iki ırk oluşturmuştur.
Geleneksel üretimde kullanılan değişik renklerdeki tavşanların yerini beyaz tavşanlar almıştır. Bu durum pazarlamada yün rengi bakımından önemli olmuştur. 1970'lerden itibaren kürkçüler kolay boyanması nedeniyle beyaz rengi tercih etmişlerdir. Aynı durum bugün de geçerli olup beyaz kürk rengi en yaygın olanıdır. Aynı dönemde. üretim tekniklerindeki ilerlemeler ile tavşan kürküne talebin düştüğu Avrupa'da, tavşanların kesim yaşları düşürülmüştür. Ancak tavşanlar genç yaşta kesildikleri için derileri zayıf olmuş, kıl dökülmesi de fazla olduğu için kürk kalitesi bozulmuştur.
Ekonomik tavşan üretimi yapanlar Avrupa'da bugün mekanik veya kontrollü havalandırma uyguladıkları tavşan barınaklarında 200-1.000 tavşanla üretim yapmaktadırlar. Dişi ebeveynler günde 15-16 saat aydınlatılan barınaklarda tutulmakta ve yılın bütün dönemlerinde üretim devam ettirilmektedir. Hayvanlar 1-4 katlı kafeslerde büyütülmektedirler. Erkek ve dişi ebeveynler ayrı kafeslerde tutulmaktadırlar Kesime gidecek genç hayvanlar Fransa ve İspanya'da aynı kafes gözünde 5-10, Italya'da ise 3-4 hayvan olacak şekilde barmdınlmaktadır. Kesime gidecek genç erkekler erginlik yaşmdan önce satıldıkları veya kesildikleri ıçin kastre edilmezler. Bütün hayvanlar besin maddelerince dengelenmiş ve pelet haline getirilmiş yemlerle beslenirler. İçme suları her bir kafese otomatik dağıtılmaktadır. Aynı dönemde barındırma sistemleri ve yetiştirme tekniklerinde de büyük ilerlemeler sağlanmış ve bu konuda üreticilere yatırımda destek olan teknik organizasyonlar kurulmaya başlanmıştır.
Doğu ve Batı Avrupa ülkelerinin birçoğunda, (Polonya, Macaristan, Fransa, Belçika, İtalya) bu yüzyılın ilk 40 ve 50 yılında geleneksel üretim şekli daha fazla olup, hala ulusal tüketimlerinin önemli bır kısmı bu şekildekı üretimle karşilanmaktadır. Bu üretim şekli Macaristan'da toplam üretimin %90'ını, Fransa'da %40'ını oluşturmaktadır. Bu üretim birimleri 2 ile 12 dişi tavşandan ibaret olan küçük birimlerdir
Tavşan Etinin Kalitesi ve Karkas Kompozisyonu
Tavşan karkasları ülkelerde farklı şekillerde satışa sunulmaktadır. Geleneksel olarak İtalya ve Bazı Afrıka ülkelerinde tavşanlar kesilip iç organlan çıkarılmak suretiyle pazarlanmaktadır. Fransada son zamanlara kadar tavşan karkasları karaciğer, kalp ve böbrekler gibi göğüs kafesi içerisindeki organlarla, kürk, baş ve ayaklarını üzerinde bulunduracak şekilde pazarlanmakta idi. Bu durum 198O başında değişmiş ve tavşanlar bütün veya parçalanmış karkaslar halinde pazarlanmaya başlanmıştır.
Kanada'da ve İngiltere'de karkaslar derisi yüzülerek sığır ve koyun karkaslarında olduğu gibi pazarlanmakta, yenilebilir iç organlar, bacaklar ve baş karkas üzerinde bulunmamaktadır. Bu yüzden karkas randımanına ait değerler ülkeden ülkeye çok değişiklikler göstermektedir. Karkas randımanı ve et verimi aynı zamanda ırklar arasında da önemlidir (Tablo 2)
Tablo 1.2. Değişik Tavşan Irkları İle Melezlerinde Karkas Randımanları (10-12 haftalık yaşta).
