18 Temmuz 2011 Pazartesi

ŞİFALI BİTKİLER FİHRİSTİ

Önemli Not:

Şifalı bitkilerin tedavi edici gücünden, basit rahatsızlıklarınızı geçiştirmek için yararlanın. Önemli hastalıkların tıbbi tedavisi sırasında da, doktorunuzun onayını almak kaydıyla, bu tedaviye şifalı bitkilerle destek verebilirsiniz. Ama, çok iyi tanımadığınız bitkilerle kendinizi tedavi etmeye hiçbir zaman kalkışmayınız! Doğada her hastalığa çare olabilecek pek çok sayıda şifalı bitki vardır; ama bu bitkileri gereğince kullanabilmek için bilimsel eğitime de kesinlikle gerek vardır

Şifalı bitkilerin  hangi hastalığa iyi geldiğini gösteren listedir.
Tarçın :

İshal İçin:
Tarçın – Eğer ishal şiddetliyse, vücudunuz susuzluk tehlikesiyle karşı karşıya demektir. Tarçın, diyareyi kısa sürede kesen, doğal bir ilaçtır. Kurutulup toz haline getirilmiş tarçın kabuğundan bir çorba kaşığı dolusunu bir bardak sıcak suya karıştırın. 10-15 dakika demlenmeye bırakın. Tarçını bu şekilde sadece kısa süreli olarak kullanın.

Akdiken Kabuğu:

Peklik İçin :
Akdiken Kabuğu (Cascara Sagrada) – Akdiken kabuğu, onlarca peklik tedavisi reçetesinde kullanılan, etkisi uzun yıllardır bilinen tanınmış bir muhsildir. Yatmadan önce yarım çay kaşığı alın. Ama düzenli olarak kullanmayın; bağırsağınız tembelliğe alışabilir.

Nane Çayı:

Nefes Kokusu İçin:

Nane Çayı – Naneye kendine özgü tadı ve kokuyu veren aromatik yağ, aslında nefes kokusuna neden olan mikropları öldüren güçlü bir antiseptiktir. İhtiyaç duyduğunuz her an, bir bardak nane çayı için.

Maydanoz:

Morarmalar İçin:
Bir tarafınızı bir yere çarptığınızda, derinin hemen altındaki kılcal damarlar çatlar ve deri altına kan yayılarak o bölgenin mor bir görüntü almasına neden olur. Maydanozun, morarma ve çürük izlerini geçirmede geleneksel bir şöhreti vardır. Buz ise şişlikleri indirmek için kullanılır. Bu ikisini birleştirdiniz mi, buzluğunuzda berelenme ve çürüklerin ilacı hazır demektir.

Bir avuç maydanoz ve dörtte bir bardak suyu, yarı erimiş kar görüntüsü alana kadar blendırda karıştırın. Sonra, buz kalıplarını yarısına kadar doldurun ve dondurun. İnce bir beze veya tülbente sardığınız maydanozlu buzu, berenin üzerinde gezdirin. Maydanozlu buz, küçük yanıklarda da işe yarar.


Pelin otu:

Mide ve karaciğeri kuvvetlendirir:
Bileşikgillerin alt grubuna ait olan Artemisiagillerin (Pelinotugiller) takriben 360 türü mevcuttur ve dört ana gruba ayrılır. Bunları; Abrotanumgiller (kara Pelingiler), Absinthiumgiller (Acı Pelin otugiller), Dracunculusgiller (Ekstragongiller) ve Seriphidiumgiller diye dörde ayırmak mümkündür. Artemisiagillerden olan Acı pelin, Kara Pelin, Ekstragon, Horasan otu, Sıma otu ve Adi pelin otu aynı familyadan olmalarına rağmen farklı kullanma alanlarına sahip olduklarından ve farklı bileşikleri içerdiklerinden ayrı ayrı incelemekte fayda vardır. Latince Absinthium hoşa gitmeyen anlamına gelir, çok acı olması nedeni ile, çok acı olmasına rağmen az miktarda içilirse kendine has hoş bir tadı vardır. Vatanı Türkiye ve Balkanlar olup buradan Avrupa, Kuzey Afrika ve Doğu Türkistan’a kadar geniş bir alana yayılmıştır. Amerikanın keşfinden sonra Kuzey ve Güney Amerika da yetiştirilmiş ve yabanileşmiştir. Tarihte ilk defa Mısırlıların M.Ö 1600 yılında kullandıkları ve sonra Romalıların ve sonrada İbn-i Sinanın detaylı incelemesi ve tedavi olmuş Avrupalı tıp adamları da genellikle İbn-i Sina dan istifade etmişleridir.

ZİHNİ VE KONSANTRASYONU GELİŞTİREN FORMÜL

Birleşimi; pelin otunun birleşimindeki maddeleri önemine göre şöyle sıralayabiliriz.

a) Eterik yağ türevleri %0,2-1,5 arasında olup; 1) Monoterpenler (-)-Thujon (?-Thujon) (+)- Izothujon (ß-Thujon), Thujylalkol, Pinen, Cadinen, Phellandren, Sabinol, Asetilester, Izovaleryester ve Palmitylester. 2) Sesquiterpenler; ?- Bisabololi- ß- Carcumen, Artemisin, Pelinlacfon, Sanfonin ve Pseudosantonin Pelin otunun yetiştiği ülkeye ve iklime göre bazen ana madde Thujon yerine C-Epoxyocimen (İtalya), trans-Sabinylasetat (Fransa) ve Chrysanthenyasetat (Fransa) içerir.

b) Acı maddeler %0,15-0,5 arasında olup en önemlileri Sesquiterpenlacton türevleri; Absinthin %0,25, Artabsin %0,1 ve az miktarda Matricin, Hydroxypelenolit, Ketopelenolit A ve B, Absintholit, Artanolit, Arabsin ve Anabsinthin içerir. Anabsinthin şayet sağlıklı kurutulmazsa absinthin’in dönüşümünden oluşur ve Matricin ise Chamazulene dönüşerek Pelin yağı veya tentürüne mavimsi renk verebilir, fakat genellikle yeşilimsi veya sarımsı kahve renktelidir.

c) Flavonitler; Rutin, Kompferol ve Quercetinglikozitler ve ayrıca Lipofil (yağ parçalayıcı) Flavon Artemisitin (3,3, 4, 5, 6, 7- Hexamethoxyflvon) içerir.

d) Steroler; Stigmasterol, ß- Sitosterol

e) Ayrıca; Potasyumnitrat, Mangan, Tanin %5-7, Reçine, Malikasit, Kehribar asit, C ve B2 Vitamini içerir.

Araştırmalar; insanlar ve fareler üzerinde yapılan araştırmalarda pelin otu çayı, tentürü veya natürel ilacının bütün sindirim sistemine et ettiği ve mide, karaciğer pankreas ve bağırsak salgılarını artırdığını tespit etmişlerdir.

J. Baumann ve ekibi 1975 yılında karaciğer rahatsızlığı olan 15 hasta üzerinde tedavi denemesi yapmışlardır. Pelin propatları (pelin ilaçları); Damla, çay, tentür v.b alan hastaların onikiparmak bağırsaklarından numunelerde, hastaların normalden çok fazla salgı ürettikleri tespit edilmiştir. Artan salgıların birleşiminde; ?- Amylozlar, Lipazlar, Bilirabin ve Kolesterdun fazlaca olduğu görülmüştür. (H.H.B.4.362) buradan da karaciğer ve pankreası güçlendirdiği anlaşılır.

Tesir Şekli; İştah açıcı, sindirimi, kolaylaştırıcı, bezeleri uyarıcı, şişkinliği önleyici, safrayı artırıcı, mide ve karaciğeri kuvvetlendirici, tonik (vücudu kuvvetlendirici), parazitleri önleyici (bağırsak kurtları), iltihapları önleyicidir.

Kullanılması;

a) Araştırmalara göre mide, karaciğer, pankreas ve onikiparmak bağırsak salgılarını artırıcı özelliğe sahip olduğu tespit edilmiştir ve bu özellikleri nedeni ile iştahsızlık, hazımsızlık, tıkanma ve şişkinlik gibi sindirim rahatsızlıklarına karşı kullanılır.

b) Komisyon E 05.12.1984 tarihli, 228nolu Monografi bildirisinde Pelin otunun başta; İştahsızlık, Hazımsızlık ve safra yolları rahatsızlıklarına karşı kullanılmasını tavsiye etmektedir.

c) Homeopatide; Sara, Kramplar, Çırpınmalar, Misteri, Kabalık, iştahsızlık, zayıflık, Verem, Mide bağırsak üşütmesi, Basur, Ekzema, Kansızlık, Kaşıntı v.b rahatsızlıklara karşı kullanılır.

d) Halk Arasında da başta mide ve safra rahatsızlıklarından; yanma, ekşime, şişkinlik, gastrit, mide krampları, safra iltihaplanması, safra kaslarının zafiyeti ve Safra taşı gibi rahatsızlıklarla, mide üşütmesi, mide asidi yetmezliği (hipoasiditet), Mide asidi fazlalığı (Hiperasiditet); kansızlık, deniz tutması, Ağız kokusu, Ateş, bağırsak kurtları, yağlanma (şişmanlık) sara tentürü, karaciğer zafiyetine karşı kullanılır. E. Schneider hormon üreten bezelere etki ettiği ve uyardığını böylece vücudun bulaşıcı hastalıklara (Enfeksiyona) karşı direnç kazandığını, siyatik, Gut, Romatizma, Yağlanma ve şeker hastalığına karşı vücudun direncinin arttığını ifade etmektedir.

e) Psikolojik rahatsızlıklardan; sara hastalığına karşı etkilidir ayrıca, çırpınma, kekeleme, baş dönmesi gibi rahatsızlıklara karşıda etkilidir.

Açıklama;

1) Günümüzde modern yaşam sonucu, sinirsel veya yanlış beslenme nedeni ile insanlar aşırı oranda siyah çay, kahve, Alkol, nikotin, tatlı ve kimyasal ilaç (aspirin) almakta. Hızlı, çabuk, çiğnemeden yemek yemekte ve de stres, üzüntü, sıkıntı, sinirlilik, telaş gibi psikolojik durumlarda buna eklenince midede önce ekşime, yanma, aşırı asitlenme (hiperasiditet), şişkinlik ve kramplar gibi rahatsızlıklar ortaya çıkar ve zamanında tedbir alınmaz ise Gastrit (mide mukazasının iltihaplanması) meydana çıkar. Doktorlar asidi azaltmak için çeşitli Natronlu (karbonat) kimyasal ilaçlar vermekteler. Natron (sodyum, hidrojen, karbonat) alındığı sürece asidinötürleştirir. Kimyasal ilaç almayı bıraktığınızda, mide aynı şekilde fazla asit üretmeye devam eder oysa bitkisel ilaçlar rahatsızlığı tamamen iyileştirir. Tabi ki beslenme şeklini değiştirmek gerekir ve yavaş yavaş yemek yenmeli yani yeterince zaman ayrılmalı, çok çiğnenmeli, yemekten önce salata ve meyve yenmeli ve de mümkün oldukça yemek esnasında pozitif sohbetler yapılmalı stresten uzak durulmalıdır. Bazı uzmanlar pelin otu için mide asidini artırdığını bazıları azalttığını bazıları da dengelediğini ifade etmektedirler. Mide asidini artırdığı yapılan araştırmalarla belgelenmiştir, fakat azalttığına yani fazla mide asidini normalleştirdiğine dair iddialarda mevcuttur. Bu da bitkinin sadece safraya değil aynı zamanda hormonlarını düzenleyen bezelere etki etmesi ile açıklanabilir.

2) Dr. E. Scheider Pelin otunun bezelere özelliklede böbrek üstü beze-lerine etki ettiğini ve böylece vücudun kan dolaşımının düzeldiğini, Romatizma, Gut, Metabolizma bozukluğu, şeker hastalığı, yağlanma (şişmanlık), Ödem ve enfeksiyona (bulaşıcı hastalıklar) kaşı vücudun daha etkili bir direnç kazandığını ifade etmektedir.

3) Sürekli tatlı yiyenlerin ağız tadı bozulur ve tatlı olan yiyeceklerde dahi tat bulmazlar, belli bir süre acı yiyenler ise yeniden tat alma dokularını uyarırlar ve yediklerinden haz alırlar.

Çay; Pelin otundan 1\2 Kahve kaşığı (diğer şifalı bitkilerde genellikle 2 kahve kaşığı) demliğe konur ve üzerine 300-400ml kaynar su ilave edilerek, 5-10dakika demlenmesi beklenir ve de süzülerek içilir. Bu çay sabah, öğle ve akşam yemeklerinden sonra içilirse hazmetmede etkili olur. Aç karnına içilirse mideye ağrı gelebilir. Pelin otu çok acı olduğundan günde bir defa demlemek ve onu o gün az az içmek gerekir. Pelin otu, çentiyan kökü, Kantaron otu, acıyonca ve kara pelin otu gibi acı şifalı bitkilerin çayını içerken şeker kullanmamak daha uygundur. Pelin otu çayını 3 hafta içtikten sonra 2-3 hafta ara vermek gerekir, aksi halde birleşimindeki eterik yağ türevi Thujon zehirlenmelere neden olabilir.

Ekstresi; Pelin otu alkol ve su karışımı ile ekstraksiyonu yapılarak pelin ekstresi elde edilir ve aynı tentür gibi kullanılır.

Yan Tesirleri; Tarife uyularak çayı içilmeli ve 3 haftadan fazla içilmemeli, hamileler asla içmemelidir. Şayet aşırı dozajda veya uzun süre alınırsa öncelikle bağımlılık yapar, merkez sinir sistemine, beyne, böbreklere zarar verebilir, baş ağrısı, baş dönmesi, bulantı, kusma ve kramplara neden olabilir.

Ökseotu ve Mısıryağı:
Damar sertliği rahatsızlığı için:

Ökseotu (gökçe) :

Ökseotugiller familyasından; genç sürgünleri yeşil, ufak çalı halinde bir bitkidir. Adi ökseotu ve Zeytin ökseotu yurdumuzda doğal olarak yetişir. Yapraklarında tanen, urson, inosit, saponin ve viscine adı verilen gayet yapışkan, elastiki, yumuşak bir reçine vardır.
Faydası : Yüksek tansiyonu düşürür. Nabzı yükseltir. Kalbin atışlarını artırır. Damar kireçlenmesinde faydalıdır. Sara ve Akciğer kanamalarında kullanılır. Spazmları giderir. Hazmı kolaylaştırır. Fazla kullanıldığı takdirde zararlıdır. Bilinci uyuşturur. Adaleleri zayıflatır ve ishal yapar.

Mısır (zea mays) :

Buğdaygiller familyasından; 180 – 200 cm boyunda, dik ve yüksek gövdeli, geniş şerit yapraklı, bir yıllık bir bitkidir. Kökü kalın ve saçaklıdır. Yaprakları şerit gibi, uzun, paralel damarlı, sert ve sivri uçlu, sapsız, kenarları, dalgalıdır. İki çeşit çiçeği vardır. Erkek çiçekler gövdenin ucunda salkım başak şeklinde, dişi çiçekler ise yaprakların koltuğunda koçan halindedir. Dişi çiçeklerin stilusları uzundur ve kınlarının tepesinden dışarı doğru sarkarlar. Bunlar mısırpüskülü denilen kısmı meydana getirirler. Meyvesi, koçanı üzerinde sıkışık şekilde dizilidir. Rengi açık veya koyu sarı; esmer veya kırmızımtırak renklidir. Mısırpüskülünün içeriğinde glikoz, maltoz gibi şekerler, sabityağ, steroller, reçine ve çok miktarda potasyum tuzları vardır. İdrar söktürücü, idraryollarını temizleyici ve hararet verici olarak kullanılır. Mısırözü yağı, mısır tanelerinden çıkarılır. İçeriğinde yağ asitleri, A vitamini, az miktarda steroller ve bol miktarda nişasta vardır. Mısırözü yağı damarsertliğini önler.
Faydası : Daha ziyade mısırpüskülü ve mısırözü yağı kullanılır. Mısır iyi bir besindir. Ancak hazmı biraz güçtür. Guatr olanların yememesi tavsiye edilir.


Abanoz ağacı (Hint) :

Habeşî ve Hindi olmak üzere iki çeşittir. Ağacı ve dalı kullanılır. Törpü ile törpülenip hakiki ipek bir bezden geçirilerek göze sürme gibi çekilse, yahut bu ağaçtan kaynatılarak elde edilen su ile gözler pansuman yapılsa, gözlere kuvvet verir ve gözdeki çıbanları giderir.
Yine, törpülenerek ipek bir bezin içinde göze konulursa gözdeki katarak (perde) hastalığını geçirir. Vücuttaki yel, ağrı ve sızılan, kan tutmalannı, felci, bıçak yaralarını, karında olan gazları geçirir. Ağacın törpülenen kısımları kaynatılıp, elde edilen mayi bal ile şerbet yapılarak içilse, böbrek ve mesanedeki kumları döker. İdrarı söktürür.

Abdest bozan otu (çalı) :

Ülkemizde başta Karadeniz olmak üzere, birçok bölgede yetişen ve vücutta ateş düşürücü etki sağladığından doğal aspirin olarak bilinen abdestbozan otu; birçok hastalığın tedavisi için kullanılan önemli şifalı bitkiler arasında yer almaktadır. Gülgiller sınıfına ait olan ve çoğunlukla pembe renkli görülen bu otun boyu, yarım metreden fazladır. Çabuk çiçeklenen ve rutubetli alanlar ile yüksek bölgelerde yetişebilen abdestbozan otu, kök ve yaprak bölümleri kullanılarak hastalıkların tedavisinde rol oynamaktadır.

Abdestbozan otunun faydaları arasında; boğaz ağrısı ve şişkinliğine iyi gelmesi; mideyi rahatlatarak mide ağrılarını gidermesi, sindirim sistemini düzenlemesini ve bağırsak sorunlarına iyi gelmesi yer alır. Şifalı bitkiler arasında, yaprakları kaynatılarak içilen otlar arasında bulunan abdestbozan otu, yaprakları kaynatılarak ve diğer şifalı bitkiler ile karıştırılarak tüketilebildiği gibi, bu otun kökleri de tüketilebilmektedir. Ancak kökleri çok acı bit tada sahip olan abdestbozan otu, bilhassa balgam söktürmek ve öksürüğü gidermek için kullanılır. Sigara kullanan bireylerde çok sık görülen balgam ve öksürüğün giderilmesi için oldukça şifalı bir bitki olan abdest bozan otu, antibiyotik düzeyindeki ilaçların, vücutta yaptığı olumsuz etkilere de neden olmadığından doğal şifa olarak kullanılmaktadır.

Abdestbozan Otu Neye İyi Gelir

Küçük çocuklarda çok sık rastlanan bademcik şişkinliği, boğaz ağrısı ya da yüksek ateş sorunları karşısında doğal bir etki ile iyileştirici etki yapan abdestbozan otu, ilaçların bağışıklık sistemi üzerinde yarattığı etkiyi de yapmayacağı için, ilaç kullanımına oranla çok daha etkilidir. Bitkisel tedavi teknikleri alanında her geçen gün daha büyük gelişmeler kat eden alternatif tıp bilimi, şifalı otlar yardımıyla, bulaşıcı hastalıklardan hücrelerdeki bozulmadan kaynaklı hastalıklara kadar, birçok rahatsızlık üzerinde yapıcı rol oynamaktadır. Bilinen şifalı otlar ile birçok sağlık sorunundan korunmak ve vücut direncini arttırmak mümkün olduğu gibi, birçok şifalı bitkinin faydası henüz tam olarak keşfedilmemiştir. Karadeniz bölgesinde çok sık görülen abdestbozan otunun şifaları da tüm yönleriyle bilinemediği gibi bu otun başlıca olarak iyi geldiği hastalıklar bilinmektedir. Hastalıklar karşısında korunmayı sağlayan ve vücudun temel savunma mekanizması olan bağışıklık sistemi üzerinde de olumlu etkiler yaratan abdestbozan otu, insan sağlığı açısından büyük önem taşıyan bir bitkidir.

Abdüllavi kavunu (hıyarı) :

Böbreği, damarları açar, idrarrı çoğaltır, yemekle bera ber yenmelidir.



Acı bakla( Lupine / Lupin / Lupine)(Yahudi baklası) :

40 Hastalıkta kullanılmıştır. Sabit yağ, lupinin, spartein ve alkaloitler vardır.cm yüksekliginde, sik tüylü, bir senelik bitkiler. Yapraklar el seklinde parçali, uzun sapli, 5-9 yaprakçiklidir. Çiçekleri dik salkim durumunda, beyaz veya mavimsi renkli, çiçek taç yapragi
kelebek seklindedir. Yahudi baklasi diye de taninir.
Türkiye’de yetistigi yerler:
Akdeniz bölgesi, Bursa, Antalya ve Konya çevreleridir.
Memleketimizde üç türü bulunmaktadir.
Beyaz yahudi baklasi: Beyaz çiçeklidir. 120 cm kadar yükseklikte, bir yillik bir bitkidir.
Sari çiçekli yahudi baklasi: Vatani, Orta ve Güney Avrupa’dir.
Mavi çiçekli yahudi baklasi: Vatani, Akdeniz çevresi memleketleridir.
Kullanildigi yerler: Tohumlarinin idrar söktürücü, kan temizleyici ve
kurt düsürücü tesiri vardir. Bazi türlerinin kavrulmus tohumlari “sebze kahvesi” ismiyle kahve yerine kullanilmaktadir. Fakat alkaloid tasiyan türlerinin bu sekilde kullanilmasi tehlikelidir.

Acı çiğdem :

Tibbi önemi haiz bir bitkidir. Kullanilan kismi yumru ve tohumlaridir. Tohum ve yumrularin idrar arttirici,terletici, müshil ve romatizma agrilarini dindirici etkisi vardir.Alkaloitlerin çok yüksek zehirleyici özelligi oldugundan, bu droglar,dahilen ancak hekim  kontrolünde  kullanilabilir. Eskiden halk arasinda romatizma agrilarini dindirmek için haricen kullanilirdi. Bunun için bir tutam aci çigdem tohumu, 2-3 dis sarmisak ile havanda iyice dövülür. Elde edilen sulu kisim da bir tülbente emdirilip, agriyan kisma sarilir. Bu pansuman birkaç gün arka arkaya tekrarlanir.


Adamotu: (Alraunwurzel / Mandragore / Mandrake) :

Mavimsi-mor renkli çiçekler açan, rozet yaprakli ve kazik köklü çok yillik otsu bir bitki. Kökleri insana benzedigi için, bu isim verilmistir.

Türkiye’de yetistigi yerler: Bati ve Güney Anadolu.

Kullanildigi yerler: Kökleri % 0,3 oraninda Hiyosiyaminlerle Skopolamin alkaloitlerini tasir. Bundan dolayi zehirli bir bitkidir. Agri kesici, yatistirici, cinsel gücü arttirici etkileri vardir. Halen tedavide çesitli preparatlarin terkibinde kullanilmaktadir. Rastgele kullanildiginda zararli olur.


Adasoğanı:(Scille / Scillae bulbus / Sea onion / Urginea maritima) :

Zambakgillerden bir çesit bitkidir. Yapraklari uzun serit seklindedir. Çiçekleri yesil ve beyaz damarlidir. 2 kilogram kadar olan sogan kismi, yapraklarinin altindadir. Aci ve zehirlidir. 7,5 gram adasogani, bir insani rahatça öldürebilir.Tazeyken kullanilmaz. Aksi halde zehirlenme ve kusmalara yol açar. Soganin etli olan orta kismi, dilimlenerek kurutulur. Sonra dövülüp toz haline getirilir. Çok iyi bilmeden kullanilmamalidir.

Kullanildigi yerler:Idrar söktürür. Kalp hastalarinda vücudda biriken suyu bosaltir. Azotemiyi azaltir. Böbrek hastalari kullanmamalidir.


Ahlat: (Yabanarmudu / Piraster / Pirus elaegrifolia / Wild pear-tree / Poirier sauvage) :

Gülgillerden, kendi kendine yetisen ve üzerine armut asilanan bir agaçtir. Yemisi iyice olgunlastiktan sonra yenir.

Kullanildigi yerler: Meyveleri ishal keser. Zehirli hayvan sokmalarinda, filizi ezilip yaraya sürülür.


Ahududu: (Himbeere / Framboise Common / Rasberry bush):

Agaç çilegi ve sultan bögürtleni olarak taninir. Haziran-temmuz aylari arasinda beyazimtrak renkli çiçekler açan, 30-150 cm boyunda, çok senelik, dikenli, çali görünüsünde bir bitkidir. Daglik mintikalarin orman ve korularinda tesadüf edilir. Gövdesi dalli, dikenli ve yatiktir. Yapraklari 3-5 parçali, sivri uçlu, yaprak sapi kivrik dikenlidir. Çiçekler ekseriya dallarin ucunda 5-10 çiçekli salkim halindedirler. Meyvesi etli ve birçok eriksi tipli meyvelerin biraraya gelmesi ile meydana gelmis, küre biçiminde, kirmizi renkli ve güzel kokuludur. Meyveleri temmuz ve agustos aylarinda olgunlasir. Çogu çesitleri bahçelerde yetistirilir. Umumiyetle sonbaharda 1-1,5 m aralik birakilmak suretiyle dikilir. Ahudutlari her 6-7 senede bir yenilenmelidir.

Türkiye’de yetistigi yerler: Ege, Marmara, Karadeniz bölgeleri.

Kullanildigi yerler: Kullanilan kismi, meyve, çiçek ve yapraklaridir. Meyveler tamamen olgunlastiklari zaman toplanir. Yapraklarinda tanen, meyvelerinde ise organik asitler (malik asit, sitrik asit vs.) seker, pektin, uçucu ve sabit yaglar bulunmaktadir. Yapraklari bogaz hastaliklarinda gargara için kullanilir. Çiçeklerinden romatizma ve nikris (gut) hastaliklarinda faydalanilir. Taze olarak, seker ve böbrek hastaliklarinda perhiz yiyecegi olarak istifade edilir. Halk arasinda ishal ve atesli hastaliklara karsi tavsiye edilir.


Akdiken (konu 2): (Gemeiner Kreuzdorn / Nerprun Alaterne / Common Buckthorn) :

Mayis-haziran aylarinda, sari-yesil renkli, küçük çiçekler açan bodur bir agaç. Orman ve koru kenarlarinda bulunur. Dallari karsilikli, uçlari diken halindedir. Yapraklari karsilikli ve saplidir. Çiçekler küçük demetler halinde bir araya toplanmistir. Küre seklinde ve bezelye büyüklügündeki meyvasi evvela yesil, olgunlukta morumsu-siyah renk alir.

Türkiye’de yetistigi yerler: Bolu ve Trabzon civari.

Kullanildigi yerler: Bitkinin kullanilan kismi taze meyvalaridir. Meyvelerinde yag, renkli maddeler, seker ve glikoz vardir. Iyi bir müshildir. Surubu yapilir. Müshil ilaci olarak kullanilir. Bunlardan baska meyvelerinen yesil bir boya da hazirlanir. Memleketimizde yetismekte olan bir Akdiken çesidi de “Cehri” adiyla anilir. Bu cins sadece memleketimizde yetisir.