Tablo 1.2. Değişik Tavşan Irkları İle Melezlerinde Karkas Randımanları (10-12 haftalık yaşta).
Genotipler Canlı Ağırlık (kg) Karkas Randımanı (%) Geri Parti Oranı Yağ (g) Yenilebilir İç Organ (g)
Eski Sistem Baş İle Pişirmeye Hazır
Beyaz termonde (BT) 2.29 65 57.7 1.51/1 75 95
Beyaz Yeni Zelanda 2.49 64.6 57.2 1.54/1 47 87
Kaliforniya 2.13 65.6 58.4 1.54/1 55 73
Mavi Beveren 2.05 61.1 54.7 1.50/1 55 95
BT * NZZ 2.33 62.7 55.9 1.62/1 90 87
Ticari Hibrit 2.81 66 59.4 1.56/1 85 110
C * BB 2.14 62.8 56.1 1.52/1 100 110
Karkas randımanı ile et kalite özelliklerini etkileyen diğer faktörler yaş ve beslemede kullanılan rasyonun yapısıdır. Kesim randımanı yaş ile artmaktadır. Bunda hayvanların daha fazla gelişme düzeyi, daha dengeli yemlerle beslenmeleri ve karkas et veriminin yaşla artması etkili olmaktadır. Rasyon içerisinde çok fazla kaba yem bulunması sindirim kanalının gelişme dönemindeki genç tavşanlarda yeterli sindirimi sağlayamadığı için et veriminde düşme olmaktadır.
Diğer hayvan türlerinin etleri ile karşılaştırıldığı zaman proteinler, bazı vitaminler ve mineral maddeler bakımından tavşan etinin daha zengin olduğu görülmektedir. Ayrıca daha az yağ içeriğine sahiptir. Tavşan etinde bulunan yağların oleik ve stearik asit düzeyleri düşük, doymamış esansiyel yağ asitleri olan linolik ve linoleik asit düzeyleri diğer türlerden yüksektir. Tavşanın vücut kompozisyonu yaş ile değişir (Tablo 3). Ortalama canlı ağırlığın 2.0 kg. ile 4.0 kg arasında olduğu dönemde kas oranı en yüksek seviyededir. Fakat yaşla yağ doku oranı artma eğilimindedir. Bu durum etin yapısı ile ilişkilidir. Yaşın artmasıyla aynı zamanda oleık asit miktarı artmakta ve palmitik asit miktarı azalmaktadır.
Tablo 1.3. Değişik Hayvan Türlerinde Etin Kompozisyonu
Besin Mad. Sığır Sığır Sığır Tavuk Tavşan
Yağsız Yağlı Yağsız Yağlı Yağsız Yağlı
Enerji (kcal) 195 380 210 345 260 330 200 160
Su (g) 66.5 49 66 53 61 54.5 67 70
Ham Pro. (g) 20 15.5 18 15 17 15 19.5 21
Ham Yağ (g) 12 35 14.5 31 21 29.5 12 8
Ham Kül (g) 1 0.7 1.4 1 0.8 0.6 1 1
Ca (g) 12 8 10 10 10 9 10 20
P (g) 195 140 165 130 195 170 240 350
K (g) 350 350 350 350 350 350 300 300
Na (g) 65 65 75 75 70 70 70 40
Fe (g) 3 2.5 1.5 1 2.5 2.2 1.5 1.5
Vit. A (IU) 40 90 40 80 iz iz 200 -
B1 (mg) 0.1 0.05 0.15 0.15 0.85 0.70 0.05 0.10
B6 (mg) 1.5 1.5 0.3 0.3 0.3 0.3 0.45 0.45
Niasin (mg) 15 4 5 4.5 4.5 4 8 13
Ca Pantotenat (mg) 0.45 0.45 0.55 0.55 0.50 0.50 0.90 0.80