Anason: (Anis /  Anis / Anise):


Haziran-agustos aylarinda, beyaz renkli çiçekler açan, 50-60 cm yüksekliginde, bir senelik bitki. Gövde dik, silindir biçiminde, içi bos, çok dalli, tüylü ve üstü çizgilidir. Alt yapraklari uzun sapli, oval veya kalb biçimindedir. Çiçekler bilesik semsiyelerde toplanmislardir. Meyveleri armut seklinde küçük, üzeri tüylü, yesilimsi sari renklidir.Basta Ege bölgesi olmak üzere bütün Anadolu’da bahçelerde yetistirilir. Kültür anasonunun vataninin Anadolu oldugu tahmin edilmektedir.Meyvalarinda nisasta, müsilaj, sabit ve uçucu yag bulunmaktadir. Uçucu yag miktarlari bitkinin cinsine ve yetistigi yerin sartlarina baglidir. Uçucu yagin % 80-90’i anetoldür. Anetol, zehir etkili fakat bu etkisi çok olmayan bir maddedir. Meyvelerinden su buhari distilasyonu ile elde edilen anason yagi, hemen hemen renksiz ve karakteristik kokuludur. Anason tipta midevi, bagirsak gazlarinin tesekkülünü önleyici, hazmi kolaylastirici ve gögüs yumusatici olarak kullanilir. Ayrica nefes darligi, öksürük ve kalb çarpintisi rahatsizliklarinda da etkilidir. Anason yüksek dozda alindiginda bas agrisi, uyusukluk, görme zorlugu yapar. Daimi kullananlarda anisizm hastaligina sebeb olur. Bilhassa çocuklara uyku vermede, midede tesekkül eden gazlari gidermede çok faydalidir. Bebekler için bir çay kasigi tohum bir bardak suya olmak üzere çay olarak hazirlanir. Yemeklerden önce veya süte katilarak bir kaç çay kasigi verilir. Büyükler % 1-2’lik çayini günde 2-3 bardak alabilir.

Türkiye’de yetistigi yerler: Bütün Anadolu

Kullanildigi yerler: Kullanilan kismi, meyvalari ve yapraklaridir. Meyveleri tamamen olgunlastiktan sonra toplanir ve gölgede kurutulur. Hazmi kolaylastirir. Istahsizligi giderir. Mide ve barsak gazlarini söktürür. Idrar artirir. Migren agrilarini keser. Astim, nefes darligi ve bronsitte görülen sikayetleri giderir.


Andızotu: (Atgözü / Kizilagaç / Inula / Inula helenium / Annuèe inule):

Bilesikgillerden, menli yerlerde yetisen, 1 metre kadar sapi olan bir çesit ottur. Yapraklari büyük, yumusak ve yuvarlaktir. Çiçekleri sari renkte olup, aci ve kokuludur. Kökü kalindir. Meyveleri küçük, fistik kozalagina benzer.

Kullanildigi yerler: Mideyi kuvvetlendirir. Balgam söker. Mikroplari öldürür. Vücudda biriken tuzu atar. Üremi, nefrit, sistit, Idrar yollari hastaliklarinda faydalidir. Nefes darligini giderir. Karaciger hastaliklarini tedavi eder. Kasintilari keser. Fazla kullanildigi zaman, mide bulantisi yapar.


Ararot:(Maranta nisastasi / Arrow-root) :



Sicak iklimlerde yetisen "Maranta" adli kamistan veya ona benzer baska bitkilerin köklerinden çikarilan beyaz bir tozdur. Nisastadan daha incedir. Kokusu ve tadi yoktur.

Kullanildigi yerler: Çocuk mamasi yapiminda kullanilir. Süt çocuklarina ve nekahat dönemindeki hastalara verilir. Hastaliklardan sonra görülen halsizlikleri giderir.

Ardıç:(Wacholder / Geniévre / Juniper):

Kisin yapraklarini dökmeyen daimi yesil agaçlardan. Yapraklari küçük pulsu veya igne seklinde olup 1-2 cm uzunlugundadir. Bir evcikli veya iki evcikli bitkilerdir. Ardiç yemisi diye anilan kozalaklari disi agaçlar üzerinde bulunur. Ardiç türleri kozalaklarinin büyüklügüne, rengine ve özellikle her kozalagin içinde bulunan tohumlarinin sayisina göre birbirinden ayirt edilir.

Çesitleri ve kullanildigi yerler: Sicak iklimlerde ve korunmus alanlarda agaç gibi büyümesine karsilik, soguk bölgelerde çali manzarasindadirlar. Genel olarak odunu yumusak ve dayaniklidir. Kursun kalem yapilir. Kerestesi de demiryolu traversi olarak kullanilir.

Bütün Kuzey Yarimküre’de yetisen 60 türü vardir. Memleketimizde 8 ardiç türü yetismekte olup önemlileri sunlardir:

Katran ardici (Juniperus oxycedrus): Trakya ve Anadolu’da yaygindir. Çali veya küçük bir agaç seklindedir. Yapraklari üçlü ve baticidir. Kozalaklari kirmizimsi olup iki tohumludur. Dallarindan elde edilen katrani cilt hastaliklarinda kullanilir.

Adi ardiç (Juniperus communis): Memleketimizde Trakya bölgesinde tesadüf edilen çalimsi veya küçük agaçlardandir, yapraklari baticidir. Kozalaklari mavimsi siyah renkli, üç tohumludur. Idrar söktürücü olarak kullanilir.

Bodur ardiç (Juniperus nana): Memleketimiz daglarinda, özellikle Kuzey Anadolu daglarinda genis topluluklar meydana getirir. Kozalaklari mavimsi siyah renklidir. Yenir ve idrar söktürücü özelliktedir.

Kokar ardiç (Juniperus foetidissima): Dogu Akdeniz Bölgesi agacidir. Memleketimizin daglik yerlerinde yetisir. Sürgünleri dört köseli, kozalaklari mavimsi siyah renkli, 1-2 tohumludur. Yapraklar ezildigi zaman fena kokular çikarir.

Yüksek ardiç (Juniperus excelsa): Memleketimizin daglik bölgelerinde yetisir. Sürgünleri dört köseli degildir. Kozalaklari mavimsi siyah renkli, 4-6 tohumludur.

Finike ardici (Juniperus phoenicea): Bati ve Güney Anadolu’da yetisen çalimsi, bodur agaçlardandir. Kozalaklari kizilimsi kahverengi, 4-9 tohumludur.


Aslanağazı:(Kurtagazi / Tavsandudagi / Anthirinum / Linaire / Muflier) :

Türlü renklerde yetisen güzel görünümlü bir bitkidir. Kokusuzdur. Daha ziyade süs bitkisi olarak kullanilir.

Kullanildigi yerler: Balgam söktürür. Bronsitte rahatlik verir.

Aslandişi: (Yabani acimarul / Karahindiba / Taraxacum officinalis / Dent de lion / Dandelion) :

Bilesikgiller familyasindan, yol kenarlarinda, çayir ve hendeklerde Karahindiba (Aslandisi)  yetisen bir çesit bitkidir. Yapraklari rozet seklindedir. Çiçekleri saridir. Taze yapraklari salata olarak yenilebilir. Kökünde, Teraxacin, Levulin, Inulin ve seker vardir. Yapraklari ilkbahar, kökleri ise sonbahar aylarinda toplanip kurutulur.

Kullanildigi yerler: Idrar söktürür. Mesane ve kalinbagirsak iltihaplarini giderir. Gögsü yumusatir, öksürügü keser. Balgamli ishalleri keser. Karaciger siskinligini indirir. Böbrek ve safra taslarini düsürür. Sarilikta faydalidir. Anne sütünü artirir. Taze filizleri kirildigi zaman akan sütü de disleri temizler. Ögütülen kökü, kahveye de katilir.




Ayrıkotu:(Gemeine Qecke / Chiendent commun / Common Couch Grass / Scutch / Twitch) :


Temmuz-agustos aylari arasinda yesil veya morumsu-yesil renkli basaklar veren, 30-100 cm boyunda, çok senelik otsu bir bitki. Toprak altinda çok fazla yayilmis olan ana kökleri bulunur. Bilhassa kumlu topraklari sever. Gövdeleri dik, tüysüz ve içi bostur. Yapraklari dar, uzun, ince, paralel damarli, sivri uçlu, koyu yesil renklidir. Çiçekler gövdenin ucunda ve yassi bir basak durumunda toplanmislardir. Meyve sarimsi renkli uzuncadir. Bitkinin etli kökleri çok eskiden beri üriner hastaliklarda kullanilan önemli bir halk ilacidir. Kökler mesane ve böbrek iltihaplari dahil, mesanedeki tas ve kumlari düsürmek için kullanilan iyi bir idrar söktürücüdür. Idrar arttirici olarak misir püskülü, arpa ile beraber kaynatilarak kullanilir. Hatta köpekler bile agiz ve barsaklarini temizlemek için bitkinin yapraklarini büyük bir zevkle yedikleri için bitki "köpekçimeni" olarak da bilinir. Tarlalarda belirtilen türden baska, buna çok benzeyen büyük ayrikotu (cynadan dactylon) olarak bilinen çesidinin daha kalin kökleri olup, nisasta da tasimasiyla ayrilir ve digeri gibi kullanilir.

Türkiye’de yetistigi yerler: Istanbul, Trakya, Mugla, Anadolu.

Kullanildigi yerler: Kullanilan kisimlari kökleridir. Köklerinde triticin, uçucu yag, müsilaj ve potasyum bulunur.



Çuha Çiçeği (Oenethera biennis) :

çeşitli alt türleri olan önemli bir bitkidir. Kuzey Amerika ve Avrupa'da yetişir.  Bitki ve kökü eskiden beri kullanılagelmiştir. Bununla beraber tohumundan elde edilen ve Gamma-Linolenik Asit (GLA) içeren yağının kullanımı yenidir. Çuha Çiçeği Yağı (Evening Primrose Oil), tohumlarının preslenmesi sonucu  elde edilmiş doğal bir üründür.  % 9.5 oranında Gamma -Linolenik Asit (GLA), % 72 oranında Omega-6 (Linoleik Asit), % 8 oranında Omega-9 (Oleik Asit), potasyum ve magnezyum içerir. GLA, Omega-6 ve Omega-9 önemli yağ asitlerindendir. GLA, vücudumuzda (Prostoglandin-PGS) üretimi için gerekli bir yağ asitidir.


Civanperçemi (Achillea millefolium);

 yöresel olarak  akbaşlı, barsamaotu, binbiryaprakotu, marsamaotu, beyaz civanperçemi, sarı civanperçemi ve kandilçiçeği diye de anılır. Türkiye'de 40 kadar civanperçemi türü bulunmakta ve bunların birçoğu  kullanılmaktadır. Türlerine göre 5-100 cm yükseklikte, yapraklar yünlü gibi tüylü ve parçalı, çiçekleri ; beyaz, fildişi beyazı, soluk sarı veya altın sarısı rengindedir. Çok yıllık ve otsu bir bitkidir. Mavimtrak renkli bir uçucu yağ taşır. Bu uçucu yağda azulen, limonen, sineol, borneol, pinenler, seskiterenler vardır. Bitki çayırlarda, dar tarla yollarında, yol kıyılarında ve tahıl tarlalarının kenarlarında kümeler halinde yetişir. Güneşli havalarda çevresine aromalı keskin bir koku yayar. Aslında çiçekleri, güneşin en etkili olduğu saatlerde toplamak gerekir, çünkü o sıralarda eterli yağları ve şifalı gücü doruk noktasında olur. Çiçekleri; betonicin, chamazulen içerikli uçucu yağ, tanen, cumarine , millefolin ve özellikle potasyum içerikli mineraller içerir. Temmuz-Eylül döneminde güneşli bir günde, çiçeklerin iki karış kadar aşağısından kesilir, demetler halinde gölge ve havadar bir yere asılarak kurumaya bırakılır. İyice kuruyunca hava almayan kaplarda saklanır.

Kullanım Biçimleri:

Çay Hazırlamak: Bir tatlı kaşığı ince kıyılmış bitki veya 2-3 adet çiçekli sap, orta boy bir su bardağı dolusu kaynar suyla haşlanır (kaynatılmaz), 10 dakika demlendikten sonra süzülür. Aksi belirlilmedikçe günde 3 su bardağı çay aç karnına veya öğün aralarında içilir.
Oturma Banyosu: Iki büyük avuç dolusu ince kıyılmış taze bitki veya 100 gr kurutulmuş bitki, gece boyunca soğuk suda bekletilir. Ertesi gün kaynama derecesine kadar ısıtılır ve süzülerek, banyo suyuna eklenir.
UYARILAR: Civanperçeminin gebelik süresince kullanılmamalıdır. Bazı duyarlı kişilerde allerjik tepkilere yol açabilir.

Ebegümeci (Malva Vulgaris),


 çit, yol ve eski duvar kıyılarında, harabeliklerde, ama yalnızca insanların yaşadıkları yerlerin çok yakınlarında yetişir. Büyük yapraklı ebegümeci (Malva Grandfolia) ve öteki değişik cinsleri (Malva Sp.) genellikle çiçek ve sebze bahçelerinde yetişir. Anadolu' da 8 Malva türü yetişmekte olup, bunların çiçek ve yaprakları bir ayrım yapılmaksızın "Ebegümeci" olarak kullanılmaktadır. Bitki ebemgümeci, develangır, develik, devetabanı, ebekömeç, gaba, eligümeç, paçık ve ilmik isimleriyle de anılmaktadır.  Bitkinin uzun saplarının ucundaki yapraklar yuvarlak ve çentiklidir. Açık pembeden eflatun rengine kadar değişebilen renkte çiçek açarlar.Bir de yuvarlak meyvesi vardır. Çiçekleri, yaprakları ve sapları, Haziran'dan Eylül'e kadar toplanabilir. Müsilaj, uçucu yağ, tanen, malvidin, malvin, gossypin-3-sulfat içerir. Protein ve C vitamini deposudur.



 Kullanım Biçimleri:

Çay Hazırlamak:  Bir tatlı kaşığı kurutulmuş bitki, orta boy bir su bardağı dolusu soğuk suya akşamdan eklenir, sabahleyin süzülür veya acil durumlarda aynı miktar bitki bir su bardağı sıcak suyla demlenir, 10-15 dakika demlendikten sonra süzülür. Günde 3-4 bardak içilebilir.
Ayak ve El Banyoları: 2 avuç dolusu (50 gr) ince kıyılmış yaprak 2-3 litre suya eklenir, 6-8 saat bekletildikten sonra kaynama derecesine kadar ısıtılır ve süzülerek banyo suyuna eklenir. Elin veya ayağın dayanabileceği kadar sıcak olan banyonun süresi 15 dakikadır.
Bitki Kompresi: Çay süzüldükten sonra artan posalar biraz suyun içinde ısıtılır, arpa unu ile lapa haline getirilir ve bir bezin üstüne yayılarak, sıcak sıcak uygulanır. Kompresin sıcaklığını yitirmemesi gerekir. Kompres süresi isteğe göre düzenlenebilir.

Sabal (Serenoa repens, Sabal serrulata);

Kuzey Amerika’ nın güney bölgelerinde yetişen bir kısa palmiye türüdür. Saç ve Prostat dostu olan Sabal, Cüce Palmiye olarak da bilinmektedir. Atlantik ve Karaip kıyılarındaki kumullarda yetişir.  Meyveleri %75 oranında yağ asitleri (a-Linoleic, Linoleic, lauric, myristic, palmitic, oleic, caproic, caprylic) ve % 25 oranında nötral maddeler (esterler, sterollar (b-sitosterol, campasterol, stigmasterol gibi), poli-sakkaritler ve mono-sakkaritler) içermektedir.

Adaçayı (Salvia officinalis),

dişotu ve meryemiye adları ile de  tanınır. 30-70 cm boyunda olan bitkinin menekşe renkli çiçekleri halka dizilişlidir. Karşılıklı olan  beyaz keçeli yaprakları gümüş gibi parıldar ve acımtırak, ıtırlı bir koku yayarlar. Bahçe adaçayı, güneşli bir yerde yetiştirilmelidir. Don olayına karşı duyarlı olduğu için, kış boyunca çam dalları ile örtülmesi doğru olur. Ülkemizde İzmir bölgesinde bahçe adaçayı yetiştirilmektedir. Bir başka cins olan çayır adaçayı (Salvia pratensis -Salvia tribola), çayırlarda, bayırlarda ve meralarda yetişir. Çevresine ıtırlı hoş bir koku yayan mavi–menekşe renkli çiçeklerin pırıltısı uzaklardan seçilebilir.  Çayır Adaçayı (Anadolu adaçayı) batı ve güney-batı Anadolu'da bol olarak yetişmektedir. Anadolu adaçayından "elma yağı" veya "acı elma yağı" denilen yağ da üretilmektedir. Bitkinin yaprakları çiçeklenme öncesi, Mayıs-haziran aylarında toplanır. Etken maddelerinin doruğa ulaştığı öğlen saatlerinde toplanan yapraklar, gölgeli ve havadar bir yerde kurumaya bırakılır. İyice kuruduktan sonra ince kıyılarak, hava almayan kaplarda saklanır. Eterli uçucu yağlar, %30 Thujon, %5 Cineol, Linalol, Borneol, Salven, Pinen ve kafur, tanenler, triterpenoitler, flavonlar ve reçineli bileşikler içerir. Ayrıca bitkinin bünyesinde su, protein, karbonhidrat, kalsiyum, demir, magnezyum, fosfor, potasyum, sodyum ve çinko elementlerinin yanısıra A ve C vitaminleri ile niasin (B3 vitamini) de bulunmaktadır.

UYARILAR: Adaçayının aşırı kullanımında kan basıncı (tansiyon) yükselebilir. Hamile veya emziren  kadınlar kullanmamalıdırlar.



Kullanım Biçimleri:

Çay Hazırlamak: Yarım veya bir tatlı kaşığı dolusu ince kıyılmış kuru yaprak, bir su bardağı dolusu kaynar suyla  üstü kapalı olarak 10 dakika demlendikten sonra süzülür. Günde 2-3 bardak içilir. Taze bitki kullanılması durumunda 4-5 dakika demleme süresi yeterlidir.
Çalkalama ve Gargara: 2-3 tatlı kaşığı  kurutlmuş ve ince kıyılmış yaprak, 2 bardak soğuk suya eklenir ve ateşe konur. Kaynamaya başlayınca ocaktan indirilir ve üstü kapalı olarak 15 dakika demlendikten sonra süzülür. Günde pek çok kere 5-10 dakika süreli gargaralar yapılır.
Adaçayı Sirkesi: Geniş ağızlı bir şişe, çayır adaçayı çiçeği ile doldurulur, çiçeklerin üstüne çıkacak kadar doğal üzüm sirkesi eklenir ve şişe 14 gün güneşte veya sıcak bir ortamda, arada bir çalkalanarak bekletilir ve süzülür.
Oturma Banyosu: İki avuç dolusu yaprak soğuk suda gece boyunca bekletilir. Ertesi gün kaynama derecesine kadar ısıtılır, 5-6 dakika demlendikten sonra süzülür ve banyo suyuna eklenir.

Kore Ginseng’in botanik ismi olan "Panax", "tam iyileşme” anlamına gelen “panacea” kelimesinden türetilmiştir. Kore Ginseng (Panax Ginseng), Uzakdoğu ülkelerinde kullanılmakta olan şifalı bitkiler içerisinde en yaygın olanıdır. Ayrıca Uzakdoğu insanları arasında mistik bir bitki olarak büyük bir ün ve şöhrete sahiptir. Ginseng,  fiziksel aktiviteleri ve vücut direncini arttıran bir bitkidir ve fiziksel ve mental (zihinsel)  dayanıklılığı artırır.  İçerisindeki faydalı maddeler sperm üretimini arttırmaya ve  erkeklerde aşırı stres ve yorgunluktan kaynaklanan performans düşüklüğünü gidermeye yardımcı olur. Kore Ginseng (Panax Ginseng) ise Uzakdoğu ülkelerinde 2000 yıldan fazla bir süredir kullanılmakta olan şifalı bitkiler içerisinde en yaygın olanıdır.Günümüzde, Kore Ginseng sadece Uzakdoğu ülkelerinde  kullanılmamakta, aynı zamanda tüm dünyada yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Panax Ginseng, diğer ginsenglerden özellikle farklı olup, üretimi 6 yıl sürmektedir. Diğer ginsengler  8-9 çeşit faydalı madde içerirken, Panax Ginseng (Kore Ginseng) 22 çeşit faydalı madde (ginsenosides, saponins, glycans (panaxans), polysaccharide fraction DPG-3-2, peptides, maltol, B vitamins, flavonoids ve volatile oil) ve  antioksidan maddeler içermektedir.  Birinci yüzyıla ait bir Çin metnine göre; Ginseng, kuvvet verici, zihni güçlendirici, irfan ve bilgeliği artırıcı bir şifalı bitki olarak tanımlanmakta ve düzenli kullanımının yaşam kalitesini ve süresini arttıracağı belirtilmektedir.

Koyunotu (Agrimonia Eupatoria);

yöresel olarak kızılyaprak, kasıkotu, fıtıkotu, kuzu pıtrağı ve eğer otu olarak da bilinir. Gülgiller familyasındandır. Anayurdu bilinmeyen ama Avrupa, Asya ve ülkemizde yetişen çokyıllık dayanıklı otsu bitkidir. 20-120 cm boylanabilir. Çoğu kez toprağın üzerine yatarak gelişir. Rizom kökü (kökgövdesi): kenarları dişli, tüysü, yeşil yaprakları: yaprak koltuklarında ve bitkinin tepesinde yoğun salkımlar oluşturarak yazın açan küçük sarı çiçekleri vardır. Bu çiçeklerinden oluşan ve adına pıtrak denilen meyveleri çengel dikenli olur. Güneşli ve kısmen gölge yerleri ve nemli toprakları seven Koyunotu en çok orman kenarlarında görülür. Bitki, tohumlarının hayvan postuna takılıp çevreye taşınmasıyla yayılır ve tohumun düştüğü yerde çoğalır. Koyunotu bitkisinin topraküstü kesimleri tanen, glikozitler, nikotinik ve şahsilik asitler, uçucu yağ ile B ve K vitaminlerini içerir. Güneşli kuru yerlerde, yol ve orman kıyılarında, çimenliklerde, tepelerde ve bayırlarda, ormanların açıklık bölgelerinde ve harabeliklerde yetişir. Küçük sarı çiçekleri, sığırkuyruğu bitkisinde de olduğu gibi, uzun bir salkımı andırır. Bitkinin tümü yumuşak tüylerle kaplıdır. İri yaprakları 10 cm kadar uzun ve kenarları dişlidir. Çiçeklenen bitkinin topraküstü kesimleri, Haziran' dan Ağustos' a kadar toplanır.



 Kullanım Biçimleri:

Çay Hazırlamak: Bir tatlı kaşığı bitki, orta boy 1 su bardağı kaynar suyla haşlanır (demlenir), 5 dakika beklendikten sonra süzülür. Günde 2 bardak çay içilir.
Çay Harmanı: 100 'er gr Koyunotu, Yoğurtotu ve Karahindiba eşit oranda karıştırılır. Bir çay kaşığı karışım, orta boy 1 su bardağı dolusu kaynar suyla demlenir, 5-6 dakika demlendikten sonra süzülür. Bu üçlü çay harmanı, sabah aç karnına 1 bardak olmak üzere, gün boyunca 2 bardak içilir
Banyo Katkısı: 200 gr ince kıyılmış bitki bir tam banyo için kullanılır.


Karnıyarık Otu (Plantago ovata), 10-50 cm yüksekliğindeki bu türler çok yıllık ve otsu bitkilerdir. Çiçekleri küçük ve 4 parçalı olup, gövdenin ucunda başak durumunda toplanmışlardır. Dünyanın bir çok ülkesinde salata olarak yenilen bir bitkidir. Beta-karoten, kalsiyum ve askorbik asit (C vitamini), allantion, apigenin, aucubin, baicalein, linoleic acid, oleanolic acid, sorbitol ve tannin içerir. Kurutulmuş olgun tohumları 2-3 mm uzunlukta, esmer veya koyu esmer renkli, kayık biçiminde, tatsız ve kokusuz taneler olup; önemli oranda suda çözünebilir doğal lif (fiber) içerir. Bu lifler suda şişer ve dışkının kolay atılımını sağlar. Karnıyarıkotu tohumundan elde edilen çözünebilir lifler (fiber), buğday kepeği gibi çözünemeyen liflerden büyük farlılıklar gösterirler. Elma, yulaf ve arpa da çözünebilir lif içerirler. Lifli besinler tok tutucu özelliktedir. Lifli yiyecekler hacimsel olarak büyük, kalori olarak ise küçüktür. Bu tür besinler aynı zamanda geç acıkmayı da sağlar. Lifli besinler tüketirken bol su içmek sindirim sistemini hızlanlandırır. Suyla temas edince, çözünebilir lifler sünger gibi emici hale gelir, yumuşar ve normal hacminin birkaç katı hacme ulaşır. Çözünebilir lifler, dışkı ağırlığını arttırır ve genel olarak dışkının vücuttan atımını hızlandırır. Karnıyarıkotu Tohumları (Psilyum), çözünebilir lifleri bol miktarda içermesinden dolayı yumuşak ve nazik bir fırça gibi görev yapmaktadır. Kalın bağırsağın kıvrım ve oyuklarına sıkışmış olan artık maddeleri parçalar ve yüzeyinde kaygan bir film tabakası oluşturur. Böylece atık maddelerin hareketini ve atılmasını kolaylaştırır.

Kırkkilit (Equisetum arvense),  Atkuyruğu Otu, Zemberekotu, Çamotu, Kırkboğum, Tilkikuyruğu Otu ve Katırkuyruğu Otu olarak da tanınır. İlkbahar başlangıcında, derinlere kök salmış olan köksaptan, önce spor taşıyıcı kahverengi başak sapları çıkar. Düzgün yapılı küçük çam ağaçlarını andıran yeşil yaz kuyruğu ise daha sonra çıkar. Çok yıllık, otsu ve çiçeksiz bitkilerdir. Gövdesi silindir biçiminde, dallı veya dalsız, yeşil veya esmer-yeşil renkli, sert ve içi boştur. Yaprakları çok  küçük, pul biçiminde ve sivri uçludur. Spor ile çoğalırlar. Spor keseleri verimli gövdelerinin uçlarında başak şeklinde toplanmışlardır. Türkiye'de 7 kadar türü yetişmektedir.  Saponin, %60-70 silisilik asit (Silica), potasyum tuzları, tanen alkaloitler  içerir. Toplanacak bitkiler, 25-60 cm boyunda ve sapı ince (3-6 mm civarında) olan türlerdir (Equisetum arvense) ve nemli topraklardan, tarla aralarından ve dere kıyılandan toplanır.     Kırıkilit Otu Mayıs-Haziran döneminde, henüz canlı yeşil rengini korurken, sapın toprağa yakın bölümünden kesilir ve demetler halinde gölge ve havadar bir yere asılarak kurumaya bırakılır. İğne yapraklar gövdeden kolayca ayrıldığında kuruma tamamlanmış olur.