Tavşan etinin organoleptık özellikleri diğer türlerdeki gibi yumuşaklık sululuk ve lezzetlilik gibi kriterlerle belirlenir. Tavşan eti ekşimsi bir tada sahip olup birçok özelliği bakımından tavuk etine benzemektedir. Etin yumuşaklılığı hayvanın yaşı ile değişir ve lıflerin fazlalığına bağlı olarak sertlık artabilir. Bu konuda çok az araştırma yapılmış olmasına rağmen, kas doku içerisinde dağılmış halde yağ bulunmasının lezzeti arttırdığı bilinmektedir. Aynı şekilde sululuk ve özlülük üzerine de karkas içi yağının önemli etkisi bulunmaktadır. Karkas yağlandıkça su varlığı azalmaktadır. Fakat yağ lezzeti olumlu yönde etkilemektedir. Kesim anında uygulanan işlemler tavşan elinin yumuşaklığı ve sululuğu üzerinde önemli bir etkendir. Tavşan kas dokusunun gelişmesi ıçin yapılan seleksiyon ve yetiştirme şartları yumuşak, sulu, beyaz kas dokusuna sahip açık renkli karkaslar elde edilmesinde diğer etkenlerdir.
Tüketici İstekleri: Geleneksel tavşan eti tüketicisi olan Latin Avrupa ülkelerinde tüketici istekleri bakımından bir problem yoktur ve tavşan eti aranılan etlerdendir. Anglo sakson ülkelerinde ise tavşan eti geleneksel bir besin maddesi değildir Genellikle savaş dönemlerinin ve yiyecek sıkıntısı çekilen dönemlerin bir besin maddesi olmuştur. Diğer ülkelerde durum oldukça farklıdır, Dini yasaklar bulunmadığı için Islam ülkelennden Nıl kıyısındaki ülkelerde üretim ve tüketim oldukça yaygınlaşmıştır. Mısır ve Sudan gibi Afrika ülkelerinde tavşan geleneksel bir tüketim maddesi olarak önemini sürdürmektedir.
Meksika'da tavşan eti hemen hemen bilinmemektedir, fakat tüketim reklam kampanyaları ile sürekli teşvik edilmektedir. Önceden benzer duruma sahip olan Yunanistan'da 1960'lardan sonra üretim artmaya başlamış fakat bir alışkanlık olarak tavşan eti tüketimi gelişmemiştir. Ancak Yunanistana ait Crete adasında kişi başına tavşan eti tüketimi 4 kg'a kadar yükselmiştir.
İsrail ve Hindistan'da dini sebeplerle tüketim yok denecek kadar azdır. Dini sebeplerin etkili olduğu Japonya'da da tavşan eti sınırlı bır tüketime sahiptir. 1950 yılında tavşan eti Hollandalılar tarafindan ilk defa Japonya'ya getirildiğinde tavuk eti olarak tanımlanmıştır. Zamanla Japonya'da tavşan eti tüketimi artışını sürdürmüştür.
1981 yılında FAO ve INRA tarafından gelişmekte olan 64 ülkede yapılan çalışmalarda. ülkelerin %70'inde üretimin mümkün olduğu, %22 sinde geleneksel olarak yapılamayacağı ve %8'inde ise üretimin dini nedenlerle imkansız olduğu ortaya konulmuştur Tavşan eti tuketimini geliştirmek değişik et türlerini tüketme eğilimi olan ülkelerde daha kolaydır. Özellikle tavşanın avcılıkla elde edildiği yerlerde bu daha da kolay olmaktadır. Bu durum genellikle Afrika için çok uygundur.