     Kullanım Biçimleri:

Çay Hazırlamak: Bir tatlı kaşığı kurutulmuş ve ince kıyılmış bitki (ince saplı olan 3-6 mm), orta boy bir su bardağı dolusu kaynar suyla demlenir, üstü kapalı olarak 10-15 dakika demlendikten sonra süzülür. Günde 2-4 bardak çay aç karnına veya öğün aralarında soğutulmadan içilebilir.
Oturma Banyoları: 200 gr taze bitki veya 100 gr kurutulmuş bitki, akşamdan 3-4 litre suya yatırılır. Ertesi gün kaynama derecisine kadar ısıtılır ve süzüldükten sonra küvet içindeki sıcak banyo suyuna eklenir. Banyo süresi 20 dakikadır.  Banyo suyu seviyesi böbreklerin üstüne çıkmalıdır. Banyodan sonra kurulanılmamalı ve bir bornoza sarınarak yatakta bir süre dinlenilmelidir.

Çobançantası (Capsella bursa-pastoris L.), yol kenarlarında, çayırlarda, tarlalarda,  hendeklerde, bayırlarda ve sebze bahçelerinde yetişen bu çok değerli bitki, rahatsız edici yabani bir ot olarak bilinir. Medik, kuşkuşotu ve Çıngıldaklı Ot olarak da anılır. Düzensiz dişli yapraklar, Kara Hindiba da  olduğu gibi, açılmış bir gülü andırırlar. Bitkinin boyu 40 cm kadar uzayabilir. Çiçeklenme zamanı, Marttan Kasıma kadardır. Küçücük kirli beyaz çiçekleri önce bir üzüm salkımı biçimindeyken, daha sonra uzun bir meyve salkımına dönüşür. İncecik saplarının ucunda, dokunulduğunda deri hissini veren, küçük kalp biçiminde meyveler yetişir. Tavuklar, bu kalp biçimindeki çantacıklara karşı özel bir sevgi besler. Kar erimeye başlayıp, don olayı sona erdiğinde, çobançantası yine taze ve yemyeşil olarak ortaya çıkar. Flavonlar, potasyum,  peptid ve saponinler içerir.



Kullanım Biçimleri:

Çay Hazırlamak: Bir tatlı kaşığı dolusu  bitki, orta boy bir su bardağı dolusu (200gr)  kaynar suyla demlenir (kaynatılmaz), 10 dakika demlendikten sonra süzülür. Yukarıda özel olarak belirtilen dozlar dışında genel olarak günde 2-3 bardak yeni demlenmiş çay, aç karnına veya öğün aralarında soğutulmadan içilir.
Yarım Banyolar: Ayrıntılı bilgi için TIKLAYINIZ.
UYARILAR: Gebelik sürecinde kullanılmamalıdır.


Atkestanesi (Aesculus hippocastanum); Anavatanı Asya (Hindistan) olmasına rağmen Türkiye ve Avrupa’ da park ve bahçelerde süs bitkisi olarak yetiştirilir. Cilt dostu olan Atkestanesi meyveleri (Tohumları); yağlar, antioksidan maddeler, flavonlar (rutin), glikozitler (Aesculin, esculin) ve triterpenoid saponinler (aescin, escin) içermektedir. 15-25 m kadar yükselebilen,  kalın gövdeli, yaprakları 5-7 yaprakçıklı, baharda çiçekleri beyaz ve nadiren kırmızı renkli, üzeri sivri dikenli yeşil meyveleri olan bir ağaçtır. Meyveleri, 1-3 tohumlu bir kapsül şeklinde, içerisinde  atkestanelerini muhafaza etmektedir.  17. yüzyıl başlarında İstanbul’ dan Fransa’ ya götürülmesi ile Avrupa bu bitkiyi tanımıştır.


Isırgan Otu (Urtica diocia / urens); kökünden başlamak üzere, kökü, yaprakları, tohumları bile şifalı olan bir bitkidir. Eski çağlarda da büyük bir saygınlığa sahipti. Albrecht Dürer (1471 - 1528) bir tablosunda, elinde ısırganotu olan bir meleğin Tanrı katına uçusunu canlandırmıstı. İsviçreli botanik bilimci Künzle, bir yazısında, yakıcı özelliği sayesinde (Tüylerde bulunan histamin ve asetilkolin) korunmamış olsaydı, bitkinin kökünün çoktan kurumuş olacağını belirtmişti. Büyük ısırgan otu (Urtica diocia L.), çok yıllık ve otsu bir bitkidir, boyu bazen 1 m'yi geçer, yapraklar koyu yesil renkli, saplı, dişli kenarlı ve yakıcı tüylüdür. Küçük ısırgan otu (Urtica Urens L.), bir yıllık ve otsu bir bitkidir. Boyu 60 cm kadar olabilir. Yapraklar açık yeşil renkli, saplı, dişli kenarlı ve yakıcı tüylüdür. Duvar kenarları ve harabeliklerde bol olarak görünür.Her iki türün de yaprakları 2-4 cm uzunlukta, oval veya kalp biçimindedir. Taze iken deri ile temas edince deride kızartı ve yanma yapar. Dızlağan ve dikenli ısırgan isimleriyle de bilinir. Türkiye' de  her iki tür de yetişir. Etkinlik açısından her iki bitki türü de eşittir. Yapraklar, Nisan-Haziran döneminde saplarından sıyrılarak toplanır, gölge ve havadar bir ortamda kurutulduktan sonra ince kıyılır ve hava almayan kaplarda saklanır. Tohumlar, Temmuz-Ağustos döneminde toplanır ve gölgede kurutulur. Kökler ise ikbahar veya sonbaharda sökülür, yıkanarak temizlenir ve gölgede kurutulmaya bırakılır. İyice kuruduktan sonra ince kıyılır ve hava almayan kaplarda saklanır. Isırganotunun yaprakları; flavon, C vitamini, demir, mineral tuzlar, bitki asitleri, betasitosterin, sterylglucosid, ve lignan içerirler. Tohumlarında; müsilaj, proteinler, sabit yağ, carotinoid ve clorophyll bulunur. Köklerinde ise; tanen, sterolen, sterylglucosid ve lignan vardır. Yaprak, tohum ve kökün içerdiği etken maddeler arasında farklılıklar olduğuna göre, kullanım alanlarının farklı olması da doğaldır. Yani, ille de yaprağın tohumdan veya tohumun kökten daha etkili olduğunun düşünülmesi doğru değildir. Önemli olan onları etkili oldukları alanda gereğince ve doğru olarak kullanmayı bilmektir.



Kullanım Biçimleri:

Çay Hazırlamak: Bir tatlı kaşığı ince kıyılmış ısırganotu yaprağı, orta boy bir su bardağı dolusu kaynar suyla demlenir, 5-10 dakika demlendikten sonra süzülür. Günde 2-4 bardak yeni demlenmiş çay aç karnına veya öğün aralarında tatlandırılmadan içilir. Kokusunu veya tadını rahatsız edici bulanlar çaylarına biraz nane, kekik,  papatya veya  civanperçemi ilave edebilirler.
Saç Yıkamak:  25 gr kurutulmuş yaprak, 5 litre suya koyulur, hafif ateşte kaynama derecesine kadar ısıtılır, 5 dakika demlendikten sonra süzülür.


Aynısafa (Calendula officinalis), altıncık, tıbbi öküzgözü, nergis , portakal nergisi  ve tıbbi nergis olarak da  anılır ve sokak çiçekçileri onu susi adı ile de tanırlar.  Nergis aynı zamanda bir bahçe çiçeğidir. 50 cm kadar uzar, çiçek renkleri sarıdan portakal rengine kadar değişir, sapı ve yaprakları etlidir ve tutulduğunda, sanki yapışkanmış gibi hissedilir. Çiçeklerin bazıları yalın kat, bazıları kat kat dolu olur.  Aynısafa, çiçekleri, yaprakları ve  sapları ile toplanır ve kurutulur. Fakat, güneşin en yakıcı olduğu zamanda toplanması gerekir. Organik asitler, calendula-sapogenin, eterli yağ, saponinler, glikozitler, carotinoid, xantophyll, müsilaj ve flavonlar içerir.



Kullanım Biçimleri:

Aynısafa Çayı - Marigold TeaÇay Hazırlamak: Bir tatlı kaşığı dolusu ince kıyılmış bitki (yaprak, sap ve çiçek), orta boy bir su bardağı dolusu kaynar suyla demlenir, üstü kapalı olarak 8-10 dakika demlendikten sonra süzülür. Günde 3 bardak çay yeterlidir. Dıştan kullanım için hazırlanan çay için 2-3 misli bitki kullanılmalıdır.
Oturma Banyosu: İki avuç dolusu taze veya 100 gr kurutulmuş bitki, geceden 2 litre suya yatırılır. Ertesi gün, kaynama derecesine kadar ısıtılır, 8-10 dakika demlendikten sonra süzülür ve banyo suyuna eklenir.
Özsu Çıkarma::Yaprak, sap ve çiçekler iyice yıkanır, ince doğranır ve henüz nemliyken, mutfak robotunda suyu sıkılır.


Arslanpençesi (Alchemilla vulgaris/arvensis), halk dilinde  şebnemli  adıyla da  anılır. Genelde, orman ve yol kıyılarında, bayırlarda, yüksek yörelerdeki nemli çayırlarda,ve dağlık bölgelerde yetişir. Güzel bir görünümü olan, 7-9 parmaklı yapraklarının kenarları dişlidir. Oldukça sağlam olan sapı pek yüksek değildir ve pek dikkat çekmeyen sarımsı yeşil yaprakları özellikle Mayıs'tan Haziran'a kadar, ama daha sonraları da görülebilir. Bitkinin yaprakları bazen toprağın üstüne kapanırlar ve sabahleyin yaprağın ortasında bir çiğ damlası görülür. Bin metrenin üstündeki bölgelerde arslanpençesi daha çok gümüş rengindedir ve kireçli topraklarda olduğu kadar, ilk kütle zeminlerinde de yetişir. Her iki bitki cinsi de, çiçek açma zamanında tümüyle, daha sonra ise yalnızca yaprak olarak toplanır ve kurutulur. Flavonoidler, taninler, quercetin, quercetol, glikozidler ve salisilik asit içerir.



Kullanım Biçimleri:

Çay Hazırlamak: Yarım veya bir tatlı kaşığı kurutulmuş ve ince kıyılmış bitki, orta boy bir su bardağı dolusu kaynar suyla demlenir ve 5-10 dakika kadar beklendikten sonra süzülür. Genel olarak, günde 2-3 bardak çay içilir.
Banyo Katkısı: Bir tam banyo için 5-6 avuç dolusu taze bitki veya 200g kurutulmuş bitki, gece boyunca soğuk suda bekletilir. Ertesi gün, kaynama derecesine kadar ısıtılır ve demlenmesi için 5-6 dakika bekledikten sonra süzülür ve banyo suyuna eklenir.


Alıç (Crataegus sp.);

10 metreye kadar yükselebilen, dikenli, beyaz veya pembe çiçekli bir ağaçtır. Kalp dostu olan Alıç ağacının yaprak, çiçek ve meyveleri uzun süredir çeşitli amaçlar için kullanılmaktadır. Meyveleri 6-10 mm çapında, 1-3 tohumlu, esmer-kırmızı veya kırmızı renklidir. Hafif ekşimsi lezzetli meyveleri yenilmektedir. Triterpenoid saponinler (triterpenoid saponins), aminler (amines), flavonlar (flavonoids), procyanidin, catechin (kateşin), glikozitler, sterol, phenolcarbon asitleri (Crataegus asitleri), C vitamini ve tanen içerir. Alıcın içerdiği bioflavonoid maddeler antioksidan özellik taşırlar.

Gotu Kola (Centella asiatica); genellikle Hindistan, Sri lanka, Madagaskar, Güney Afrika ve tropik bataklıklarda yetişen, narin, yelpaze yapraklı ve adeta yerde sürünen bir bitkidir. Gotu Kola bir triperten glikozid bileşiği olan asiaticoside, bir saponin glikozid bileşiği olan brahmoside ve bir glikozid olan madecassoside, Vitamin K, magnezyum ve kalsiyum içermektedir.  Gotu Kola, cilt için gerekli olan lipit ve protein oluşumuna, cilt veya derinin yenilenme işlemi olan keratinizasyon, dokular için gerekli olan kollajen sentezi, saç ve tırnak gelişimi ile ilgili vücudumuzun ihtiyaç duyduğu maddeleri karşılamaya  yardımcı olmaktadır.

Yoğurtotu bitkisinin değişik türleri vardır. Tırmanıcı yoğurtotu  (Galium aparine L.), tarlalarda,  çayırlarda, çit kıyılarında çalılıkların arasında bolca yetişir ve çiftçiler onu zararlı ot olarak bilirler. 60-160cm boyundaki bitkinin yaprakları halka dizilişlidir ve uzunca saplı, yeşil –beyaz renkli çiçek şemsiyeleri vardır. Sapındaki tüylerin yardımıyla rahatça tırmanabilir. Yöresel olarak, yapışkan otu, çobansüzeği, sünnetlik otu, sünnetlice otu ve kazotu olarak da tanınır.  Sarı çiçekli yoğurtotu (Galium verum L.) ender bulunan bir bitkidir ve kurutulduktan birkaç ay sonra kararmaya başlar. Tırmanıcı yoğurtotu ise pratik olarak her yerde karşımıza çıkar ve kurutulduktan sonra iki yıl kadar kullanılabilir. Nisan-Mayıs döneminde, yoğurtotu henüz körpe ve tam yeşilken, toprak üstündeki bitkinin tümü, sararmış yapraklar hariç toplanır ve hemen demetler halinde gölge ve havadar bir yere asılarak kurumaya bırakılır. Kuruduktan sonra ince kıyılarak bir örtünün üstüne serilir ve 2-3 gün tam anlamıyla kuruması beklenir. Daha sonra hava almayan kaplarda saklanır. İridoitler (asperulosid), polyphenol asitleri, flavonlar ve tanen içerir.