Sığır, koyun, domuz ve tavuk gibi çiftlik hayvanları ilk çağlarda evcilleştirilmişlerdir. Tavşanın evcılleştırılmesı ise son bin yıllık dönemden eski değıldir. Güney Avrupa ve Kuzey Afrika'nın bilinen yabani tavşanı Orciolagus cııniculus'a MÖ. 1000 yıllannda Ispanya kıyılarında rastlanmıştır. Romalılar dönemde tavşan oyun hayvanı olarak tanınmış, bu dönemde henüz evcilleştirilmemiş, M.O. 1 6-27 yılları arasında taş duvarlarda ve parklarda bulunan resimlerden tavşanın yabani olarak avlanmada kullanıldığı ortaya çıkarılmıştır. Daha sonralan değişik ülkelerde tavşanın av hayvanı ve değişik ınançlara kaynak olarak tanındığına ait deliller bulunmaktadır. 16. yüzyıldan itibaren değişik ırklan tanınmaya başlanmış ve kayıtlı ırkların kontrolü gerçekleştirilmiştir. Onaltıncı yüzyılda Fransa, Italya, Finlandiya ve İngiltere'de yetıştiricilik yayılmaya başlanmıştır. 1595'te tarımsal uğraş içerisinde Gri-Kahverengi (yabani), Beyaz, Siyah, Damalı (Siyah-Beyaz) ve Kül.-Grisi tavşanlar tanınmıştır. 1906'da Oliver ve Serres tavşanları yabani, yarı yabani ve evcil tavşanlar olmak üzere üç grupta sınıflandırmışlardır. Evcil tavşanlar bu dönemde duvarla çevrilmiş alanlarda veya parmaklıklar arasında yetıştınlmış ve evcilleştirilmişlerdir.
19. yüzyılın başlarında tavşan yetiştiriciliği Batı Avrupa'da yayılmaya başlamıştır. Bu dönemde, Avrupanın koloniler yoluyla genişlemesi döneminde değişik ülkelere tavşanın dağılmaya başladığı görülmüştür. Bu ülkelerden en önemlileri Yeni Zelanda ve Avustralya'dır.
Avrupada yetiştinciler et ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla iri cüsseli, iyi gelişen fakat fazla döl vermeyen tavşanlan yetiştirmeyi tercih etmişlerdir. Tavşanlar, tavukların barındırıldığı yan açık kümeslerde barındırılmışlardır. Üremeleri ekstansif bır yapı göstermiş, yılda 2-3 doğum yeterli görülmüştür.
Günümüze kadar tavşanın kürk ve yün verimleri ortaya çıkmış, bunlardan ekonomik düzeyde gelir elde edilebileceği belirlenmiştir Bu amaçla özellikle Fransada Şamapanya irkı, diğer bazı ülkelerde ise Reks ırkı kürk verimi yönünde tanınmış ırklar arasında yer almıştır. 19. yüzyılın sonlarıyla 20 yüzyılın başlangıcında yapılan seleksiyon çalışmaları, hayvanların uygun çevre faktörlennde yetıştınlmelen, ırkların çoğaltılması ve mutasyonlar sayesinde tavşanlarda döl veriminde artışlar sağlanmıştır. Üreticiler yetiştirme derneklerini oluşturmuşlar, yetiştirme tekniklerinde ilerlemeler sağlanmış ve barınak içi hijyen şartları düzeltilmiştir.
Yetiştircilikte uygulanan standartlar, herbir ergin tavşanın erkek-dişi ayrı bölmede yetiştirilmesi şeklinde değiştirilmiş, kanibalizm ortadan kaldırılmıştır. Besi amaçlı genç tavşanlar birlikte yetiştirilebilmiş, bu durumda erkeklerin kastre edilmeleri daha iyı sonuçlar vermiştir. Önceki yüzyılda olduğu gibi besleme aynı şekilde yeşil otlar ve dane yemlere bağlı olarak devam etmiş, besleme ile ilgili temel kriterler ortaya konulmaya başlanmıştır. Ikinci dünya savaşı boyunca Avrupa'dan Japonya'ya kadar olan bölgelerde ortaya çıkan et yetersizliği döneminde tavşan üretimi ekstansif koşullarda devam etmiştir.