 Kullanım Biçimleri:

Çay hazırlamak: Bir tatlı kaşığı dolusu bitki (2 gr), orta boy bir su bardağı dolusu kaynar derecede sıcak su ile demlenir  ve 10 dakika demlendikten sonra süzülür.
Merhem Yapımı : Bitkinin özsuyu oda sıcaklığındaki tereyağı ile iyice karıştırılır ve elde edilen merhem buzdolabında saklanır. Merhem uzun süre dayanmaz.
Taze Bitki Özsuyu: İyice yıkanarak ince kıyılan nemli bitkinin özsuyu mutfak robotu kullanılarak elde edilir.
Üçlü Çay Harmanı: Yoğurtotu, Isırganotu ve Karahindiba ile eşit oranda karıştırılır. Bu karışımdan bir tatlı kaşığı dolusu bitki, orta boy bir su bardağı dolusu kaynar suyla demlenir. 10 dakika demlendikten sonra süzülür. Gün boyunca 2-4 bardak içilir.

Goraka (Garcinia cambogia), Asya ormanlarında (Hindistan, Pakistan ve Sri Lanka) yetişen ve nadir bulunan bir ağaçtır. Meyveleri  Hidroksi-Sitrik Asit (HCA) açısından zengindir. Bilinen en zengin doğal HCA kaynağıdır.

Ekinezya (Echinacea purpurea, Echinacea angustifolia), kuru toprak ve ovalar ile seyrek ormanlık arazilerde doğal olarak yetişen çok yıllık bir bitkidir. Uygar dünya bu bitkinin özelliklerini Kuzey Amerika yerli halkından (Kızılderililer) öğrenmiştir. Onlar bitkinin kökünü ve yapraklarını deüişik amaçlar için kullanıyorlardı. Ekinezya, echinacoside, poli-sakkaritler (polysaccharides), poli-asetilenler (polyacetylenes), gliko-proteinler (glycoproteins), kafeik asit türevleri (Cichoric Acid), tri-glikosid (triglycoside), betain, seskiterenler (sesguiterpenes), karyofilen (caryophylene) içerir. Bitki bu maddelere ek olarak bakır ve demir mineralleri ile tanenler, protein, yağ asitleri ve A, C, E vitaminleri de içermektedir. İçerdiği vitamin, mineral, protein ve diğer faydalı maddelerle  dengeli beslenmeye yardımcı olan Ekinezya son yıllarda popüler hale gelmiştir. Bağışıklık sistemi için dengeli beslenmenin önemi ise artık herkes tarafından bilinmektedir.

Hayıt (Vitex agnus-castus); el şeklinde yaprakları olan,yaz aylarında morumsu çiçekler açan, çalı görünüşünde 1-3 metre yüksekliğinde bir çalıdır. 5 mm’ lik küre şeklinde, acımsı meyveleri vardır. Rengi iyice koyulaşan meyveler, ekim-kasım döneminde toplanır.  Meyve ve tohumları; % 4-6 oranında eterli uçucu yağlar, flavonoidler, yağ asitleri, iridoid-glikozitler ( % 0,5 Agnuside), steroidler, vitaminler (folic acid, thiamine, pyridoxine, riboflavin), tanen ve rezin içerir. Dong Quai (Çin Melekotu - Angelica sinensis); Çin, Kore ve Japonya’ da yetişen aromatik bir bitkidir. Bu ülkelerde Ginseng’ den sonra en ünlü ikinci bitkidir ve kadınlar için yapılan hemen hemen tüm bitkisel kombinasyonlarda yer alır. Dong Quai, hayıt meyvesinin sinerjetik etkisini arttırmak ve standardize etmek amacıyla Hayıt Meyvesi’ ne ilave edilmiştir.

Yabanmersini (Vaccinum myrtillus), 30-35 cm yükseklikte, kışın yapraklarını döken küçük bir bitkidir. Göz dostu olan Yabanmersini, Bilberry ismiyle de bilinmektedir. Meyvelerinin, 1862 yılında Kuzey Avrupa’da basılan bir kitaba göre ( The Useful Plants For Great Britain, C.P. Johnson) yabani, lezzetli bir meyve olarak kullanıldığını, reçel, şurup, tart ve pastasının yapıldığı bilinmektedir. Yabanmersimi meyveleri bir  bioflavonoid olan antosiyanidinler (anthocyanosides) denilen, biyolojik-aktif ve antioksidan olan bir grup bileşik içermektedir. Bu bileşikler antosiyan (anthocyans) türevleri olup, meyve ve çiçeklerdeki kırmızı, mavi ve mor renklerinden sorumlu pigmentlerdir. Yabanmersini meyveleri, antosiyanidin’ lere ilave olarak %7’ ye kadar tanen, çeşitli alkaloidler (myrtine ve epimyrtine gibi), 12 farklı fenolik asit (phenolic acid) ve 3 glikozid ( quercitrin, isoquercitrin, hyperoside) içermektedir. Amerika’da yabanmersini meyve ekstreleri kapsül veya tablet halinde üretilmektedir. Aynı zamanda bu ürünler %25 antosiyanidin içerecek şekilde standardize edilmiştir.


Papaya (Carica papaya L.); küçük bir tropikal ağaçtır. Meyveleri kavuna benzediği için ona kavun ağacı da denir. Papaya meyveleri; bazı ülkelerde (Güney Amerika) sebze olarak pişirilmekte veya salatası yapılmaktadır. Papaya meyvesi; demir, kalsiyum, potasyum, fosfor mineralleri  ile A, B1, B2, C vitaminleri ve karoten (carotene) açısından oldukça zengindir. Mide dostu olan Papayanın, modern kullanımı, içerdiği bu vitamin ve minerallerin yanısıra, meyvelerinde bulunan bol miktardaki papain isimli proteolitik enzimlerden (Proteinleri eriten ve sindiren enzimler) kaynaklanmaktadır.  Papain’ e, mide tarafından salgılanan ve proteinleri sindiren-parçalayan (hazmettiren) enzim olan pepsin’ e benzerliği nedeniyle “Bitkisel Pepsin” adı da verilmektedir. Bromelain; Ananas bitkisinden (Ananas comosus) elde edilen proteolitik özellikli (proteinleri sindirici) bir enzimdir.


Damiana (Turnera diffusa, aphrodisiaca); aromatik yaprakları olan küçük bir çalı türüdür. Meksika kökenli olan bu bitki, günümüzde Texas, Karaip Adaları ve Güney   Afrika’ da da yetiştirilmektedir. Yaprakları tırtırlı olup; kenarları boyunca 10-25 mm genişliğinde 3-6 diş bulunur. Yaprakları Orta Amerika  kültürlerinde (Aztek, Maya ve İnkalar) eskiden beri  çeşitli amaçlar için kullanılagelmiştir. Yaprakları; pinen, cineol, cadinen, ve copaen gibi eterli uçucu yağlar, çok çeşitli terpenler, alkaloitler, flavonlar, cyan-glikozitleri (gonzalitosin), arbutin, damianin, tanen,  reçine ve amino asitler içermektedir. İçerdiği aminoasitlerden  arginine sperm üretimi için gerekli bir proteindir.

Gurmar (Gymnema sylvestre); orta ve güney Hindistan’ ın tropik ormanlarında yetişen bir orman sarmaşığıdır. Yaprakları çiğnendiğinde, ağızda belirli bir süre için şeker tadının alınmasını engeller. Zaten bu yüzden; bitkinin Hintçe ismi olan Gurmar’ ın, “Şeker Yok Edici” anlamına gelmesi rastlantı değildir. Günlük beslenmemizde şekerden tamamen kaçınmak hemen hemen imkansızdır. Şeker (glükoz), yediğimiz veya içtiğimiz gıdalarda ister açıkça isterse gizli olsun, vücudumuzun ihtiyacından fazlası, karaciğer ve kaslarda direkt olarak, yağ dokusunda ise yağa dönüşerek depolanacaktır. Gurmar yaprakları; klorofil, resin, tartarik asit, formik asit, butirik asit, müsilaj, inositol, gimnemik asit (gymnemic acid), alkaloidler, betain ve kolin içerirler. Günümüzde dünyanın pek çok yerinde ham yaprakları çiğnenerek değil, gimnemik asit oranı standart hale getirilmiş kapsülleri kullanılmaktadır.


Kediotu (Valeriana officinalis) 



Köklerinin kendisine  özel bir kokusu vardır. Bu kokudan kediler çok hoşlanırlar. Hatta bazen kediler bu bitkinin köklerini çıkartırlar. Aslında bitkiye “Kediotu" isminin verilmesinin asıl nedeni de budur. Kediotu’ nun kurutulmuş kök ve rizomlarında; Actinidin, Chatinidin, nişasta, Valerien asidi, İsovalerien asidi, eterli alkaloitler, uçucu yağ (%0.5-2), şeker ve tanen bulunmaktadır. Bitkinin köklerine özel kokuyu veren madde, uçucu yağ içinde bulunan valerianik asit (valerenic acid) tir. Çarkıfelek (Passion flower), fırıldak çiçeği ve saat çiçeği olarak da bilinir. Gölgeli ve nemli duvar diplerini sever. Yazları açan tekerlek biçimindeki gösterişli çiçekleri, erguvani, pembe ya da kırmızı renkte ve iridir. Çarkıfelek bitkisi, harmin, harmol, harman ve passiflora adı verilen alkaloitler, flavon, glisosit ve sterol içerir. Kediotu ve Çarkıfelek stres ve gerginlik düşmanı olarak da biinirler.


Denizsaçı (mousse de corse) :
Deniz kayalarında bulunur. Kuru iken saç gibi ince, esmer, birbirine girmiş liflerdir. Deniz bitkileri gibi kokar. Tadı tuzludur.
Faydası : Bağırsak solucanlarını düşürür.


Denizkadayıfı (carrageen)
Esmer su yosunlarından bir çeşit deniz bitkisidir.
Faydası : Solunum ve hazım sistemi nezlelerini giderir. Vücudu besleyici olarak da kullanılır.


Defne (laurus nobilis)
Defnegillerden yaprakları güzel kokulu ve yaz kış yeşil olan ağaçtır. Boyu 2 metre kadardır. Akdeniz kıyılarında yetişir. Meyveleri yuvarlaktır. Rengi siyahımtıraktır. Yapraklarından yeşil renkli bir yağ çıkarılır.
Faydası : Terletir, ateşi düşürür, vücuda rahatlık verir. İdrar ve adet söktürür. İştah açar, Hazmı kolaylaştırır. Sinir ağrılarını (nevralji) dindirir. Yağı bazı merhemlerle karıştırılır. Baharat olarak da kullanılır. Hamileler kullanmamalıdırlar

Darı (akdarı)
Buğdaygillerden, kuraklığa dayanıklı bir bitkidir. Tohumları besin olarak kullanılır.
Faydası : Darı unundan yapılan yiyecekler, zihin yorgunluğunu giderir. Sinirleri kuvvetlendirir. Hamilelere de faydası vardır.


1-ADAÇAYI:
Kalp krizi riskini azaltır. Aşırı terlemeye neden olan hastalıkları giderir. Kramp, omurilik rahatsızlığı, beze ve sinirsel titremelerde mucize etkileri vardır. Böcek sokmalarına karşı ısırılan bölgeye adaçayı
yaptığını toz olarak uygulamanız önerilir.

2-CEVİZ:
Damar koruyucu, ishal kesici, cildi temizleyici, siğil giderici, mantar hastalıklarında etkili, tümör engelleyici ve bağışıklık sistemini koruyucu özellikleri bulunmaktadır. Ceviz kanın pıhtılaşmasını önler, kan dolaşımını düzenler… Karaciğer için de çok faydalıdır.

3-IHLAMUR:
Gribal enfeksiyonların yanı sıra güzellik ve ciltteki lekelere karşı da mucize etkileri vardır. Cilt lekeleri için iyice kaynatılıp, leke olan kısma sürülmesi öneriliyor. Bunun yanında strese karşı da ıhlamuru mutfağınızdan eksik etmeyin...

4-HİNDİBA:
Safra kesesi ve karaciğer hastalıklarında mucizeler yaratır. Kronik karaciğer iltihaplanmalarına karşı tedavi edici özelliği vardır. Şeker hastalığına da iyi gelmektedir. Bunun yanı sıra deri kaşıntıları ve sivilcelere karşı da şaşırtıcı derecede etkilidir.

5-KARABAŞ OTU:

Ağrıları dindirir, kalbe kuvvet verir… Özellikle sigara kullananlar için belirtelim, balgam sökücü özelliği vardır. Uyuşukluk gideren bu bitki zindelik kaynağıdır. Sara ve beyin hastalıklarının tedavisinde de kullanılır.

6-KEREVİZ:
Huysuz ve asabi biri misiniz? Kereviz tüketin. Sakinleştirici özelliği var. Böbrek için çok yararlı, kanı temizliyor, kilo almayı önlüyor ve cinsel gücü artırıyor.

7-KUŞBURNU:
Hangi vitamini ararsanız var. Grip ve soğuk algınlığı için bire bir. Kabızlık için de çare... Yorgunluk ve halsizlik için öneriliyor. Kan yapıcı ve tansiyon düzenleyici özelliği ile mutfaktan eksik edilmemeli.