1950'lerde, Kuzey Avrupa ülkelerinde ve Japonya'da diğer etlerin daha uygun olduğunun kabul edilmeye başlanmasıyla tavşan eti üretiminde ani bir düşüş görülmüş, özellikle bu dönemde Güney Yarımküreden getirilen dondurulmuş sığır eti, üretimin düşmesinde en büyük etken olmuştur. Fakat insanları tavşan etini tanıyan Latin Avrupa ülkelerinde özellikle de Fransa'da tavşan üretimi bu dönemde de yaygınlığını sürdürmüştür. 1950'lerin sonlarında Yeni Zellanda tavşanları ABD'den getirilerek çok katlı tel kafeslerde ve besin maddelerince dengelenmiş pelet yemlerle Fransa ve İtalya'da yoğun bır miktarda üretilmeye başlanmıştır.
Aynı dönemde, o güne kadar bilinmeyen ve üretim teknikİenyle ortaya çıkan bazı hastalıklar (enteritıs, solunum rahatsızlıkları) yayılmıştır.
Bu yeni teknikler, Kuzey Italya ve Fransa'ya göre daha uygun iklimsel özelliklede sahip olan Kaliforniya'da daha kolay uygulanmış, burada üretimde karşılaşılan hataların düzeltilmesıyle yeni üretim teknikleri hızlı bir yayılma imkanı bulmuştur. Özellikle açık barınakların kapalı olarak inşa edilmeye başlanması en önemli ilerlemelerdendir. Kafeslerin temizlenmesi ve yeşil yemlerin kafeste kuruması ile ilgili sorunların çözümü zaman almıştır. Birçok üretici kendi üretim birimlerinde değişik sistemleri deneme uygulamalarına girmışlerdir. 1960'ların sonları ile 1970'lerin başlarında yapılan çalışmalarla sütten kesim yaşı 8 haftadan 4 haftaya kadar düşürülmüştür. Doğumdan sonraki çiftleştirmeler sütten kesim öncesi çiftleştirmelerle değiştirilmıştir.
Aynı dönemde Yeni Zellanda ırkı ile bu ırkın birçok özellikler bakımından benzeri olan Kaliforniya tavşanları yayılmıştır. Geleneksel üretimde kullanılan Avrupa tavşan ırklarında (Burgundy Fawn, Şaınpanya, İri Flemish, Beyaz Termonde, İn Alman ve Ispanyol, İri $inşilla) azalma görülmüştür. Bunda en büyük etken, bu ırkların ergin olarak kafeslerde barındınlamayacak kadar iri cüsseli olmaları ve Beyaz Yeni Zellanda ve Kaliforniya ırkları gibi kafeste yetiştiriciliğe adapte olamamalarıdır.
Fransız ve Italyan üreticiler ilk olarak Beyaz Yeni Zellanda ve Kaliforniya tavşanlarının İngiltere'den ithal etmeye çalışmışlardır. Fransa'da, bu iki ırkın kombinasyonu ile geliştirilmiş özel verim yeteneğine sahip hibrit soylan üretilmiştir. 197O'lerin sonlarında, bu hıbrit ebeveyn soyları melezlenmek suretiyle Fransa'dan Italya, Ispanya, Belçika ve Almanya'ya kadar ticari üreticilerin üretim materyalleri içerisinde birinci derecede yer almıştır. Macaristan ve İngiltere'de de hibrit ebeveyn soylarının üretiminde ana kaynağı bu iki ırk oluşturmuştur.
Geleneksel üretimde kullanılan değişik renklerdeki tavşanların yerini beyaz tavşanlar almıştır. Bu durum pazarlamada yün rengi bakımından önemli olmuştur. 1970'lerden itibaren kürkçüler kolay boyanması nedeniyle beyaz rengi tercih etmişlerdir. Aynı durum bugün de geçerli olup beyaz kürk rengi en yaygın olanıdır. Aynı dönemde. üretim tekniklerindeki ilerlemeler ile tavşan kürküne talebin düştüğu Avrupa'da, tavşanların kesim yaşları düşürülmüştür. Ancak tavşanlar genç yaşta kesildikleri için derileri zayıf olmuş, kıl dökülmesi de fazla olduğu için kürk kalitesi bozulmuştur.