8-MAYDANOZ:
Bir tutam maydanoz vücudun günlük C vitamini ihtiyacının tamamını karşılıyor. Toksinleri vücuttan atıyor, kanı temizliyor, kansızlığa, böbrek ve karaciğer rahatsızlıklarına iyi geliyor...

9-MEYAN KÖKÜ:
Balgam söktürücü özelliği olan bu bitki mide ülseri tedavisinde kullanılır. Böbreküstü bezlerini çalıştırdığı gibi kramp girmelerinde de çözücü etkisi vardır. Ayrıca iyi bir kabızlık gidericidir.

10-NAR:
Narda bol miktarda antioksidan, C vitamini, demir ve potasyum var. Bir bardak nar suyunun antioksidan özelliği, iki kadeh kırmızı şarap ve 10 bardak yeşil çay ile aynı seviyede. Üstelik, bu özellikleri sayesinde kalbi ilaç gibi koruyor.

11-SEMİZ OTU:
Uzmanlar, Parkinson tedavisinde hastalarına mutlaka semiz otu salatası yemelerini öneriyor. Zihin yorgunluğu, sinirlilik ve uykusuzluğa iyi gelir. Kanı temizleyici özelliği vardır...

12-PELİN OTU:

Mideniz ile sorun yaşıyorsanız, gastrit derdiniz varsa pelin otu birebir... Bu bitki sindirim zor besinlerin hazmını kolaylaştırıyor. Tonik etkisiyle de kan dolaşımını artırarak, vücuda zindelik veriyor. Bir önemli özelliği ise vücuda sürüldüğünde haşereleri uzaklaştırması...

13-SOĞAN:
Mümkün olduğu kadar çiğ tüketin. Zira çiğ tüketildiğinde mideyi güçlendirir, sindirim sistemini uyarır, idrarı arttırır. Grip, nezle, gırtlak iltihabı ve öksürüğü önleyici olarak kullanılır.

14-ZERDEÇAL:
Zerdeçal en etkin ve en yaygın kullanılan antioksidanlardan biridir. üst solunum yolu enfeksiyonu, astım, bronşit ve sinüzit tedavisinde kullanılır. Kansere karşı etkilidir. Beyni güçlü tutarak, alzheimerı önler.

15-ZEYTİN:
Özellikle zeytinin yağı mucize kaynağı olarak görülür. Vücudun ihtiyaç duyduğu omega 6 yağ asidine sahiptir. Hücre yenileyici özelliği ile cildi besleyip, güçlendirir... Zeytin ve zeytinyağı asla mutfaktan eksik edilmemeli, bolca tüketilmeli.


ADAÇAYI

Mide ve bağırsak gazlarını giderir. Mide bulantısını keser.Hazım sisteminin düzenli çalışmasını sağlar. Göğsü yumuşatır. Astım hastaları için yararlıdır.Bu uyarıcı bitki kan dolaşımını hızlandırır. Hücre yenilenmesini ve cildin elastikiyetinin artmasını sağlar. Bu bitkiyle sivilcelerinizden de kurtulabilirsiniz.

AHUDUDU

Kanı temizler, vücutta biriken zehirli maddelerin atılmasını sağlar. Terletir ve idrar söktürür. Kabızlığı giderir. Vücuda dinçlik verir.

ALOE VERA(SARISABIR)

Eski yunanlılarında güzelleşmek için kullandıkları bir bitki. Yıpranmış ciltleri onarmak ve nemlendirmek için son derece yararlı. Akne sıcaktan kaynaklanan kaşıntılara karşı cildi koruyor. Yıpranmış saçları onarıyor ve nemlendiriyor.

ASMA

Yaprakları ile yapılan ilaçlar kanamayı durdurur. Vücuda kuvvet verir. Sarılığı keser. İshali durdurur.

AVOKADO

Çok kalorili olmasına rağmen içerdiği Glutathion süper bir hücre koruyucusudur, çünkü en iyi antioksidanttır. Antioksidantlar hücrelerin yaşlanmasını yavaşlatırlar ve kanseri önlerler. Tüm meyveler arasında protein bakımından en zengin olanıdır. Bol miktarda E vitamini de içerir.Bu vitamin kalp ve deriyi koruyarak dolaşımı düzene sokar. Ayrıca potasyum ve B6 vitamini de içerir. Kadınlar açısından çok gereklidir.

AYRIKOTU

İdrar söktürür. Böbrek ve mesane taşlarının düşürülmesine yardımcı olur. Buralardaki iltihapları da giderir.

AYVA

İshal ve dizanteriyi keser. Mide ve bağırsakları kuvvetlendirir. İnce bağırsak iltihabını giderir. Kanı temizler. Çarpıntıyı dindirir.

BADEM

Bedeni ve zihni yorgunluğu giderir. Böbrek, mesane ve tenasül yollarındaki iltihapları giderir. Baş ağrısı, karaciğer ve böbrek ağrılarını hafifletir.

BAKLA

İdrar yollarını temizler. Böbrek ağrılarını dindirir. Böbrek iltihaplarını giderir. Böbrek kum ve taşlarının düşürülmesine yardımcı olur.

BAMYA

Halsizliğe karşı bire bir. 100 gram bamya günlük magnezyum (hücrelerin enerji depolamasına yarayan madde) ihtiyacımızın üçte birini ve yüzde 10'dan daha fazla miktarda ise günlük demir (akyuvarların vücut içinde oksijen taşımasını sağlıyor)ihtiyacımızı karşılıyor.

BİBERİYE

Eski zamanlarda gençliği geri getiren bitki olarak adlandırılan biberiye, sivilcelere iyi geliyor. Cildin esnekliğini ve sıklığını artırıyor. Bir litre suya, biberiye ve kekik yağından iki kaşık ekleyin. Bu karışımı cildinizi temizlemek ve yumuşatmak için kullanın.

BEZELYE

Taze ve donmuş olarak kullanılabilen bezelye B1, C vitaminleri, protein, lif ve folik asit içerir. Sinir sisteminde sorunları olanlara tavsiye edilir.

BROKOLİ

Kansere karşı bizi koruyan ve ömrümüzü uzatan müthiş bir sebze. Çok miktarda kalsiyum içerdiği için kemik erimesine bire bir. Mineral ve demir eksikliğini gideren brokoli, vitamin deposudur. Brokoli tutkunlarında ender olarak bağırsak ve akciğer kanseri görülür, kalp dolaşım hastalıklarına da pek fazla rastlanmaz. Kadınlarda göğüs kanserini önler.Göğüs kanserine ve spinabifida hastalığına karşı etkili. Brokoli bol miktarda, göğüs kanseri riskini azaltan 'indole' adlı bir madde içeriyor.İndole, göğüs kanserine neden olan östrojen bozukluklarını engelliyor. Ayrıca brokolinin diğer bir özelliği de, spinabifida hastalığını (doğuştan belkemiğinde son omurun kapanmamış olması) önlemesi.

BUĞDAY

Lifli gıdalar sağlıklı bir beslenmenin temelidir. Buğdayın dış kabuklarından elde edilen kepek de, genellikle mısır gevreği türü yiyeceklerle tüketilir. Kepekli buğday unundan yapılan kurabiye vb. bağırsakların düzenli çalışmasını sağlar ve kabızlığı önler. Buğday tanesinin özü olağanüstü besleyicidir. Vücudun özümsediği kalsiyum, demir ve çinko burada depolanır. Besin değeri, potansiyel olarak yulaf ve mısırdan daha yüksek olan buğday, bağırsak ve rektum kanserini önleyici faktörler içerir. Ama, yulaf ve mısıra kıyasla sindirimi biraz daha zordur.

ÇAM FISTIĞI

Bronşit, verem, akciğer hastalıklarının çabuk iyileşmesine yardımcı olur. Ruhi çöküntüyü giderir. Kalp hastalıklarında da faydalıdır.

ÇAY

Binlerce yıllık bir bitki olan çayın yaprakları güzelleşmek içinde kullanılıyor. Yağlı bir cildiniz varsa, çaydan bir tonik olarak faydalanabilirsiniz.

Gözleriniz şişse iki soğuk çay poşetini göz kapaklarınızın üstünde bekletin.

Saçlarınızın eskisinden daha parlak görünmesini istiyorsanız, şampuandan sonra çayla durulayın. Farkı göreceksiniz.

ÇİLEK

Körpe ve bol sulu çilekler sistemi temizliyor. Cilt sorunları olanlar için de iyi bir meyvedir. Böbrek, idrar yolları ve bağırsak sorunları için de birebirdir. Ayrıca diş etlerini güçlendiriyor, dişlerdeki tartarı önlüyor, ağız kokularını ve boğaz ağrılarını gideriyor. Çilekte yüksek oranda C vitamini bulunduğu gibi, yüksek tansiyon ve kolesterolü düşüren maddeler içeriyor. Çilek C vitamini ihtiyacını karşılar. Ayrıca bol miktarda potasyum içerir ve lifli besinler arasında önemli bir yer tutar. Diyabetli hastalar, çileğe şeker ilave etmemek şartıyla bu meyveyi bol bol yiyebilirler.

ÇÖREKOTU

İştah açar. Vücuda kuvvet ve dinçlik verir. Hazmı kolaylaştırır. Mide ve bağırsak gazlarını söker. Koklanacak olursa baş ağrısını keser.

DOMATES

Kanserden koruyucu ve yaşlanmayı zihinsel ve bedensel olarak yavaşlatıcı bir sebze. C ve E vitaminleri içerir. Domates zengin bir potasyum kaynağıdır ve çok az miktarda tuz bulunur. Yüksek kan basıncını düşürmeye yardımcı olur ve vücudun su tutmasını engeller. Kalp hastalıklarına ve prostat kanserine karşı etkili. 'Beta karotin'e yakın olan likopen içeriyor. Likopen vücudu kalp hastalıklarına karşı koruyan maddeler arasında yer alıyor. Araştırmalar domatesin prostat kanseri riskini azalttığını gösterdi. Haftada en az iki kez domates yiyen erkeklerin, diğerlerine oranla prostat kanserine yakalanma riskleri az.

DUT

Beyaz dut yaprakları idrar söktürür. Vücutta biriken suyu boşaltır. Aç karnına yenen beyaz dut bağırsak solucanlarını söktürür.

EBEGÜMECİ

Göğsü yumuşatır. Öksürük keser. Mide bulantısı ve kusmaları önler. Ateşi düşürüp vücuda rahatlık verir. Boğaz ve bademcik iltihaplarını giderir. Dişeti hastalıklarını tedavi eder.

Bu bitkinin yaprakları tahriş olan cildi dış etkenlere karşı korur. Cildi nemlendirir ve yumuşatır. Ebegümeciyle kan dolaşımını hızlandırabilir, bağ dokusunun elastikiyetini artırabilirsiniz. Ayrıca göz altındaki kırışıklara ve şişliklere de iyi gelir.

ELMA

Günde bir elma yemek doktoru evinizden uzak tutar. İki elma yerseniz, kalp ve dolaşım sorunlarına karşı korunmuş olursunuz. Kolesterolü yok eder ve kabızlığı önler. Sindirimi kolaylaştırır. Kokusu rahatlatır ve kan basıncını düşürür. Artrit, romatizma ve gut hastalıklarına karşı da yararlıdır.

ENGİNAR

Kandaki üre ve kolesterolü düşürür. İdrar söktürür. Kandaki şeker miktarını ayarlar. Damar sertliği ve kalp hastalıklarını önler. Böbrekteki kumların dökülmesine yardımcı olur. Prostat, meme ve rahim ağzı kanserine karşı iyi gelir. Enginarın içinde bulunan Silymarin maddesinin, hücrelerin hasar görmesini engellediğine işaret eden araştırmacılar, ayrıca Silymarin maddesinin, prostat, meme ve rahim ağzı kanserini önleme konusunda da etkili olduğunu belirtti. Enginarın içinde, fiber, magnezyum, folate ve C vitamini bulunduğu, bu sebzeyi bol miktarda tüketenlerin, bulundukları yaşın daha altında gösterdikleri belirtildi.

FESLEĞEN

Sakinleştirici ve yatıştırıcı özelliği vardır. Enerji verir ve cildi rahatlatır. Fesleğenli saç losyonlarıyla saç derisine masaj yaparak, onların kökünü güçlendirebilirsiniz. Fesleğen yağıyla selülitlerinizden de kurtulmanız mümkün.

FINDIK

Bedeni ve zihni yorgunluğu giderir. Vücuda kuvvet verir. Nekahat devresinin çabuk geçmesini sağlar.

GÜL

Cilde sağladığı yararlar yüzünden kozmetik ürünlerinin vazgeçilmez bir parçasıdır. Parfüm üretiminin önde gelen elemanlarındandır. Gözenekleri sıkılaştırıcıdır.

GREYFURT

C vitamini bakımından çok zengindir. Yarım greyfurt günlük C vitamini ihtiyacının yüzde altmışını sağlar. Kolesterol oranını düşüren pektin maddesi bulunur. Kansere karşı koruyucu özellik taşır. İştah açar.

HAVUÇ

Haftada beş kere yendiği takdirde Harvard'ın araştırmalarına göre kadınlarda kalp enfarktüsünü, felç tehlikesini yüzde 68 oranında azaltıyor. Günde iki havucun erkeklerde kandaki kolesterolü yüzde 10 oranında azalttığı görülmüştür. Her gün yenen bir havuç da akciğer kanseri tehlikesini yarıya indiriyor. Havuçtaki Beta-Karotin de gözleri yaşlılığın getirdiği görme zayıflığından koruyor ve bağışıklık sistemini kuvvetlendiriyor. Mide ve bağırsak kanamalarını önler, kansızlığı giderir, anne sütünü arttırır, yüz ve boyun kırışıklıklarını giderir, idrar ve bağırsak gazlarını söktürür, ülserdeki şikayetleri giderir Kansere karşı etkili olduğu gibi cildin kurumasını da engelliyor ve bağışıklık sistemini güçlendiriyor. Beta karotin (kansere neden olan serbest radikallari durduruyor ve bağışıklık sistemini güçlendiriyor) içeren havucun en büyük özelliklerinden biri içerdiği bu maddenin cildin kurumasını engelleyen A vitaminine dönüşebilmesi.