Ekonomik tavşan üretimi yapanlar Avrupa'da bugün mekanik veya kontrollü havalandırma uyguladıkları tavşan barınaklarında 200-1.000 tavşanla üretim yapmaktadırlar. Dişi ebeveynler günde 15-16 saat aydınlatılan barınaklarda tutulmakta ve yılın bütün dönemlerinde üretim devam ettirilmektedir. Hayvanlar 1-4 katlı kafeslerde büyütülmektedirler. Erkek ve dişi ebeveynler ayrı kafeslerde tutulmaktadırlar Kesime gidecek genç hayvanlar Fransa ve İspanya'da aynı kafes gözünde 5-10, Italya'da ise 3-4 hayvan olacak şekilde barmdınlmaktadır. Kesime gidecek genç erkekler erginlik yaşmdan önce satıldıkları veya kesildikleri ıçin kastre edilmezler. Bütün hayvanlar besin maddelerince dengelenmiş ve pelet haline getirilmiş yemlerle beslenirler. İçme suları her bir kafese otomatik dağıtılmaktadır. Aynı dönemde barındırma sistemleri ve yetiştirme tekniklerinde de büyük ilerlemeler sağlanmış ve bu konuda üreticilere yatırımda destek olan teknik organizasyonlar kurulmaya başlanmıştır.
Doğu ve Batı Avrupa ülkelerinin birçoğunda, (Polonya, Macaristan, Fransa, Belçika, İtalya) bu yüzyılın ilk 40 ve 50 yılında geleneksel üretim şekli daha fazla olup, hala ulusal tüketimlerinin önemli bır kısmı bu şekildekı üretimle karşilanmaktadır. Bu üretim şekli Macaristan'da toplam üretimin %90'ını, Fransa'da %40'ını oluşturmaktadır. Bu üretim birimleri 2 ile 12 dişi tavşandan ibaret olan küçük birimlerdir
Tavşan Etinin Kalitesi ve Karkas Kompozisyonu
Tavşan karkasları ülkelerde farklı şekillerde satışa sunulmaktadır. Geleneksel olarak İtalya ve Bazı Afrıka ülkelerinde tavşanlar kesilip iç organlan çıkarılmak suretiyle pazarlanmaktadır. Fransada son zamanlara kadar tavşan karkasları karaciğer, kalp ve böbrekler gibi göğüs kafesi içerisindeki organlarla, kürk, baş ve ayaklarını üzerinde bulunduracak şekilde pazarlanmakta idi. Bu durum 198O başında değişmiş ve tavşanlar bütün veya parçalanmış karkaslar halinde pazarlanmaya başlanmıştır.
Kanada'da ve İngiltere'de karkaslar derisi yüzülerek sığır ve koyun karkaslarında olduğu gibi pazarlanmakta, yenilebilir iç organlar, bacaklar ve baş karkas üzerinde bulunmamaktadır. Bu yüzden karkas randımanına ait değerler ülkeden ülkeye çok değişiklikler göstermektedir. Karkas randımanı ve et verimi aynı zamanda ırklar arasında da önemlidir (Tablo 2)
Tablo 1.2. Değişik Tavşan Irkları İle Melezlerinde Karkas Randımanları (10-12 haftalık yaşta).
Tablo 1.2. Değişik Tavşan Irkları İle Melezlerinde Karkas Randımanları (10-12 haftalık yaşta).
Genotipler Canlı Ağırlık (kg) Karkas Randımanı (%) Geri Parti Oranı Yağ (g) Yenilebilir İç Organ (g)
Eski Sistem Baş İle Pişirmeye Hazır
Beyaz termonde (BT) 2.29 65 57.7 1.51/1 75 95
Beyaz Yeni Zelanda 2.49 64.6 57.2 1.54/1 47 87
Kaliforniya 2.13 65.6 58.4 1.54/1 55 73
Mavi Beveren 2.05 61.1 54.7 1.50/1 55 95
BT * NZZ 2.33 62.7 55.9 1.62/1 90 87
Ticari Hibrit 2.81 66 59.4 1.56/1 85 110
C * BB 2.14 62.8 56.1 1.52/1 100 110
Karkas randımanı ile et kalite özelliklerini etkileyen diğer faktörler yaş ve beslemede kullanılan rasyonun yapısıdır. Kesim randımanı yaş ile artmaktadır. Bunda hayvanların daha fazla gelişme düzeyi, daha dengeli yemlerle beslenmeleri ve karkas et veriminin yaşla artması etkili olmaktadır. Rasyon içerisinde çok fazla kaba yem bulunması sindirim kanalının gelişme dönemindeki genç tavşanlarda yeterli sindirimi sağlayamadığı için et veriminde düşme olmaktadır.
Diğer hayvan türlerinin etleri ile karşılaştırıldığı zaman proteinler, bazı vitaminler ve mineral maddeler bakımından tavşan etinin daha zengin olduğu görülmektedir. Ayrıca daha az yağ içeriğine sahiptir. Tavşan etinde bulunan yağların oleik ve stearik asit düzeyleri düşük, doymamış esansiyel yağ asitleri olan linolik ve linoleik asit düzeyleri diğer türlerden yüksektir. Tavşanın vücut kompozisyonu yaş ile değişir (Tablo 3). Ortalama canlı ağırlığın 2.0 kg. ile 4.0 kg arasında olduğu dönemde kas oranı en yüksek seviyededir. Fakat yaşla yağ doku oranı artma eğilimindedir. Bu durum etin yapısı ile ilişkilidir. Yaşın artmasıyla aynı zamanda oleık asit miktarı artmakta ve palmitik asit miktarı azalmaktadır.
Tablo 1.3. Değişik Hayvan Türlerinde Etin Kompozisyonu
Besin Mad. Sığır Sığır Sığır Tavuk Tavşan
Yağsız Yağlı Yağsız Yağlı Yağsız Yağlı
Enerji (kcal) 195 380 210 345 260 330 200 160
Su (g) 66.5 49 66 53 61 54.5 67 70
Ham Pro. (g) 20 15.5 18 15 17 15 19.5 21
Ham Yağ (g) 12 35 14.5 31 21 29.5 12 8
Ham Kül (g) 1 0.7 1.4 1 0.8 0.6 1 1
Ca (g) 12 8 10 10 10 9 10 20
P (g) 195 140 165 130 195 170 240 350
K (g) 350 350 350 350 350 350 300 300
Na (g) 65 65 75 75 70 70 70 40
Fe (g) 3 2.5 1.5 1 2.5 2.2 1.5 1.5
Vit. A (IU) 40 90 40 80 iz iz 200 -
B1 (mg) 0.1 0.05 0.15 0.15 0.85 0.70 0.05 0.10
B6 (mg) 1.5 1.5 0.3 0.3 0.3 0.3 0.45 0.45
Niasin (mg) 15 4 5 4.5 4.5 4 8 13
Ca Pantotenat (mg) 0.45 0.45 0.55 0.55 0.50 0.50 0.90 0.80
Tavşan etinin organoleptık özellikleri diğer türlerdeki gibi yumuşaklık sululuk ve lezzetlilik gibi kriterlerle belirlenir. Tavşan eti ekşimsi bir tada sahip olup birçok özelliği bakımından tavuk etine benzemektedir. Etin yumuşaklılığı hayvanın yaşı ile değişir ve lıflerin fazlalığına bağlı olarak sertlık artabilir. Bu konuda çok az araştırma yapılmış olmasına rağmen, kas doku içerisinde dağılmış halde yağ bulunmasının lezzeti arttırdığı bilinmektedir. Aynı şekilde sululuk ve özlülük üzerine de karkas içi yağının önemli etkisi bulunmaktadır. Karkas yağlandıkça su varlığı azalmaktadır. Fakat yağ lezzeti olumlu yönde etkilemektedir. Kesim anında uygulanan işlemler tavşan elinin yumuşaklığı ve sululuğu üzerinde önemli bir etkendir. Tavşan kas dokusunun gelişmesi ıçin yapılan seleksiyon ve yetiştirme şartları yumuşak, sulu, beyaz kas dokusuna sahip açık renkli karkaslar elde edilmesinde diğer etkenlerdir.