IHLAMUR

Ihlamur, 18. yüzyıldan beri çeşitli hastalıkların tedavisinde kullanılıyor. Sakinleştirici ve yumuşatıcı özelliğiyle kış aylarının vazgeçilmez içeceği. Ihlamurun bu özellikleri yağlı yada kuru her tür cilt için de geçerli. Ihlamur, cildi sakinleştiriyor ve yatıştırıyor.

ISIRGANOTU

Toplaması zor olduğu için pek fazla sevilmeyen bu bitki, cildin parlak görünmesini sağlar ve gerginleştiriyor. Böbrek hastalarının vazgeçilmez dostu saç dökülmesini de önlüyor.

ISPANAK

Kalp hastalıklarına, felce, yüksek tansiyona, yaşlılığın getirdiği göz hastalıklarına, kansere, hatta psişik rahatsızlıklara karşı da etkili bir sebze. Göz hastalıklarına ve derideki lekelenmelere karşı etkili. Ispanak içerdiği iki kimyasal madde sayesinde görme bozukluklarına karşı etkili. Haftada 6 kez ıspanak yiyenlerin % 86 oranında yaşın ilerlemesiyle birlikte ortaya çıkan derideki lekelenmeler gibi bir sorunlarının olmayacağını gösteriyor. Ayrıca yaşla birlikte ortaya çıkan göz hastalıklarına karşı da etkili. Bir porsiyon ıspanak, günlük demir ihtiyacımızın onda birini karşılıyor.

İNCİR

Bağırsakları yumuşatır. Kabızlığı giderir. Bronşit, öksürük ve boğaz ağrılarında faydalıdır. Enerji verir.

KARANFİL

Mikropları öldürür. Ağrıları dindirir. Sinirleri uyarır. Hazmı kolaylaştırır. Koku giderir. İştah açar.

KEKİK

Bedeni kuvvetlendirir. Hazmı kolaylaştırır. Kalp çarpıntısını keser. Bağırsak iltihaplarını iyileştirir. Bağırsak solucanlarının düşürülmesine yardım eder. Kandaki şeker miktarını azaltır.

KIRMIZI BİBER

Bulaşıcı hastalıklara karşı etkili. Vücudun özellikle bulaşıcı hastalıklara karşı olan direncini artırıyor. Portakaldan daha fazla miktarda C vitamini içeren bu sebze, aynı zamanda içerdiği beta karoten ile bağışıklık sistemimizi güçlendiriyor. Kırmızı biber mide suyu ve tükürük oluşumunu artırır, sindirimi kolaylaştırır, romatizma, mafsal ve diş ağrılarını azaltır, krampları giderir, kolera ve azaltır ve kanser tedavisinde kullanılır. Terlemeyi artırır, gut hastalıkları başta olmak üzere bir çok hastalığa iyi gelir. Kanser riskini serinlik verir (sıcak iklimlerde kullanılmasının nedenlerinden birisi budur), öksürük ve boğaz ağrılarını gidermede(gargara olarak) kullanılır, sinir hastalıkları için doğal yatıştırıcıdır, vücuttaki aşırı yağ ve kolesterol birikiminin önlenmesini sağlar. Antibakteriyel etkisi ile hastalıkların önlenmesinde de etkili olan kırmızı biber ülkemizde ağırlıklı olarak Kahramanmaraş, Gaziantep ve Şanlıurfa olmak üzere Güney ve Güneydoğu illerinde fazlaca tüketilir.

KİRAZ

Aspirin yerine kiraz. Kiraz yemek ağrıların dindirilmesinde aspirinden çok daha etkili oluyor. 20 kirazda 12-25 miligram arasında antosiyanin bulunduğu ve bu maddenin ağrı kesici etkisinin aspirinden on kat daha fazla olduğu görüldü. Kirazda bulunan antosiyanin maddesinin E ve Ca vitaminlerine benzer antioksidan etkiler yarattığına da tanık olundu. Nair'e göre, günde 20 kiraz yemek bir aspirin almakla özdeş etki yaratıyor. Nair kirazdaki antosiyaninin tablete dönüştürülmesine çalışıyor.

KİVİ

Bir kivide, bir portakalda olan C vitamininin iki katı vardır. Potasyum bakımından da zengindirler. Sindirimi kolaylaştırır ve kabızlığı önler.

KUŞBURNU

Çok yoğun vitamin zenginliği nedeniyle gözlerin dostudur.Vücuda dirilik sağlar. 100 gram kuşburnunda bir sandık portakala eşdeğer C vitamini vardır. İyi bir raşitizm ilacı, etkin bir kan temizleyicisidir. Güçlü bir kurt düşürücü ve bağırsak yumuşatıcısıdır. Mide kramplarına ve sindirim sistemi zorluklarına karşı faydalıdır. Romatizma ağrılarını gideriyor. Basur tedavisinde iyi sonuç veriyor.

LAHANA

Kansere karşı etkili olduğu bilinen sebzelerin başında gelir. Bol miktarda B, C ve E vitamini, potasyum içerir. Özellikle meme ve rahim kanserine karşı etkilidir. Vücutta biriken zehirli maddelerin atılmasını sağlar. Kandaki şeker miktarını düşürür. Sarılık ve safra kesesi hastalıkları için iyidir. Astıma faydalıdır. Bağırsak kanserine karşı etkili. Lahana kanser hücrelerinin üremesini engelleyen kimyasal bir madde (isotiocyanates) içeriyor. ABD'de yapılan bir araştırmaya göre, haftada bir gün lahana yiyenlerin bağırsak kanseri olma riskleri üçte iki oranında azalıyor.

LAVANTA

Cildi rahatlatıyor ve gevşetiyor. Alın ve boyun bölgesinin toparlanmasına yardımcı oluyor. Su doldurulmuş küvete lavanta yağı karıştırıp, cildinizin kuru bölgelerine kısa bir masaj yaparak bu dertten rahatlıkla kurtulabilirsiniz.

MAYDANOZ

Bir demir deposudur. Genellikle taze yenen maydanozda, kalsiyum, potasyum ve A vitamini vardır. Bir tutam maydanoz, günlük C vitamini ihtiyacının çoğunu karşılar. Böbrekleri çalıştırarak idrar getirir, kan şekerini normal seviyede tutar ve kansere karşı da koruyucudur.

MARUL

Kemik erimesine karşı etkili. Sütten bile daha fazla kalsiyum içeren bu sebze, kemikleri güçlendirmesi açısından bir numara. 100 gramında, küçük bir bardak sütün içinde bulunan kalsiyumdan daha fazlasına sahip. Bu miktar günlük kalsiyum ihtiyacının dörtte birine tekabül ediyor.

MISIR

Yüzde 18.3 gibi yüksek oranda lif içeriyor. Mısırın içeriğindeki yüksek karbonhidrat, enerji seviyenizi yükseltir. İçinde protein, kalsiyum, demir, fosfor, A ve B2 vitaminleri bulunur.

MUZ

Folik asit, potasyum ve B6 vitamini bakımından son derece zengin bir meyvedir. Potasyum krampları önler. Adet sancılarını gidermeye birebirdir.

NANE

Cilde enerji, canlılık ve yoğun bir ferahlık hissi verir. Dokuların elastikiyetini kuvvetlendirir.

ÖKSEOTU

Kalbin atışlarını arttırır. Damar kireçlenmelerinde faydalıdır.Sara ve akciğer kanamalarında kullanılır.

PATATES

Kızarmış yemezseniz kilo aldırmaz. Sindirimi kolaylaştırır, kabızlığı önler. Yorgunluğa karşı birebirdir. Bol miktarda C vitamini ve protein içerir. Halsizliğe karşı etkili. Vücuda enerji veren madde olan karbonhidrat içeren patates, C ve E vitaminleri ve beta karotin açısından en zengini.

PAPATYA

Her derde deva bir bitki. Tahriş olmuş, temizliğe ve ferahlamaya ihtiyacı olan ciltler için ideal. Kurutulmuş papatyalardan hazırlanmış bir losyonla gözlerinize yapacağınız kompres şişkinliğini alıyor.

PIRASA

İdrar söktürür. Mide rahatsızlığına iyi gelir. Kabızlığı giderir. Basur memeleri için faydalıdır. Böbreklerdeki kum ve taşların düşürülmesine yardımcı olur.

PORTAKAL

Antioksidantlar ile dolu bir meyve. Kanseri önleyici olarak bilinen bütün maddeleri içeriyor. Ayrıca bol miktarda C vitamini içeriyor.

SALATALIK

Salatalığı zaten birçok kadın cilt bakımı için kullanıyor. Hassas ciltlerde meydana gelen kaşıntıyı, pullanmayı ve gerginliği ortadan kaldırıyor. Cilde yoğun bir şekilde nem vererek, günlük nem ihtiyacını karşılıyor. Salatalığın kendisi ya da suyu cildimizi bir tonik kadar temizler, kabızlığı önler, böbrek ve kalp hastalıklarında vücutta biriken suyun atılmasına yardımcıdır. Kalp hastalıkları ve enfeksiyonlara karşı etkili. Kükürt içeriyor ve bu madde vücudun enfeksiyonlara karşı dayanıklılığını artırdığı gibi, kolestrolü de düşürüyor.

SOĞAN VE SARIMSAK

Yüksek tansiyon ve kalp hastalığı tehlikesini azaltırlar. Soğan, mide kanserine yakalanma riskini; sarımsak da bağırsak kanserine yakalanma riskini azaltıyor. Sarımsağın mayasında bulunan maddeler hücrelerin zarar görmesini önleyerek, vücudu erken yaşlanmaya karşı koruyor. Antibiyotik ve nefes darlığını gideren bileşimler içeren sarımsak bağışıklık sistemini de kuvvetlendiriyor. Kalbe ve alerjik hastalıklara karşı etkili. Soğan içerdiği kimyasal maddelerle kalbimizi güçlendiriyor ve alerjik reaksiyonları engelliyor.

TURP

Böbreklerdeki mikropları öldürür. Kum ve taşların dökülmesine yardımcı olur. Karaciğer şişliğini indirir. Sarılıkta faydalıdır. Safra taşlarının düşürülmesine yardımcıdır. Romatizma, siyatik astım ve bronşite faydalıdır.

ÜZÜM

Üzümde bilinen 20 antioksidant var, siyah üzüm ise yeşil üzümden fazlasını içeriyor. Kan yapar, kanı temizler. Yüksek tansiyonu düşürür.Böbreklerdeki kum ve taşların düşürülmesine yardımcı olur. Besleyicidir.

YOĞURT

Vücudun çeşitli organlarında bulunan bakterilerden bağırsakta barınanları, sindirim sisteminin düzenli çalışması açısından önemlidir. Bu bakteriler, enfeksiyonların ve bulaşıcı bir hastalık geçirirken almak zorunda kaldığımız antibiyotiklerin saldırısına uğrayabilir. Bu da sindirim sistemini harap eder. Yoğurt bu sorunu çözer, azalan bakteri miktarını normal seviyesine getirir ve enfeksiyonları hem önler, hem de onlarla mücadele eder. Bağışıklık sistemini de canlandırır. Kalsiyum oranı sütten fazla olan yoğurdun, protein oranı süte eşittir.

YERALMASI

Şeker hastaları için faydalıdır. Besleyicidir. Vücudun direncini arttırır. Kabızlığı giderir.

ZEYTİN

Zeytinyağı, safrayı artırır. Karaciğeri çalıştırır. Karaciğer ağrılarını keser. Sarılıkta faydalıdır. Yaprak ve kabukları yüksek tansiyonu düşürür. Kandaki şeker miktarını düşürür. Bağırsak solucanlarının düşürülmesine yardımcı olur.


Ebegümeci ,defne yaprağı ve soya fasülyesi :




Kireçlenmeye ve kemik erimesine karşı :

  Daha çok bayanlarda gözükür kalsiyum ve omega3 yetersizliği görüldüğü için ihtiyaç karşılanmayınca ayrıca vücudun susuz bırakılmasıyla(çünkü vücudun ihtiyacı olan bazı maddeler suda mezcuttur örneğin kemikle bağlantılı magnezyum) meydana çıkar.Eklem romatizmasına ebegümeci defne yaparğını karıştırıp çayını günlük içebilirsiz.Kemiklerdeki ağrı fazlaysa kalsiyum alınması gerekir bunu için haftada bir soya fasülyesi alarak kemikleri güçlendirmesi gerekir.Ayrıca balık da alınabilir ancak bayanlar soya fasülyesiyle daha etkili çözüm bulabilir.Kemik erimesine mağnez losyonu çeşitli bitkilerin yağıyla elde edilmiş losyonu sürmelidir.Kırk kilit karışımlı bitki çayı kullanılmalıdır.Kasları dokuları kuvvetlendirmelerdeçeşitlibitkilerde elde edilen kapsüllerikullanmalısınız.

Ayrıca Kireçlenme azaltmak için, magnezyum klorür ve sodyum tiyosülfat  istenmeyen kalsifikasyon tedavisinde yararlıdırlar bunun için  piyasada bulunan herhangi bir farmasötik ilaçlar kullanılır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorum Yaptığınız için teşekkürler.Şu misafirhane-i dünyada nazar-ı hikmetle baksan; hiçbir şeyi gayesiz, nizamsız göremezsin. Rabbim Yar ve Yardımcımız olsun.

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.