Tüketici İstekleri: Geleneksel tavşan eti tüketicisi olan Latin Avrupa ülkelerinde tüketici istekleri bakımından bir problem yoktur ve tavşan eti aranılan etlerdendir. Anglo sakson ülkelerinde ise tavşan eti geleneksel bir besin maddesi değildir Genellikle savaş dönemlerinin ve yiyecek sıkıntısı çekilen dönemlerin bir besin maddesi olmuştur. Diğer ülkelerde durum oldukça farklıdır, Dini yasaklar bulunmadığı için Islam ülkelennden Nıl kıyısındaki ülkelerde üretim ve tüketim oldukça yaygınlaşmıştır. Mısır ve Sudan gibi Afrika ülkelerinde tavşan geleneksel bir tüketim maddesi olarak önemini sürdürmektedir.
Meksika'da tavşan eti hemen hemen bilinmemektedir, fakat tüketim reklam kampanyaları ile sürekli teşvik edilmektedir. Önceden benzer duruma sahip olan Yunanistan'da 1960'lardan sonra üretim artmaya başlamış fakat bir alışkanlık olarak tavşan eti tüketimi gelişmemiştir. Ancak Yunanistana ait Crete adasında kişi başına tavşan eti tüketimi 4 kg'a kadar yükselmiştir.
İsrail ve Hindistan'da dini sebeplerle tüketim yok denecek kadar azdır. Dini sebeplerin etkili olduğu Japonya'da da tavşan eti sınırlı bır tüketime sahiptir. 1950 yılında tavşan eti Hollandalılar tarafindan ilk defa Japonya'ya getirildiğinde tavuk eti olarak tanımlanmıştır. Zamanla Japonya'da tavşan eti tüketimi artışını sürdürmüştür.
1981 yılında FAO ve INRA tarafından gelişmekte olan 64 ülkede yapılan çalışmalarda. ülkelerin %70'inde üretimin mümkün olduğu, %22 sinde geleneksel olarak yapılamayacağı ve %8'inde ise üretimin dini nedenlerle imkansız olduğu ortaya konulmuştur Tavşan eti tuketimini geliştirmek değişik et türlerini tüketme eğilimi olan ülkelerde daha kolaydır. Özellikle tavşanın avcılıkla elde edildiği yerlerde bu daha da kolay olmaktadır. Bu durum genellikle Afrika için çok uygundur.
damazlık anac lazım
YanıtlaSilTavşan kesimi için bayıltma aletinden bahsedilmiş, nasıl bir şeydir bu alet ve nereden temin edebilirim ?
YanıtlaSilteşekkürler
Mezbahaneler de kullanıyorlar elektrikli bayıltma aleti.
YanıtlaSilşoklama elektrik veriyorlar hayvan bayılıyor
YanıtlaSilbu çeşit bayıltarak kesimlere caiz densede hiç içime sinmiyor hayvan kesildiğinin farkında olması lazım kanaatimce
YanıtlaSilözellikle uyuşturucu hayvanın vücudundan bize geçebilir
YanıtlaSilkesim için normal doğal yöntemi kullanmak en güzeli. Ayağından as kanın akacağı bir düzgün yerde kesimi yap, kanın zaten akışkan olup etin temiz kalması lazım
YanıtlaSil